TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
E.K. VE E.K. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/10185) |
|
Karar Tarihi: 6/9/2023 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
|
|
Kenan YAŞAR |
Raportör |
: |
Fatma Gülbin ÖZCÜRE |
Başvurucular |
: |
|
Başvurucular Vekili |
: |
Av. Mehmet Reha AKAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, murisleri tarafından yapılan bireysel başvuru hakkında düşme kararı verilmesi sebebi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/3/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilemez olduğu hususunda oybirliği sağlanamaması nedeniyle kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların murisi olan Z.K. Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) Seyitömer Termik Santralinde işçi olarak çalıştığı dönemde Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikasına (TES-İŞ) çalıştığı kuruma ait işyeri numarası ile üye olma talebinde bulunmuştur. Sendika başvurucunun üyelik talebini kabul etmiş ve üyelik formlarını başvurucunun çalıştığı kuruma göndermiştir. EÜAŞ ise başvurucunun kendi personeli olmadığını belirterek belgeleri iade etmiştir.
8. Z.K., EÜAŞ ile TES-İŞ arasında toplu iş sözleşmesi imzalandığını, sendika üyeliğinin kabulü hâlinde yürürlükte bulunantoplu iş sözleşmesinden yararlanabileceğini ileri sürerek EÜAŞ aleyhine kendisi ile aynı durumda bulunan işçilerle hem zamanlı olarak işçilik alacağı davası açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda Kütahya İş Mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında özetle alt işveren değişikliğinin asıl işveren ile işçi arasındaki bağa tesirinin bulunmadığını, hizmet alan alt işveren değişimine rağmen başvurucunun asıl işte çalışmaya devam ettiği saptamasında bulunmuştur.
9. İlk derece mahkemesinin kararı davalı EÜAŞ tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi neticesinde davalı şirketin 20/2/2001 tarihli 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 15. maddesinde tanımlanan imtiyazlara sahip olması sebebi ile asıl işin tamamı ve bir kısmının alt işverene devredebileceği tespitinde bulunularak EÜAŞ'nin hizmet alım usulünde muvazaalı alt işverenlikten bahsedilemeyeceği gerekçesiyle 12/11/2014 tarihinde kararın bozulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
10. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma kararı üzerine Z.K. tarafından açılan davanın yargılamasına Kütahya 2. İş Mahkemesi tarafından devam edilmiş, Kütahya 2. İş Mahkemesi bozma ilamına uyarak davanın reddine karar vermiştir. Başvurucu, Kütahya 1. İş Mahkemesinin aynı mahiyette 250'den fazla dava hakkında Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı direnme kararı verdiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) direnme kararı üzerine yaptığı incelemede 30/9/2015 tarihli kararı ile davalı şirket ile alt işveren arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğuna karar verdiğini, davacıların asıl işveren olan şirketin işçisi olduğu sonucuna ulaşarak direnme kararını yerinde bulduğunu, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bu dosyalar yönünden onama kararı verdiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
11. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 16/3/2016 tarihli kararı ile, HGK tarafından 30/9/2015 tarihli karar ile muvazaanın kabulüne karar verilmiş ise de davalı lehine usulü müktesep hak oluştuğundan bahisle Z.K.nin temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına kesin olarak karar vermiştir.
12. Z.K. aynı işyerinde kendisi ile benzer koşullarda çalışan çok sayıda işçinin HGK kararı uyarınca davasının kabul edildiğini, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin önceki içtihatlarından ayrılması sebebi ile davasının ret kararı ile sonuçlandığını bu durumunAnayasa'nın 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek 12/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Z.K.nın 12/7/2016 tarihli bireysel başvurusu konu yönünden irtibatlı bulunması sebebi ile 2016/13034 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiştir.
13. Z.K. 3/4/2017 tarihinde vefat etmiştir. 2016/13034 numaralı bireysel başvuru dosyası hakkında 25/12/2018 tarihinde ilgili başvurunun birleştiği Fehmi Arı ve diğerleri kararı verilmiş olup, 172 başvurucu yönünden adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiştir (B. No: 2016/13034, 25/12/2018). Bununla birlikte aynı kararda başvurucuların mirasçısı Z.K. hakkında ise Z.K.nın bireysel başvurudan sonra 3/4/2017 tarihinde öldüğü ve mirasçılarının makul bir süre içerisinde başvuruya devam etme iradelerini ortaya koymadıkları belirtilerek düşme kararı verilmiştir.
14. 25/12/2018 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı 9/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucular 3/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Anayasa Mahkemesinin 6/9/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucular; murisleri Z.K. tarafından 12/7/2016 tarihinde yapılan bireysel başvurunun makul bir süre içerisinde sonlandırılmadığını, murisin bireysel başvurunun ardından 3/4/2017 tarihinde vefat ettiğini, murisin bireysel başvurusundan haberdar olmadıklarını, ekonomik durumları, sosyal statüleri ve yaşları dikkate alındığında bireysel başvuruyu devam ettirme iradelerini ortaya koymalarının kendilerinden beklenemeyeceğini belirterek 2016/13034 numaralı bireysel başvuru dosyasında murisleri yönünden düşme kararı verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.”
18. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”
19. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır.
20. Bununla birlikte 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararlarının da bireysel başvuruya konu edilemeyeceği kurala bağlanmıştır (yasama işlemlerinin bireysel başvuruya konu edilmesine yönelik değerlendirme için bkz. Süleyman Erte, B. No: 2013/469, 16/4/2013, § § 11-19).
21. Somut olayda bireysel başvuruya konu edilen nihai kararın Anayasa Mahkemesi tarafından başvurucuların murisi Z.K. hakkında tesis edilen 25/12/2018 tarihli düşme kararı olduğu anlaşılmaktadır. Kararda, Z.K.nınbaşvurusunun ardından 3/4/2017 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının makul bir süre içerisinde başvuruyu devam ettirme yönünde iradelerini ortaya koymadığı belirtilerek İskender Kaya ve diğerleri (B. No: 2014/7674, 23/3/2017) kararında öngörülen ilkeler ışığında düşme kararı tesis edilmiştir (anılan kararda bkz. §§ 12-22).
22. Bireysel başvuruya konu edilen 25/12/2018 tarihli Anayasa Mahkemesi kararının başvurucuların murisi hakkında verildiği açıktır. Bununla birlikte karar, başvurucuların mirasçı olarak murislerinin ölümünün ardından öngörülen makul süre içerisinde başvuruya devam etme yönünde iradelerini ortaya koymadıkları gerekçesiyle verilmiştir. Bu bağlamda karar doğrudan başvurucular hakkında tesis edilmemiş ise de sonuçları itibarıyla başvurucuları bağlar mahiyettedir.
23. Bu açıklamalar ışığında başvurucuların murisi hakkında verilen 25/12/2018 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı aleyhine bireysel başvuru yaptığı, bununla birlikte 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında Anayasa Mahkemesi kararlarının bireysel başvuruya konu edilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 6/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.