KARARLAR

AYM'nin 2019/13499 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

H. T. BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2019/13499)

 

Karar Tarihi: 13/4/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

H. T.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahkûmiyete esas alınan belgeler hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma imkânı sağlanmaması nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) yöneticisi olduğu şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır.

3. Başvurucu; Başsavcılıktaki ifadesinde kod adının olmadığını ve herkesin kendisini ismi ile tanıdığını, 2001 yılında Balıkesir'de bulunan örgüt ile bağlantılı olduğu anlaşılan Zağnos isimli dershaneye bir yıl süreyle gittiğini, FETÖ/PDY ile şu anda bir bağlantısının olmadığını, öğretmenlik haricinde bu yapı adına herhangi bir faaliyette bulunmadığını, örgütün toplantılarına katılmadığını, örgüt için bağış ve himmet vermediğini veya toplamadığını, polislerin ya da farklı bir grubun sohbet hocalığını yapmadığını, hocalık yapacak kadar dinî bilgiye sahip olmadığını beyan etmiştir. Başvurucu ayrıca Bank Asyada maaş hesabının olduğunu, 2013 yılı ve sonrasında bir defada en fazla 3.000 TL olmak üzere maaşından artırdığı değişik miktarlarda parayı birikim amacıyla söz konusu hesaba yatırdığını, Bank Asya ya talimat üzerine para yatırmasının söz konusu olmadığını, örgütle bağlantılı dershanede çalıştığı dönemlerde işini kaybetmemek için Zaman gazetesine abone olduğunu, 2008 yılından 2015 yılına kadar aboneliğinin devam ettiğini, çalıştığı dershanelerde zaman zaman Fetullah Gülen'in videolarının izletildiğini ve kitaplarının okunduğunu, bu programları müdür yardımcılarının organize ettiğini, sosyal medya hesabından örgütü öven herhangi bir paylaşım yapmadığını ifade ederek suçlamaları kabul etmemiştir.

4. Soruşturma sonucunda Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçundan cezalandırılması talebiyle 10/11/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir.

5. İddianamede öncelikle FETÖ/PDY hakkında genel bilgiler verilmiş, özellikle emniyet yapılanması anlatılmış, daha sonra ise başvurucuya yönelik suçlama ve delillere yer verilerek başvurucunun örgüt içinde emniyet sorumlularından olduğu ileri sürülerek terör örgütü yöneticisi olduğu iddia edilmiştir. Bu bağlamda iddianamede yer verilen olay ve olgular özetle şöyledir:

i. Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 5/5/2017 tarihli raporda başvurucuya ilişkin olarak "Büyük Bölge: Gaziantep, Küçük Bölge: Gaziantep, İl: Gaziantep, İlçe: Merkez, Kod Ad: Hakan, Birimi: Lise, Görevi: Öğretmen, Konumu: Öğretmen" şeklinde tespitlerin bulunduğu belirtilerek başvurucunun FETÖ/PDY'nin emniyet sorumlularından olduğu ileri sürülmüştür.

ii. Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile Sosyal Güvenlik Kurumu Balıkesir İl Müdürlüğünün yazılarına göre başvurucunun 2010-2016 yılları arasında FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu belirtilen özel eğitim kurumlarında çalıştığı belirtilmiştir.

iii. Başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı Bank Asyada bulunan hesabının incelenmesi neticesinde hesabın 2007 yılında açıldığı, hesapta 2013 yılı Haziran ayından 2013 yılı Ağustos ayına kadar 30 TL bulunduğu, 2013 yılı Eylül ve Ekim aylarında para bulunmadığı, 2013 yılı Kasım ve Aralık aylarında 4 TL, 2014 yılı Ocak ayında ise 3.721,96 TL bulunduğu, 2013 yılı Ocak ayından 2015 yılı Aralık ayına kadar artış ve azalışlar olduğu, 2015 yılı Aralık ayında hesapta 2.139,23 TL, 2016 yılı Temmuz ayında ise 655,98 TL olduğu, hesabın hâlen aktif olup kredi kartı kullanıldığı belirtilmiştir.

iv. Başvurucunun kolluk tarafından düzenlenen 27/4/2017 tarihli tutanakla tespit edilen, sosyal medyada paylaştığı mesajlarına yer verilmiştir. Bu mesajlar şöyledir:

"İçerideki gazeteciler için: 'Onlar gazetecilikten değil, başka suçlardan, örgüt suçundan tutuklu' diyorlar. Peki 50 yıldır tefsir üzerine çalışan ve öğrenci yetiştiren [S.Y.] hoca da mı örgüt suçlusu? O zaman yetşitirdiği binlerce ilahiyatlı da örgüt elemanı demektir. Bu duruma sessiz kalan müslüman kardeşime diyorum ki: El insaaf ve azıcık basiret!..."

"Alın size istikrar, Türkiyenin doğusu bağıra bağıra gidiyor Erdoğan başkanlık peşinde iyi uykular hepimize DEVLET DOĞU'DA TERÖRİSTLERİ TASFİYE EDEMEYİNCE ÖĞRETMENLERİ TASFİYE ETMEYE BAŞLADI. ALIN SİZE İSTİKRAR"

"Cüppeli'ye yazık oldu. Bir haftadır çıkıp 'bunların arkasında İsrail var' diye hizmete iftira attı. Akp ise bugün 'İsrail dostumuzdur' dedi."

"Akpliler haydi ! Cümleten amin diyoruz : 'Kim İsrail şer şebekesinin dostuysa Allah bin belasını versin' AK Parti Sözcüsü Çelik: 'İsrail Devleti ve halkı Türkiye'nin dostudur.'

6. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tarafından görülmeye başlanmıştır. Mahkeme duruşmanın 6/2/2018 tarihli ilk oturumunda 5/5/2017 tarihli kolluk raporu ve Bank Asya hesap hareketlerine ilişkin CD içeriği ile diğer belgeleri okuyarak başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucu alınan ifadesinde özetle iddianamede belirtilen dershanelerde ailesinin geçimini sağlamak için çağlıştığını, Bank Asyada 2007 yılında kredi kartı almak için hesap açtığını, dershanede çalıştığı dönemde maaşının bu hesaba yattığını, bankayı destekleyecek şekilde kimsenin talimatıyla yüksek miktarlarda para yatırmadığını, suç olmadığını düşündüğü için başkalarına ait bazı mesajları Facebook'ta paylaştığını, ne şekilde mahrem imam olmakla suçlandığını anlamadığını, buna ilişkin bir tanık beyanının bulunmadığını beyan etmiştir. Başvurucu ayrıca kendisine okunan 5/5/2017 tarihli kolluk raporunda yer alan bilgilerin ulaşılması zor bilgiler olmadığını, Hakan kod adını kullanmadığını, bu yöndeki tespiti, kolluk raporunu ve isnat edilen suçu kabul etmediğini beyan etmiştir.

7. Söz konusu oturumda iddia makamı, başvurucunun terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılması talebiyle esas hakkında mütalaa sunmuştur. Başvurucu müdafii mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere süre verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, süre talebinin kabulü ile duruşmanın yeni oturumunun 20/2/2018 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.

8. Başvurucu, duruşmanın ikinci ve son oturumunda esas hakkında mütalaaya karşı savunması kapsamında önceki beyanlarını tekrarlamıştır. Başvurucu bu kapsamda, belli bir kurumda çalışma ve Bank Asyaya para yatırma gibi eylemlerin gerçekleştirildiği dönemde suç olarak kabul edilmediğini, paylaşımlarının terör örgütü ile ilgisinin olmadığını, mahrem imam yapılanmasına ilişkin tespitin örgütün gerçek üyelerini gizlemek üzere yaptığı bir sulandırma faaliyeti olduğunu beyan etmiştir. Anılan oturumda Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...sanığın eylemleri değerlendirildiğinde; sanık Hüseyin Talaz'ın Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 27/04/2017 tarihli yazısına göre; örgüte müzahir eğitim kurumlarında öğretmen olarak görev yaptığı,

... Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü K.O.M. Şube Müdürlüğünce düzenlenen 05/05/2017 tarihli raporun incelenmesinde sanığın; Büyük Bölge : Gaziantep, Küçük Bölge: Gaziantep, İl: Gaziantep, İlçe: Merkez, Kod Ad: Hakan, Birimi: Lise, Görevi: Öğretmen, Konumu: Öğretmen olduğu,örgütün mahrem imam yapılanmasında polis memurlarından oluşan grubun sorumlusu olduğu, bu mahrem yapılanma içinde Hakan kod adını kullanarak örgütsel faaliyetlerini gizlilik esasına göre yürüttüğünün tespit edildiği,

Bank Asya hesap hareketlerini incelenmesine ilişkin CD'nin incelenmesinde; Sanık Hüseyin Talaz'ın adına açılmış 21/11/2007 tarihli bir hesabın olduğu, hesapta 2013 aralık ayı itibariyle 4 TL para bulunduğu, bu tarihe kadar kredi kartı işlemleri için hesabın kullanıldığının anlaşıldığı, 23/01/2014 tarihinde altın hesabı açılmak suretiyle 3721 TL hesapta para bulundurulduğu, bu hesaptaki paranın daha sonra parça parça çekilerek Eylül 2014 tarihinde 47 TL para kaldığı, sanığın eşi [N.T.] adına 01/09/2005 tarihinde açılmış bir hesap olduğu Eylül 2014 tarihine kadar hesapta para bulunmazken Eylül 2014 tarihinde 2363 TL para bulunduğu, Kasım 2014 tarihinde de bu paranın çekilmiş olduğu bu şekilde örgütü maddeten destekleyen eylemleri hep birikte değerlendirildiğinde he nekadar sanık hakkında 314/1 geğince silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan kamu davası açılmış ise de tüm dosya kapsamı ve Balıkesir KOM Şube Müdürlüğü'nün 05/05/2017 tarihli raporuna göre; sanığın örgütün eylemleri kapsamında söz sahibi olduğuna hiyerarşik açıdan da diğer üyelere oranla üstünlüğüne dair dosyada yeterli delil bulunmadığı anlaşılmış, sanığın örgüte aidiyeti bulunan Bank Asya'da örgüt liderinin talimatı doğrultusunda altın hesabı açtırıp örgütü maddeten desteklediği, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne müzahir yayın kuruluşu olan Zaman gazetesi aboneliğinin devam ettiği, sosyal medya hesabında örgütü destekler paylaşımları olduğu, sanığın ayrıca mahrem imam yapılanmasında polis memurlarından oluşan grubun sorumlusu olduğu, bu mahrem yapılanma içinde 'Hakan' kod adını kullanarak örgütsel faaliyetlerini gizlilik esasına göre yürüttüğünün tespit edildiği, bu yapılanma içerisinde bir grubun diğer gruptaki kişileri bilmemesi grup sorumlusu olan öğretmenlerin diğer kişileri bilmemesi hususunun örgütün hücre tipiveye kripto yapılanmasını ortaya çıkardığı, örgütte gizliliğin esas olduğu bu nedenle sanığın inkara dayalı savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu sonucuna varılarak sanığın savunmalarına itibar edilmemiş, toplanan delillere göre sanığın çeşitlilik, yoğunluk arzeden eylemlerinden sanığın örgüt hiyerarşisi içinde bilerek ve isteyerek yer aldığı ve bu hiyerarşik yapı içinde kendisine verilen görevi yerine getirdiği, bu suretle silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği ... örgütün mahrem imam yapılanmasında polis memurlarından oluşan grubun sorumlusu olduğu gözönünde bulundurularak örgüt içinde etkin ve aktif olduğu anlaşılarak takdiren ve teşdiden alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini cihetine... [gidilerek mahkûmiyetine karar verilmiştir.]"

9. Başvurucu, anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

10. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 10/4/2018 tarihinde başvurucunun istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir. Başvurucu, bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

11. Yargıtay 16. Ceza Dairesi temyiz incelemesi sonunda 21/1/2019 tarihinde hükmü onamış ve başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararı kesinleşmiştir. Onama kararında sanığın örgüte müzahir gazeteye abone olmasının örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir.

12. Başvurucu, nihai hükmü 21/3/2019 tarihinde öğrendikten sonra 16/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne, adil yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucu; silahlı terör örgütü ile bağlantısı olmamasına rağmen hiçbir hukuki dayanağı olmayan, nereden ve ne şekilde temin edildiği bilinmeyen hayalî bir listeye istinaden, dayanaktan yoksun bir şekilde mahkûmiyetine karar verildiğini ve bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Bakanlık görüşünde; başvuru formundaki iddia ve şikâyetlerin temellendirilip temellendirilemediği hususu Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesine sunulmuştur. Bununla birlikte derece mahkemesinin dava konusu maddi olay ve olguları, delilleri değerlendirmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu ve kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini gerekçelendirdiği ifade edilmiştir. Bu nedenle başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca söz konusu 5/5/2017 tarihli raporun duruşmanın ilk oturumunda başvurucuya okunduğu ve başvurucunun bu delile yönelik olarak itirazını temyiz aşaması dâhil tüm aşamalarda ileri sürme imkânı bulduğu ifade edilmiştir.

16. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında hükme esas alınan kolluk raporunun kim tarafından ve ne şekilde düzenlendiğine ilişkin herhangi bir bilgi verilmediğini, buna ilişkin olarak herhangi bir tanık dinlenmediğini ve Bank Asya hesap hareketleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını ileri sürmüştür.

17. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmiştir.

18. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından taraflar arasında eşitliğin sağlanması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunmasını ifade etmekte olup bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmalıdır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).

19. Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi ise taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda mahkemece tarafların dinlenilmemesi, onlara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabilecektir (Ahmet Türko, B. No: 2013/5949, 12/3/2015, § 33). Dolayısıyla ceza davalarında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla dosyaya sunulan görüş ve delillerden sanığın haberdar olmasına ve bunlara karşı etkili bir şekilde karşı çıkmasına fırsat verilmesi gerekir (Cezair Akgül, B. No: 2014/10634, 26/10/2016, § 27).

20. Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini sağlamakla sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını ve sadece tanıkların değil diğer delillerin de tartışılmasını gerektirir. Böylelikle başvurucular delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddia ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).

21. Çelişmeli yargılama ilkesi, silahların eşitliği ilkesi ile yakından ilişkili olup bu iki ilke birbirini tamamlar niteliktedir. Zira çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edilmesi durumunda davasını savunabilmesi açısından taraflar arasındaki denge bozulacaktır (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25).

22. Anayasa Mahkemesinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri bağlamında yapacağı inceleme, başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer, § 19).

23. Somut olayda Mahkemenin gerekçeli kararı ile Yargıtay onama kararına göre başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olmasında dayanılan delillerin Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve başvurucunun Hakan kod adı ile örgütün emniyet sorumlu mahrem imamlarından olduğuna ilişkin 5/5/2017 tarihli rapor, Bank Asya hesap hareketleri ile sosyal medya hesabında örgütü destekler nitelikte olduğu kabul edilen paylaşımlarda bulunduğuna ve örgüte ait kurumlarda 2010-2016 tarihleri arasında çalıştığına dair kayıtlar olduğu anlaşılmıştır.

24. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin Bank Asya nezdindeki mutat bankacılık işlemleri örgütsel faaliyet veya örgüte yardım olarak kabul edilmemektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 5/3/2019 tarihli ve E.2018/6408, K.2019/1447; 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararları]. Bununla birlikte bu kişilerin örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin örgüte üye olma suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etme olarak kabul edilebileceği anlaşılmıştır [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15/1/2019 tarihli ve E.2018/4959, K.2019/145 sayılı kararı]. Ancak bu durum kişinin örgüt liderinin talimatı ile işlem yaptığının kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya konulması ile mümkündür. Bu yöndeki değerlendirme ise sanığın Bank Asya nezdindeki -2014 yılı öncesi de dâhil olmak üzere- hesap açılış bilgilerine, aylık bakiye gelişimine ve tüm hesap hareketlerine ilişkin kayıtlar dosyaya celbedilip incelenerek, temin edilen kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi raporu alınıp örgüt liderinin talimatından sonra ve bu talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, döviz veya altın alma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek yapılacaktır [(kapatılan) Yargıtay16. Ceza Dairesinin 18/5/2021 tarihli ve E.2019/2369, K.2021/3193 sayılı kararı]. Somut olayda başvurucunun Bank Asya hesap hareketlerine ilişkin CD incelemesi tespitlerine gerekçeli kararda yer verildiği ancak 2007 yılından beri aktif olarak kullanılan banka hesabına ilişkin hesap hareketleri için uzman bilirkişi raporu alınmadığı görülmüştür.

25. Yine Yargıtay uygulamasında kişilerin örgütle irtibatlı kurumlarda çalışmalarının terör örgütü üyeliği suçu açısından tek başına yeterli delil olarak kabul edilmediği görülmektedir [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararı].

26. Mahkemenin gerekçeli kararındaki değerlendirmeler ve Yargıtay onama kararı gözönüne alındığında başvurucunun Hakan kod adı ile örgütün mahrem imam yapılanması içinde polis memurları grubundan sorumlu olduğuna dair 5/5/2017 tarihli raporun başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olduğu yönündeki kanaatin oluşmasında ve temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesinde dikkate alındığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Diğer bir ifadeyle söz konusu rapordaki tespitlerin mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

27. Somut olayda başvurucu, yargılamanın her aşamasında Hakan kod adı ile örgütün polis memurları grubundan sorumlu mahrem imamlarından olduğu yönündeki isnadı reddetmiş; içeriği doğru olmayan, nereden ve ne şekilde temin edildiği bilinmeyen bilgilere istinaden düzenlenen raporun hükme esas alınamayacağını ileri sürmüştür.

28. Gerekçeli karar ve Duruşma Tutanaklarında rapor içeriğindeki bilgilerin nereden ve ne şekilde temin edildiğine ilişkin bir açıklayamaya yer verilmemiştir. Bununla birlikte anılan raporda, belgenin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından örgütün mahrem imam yapılanması ile ilgili olarak yürütülen 2017/64652 sayılı soruşturma kapsamında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına gönderilen dijital materyaller üzerinde yapılan inceleme sonucu tespit edilen verilere istinaden hazırlandığı belirtilmiştir. Ancak söz konusu raporda da bu verilerin kaynağı olan dijital materyallerin nereden ve ne şekilde temin edildiğine ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir.

29. Öte yandan mahkeme kararında mahkûmiyet kararına esas alınan deliller arasında yer alan başvurucunun Hakan kod adı ile örgütün mahrem imam yapılanmasında polis memurları grup sorumlusu olduğu yönünde tespitler içeren 5/5/2017 tarihli rapor içeriğine ilişkin herhangi bir delil değerlendirmesinin de yapılmadığı anlaşılmaktadır.

30. Mahkemenin gerekçeli kararında başvurucuyla ilgili olarak FETÖ/PDY'nin mahrem imam yapılanmasında polis memurlarından oluşan grubun sorumlusu olduğu, bu yapılanma içinde Hakan kod adını kullanarak örgütsel faaliyetlerini gizlilik esasına göre yürüttüğü, örgüt hiyerarşisi içinde bilerek ve isteyerek yer aldığı ve bu hiyerarşik yapı içinde kendisine verilen görevi yerine getirdiği, pozisyonu itibarıyla örgüt içerisinde etkin ve aktif olduğu ve bu suretle silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği tespitlerine yer verilmiştir.

31. Somut olayda Mahkeme hükme esas aldığı rapora dayanak teşkil eden dijital materyallerin kimden ve ne şekilde temin edildiğine ve raporun hangi somut olgu ve delillere dayanılarak düzenlendiğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun bu raporun davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek doğruluğu ve güvenirliği hususundaki iddia ve itirazlarını dile getirebilmesine imkân verilmediği görülmektedir. Söz konusu raporun Mahkeme tarafından duruşmanın ilk oturumunda okunması, raporun ne şekilde ve hangi somut olgu ve delillere dayanılarak düzenlendiği konusunda bilgi sahibi olmayan başvurucunun bu delile yönelik itirazlarını etkili bir biçimde ileri sürebildiğinin kabulü açısından yeterli değildir. Diğer yandan başvurucunun Bank Asya hesap hareketlerinin 2014 yılı öncesindeki ve sonrasındaki işlemler karşılaştırılmak suretiyle örgüte yardım amacıyla yapılan mutat dışı işlemler olup olmadığının tespiti amacıyla bu kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmamıştır. Böylelikle savunma, usule ilişkin imkanlar noktasında iddia makamı karşısında dezavantajlı bir duruma düşmüştür. İstinaf ve temyiz incelemesi sırasında da anılan eksiklikler telafi edilmemiştir. Yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

33. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

34. Başvuruda, tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

35. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebi de reddedilmiştir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/505, K.2018/105) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2023tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.