MAKALE

ZORUNLU GEÇİT HAKKI DAVASI (TMK m.747)

Abone Ol

1- GEÇİT HAKKI NEDİR?

Geçit hakkı TMK m.779’un işaret ettiği irtifak haklarındandır. İrtifak hakkı sınırlı ayni hakların bir uzantısıdır. Sınırlı ayni haklar; malikin mülkiyet hakkından doğan haklarını kullanmasını sınırlandıran, sınırlı ayni hak sahibinin ise bu haklardan yararlanmasını sağlayan haklar bütünüdür. Doktrinde geçit hakkı “eşyaya bağlı irtifaklar” başlığının altında bulunur. Bunlar mecra hakkı, Su hakkı ve geçit hakkıdır. Öncelikle “TMK Madde 747- Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir. Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır. Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir.” Özellikle işbu madde ve sair mevzuatı ilgilendiren davalar yeni yerleşim yerlerinde ve ulaşım açısından problem barındıran köy, kasaba bölgelerinde görülmektedir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır.

2- ZORUNLU GEÇİT HAKKI KURULMASININ ŞARTLARI NELERDİR?

- Hakkın üzerine kurulacağı taşınmaz tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabii olmalı,

Öncelikle yararına geçit hakkı istenen taşınmaz ile üzerine geçit hakkı kurulacak taşınmazın özel mülkiyete tabii olması gerekir zira kanunda açıkça öngörülmediği sürece kamu malları üzerinde sınırlı ayni hak tesis edilemez. Ayrıca taşınmazlar tapuya kayıtlı olmalıdır. Sadece zilyet olarak hakim olunan taşınmazlar lehine zorunlu geçit  hakkı kurulamaz. Tapu tescili bulunmayan taşınmazın konu olduğu zorunlu geçit hakkı davasında tescil davası açılarak, zorunlu geçit hakkı davası için bekletici mesele yapılabilir.

Taşınmazdan ana yola çıkmak için gerekli yeterlilikte geçit bulunmamalı ve yahut hiç olmamalı,

Taşınmazın ana yola çıkmak için hiçbir bağlantısı yoksa buna “mutlak geçit ihtiyacı”, ana yola çıkmak için mevcut bir geçit var fakat bu geçit gerekli yeterlilikleri sağlayamıyor, işlevsiz kalıyor ise “nisbi geçit ihtiyacı” vardır. Mutlak geçit hakkının bulunduğu durumlarda  -diğer şartlar da gerçekleşiyorsa- geçit hakkı kurulması zorunludur. Nisbi geçit ihtiyacında ise geçit hakkının kurulabilmesi için hukuka ve hakkaniyete uygun değerlendirmeler yapılması gerekir. Burada dava konusu taşınmazın değeri, işlevi, geçit için uygunluğu, dava konusu taşınmazdan mülkiyet ve yol durumuna göre daha uygun taşınmazın bulunup bulunmadığı, fedakarlığın denkleştirilmesi için gereken bedel hakkaniyete uygun bir şekilde belirlenip, değerlendirilmelidir.

- Tam bedelin ödenmesi,

Zorunlu geçide katlanma yükümlülüğü altına alınan kişinin tüm zararları ve kayıpları kendisine ödenecek bir denkleştirme bedeli ile karşılanmalıdır. Zorunlu geçit hakkından yararlanan, mahkemenin hükmettiği tam bedeli ödemek zorundadır. Ödenecek bedeli taraflar aralarında kararlaştırabilirler. Mevcut bir anlaşmanın olmaması durumunda mahkeme hakkaniyete uygun olarak karar verir. Mahkeme bedeli belirlerken taşınmazın niteliğine, üzerine geçit irtifakı kurulan yerin işlevine ve değerine, mevcut yerin uğradığı değer kaybına, gelir kaybına ve sair hususlara bilirkişi marifetiyle ulaşarak tam bedeli saptar.

Taşınmazların durumuna göre geçit hakkı, en uygun olan malikten talep edilmeli,

Öte yandan, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayıcı bir irtifak hakkı olmakla birlikte özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. TMK'nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması hâlinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Geçit hakkı tesisinde fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği, alternatifli güzergâhlar içerisinde lehine geçit hakkı tesis edilecek taşınmaz maliki açısından en kısa ve en az giderli olanı değil; aleyhine geçit hakkı tesis edilebilecek taşınmaz malikleri açısından objektif olarak en az külfet yüklenecek ve en az zarar görecek olanının tercih edilmesi gerekir. (HGK., E. 2017/1826 K. 2021/991)

3- GEÇİT HAKKI KURULMA YOLLARI NELERDİR?

Geçit hakkı rızai olarak sözleşmeyle kurulabilir. Taşınmazın malikinin ve ya maliklerinin bütünün rızası gerekmektedir. Zorunlu geçit hakkı ise tapu siciline şerh edilerek yine sözleşmeyle kurulabilir. Geçit hakkı yenilik doğuran bir haktır. Tarafların anlaşamadığı durumlarda mahkeme kararıyla zorunlu geçit hakkı kurulabilir.

4- ZORUNLU GEÇİT HAKKI DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Geçit hakkı davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

5- ZORUNLU GEÇİT HAKKI NASIL SONA ERER?

- Yararlanan geçit hakkı sahibi tek taraflı iradesiyle hakkını tapu sicilinden terkin edebilir.

- Geçit hakkı sahibi ve Külfete katlanan malik tek kişide birleşirse hakkın terkini istenebilir.

- Yararlanılan taşınmazın yok olması durumunda, mülkiyet hakkının kalkması sebebiyle,

- Kamulaştırmadan dolayı mülkiyet hakkının kalkması sebebiyle.

- Yararlanan geçit hakkı sahibinin başka bir geçit edinmesi ve mevcut geçitin amacını ve işlevini yitirmesi dolayısıyla mahkeme kararına dayanılarak, sona erdirilebilir.

YARGITAY KARARLARI;

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2013 / 371

Karar No: 2014 / 91

Karar Tarihi: 12.02.2014

MAHKEMESİ: Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ: 28/02/2012

NUMARASI: 2012/25-2012/82

Taraflar arasındaki "geçit hakkı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 28.01.2011 gün ve 2009/233 E., 2011/25 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 04.10.2011 gün ve 2011/9207 E., 2011/11477 K. sayılı ilamı ile:

(...Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı temyiz etmiştir.

Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.

Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.

Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.

Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.

Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.

Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.

Somut olayda; davacı parseli lehine çevredeki parseller bölünmeden geçit kurulması imkanı bulunmadığı düzenlenen bilirkişi raporu ve krokiden anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede 77 sayılı parselden geçen (C+D) güzergahının en uygun geçit yeri olduğu görülmektedir. 77 sayılı parselden bu şekilde geçit kurulması nedeniyle taşınmazın bölünmeye bağlı uğrayacağı değer kaybı da bilirkişiye hesaplatılarak davalı 77 sayılı parselin malikine ödenmek üzere geçit bedeli ile birlikte depo edildikten sonra belirtilen seçenekten geçit kurulması gerekir. Bu hususun düşünülmemesi doğru olmamış bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkiline ait 79 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisini istemiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; bilirkişiler tarafından belirlenen 4. alternatifte davalının taşınmazının bölündüğü, tesis edilecek geçitin davalının fabrika faaliyetini aksatacağı, 1. alternatifin ise dava dışı 1793 parselden geçtiği, bu taşınmazın taşlık arazi niteliğinde olduğu, bu nedenle en uygun güzergahın 1. alternatif olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerden dolayı karar bozulmuş; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Uyuşmazlık; davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmaz üzerinden belirlenen geçit güzergahının uygun alternatif olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde etkili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun "Zorunlu geçit" başlıklı 747. maddesi:

"Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.

Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır.

Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir." hükmünü içermektedir.

Anılan maddeye göre, genel yola çıkmak için yeterli bir geçidi bulunmayan taşınmaz sahibi, tam bir bedel karşılığında komşularından kendisine geçmek için geçit hakkı tanınmasını isteyebilir. Kanun koyucu bu düzenleme ile şartların gerçekleşmesi halinde ihtiyaç sahibine irtifak hakkı kurulmasını isteme hakkı sağlamıştır.

Geçit hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, bu hak, geçit ihtiyacı bulunan taşınmazın mülkiyetine bağlıdır. Hak sahibinin, bu hakkını kullanarak irtifak hakkı kurulmasını istemesi ile yükümlü taşınmaz maliki irtifak hakkı kurma borcu altına girmektedir. Taşınmazın bu borçla yükümlü olma durumu, mülkiyetin dolayısıyla kısıtlanmasını teşkil etmektedir. Bu borç yerine getirilince, ortaya geçit irtifakı çıkmaktadır (Oğuzman K./Seliçi Ö./Oktay Özdemir S.; Eşya Hukuku, 12. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2009, s.467).

TMK. m. 747 uyarınca bir taşınmaz malikinin diğerinden geçit irtifakı kurulmasını isteyebilmesi için öncelikle geçit isteyen taşınmaz malikinin genel yola çıkmak için yeterli bir geçiti bulunmamalıdır. Hiç geçit bulunmaması gibi mevcut geçidin ihtiyacı karşılamaması da söz konusu şartın gerçekleşmesi için yeterlidir.

Öte yandan, geçit güzergahı, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşu taşınmaz, bu yoksa bundan en az zarar görecek taşınmazın durumu ve maliklerinin uğrayacakları zararlar göz önünde tutularak belirlenmelidir (TMK m. 747/2).

Geçit isteyene bu hakkın tanınması, diğer koşulların yanında, geçit yükümlüsü veya yükümlülerine kanundaki deyimi ile tam bedel verilmesi halinde mümkündür. Kanunda belirtilen tam bedel, geçit hakkı tesis edilecek yerin ve bu yerde bulunan ağaç, ürün vs. muhtesatın değeri ile geçit kurulacak taşınmazda geçit nedeniyle meydana gelecek değer kaybının toplamından oluşmaktadır (Ertaş Şeref; Eşya Hukuku, 4. Bası, Ankara 2002, s. 373).

Somut olayda; davacıya ait 79 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin olmadığı, davalı taşınmazı üzerindeki taşkın binalar nedeniyle çevredeki parseller bölünmeden geçit kurulması imkanının bulunmadığı anlaşılmakta olup, esasen bu konuda uyuşmazlıkta bulunmamaktadır.

Dosya içerisindeki bilirkişi raporlarından en kısa ve ekonomik geçit güzergahının, davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazdan geçen 4. alternatif (C+D) olduğu anlaşılmaktadır.

Bu halde mahkemece; davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazın geçit kurulması nedeniyle uğrayacağı değer kaybı da bilirkişiye hesaplatılmak suretiyle geçit bedeli tespit edilerek, bu bedel depo ettirildikten sonra belirtilen seçenekten geçit kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

---

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2013 / 371

Karar No: 2014 / 91

Karar Tarihi: 12.02.2014

MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 28/02/2012

NUMARASI : 2012/25-2012/82

Taraflar arasındaki "geçit hakkı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 28.01.2011 gün ve 2009/233 E., 2011/25 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 04.10.2011 gün ve 2011/9207 E., 2011/11477 K. sayılı ilamı ile:

(...Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı temyiz etmiştir.

Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.

Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.

Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.

Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.

Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.

Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.

Somut olayda; davacı parseli lehine çevredeki parseller bölünmeden geçit kurulması imkanı bulunmadığı düzenlenen bilirkişi raporu ve krokiden anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede 77 sayılı parselden geçen (C+D) güzergahının en uygun geçit yeri olduğu görülmektedir. 77 sayılı parselden bu şekilde geçit kurulması nedeniyle taşınmazın bölünmeye bağlı uğrayacağı değer kaybı da bilirkişiye hesaplatılarak davalı 77 sayılı parselin malikine ödenmek üzere geçit bedeli ile birlikte depo edildikten sonra belirtilen seçenekten geçit kurulması gerekir. Bu hususun düşünülmemesi doğru olmamış bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkiline ait 79 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisini istemiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; bilirkişiler tarafından belirlenen 4. alternatifte davalının taşınmazının bölündüğü, tesis edilecek geçitin davalının fabrika faaliyetini aksatacağı, 1. alternatifin ise dava dışı 1793 parselden geçtiği, bu taşınmazın taşlık arazi niteliğinde olduğu, bu nedenle en uygun güzergahın 1. alternatif olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerden dolayı karar bozulmuş; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Uyuşmazlık; davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmaz üzerinden belirlenen geçit güzergahının uygun alternatif olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde etkili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun "Zorunlu geçit" başlıklı 747. maddesi:

"Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.

Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır.

Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir." hükmünü içermektedir.

Anılan maddeye göre, genel yola çıkmak için yeterli bir geçidi bulunmayan taşınmaz sahibi, tam bir bedel karşılığında komşularından kendisine geçmek için geçit hakkı tanınmasını isteyebilir. Kanun koyucu bu düzenleme ile şartların gerçekleşmesi halinde ihtiyaç sahibine irtifak hakkı kurulmasını isteme hakkı sağlamıştır.

Geçit hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, bu hak, geçit ihtiyacı bulunan taşınmazın mülkiyetine bağlıdır. Hak sahibinin, bu hakkını kullanarak irtifak hakkı kurulmasını istemesi ile yükümlü taşınmaz maliki irtifak hakkı kurma borcu altına girmektedir. Taşınmazın bu borçla yükümlü olma durumu, mülkiyetin dolayısıyla kısıtlanmasını teşkil etmektedir. Bu borç yerine getirilince, ortaya geçit irtifakı çıkmaktadır (Oğuzman K./Seliçi Ö./Oktay Özdemir S.; Eşya Hukuku, 12. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2009, s.467).

TMK. m. 747 uyarınca bir taşınmaz malikinin diğerinden geçit irtifakı kurulmasını isteyebilmesi için öncelikle geçit isteyen taşınmaz malikinin genel yola çıkmak için yeterli bir geçiti bulunmamalıdır. Hiç geçit bulunmaması gibi mevcut geçidin ihtiyacı karşılamaması da söz konusu şartın gerçekleşmesi için yeterlidir.

Öte yandan, geçit güzergahı, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşu taşınmaz, bu yoksa bundan en az zarar görecek taşınmazın durumu ve maliklerinin uğrayacakları zararlar göz önünde tutularak belirlenmelidir (TMK m. 747/2).

Geçit isteyene bu hakkın tanınması, diğer koşulların yanında, geçit yükümlüsü veya yükümlülerine kanundaki deyimi ile tam bedel verilmesi halinde mümkündür. Kanunda belirtilen tam bedel, geçit hakkı tesis edilecek yerin ve bu yerde bulunan ağaç, ürün vs. muhtesatın değeri ile geçit kurulacak taşınmazda geçit nedeniyle meydana gelecek değer kaybının toplamından oluşmaktadır (Ertaş Şeref; Eşya Hukuku, 4. Bası, Ankara 2002, s. 373).

Somut olayda; davacıya ait 79 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin olmadığı, davalı taşınmazı üzerindeki taşkın binalar nedeniyle çevredeki parseller bölünmeden geçit kurulması imkanının bulunmadığı anlaşılmakta olup, esasen bu konuda uyuşmazlıkta bulunmamaktadır.

Dosya içerisindeki bilirkişi raporlarından en kısa ve ekonomik geçit güzergahının, davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazdan geçen 4. alternatif (C+D) olduğu anlaşılmaktadır.

Bu halde mahkemece; davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazın geçit kurulması nedeniyle uğrayacağı değer kaybı da bilirkişiye hesaplatılmak suretiyle geçit bedeli tespit edilerek, bu bedel depo ettirildikten sonra belirtilen seçenekten geçit kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

---

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2013 / 371

Karar No: 2014 / 91

Karar Tarihi: 12.02.2014

MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 28/02/2012

NUMARASI : 2012/25-2012/82

Taraflar arasındaki "geçit hakkı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 28.01.2011 gün ve 2009/233 E., 2011/25 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 04.10.2011 gün ve 2011/9207 E., 2011/11477 K. sayılı ilamı ile:

(...Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı temyiz etmiştir.

Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.

Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.

Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.

Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.

Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.

Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.

Somut olayda; davacı parseli lehine çevredeki parseller bölünmeden geçit kurulması imkanı bulunmadığı düzenlenen bilirkişi raporu ve krokiden anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede 77 sayılı parselden geçen (C+D) güzergahının en uygun geçit yeri olduğu görülmektedir. 77 sayılı parselden bu şekilde geçit kurulması nedeniyle taşınmazın bölünmeye bağlı uğrayacağı değer kaybı da bilirkişiye hesaplatılarak davalı 77 sayılı parselin malikine ödenmek üzere geçit bedeli ile birlikte depo edildikten sonra belirtilen seçenekten geçit kurulması gerekir. Bu hususun düşünülmemesi doğru olmamış bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkiline ait 79 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisini istemiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; bilirkişiler tarafından belirlenen 4. alternatifte davalının taşınmazının bölündüğü, tesis edilecek geçitin davalının fabrika faaliyetini aksatacağı, 1. alternatifin ise dava dışı 1793 parselden geçtiği, bu taşınmazın taşlık arazi niteliğinde olduğu, bu nedenle en uygun güzergahın 1. alternatif olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerden dolayı karar bozulmuş; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Uyuşmazlık; davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmaz üzerinden belirlenen geçit güzergahının uygun alternatif olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde etkili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun "Zorunlu geçit" başlıklı 747. maddesi:

"Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.

Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır.

Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir." hükmünü içermektedir.

Anılan maddeye göre, genel yola çıkmak için yeterli bir geçidi bulunmayan taşınmaz sahibi, tam bir bedel karşılığında komşularından kendisine geçmek için geçit hakkı tanınmasını isteyebilir. Kanun koyucu bu düzenleme ile şartların gerçekleşmesi halinde ihtiyaç sahibine irtifak hakkı kurulmasını isteme hakkı sağlamıştır.

Geçit hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, bu hak, geçit ihtiyacı bulunan taşınmazın mülkiyetine bağlıdır. Hak sahibinin, bu hakkını kullanarak irtifak hakkı kurulmasını istemesi ile yükümlü taşınmaz maliki irtifak hakkı kurma borcu altına girmektedir. Taşınmazın bu borçla yükümlü olma durumu, mülkiyetin dolayısıyla kısıtlanmasını teşkil etmektedir. Bu borç yerine getirilince, ortaya geçit irtifakı çıkmaktadır (Oğuzman K./Seliçi Ö./Oktay Özdemir S.; Eşya Hukuku, 12. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2009, s.467).

TMK. m. 747 uyarınca bir taşınmaz malikinin diğerinden geçit irtifakı kurulmasını isteyebilmesi için öncelikle geçit isteyen taşınmaz malikinin genel yola çıkmak için yeterli bir geçiti bulunmamalıdır. Hiç geçit bulunmaması gibi mevcut geçidin ihtiyacı karşılamaması da söz konusu şartın gerçekleşmesi için yeterlidir.

Öte yandan, geçit güzergahı, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşu taşınmaz, bu yoksa bundan en az zarar görecek taşınmazın durumu ve maliklerinin uğrayacakları zararlar göz önünde tutularak belirlenmelidir (TMK m. 747/2).

Geçit isteyene bu hakkın tanınması, diğer koşulların yanında, geçit yükümlüsü veya yükümlülerine kanundaki deyimi ile tam bedel verilmesi halinde mümkündür. Kanunda belirtilen tam bedel, geçit hakkı tesis edilecek yerin ve bu yerde bulunan ağaç, ürün vs. muhtesatın değeri ile geçit kurulacak taşınmazda geçit nedeniyle meydana gelecek değer kaybının toplamından oluşmaktadır (Ertaş Şeref; Eşya Hukuku, 4. Bası, Ankara 2002, s. 373).

Somut olayda; davacıya ait 79 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin olmadığı, davalı taşınmazı üzerindeki taşkın binalar nedeniyle çevredeki parseller bölünmeden geçit kurulması imkanının bulunmadığı anlaşılmakta olup, esasen bu konuda uyuşmazlıkta bulunmamaktadır.

Dosya içerisindeki bilirkişi raporlarından en kısa ve ekonomik geçit güzergahının, davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazdan geçen 4. alternatif (C+D) olduğu anlaşılmaktadır.

Bu halde mahkemece; davalıya ait 77 parsel sayılı taşınmazın geçit kurulması nedeniyle uğrayacağı değer kaybı da bilirkişiye hesaplatılmak suretiyle geçit bedeli tespit edilerek, bu bedel depo ettirildikten sonra belirtilen seçenekten geçit kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

ALİ İHSAN ALAOĞLU           

TRABZON ÜNİVERSİTESİ          

HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ 

KAYNAKÇA:

(Demir, M.: Zorunlu Geçit Hakkı Kurulmasının Koşulları ve Tazminatın (Tam Bedelin) Belirlenmesi Sorunu, AÜHFD, cilt 52,sayı 4)