KARARLAR

AYM'nin 2019/2653 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

O. A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2653)

 

Karar Tarihi: 11/7/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Kübra ÇİFTÇİ

Başvurucu

:

O. A.

Vekili

:

Av. Muhammet YILDIRIM

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; hakkında sınır dışı etme kararı alınan başvurucunun açmış olduğu davanın süre yönünden reddedilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Gine Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Antalya'da yaşayan başvurucu hakkında, Antalya Valiliği Göç İdaresi İl Müdürlüğünce yapılan incelemede, başvurucunun ülkeye yasal giriş kaydının veya ikamet izninin bulunmadığı tespit edilerek 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54/1-h maddesi uyarınca sınır dışı etme kararı alınmıştır. Aynı zamanda başvurucu altı ay süreyle idari gözetim altına alınarak Geri Gönderme Merkezine teslim edilmiştir.

3. Başvurucu, sınır dışı etme kararına karşı idari yargıda dava açmıştır. İdare Mahkemesi, davayı süre yönünden kesin olarak reddetmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

"Dosyanın incelenmesinden, Gine uyruklu olan davacı hakkında 6458 sayılı Kanun'un 54/1-h maddesi uyarınca 15/11/2018 tarihli sayılı sınır dışı edilmesi kararının alındığı ve bu kararın davacıya aynı tarihte tebliğ edilmek istendiği ancak davacının imzadan imtina ettiği, davacı vekili tarafından yukarıda hükmüne yer verilen Yasa maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde ve en son 30/11/2018 tarihinde dava açılması gerekirken, 14/12/2018 tarihinde Mahkememiz kaydına giren dilekçe ile açılan işbu davanın süresinde olmadığı anlaşılmakta olup, süreaşımı nedeniyle davanın esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır..."

4. Başvurucu, kesin nitelikteki idare mahkemesi kararını 21/1/2019 tarihinde öğrenmiş, 24/1/2019 tarihinde adli yardım ve tedbir talepli olarak bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun sınır dışı edildiği takdirde yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike oluşturduğuna dair bilgi veya bulgunun bulunmadığı gerekçesiyle 1/2/2019 tarihinde tedbir talebinin reddine karar vermiştir.

5. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

7. Başvurucu vekili; başvurucunun sınır dışı edilmesine ilişkin kararın tebliğ sürecinin usulsüz olduğunu, söz konusu kararın başvurucuya tebliğini gösteren -dosyadan örnek olarak aldığı- evrakta "yabancı şahıs ve avukatı imzadan imtina etmiştir" şeklinde bir ibare olduğunu ancak söz konusu evrakın düzenlendiği tarihte kendisinin başvurucunun avukatı olmadığını, bu durumun bile tek başına tebliğin usulsüz kabul edilmesi için yeterli olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca idarenin savunma dilekçesinin eki olarak gönderdiği belgede, başvurucunun söz konusu evrakta imzasının bulunduğunu, bu durumda belgelerin birbiriyle çeliştiğini, idarenin bazı belgeleri gizleyerek yabancıların sınır dışı edilmesine dair usule ilişkin güvencelere riayet etmediğini, bu husustaki iddialarının idare mahkemesince de dikkate alınmayarak davanın süre yönünden reddedilmesinin başvurucunun etkili başvuru hakkını ve hak arama hürriyetini ihlali ettiğini ileri sürmüştür. Konunun esasıyla ilgili olarak ise başvurucunun 2006 yılında Türkiye'ye öğrenci olarak giriş yaptığını ancak Türkiye'ye giriş yaparken kullandığı pasaporttaki ismiyle şu anki isminin tam olarak uyuşmadığını, eski ismine ek olarak yeni bir isim eklendiğini, bu durumun idarenin eksik ve yetersiz araştırması nedeniyle anlaşılamadığını, dolayısıyla başvurucunun ülkeye yasal giriş kaydının olmadığı yolunda idarece yapılan tespitin hatalı olduğunu, ayrıca Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi olması nedeniyle sınır dışı edilmesi hâlinde eğitiminin yarım kalacağını belirterek eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

8. Başvurucu her ne kadar 2006 yılından bu yana Akdeniz Üniversitesinde öğrenci olduğunu ileri sürmüşse de söz konusu davada sunmuş olduğu dilekçede, 2012 yılına kadar eğitimini tamamlayamadığı için öğrencilik statüsünün sona erdiğini belirtmiştir. Bu nedenle başvurucunun eğitim hakkıyla ilgili iddiaları, soyut olarak değerlendirilmiş ve eğitim hakkı kapsamında inceleme yapılmamıştır.

9. Başvurucunun iddialarının tamamı, adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

10. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) veya Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

11. Bu bağlamda öncelikle, haklarında sınır dışı edilmelerine karar verilen yabancıların bireysel başvuruya konu şikâyetlerinin 25/3/2016 tarihli ve 29664 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak 1/8/2016 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren ek (7) No.lu Protokol kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

12. Esasen ek (7) No.lu Protokolün getiriliş gayesi, ülkeden çıkarmaya dair işlemlerden doğan davaların bir medeni hak ve yükümlülüğe ilişkin olmaması nedeniyle Sözleşme'nin 6. maddesindeki güvencelerden yararlanamayan yabancılara belli koşulların varlığı hâlinde birtakım imkânlar tanımaktır. Bu kapsamda anılan protokol ile -bazı yabancılara- sınır dışı edilmeye karşı koruma imkânı sunabilecek birtakım özel düzenlemeler ihdas edilmiştir (Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah, 2021/2831, 15/2/2023, § 41).

13. Ek (7) No.lu Protokol'ün "Yabancıların sınır dışı edilmesinde usul güvenceleri" kenar başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında kurallara uygun olarak ülkede ikamet eden yabancının ancak kanuna uygun şekilde alınmış bir karar uyarınca sınır dışı edilebileceği hükme bağlanmıştır. Bunun yanında Protokol, hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya a) sınır dışı edilmesine karşı gerekçeler sunma, b) durumunu yeniden inceletme, c) bu amaçlarla, yetkili bir makam veya bu makam tarafından tayin edilen kişi veya kişiler huzurunda temsil edilme şeklinde güvenceler sağlamaktadır. Söz konusu protokolün 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancının hangi durumlarda bu güvencelerden yararlanamayacağına ilişkin istisnaya yer verilmiştir. Buna göre bir yabancının sınır dışı edilmesi kamu çıkarları açısından gerekliyse veya ulusal güvenlik nedenlerinden kaynaklanıyorsa bu kişi belirtilen usul güvencelerini kullanmadan önce sınır dışı edilebilecektir (konuyla ilgili daha ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah, §§ 61-71).

14. Somut olayda idare, başvurucunun ülkeye yasal giriş kaydının bulunmadığı gerekçesiyle sınır dışı etme kararı almış, söz konusu davaya verdiği savunma dilekçesinde de başvurucunun ikamet izni veya ikamet izni başvurusu olmadığını belirtmiştir. Başvurucu ise dava dilekçesinde, 2006 yılında öğrencilik sebebiyle Türkiye'ye yasal yollardan giriş yaptığını, eğitimini tamamlayamadığı için 2012 yılında öğrencilik statüsünün sona erdiğini, ekonomik nedenlerle ikamet izni için başvuru yapamadığını belirtmiştir. Bu durumda başvurucunun dava dilekçesindeki beyanlarına göre, sınır dışı etme kararının alındığı tarihte Türkiye'de ikamet izni bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun, Ek (7) No.lu Protokol'ün "Yabancıların sınır dışı edilmesinde usul güvenceleri" kenar başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında yer alan "kurallara uygun olarak ülkede ikamet eden yabancı" statüsünde olmadığı, bahsi geçen Protokolün korumasından faydalanamayacağı sonucu ulaşılmıştır.

15. Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yabancıların ülkeye girişine, ülkede kalışına veya ülkeden çıkarılmasına ilişkin işlemlerin Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamında kalmadığı kabul edilmektedir. Bir başka ifadeyle söz konusu işlemlere ilişkin davalar medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili görülmemektedir (Aıgul Mavlıanova, B. No: 2016/6293, 9/11/2017, § 27). Dolayısıyla sınır dışı etme veya iade etme kararını konu alan uyuşmazlıkları içeren yargılamaların Anayasa'nın 36. ve Sözleşme'nin 6. maddesinde güvence atına alınan adil yargılama hakkının ortak koruma alanı kapsamında kalmadığının kabulü gerekir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Aıgul Mavlıanova, § 28).

16. Bu çerçevede, başvurucunun sınır dışı edilmesine dair işlemlere karşı açtığı davada adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının konusu, "kurallara uygun olarak ülkede ikamet eden yabancı" statüsünde bulunmaması nedeniyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kaldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 11/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.