TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FARRUKH SOLIEV BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/35803)

 

Karar Tarihi: 11/7/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Mustafa Erdem ATLIHAN

Başvurucu

:

Farrukh SOLIEV

Vekili

:

Av. Atanur DEMİR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi ve bu karara karşı açılan davanın reddi nedeniyle yaşam hakkı ile kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının, insan haysiyetiyle bağdaşmayan koşullarda ve hukuka aykırı olarak idari gözetim altında tutulma nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, özel hayata saygı hakkı ve kötü muamele yasağının, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvuru formundaki anlatımına göre Tacikistan vatandaşı olan başvurucu 25/8/2015 tarihinde Türkiye'ye yasal yollardan giriş yapmış ve ikamet izni almıştır. İkamet kaydını uzatmak için 11/1/2017 tarihinde İl Göç İdaresine müracaatta bulunan başvurucu; işlem esnasında GöçNet Sistemi'nde, hakkında G-87 (genel güvenlik) ve M-26 (yasa dışı örgüt faaliyetleri) tahdit kayıtları bulunduğunun tespit edilmesi üzerine adli işlem yapılması için polis merkezine götürülmüştür. Daha sonra İstanbul Valiliğinin (İdare) 16/1/2017 tarihli kararıyla başvurucunun 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi gereği sınır dışı edilmesine karar verilmiştir.

3. İdare tarafından sınır dışı edilmesine karar verilirken aynı tarihli kararla bir ay süre idari gözetim altına alınmasına karar verilen başvurucu, Kırklareli Geri Gönderme Merkezine nakledilmiş; Kırklareli Valiliği tarafından başvurucu hakkında verilen idari gözetim kararı altı ay uzatılmıştır. Başvurucu, hakkında uygulanan idari gözetimin kaldırılması talebiyle Kırklareli Sulh Ceza Hâkimliğine başvurmuştur.

4. Kırklareli Sulh Ceza Hâkimliği 17/8/2017 tarihli kararıyla ve "6458 sayılı Yasanın 57/3 maddesinde idari gözetim süresinin 6 ayı geçemeyeceği, ancak bu sürenin, sınır dışı etme işlemlerinin yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması hâlinde en fazla altı ay daha uzatılabileceği düzenlenmesi karşısında; FARRUKH SOLIEV'in işbirliği yapmadığına, ülkesi ile ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamadığına dair somut bir verinin dosya içerisinde bulunmadığı, ayrıca itiraz eden hakkındaki G-87 genel güvenlik kodunun gerekçelendirilmediği ve terör örgütüne üye olduğuna ilişkin dosyada delil bulunmadığı" gerekçesiyle başvurucunun serbest bırakılmasına karar vermiştir.

5. Başvurucunun söz konusu sınır dışı işleminin iptali için İstanbul 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) açtığı iptal davası, Mahkemenin 23/6/2017 tarihli kararıyla başvurucunun ülkesinde kötü muameleye maruz kalacağına ilişkin olarak somut bir iddiada bulunmamış olması ve ciddi emare oluşturacak bilgilerin bulunmaması gerekçesiyle kesin olarak reddedilmiştir.

6. Başvurucunun iptal davasını açmak için mahkemeye sunduğu dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde ülkesine gönderilmesi hâlinde kötü muameleye uğrayabileceği iddiasına ilişkin olarak sadece zorla ülkesine gönderilmesi hâlinde zorlu şartlara maruz kalacağını ve ülkesinde hukuk diye bir kavramın neredeyse olmadığını ifade ettiği, ülkesinde kötü muameleye maruz kalmasına neyin sebep olacağına dair herhangi somut bir açıklamada bulunmadığı görülmüştür.

7. Başvurucu 30/4/2018 tarihli dilekçesi ile mahkemeye başvurarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş; yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak pasaport bilgilerinin isim benzerliği olan bir başkası tarafından kullanılarak hakkında gerçeğe aykırı kırmızı bülten çıkarılmasını ve bu bilginin karardan sonra ortaya çıkmasını göstermiştir. Başvurucunun yargılamanın yenilenmesi talebini içeren dilekçesinde ülkesine geri gönderilmesi hâlinde kötü muameleye maruz kalacağına ilişkin bir iddia ileri sürmediği görülmüştür.

8. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi aşamasında, 15/10/2018 tarihli ek beyan dilekçesiyle ülkesine geri gönderilmesi hâlinde kötü muameleye maruz kalacağına ilişkin iddiasını ileri sürmüştür. Bu ek beyan dilekçesinde başvurucu, vatandaşı olduğu Tacikistan'ı can güvenliği nedeniyle terk etmek zorunda kalması sebebiyle yargılama aşamasında birtakım belgeleri temin edip iddiasına dayanak olarak mahkemeye sunma imkânı bulamadığını, yasaklı olan Tacikistan İslami Yeniden Doğuş Partisi üyesi olduğunu, bu üyeliğe ilişkin belgeleri ülkesinden uzakta olması, iletişiminin kısıtlı olması nedeniyle sonradan temin edebildiğini ifade ederek dilekçe ekinde 20/3/2016 tarihli İngilizce olarak yazılmış bir belge ve bu belgenin çevirisini Mahkemeye iletilmiştir.

9. Başvurucunun yargılamanın yenilenmesi talebi Mahkemece şartların oluşmadığı gerekçesiyle 19/10/2018 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 22/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

10. Başvurucu, sırf muhalif kişiliği nedeniyle ülkesine iadesi hâlinde adil yargılanmayacağını ve kötü muameleye maruz kalacağını belirterek 10/12/2018 tarihinde tedbir talepli bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun sunduğu bilgileri dikkate alarak sınır dışı işleminin 12/1/2019 tarihine kadar geçici olarak durdurulmasına karar vermiştir.

11. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve başvurucunun vekilinden tedbir talebini değerlendirmeye yarar tüm bilgi ve belgelerin Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istenmiş; Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, başvurucunun 11/1/2017 tarihinde İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğüne kısa dönem ikamet izni müracaatı sırasında hakkında G-87 (genel güvenlik) ve M-26 (yasa dışı örgüt faaliyetleri) tahdit kayıtları bulunduğu tespiti üzerine başvurucunun adli işleme tabi tutulduğunu, ardından da sınır dışı edilmek üzere İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğüne teslim edildiğini belirtmiştir. Anılan cevabi yazıdan başvurucunun kırmızı bültenle uluslararası seviyede aranan yabancılardan olduğuna ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü INTERPOL-EUROPOL Daire Başkanlığının 24/11/2016 tarihli yazısına istinaden başvurucu hakkında sınır dışı kararı tesis edildiği anlaşılmıştır.

12. Başvurucu 46715/18 başvuru numarası ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru yapmış; AİHM'in önce 5/10/2018 tarihli kararı ile başvurucunun tedbiren 22/10/2018 tarihine kadar Türkiye'den sınır dışı edilmemesine, sonra da 22/10/2018 tarihli kararıyla sınır dışı işleminin geçici olarak durdurulmasına karar verdiğini belirtmiştir.

13. Başvurucu vekili 17/12/2018 tarihli dilekçeyle INTERPOL kaydında adı geçen kişinin başvurucu olmadığını, keza kayıttaki pasaport bilgilerinin başvurucunun bilgileri ile uyuşmadığını ileri sürerek iddiasını desteklediğini düşündüğü belgeleri dilekçesine eklemiştir.

14. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan inceleme neticesinde başvurucunun aynı sınır dışı işlemine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesine yaptığı önceki tarihli altı başvuru daha olduğu görülmüştür. Bu başvuruların incelenmesi neticesinde başvurucunun;

- 18/1/2017 başvuru tarihli, 2017/4840 numaralı ve 30/4/2018 başvuru tarihli, 2018/11315 numaralı bireysel başvurularda yasaklı olan Tacikistan İslami Yeniden Doğuş Partisi üyesi olduğunu ileri sürmediği, ülkesine geri gönderilmesi hâlinde kötü muameleye maruz kalacağına ilişkin olarak soyut ve genel ifadeler kullandığı,

- 18/5/2018 başvuru tarihli ve 2018/13565 numaralı bireysel başvurusunda, bu başvuruyu takip eden diğer başvurularda ise yasaklı olan Tacikistan İslami Yeniden Doğuş Partisi üyesi olduğunu ileri sürdüğü görülmüştür.

15. Başvurucunun aynı sınır dışı etme işlemine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesine yaptığı bu başvurulara ilişkin olarak Anayasa Mahkemesince değişik tarihlerde verilen kararlarla dosyalar 2016/24615 ve 2017/20451 numaralı bireysel başvuru dosyalarında birleştirilmiş, bu iki dosyada da ihlal iddialarına ilişkin değerlendirme yapılması için zaruri nitelikteki bilgi ve belgeleri başvurucunun sunmaması nedeniyle işin esası hakkında bir değerlendirme yapılabilmesi mümkün görülmemiş, başvurularını azami dikkat ve özenle takip etmesi gereken başvurucunun ihtarata rağmen olması gerekenin dışında pasif bir tutum sergilediği anlaşıldığından başvuruların reddine karar verilmiştir (Alı Javıd ve diğerleri, B. No: 2017/20451, 20/4/2020, §§ 22-30).

16. Birinci Bölüm tarafından tedbir talebi hakkında ara kararıyla adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Haksız Şekilde İdari Gözetim Altına Tutulma Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı ile İdari Gözetim Altındandaki Tutma Koşulları Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

17. Başvurucu; sekiz ay süreyle idari gözetimde tutulmak suretiyle hürriyetinin kısıtlandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, idari gözetim altında nezarethane koşullarında tutulduğunu, tutulma şartlarının idari gözetim için uygun olmadığını, açık havaya çıkarılmadığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

18. Anayasa Mahkemesi B.T. ([GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017) başvurusunda idari gözetim altında tutulma yerlerinin yönetiminin, denetiminin ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığının yürüttüğü bir kamu hizmeti olduğunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan etkilenenlerin idari yargıda tam yargı davası açabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).

19. Anayasa Mahkemesi aynı başvuruda idari gözetimi sona erdirilen başvurucuların hukuka aykırı olarak idari bir kararla özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları nedeniyle uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvuruların incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varmıştır (B.T., § 73; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37).

20. Anayasa Mahkemesi R.M. ve diğerleri (B. No: 2015/19133, 17/4/2019) başvurusunda bir kez daha yukarıda yer verilen ilkelere bağlı kaldığını vurgulamıştır (aynı kararda bkz. § 31). İdari gözetimleri son bulan başvurucuların geri gönderme merkezinde tutulmaları nedeniyle kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiaları bakımından açıklanan ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muameleye Maruz Kalma Riski Bulunan Ülkeye Sınır Dışı Etme Kararının Olası Sonuçları Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının ve Söz Konusu Karara Karşı Açılan Davanın Reddi Nedeniyle Kötü Muamele Yasağıyla Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucu; kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi ve bu işlemle ilgili açtığı iptal davasında ülkesine sınır dışı edildiği takdirde kötü muameleye maruz kalacağını iddiasına rağmen bu hususun İdare Mahkemesi tarafından değerlendirilmediğini iddia ederek kötü muamele yasağının, yaşam hakkı ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Başvurucunun sınır dışı edilme işlemi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiası kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirildiğinden ayrıca yaşam hakkı kapsamında bir inceleme yapılmamıştır. Bunun yanı sıra başvurucunun Anayasa'nın 40. maddesi kapsamındaki etkili başvuru hakkına ilişkin şikâyetlerinin Anayasa'nın 17. maddesiyle bağlantılı olarak ele alınması gerektiği tespit edilmiştir.

24. Bir başvurunun Anayasa Mahkemesince incelenebilmesi için her şeyden önce başvuru, öngörülen süre içinde yapılmalıdır. Bu nedenle esas incelemesine geçilmeden önce kabul edilebilirlik kriterlerinden olan başvurunun süresinde ileri sürülüp sürülmediği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekir. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler..."

25. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

26. İdari işlemlerden kaynaklanan hak ihlallerinin giderilmesi için öncelikle idari yargıda dava açılması gerektiği, olağan kanun yolları tüketildikten sonra hak ihlali devam ediyorsa ancak bu takdirde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabileceği açıktır (Halit Abdullah, B. No: 2012/26, 26/3/2013, §§ 16-19).

27. 2577 sayılı Kanun'a göre idari yargıdaki olağan kanun yolları istinaf ve temyiz kanun yollarıdır. Kanun'da belirtilen sebeplerin varlığı hâlinde kararı veren mahkemenin yargılamayı tekrarlayarak yeniden karar vererek yargılamayı yenilemesi ise olağanüstü kanun yoludur.

28. Başvurucu tarafından hakkında verilmiş ve kesinleşmiş bir karar hakkında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması halinde yapılan bu talep, asıl kararın kesinliği bakımından bir sonuç doğurmamaktadır (Ümit Tekin, B. No: 2013/781, 26/3/2013, § 18).

29. Somut olayda başvurucunun hakkındaki sınır dışı etme işleminin iptali için İstanbul 1. İdare Mahkemesinde açtığı iptal davası, Mahkemenin 23/6/2017 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Bu kararın başvurucuya tebliğ tarihi başvuru formu kapsamından ve UYAP üzerinden tespit edilememekle birlikte başvurucunun en geç yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu 30/4/2018 tarihinde nihai kararı öğrendiği kabul edilmelidir. Bu hâlde başvurucunun öğrenme tarihinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunması gerekirken bu tarihi geçirdikten sonra 10/12/2018 tarihinde yaptığı bireysel başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Yargılamanın Yenilenmesi Talebinin Reddi Şikâyeti Yönünden Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

31. 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye'nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Sözleşme'nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır.

32. Başvuruya konusu ihlal iddialarının Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamına girmediği, dolayısıyla Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (benzer yöndeki karar için bkz. Nihat Akbulak [GK], B. No: 2015/10131, 7/6/2018).

33. Açıklanan gerekçelerle diğer kabul edilebilirlik şartları incelenmeksizin, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi şikâyeti yönünden adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. İdari gözetim altına alınma dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararının olası sonuçları nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi şikâyeti yönünden adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 11/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.