5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un Geçici 6. maddesinde yapılan 14.04.2020 tarihli değişiklikle; istisna tutulan suçlar hariç denetimli serbestlik süreleri iyileştirilmiş olup, ayrıca denetimli serbestliğin ön şartı olan açık ceza infaz kurumuna ayrılma veya ayrılmayı hak etme koşulunun geçici olarak aranmayacağı düzenlenmiştir.
Örgütlü suçlardan mahkum olanlar; istisna suçlar arasında sayılmamaları sebebiyle Geçici m.6’dan yararlanabilmekte olup, açık ceza infaz kurumlarına ayrılmayı hak etmelerine gerek olmaksızın, doğrudan kapalı ceza infaz kurumundan denetimli serbestliğe ayrılabilmektedir. Örgütlü suçlar, Geçici m.6 kapsamında iyileştirilmiş denetimli serbestlikten kapalı kurumda da olsalar faydalanabilirler ve bu hükümlüler Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/1-c’de düzenlenen “cezanın üçte birinin kapalı kurumda infazı” ve m.6/2-ç’de düzenlenen “örgütten ayrıldığının tespiti kararı” aranmaksızın doğrudan denetimli serbestliğe tabi tutulabilirler.
Buraya kadar bir sorun bulunmamaktadır; ancak Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 13.03.2025 tarihli, 2024/2278 E. ve 2025/2053 K. sayılı kararı, her ne kadar terör suçları ile ilgili bir karar olmasa da, gerekçesinde yer alan bir kısım tespitler, 30.03.2020 tarihinden önce işlenen terör suçlarında da, “cezanın üçte birinin kapalı kurumda infazı” ve “örgütten ayrıldığının tespiti kararı” şartları gerçekleşmeksizin, 1 yıl denetimli serbestlik süresinden faydalanılabileceği şeklinde, bizce Kanuna aykırı ve hatalı yorum içeren bir sonuç doğurmuştur.
Kararın gerekçe bölümünün 9. maddesinde aynen; “9. 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 52 nci maddesi ile 5275 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre, ‘30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından’ denetimli serbestlik tedbirinin iyi halli olmak koşuluyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler hakkında da uygulanmasına imkan sağlandığından, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz usulünden yararlanabilmek için açık ceza infaz kurumunda bulunma ya da açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya hak kazanma şartı aranmaksızın, açık ceza infaz kurumuna ayrılması mümkün olmayan bu hükümlüler de denetimli serbestlikten yararlanabilir, eğer hükümlünün infaza konu cezaları geçici 6 ncı maddenin birinci fıkrasında sayılan istisna suçlardan değil ise 3 yıl süreyle eğer istisna suçlardan ise 1 yıl süreyle denetimli serbestlikten yararlanma hakları bulunmaktadır.” denilmektedir.
Özetle Sayın Dairenin bu kararında; 30.03.2020 tarihinden önce işlenen terör suçlarında, hükümlünün 1 yıl denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için açık cezaevine ayrılma şartlarını taşımasına gerek olmadığı ifade edilmiştir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi bu kararında; bir taraftan terör suçlarının Geçici m.6/1 kapsamı dışında kalan istisna suçlardan olduğunu belirtmekte olup, diğer taraftan ise Geçici m.6/3’ün terör suçlarında da uygulanabileceğini kabul etmektedir. Oysa 5275 sayılı Kanun Geçici m.6’nın 1. ve 2. fıkraları; temel şartları Kanunun 105/A maddesinde düzenlenen denetimli serbestlik müessesesinin “süre” yönüyle iyileştirilmesinden ibaret olup, maddede denetimli serbestliğin hangi hükümlülere uygulanacağından değil, hangi hükümlülerin ne kadar süre ile denetimli serbestlikten faydalanabileceğinden bahsedilmektedir. Dolayısıyla; Geçici 6. maddenin 1. ve 2. fıkraları kapsamına girmeyen hükümlülerin, Geçici m.6/3’den faydalanmalarına hukuken imkan yoktur. Çünkü Geçici m.6/3 aynen; “(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, iyi halli olmak koşuluyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler hakkında da uygulanır.” şeklindedir. Geçici m.6/1’de ise; “(1) 30/3/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun kasten öldürme suçları (madde 81, 82 ve 83), üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu (madde 87, fıkra iki, bent d), işkence suçu (madde 94 ve 95), eziyet suçu (madde 96), cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar (madde 102, 103, 104 ve 105), özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138), uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu (madde 188) ve İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere, 105/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘bir yıl’lık süre, ‘üç yıl’ olarak uygulanır.” denilerek, bazı istisna suçlar hariç, 30.03.2020 tarihinden önce işlenen suçlarda sadece denetimli serbestlik süreleri iyileştirilmiştir.
Terör suçları bu iyileştirmeden faydalanamamıştır, çünkü maddede istisna suçlar arasında sayılmıştır. O halde; denetimli serbestlik süresinin iyileştirilmesinden ibaret bir düzenlemeden faydalanamayan terör hükümlüleri hakkında, Geçici m.6/3’ün tatbiki de mümkün değildir. Çünkü Geçici m.6’nın hiçbir fıkrasında “…hükümlüler hakkında denetimli serbestlik hükümleri uygulanır” şeklinde bir düzenleme yoktur; maddede sadece, 1. ve 2. fıkralarda öngörülen iyileştirilmiş denetimli serbestlik süresinden kapalı cezaevinde olan hükümlülerin de faydalanabileceği belirtilmiştir.
Esasen Yargıtay’ın bu kararı; terör suçlarında, suç tarihi 30.03.2020 öncesi olsa bile 3 yıl değil, 1 yıl denetimli serbestlik uygulanacağını ortaya koymakla, zaten açığa ayrılma süresi ile denetimli serbestlik süresi çakışan (her ikisi için de koşullu salıverilmeye 1 yıldan az süre kalması gerekli) terör suçlarından hükümlülerin faydalanabileceği denetimli serbestlik süresinde bir iyileştirme olacağı anlamına gelmemektedir. Bu kararda terör suçlarından hükümlülerle ilgili sadece; 30.03.2020 tarihinden önce işlenen terör suçlarında, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/1-c’de yer alan “toplam cezanın üçte birinin kapalı kurumda infazı” ve m.6/2-ç’de yer alan “örgütten ayrıldığına dair tespit yapılması” şartlarının aranmayacağına dair bir kısım tespitler yapılmış olup, yukarıda açıkladığımız nedenlerle kararın terör suçları ile bu kısmına katılmadığımızı ifade etmek isteriz.
Bunun dışında; karara konu olayın “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçlarından ibaret olması itibariyle, 30.03.2020 tarihinden önce terör hariç örgütlü suçlar, 5275 sayılı Kanun Geçici m.6 kapsamında olduğu için, açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları aranmaksızın doğrudan kapalı ceza infaz kurumundan denetimli serbestliğe ayrılma imkanına sahip olduğundan, burada bir tartışma bulunmamaktadır. Ayrıca kararda; bu iki cezanın içtima edildiği ve suçlardan birisinin 30.03.2020 sonrası işlendiği, bu sebeple karara konu hükümlünün Geçici m.6’dan faydalanamayacağına dair tespit de neticeten isabetlidir.
Sonuç olarak; 30.03.2020 tarihinden önce işlenen örgütlü suçlarda kapalı cezaevinden doğrudan 3 yıl denetimli serbestliğe ayrılmak mümkün olup, açık cezaevine ayrılma koşullarının sağlanmasına gerek yoktur. Ancak terör suçları için aynı durum geçerli değildir, suç tarihi 30.03.2020 öncesi de olsa, açık cezaevine ayrılmayı hak etmesi kaydıyla 1 yıl denetimli serbestlik mümkündür. Terör suçları ve örgütlü suçlar, 5275 sayılı Kanun Geçici m.6 kapsamında hiçbir yönüyle benzer veya eşdeğer değildir. Bu sebeple; 30.03.2020’den önce işlenen terör suçlarında, açık cezaevine ayrılma şartları olmasa da 1 yıl denetimli serbestlik uygulanabileceğine dair görüşün kabulü mümkün değildir.
Prof. Dr. Ersan Şen
Av. Beyza Başer Berkün
(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)