Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası sanığı Can Atalay'ın tahliye ve hakkındaki yargılamanın durması isteminin reddedilmesi üzerine yapılan hak ihlali başvurusunu ikinci kez görüştü.
3'E KARŞI 11 OY
AYM, Can Atalay dosyasında hak ihlali olduğuna oy çokluğuyla ikinci kez hükmetti. Tutuklu vekilin avukatı Deniz Özen, "Can Atalay'ın hemen bugün tahliye edilmesi gerekiyor" dedi. AYM, ilk ihlal kararını 5'e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu sayı 3'e karşı 11 oldu.
Anayasa Mahkemesi, Gezi Parkı Davası’nda hakkında 18 yıl hapis cezası kararı verilen Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın bireysel hak ihlali başvurusunu 25 Ekim’de görüşmüştü. Can Atalay’ın 'Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma' hakkı ile 'Kişi hürriyeti ve güvenliği' haklarının ihlal edildiğine oyçokluğu ile karar verilmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyayı Yargıtay’a göndermiş; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı konunun 3. Ceza Dairesi tarafından değerlendirilmesi gerektiği yönünde mütalaa vermiş, Daire ise Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına hükmedip Atalay hakkında ihlal kararı veren Yüksek Mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar vermişti.
Cezaevindeki Milletvekili Can Atalay’ın avukatlarının 1 Aralık'ta yaptığı bilgilendirmeye göre; Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması nedeniyle Yüksek Mahkeme’ye ikinci kez başvuru yapılmıştı. Avukatlar Atalay'ın; 'Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı', 'Adil yargılanma hakkı' ve 'Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının' ikinci kez ihlal edildiğinin tespitini ve bu ihlallerin ortadan kaldırılmasını talep ettiği belirtilmişti.
Anayasa Mahkemesi bugün; Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu 13 Aralık'ta görüşme kararı aldı.
AYM, “YENİDEN YARGILAMA VE TAHLİYE ZORUNLUDUR” DEMİŞTİ
Anayasa Mahkemesi’nin ilk ihlal kararının gerekçesi, 27 Ekim’de Resmî Gazete’de yayınlanmıştı. Gerekçeli kararda, “Anayasa Mahkemesi’nce başvurucu hakkında tespit edilen hak ihlallerinin sonlandırılmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak; yeniden yargılamanın başlaması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması ve ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması, başvurucunun hükümlü statüsünün sona erdirilmesi, yeniden yargılamada durma kararı verilmesi işlerinin yerine getirilmesi zorunludur” değerlendirmesi yapılmıştı.
İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYAYI, YARGITAY’A GÖNDERMİŞTİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Mahkeme, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazmıştı. Yazıda, şu ifadeler kullanılmıştı:
"Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararı Mahkememizin kararına ilişkin olmayıp, Yargıtay ilgili Ceza Dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından dosya Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiştir."
Yerel mahkemenin dosyayı Yargıtay’a göndermesine tepki gösteren Can Atalay, “25 Ekim günlü Anayasa Mahkemesi kararının yerine getirilmediği her bir dakikanın bu ülkede yaşayan herkesin hak ve özgürlüğünü korumakla yükümlü devletin niteliklerine zarar verdiği açıktır. Ancak ‘ikili devlet’ anlayışını kabul etmiyoruz. Buna alışmayacağız. Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasına ilişkin bir ‘irade’ var ise bu iradenin 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanına ait olamayacağı açık olduğundan hukuka bağlı olmayan devlet hayalinin sahipleri kimlerdir?” açıklamasını yapmıştı.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI, “TAKDİR YÜKSEK DAİRE’NİNDİR” MÜTALAASINI VERMİŞTİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmeyen cezaevindeki Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumu ile ilgili mütalaasını, 3 Kasım’da 3. Ceza Dairesi’ne sunmuştu.
Mütalaada; “Hiçbir, devlet varlığına kasteden bir suçu işlemekle suçlanan bir kimsenin dokunulmazlığını kabul etmez. Aksi bir kabul, adalete olan inancı sarsarak kamu vicdanını da rahatsız eder. … Mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır. Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır ve madde kapsamına girmeyeceğini düşünmek mümkün değildir… Tahliye kararının reddi veya kabulü konusunda takdir yüksek Dairenindir” değerlendirmesi yapılmıştı.
AYM ÜYELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMUŞTU
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasının ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği yönündeki kararına uyulmamasına hükmetmişti.
Daire, “yargısal aktivizm” yapmakla suçladığı ihlal kararı yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Daire aynı zamanda Atalay'ın milletvekilliğinin de düşürülmesi işlemlerine başlanması için kararı TBMM Başkanlığı'na göndermişti.