MESLEKİ HUKUK

TBB Başkanı Sağkan: 'Hukuk eğitimimiz can çekişiyor'

Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısı'nda konuşan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, "Hepimizin farkında olduğuna inanıyorum; hukuk eğitimimiz can çekişiyor. 92 Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimi veriliyor. Bunun üzerine yurt dışı denkliklerle mezun olanlar ekleniyor." dedi.

Abone Ol

Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı Hazırlık Toplantısı, 19 Ekim 2023 tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi.

Açış konuşmalarını Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. R. Erinç Sağkan’ın yaptığı toplantıya Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin de katıldı.

Birlik Başkanı Sağkan, burada yaptığı konuşmada bu çalışmanın bir parçası olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek “Avrupa Birliği ile yürütülen müzakere sürecinde ‘Yargı ve Temel Haklar’ başlıklı 23. Fasıl kapsamında hazırlanmaya başlanan Yargı Reformu Strateji Belgelerini en fazla önemseyen kurumlardan biri Türkiye Barolar Birliğidir” dedi.

Sağkan konuşmasını söyle sürdürdü: 

“YARGI BAĞIMSIZLIĞI, YARGI MENSUPLARINA TANINMIŞ BİR İMTİYAZ DEĞİL; YURTTAŞLARIN ADİL YARGILANMA HAKLARININ TEMİNATIDIR”

Toplumda adaleti tesis eden bağımsız yargı, hukuk devleti ilkesinin de olmazsa olmaz koşuludur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası; Cumhuriyetimizi, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamıştır. Bu bağlamda, hukuk devleti “tüm eylem ve işlemleri hukuka ve anayasa kurallarına uyan devlet” demektir. Devletin yasama ve yürütme erklerinin işlemlerinin hukuk devletine uygunluğunu güvence altına alan bağımsız yargıdır.

Yargı bağımsızlığı, yargı mensuplarına tanınmış bir imtiyaz değil; yurttaşların adil yargılanma haklarının teminatıdır. Yargının bu görevini, adil yargılanma ilkesine uygun olarak yerine getirebilmesi için, başta yürütme olmak üzere, her türlü etkiden bağımsız ve tarafsız karar verebilmesini sağlamak gerekir. Bu bağlamda yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatları eksiksiz bir biçimde yaşama geçirilmelidir.

Yargı bağımsızlığını ve hâkimlik teminatlarını sağlamanın ana unsurlarından birini Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısında yürütmenin etkisini azaltmak oluşturur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bir mahkemenin özellikle yürütme ve davanın taraflarından bağımsız olup olmadığını tespit etmek için diğer şeylerin yanı sıra mahkeme üyelerinin atanma şekli ve hizmet süreleri; dış baskılara karşı güvencelerin varlığı ve bu yapının bağımsız bir görüntü sunup sunmadığı sorusunu göz önüne almaktadır.

“HSK İKİ AYRI KURUL OLARAK ÖRGÜTLENMELİ, HAKİM VE SAVCILARIN COĞRAFİ TEMİNATI SAĞLANMALIDIR”

Bu kapsamda öncelikli önerilerimiz:

- Hâkimler ve Savcılar Kurulu; Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki ayrı Kurul olarak örgütlenmeli, yürütme organının etkisinde kalmayacağı şekilde oluşturulmalıdır. Yargı organın içerisinde birbirinden farklı görev ve işlevleri yerine getiren bu meslek mensuplarının özlük işlemlerini yürüten idari birimlerinin ayrılması, yargı diyalektiğinin kurallarına uygun olarak işlemesini sağlayacağı gibi “silahların eşitliği” ilkesine de işlerlik kazandıracaktır.

- Hâkim ve savcılar için coğrafi teminat sağlanmalıdır.

- Hak arama hürriyetinin etkin şekilde kullanılabilmesi için hakim savcı mülâkatları görüntülü kayıt altına alınmalıdır.

- “Disiplin Cezaları” objektif ölçütlerle yeniden belirlenmelidir.

- HSK’nın her türlü kararına karşı yargı yolu açılmalıdır.

“HUKUK FAKÜLTESİ KONTJANLARI İHTİYAÇ ANALİZİ YAPILARAK DÜŞÜRÜLMELİDİR”

Hepimizin farkında olduğuna inanıyorum; hukuk eğitimimiz can çekişiyor. 92 Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimi veriliyor. Bunun üzerine yurt dışı denkliklerle mezun olanlar ekleniyor. Üstelik son dönemde yurt dışı diplomalar neredeyse “parayla satın alınabilir” durumda… Mevcut mevzuatımız, yapılarımız, mekanizmalarımız bu sorunu çözebilecek durumda değil. Biz Yargı Reformu Stratejisi’nde bu perspektifin mutlaka ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz.

- Hukuk Fakültesi kontenjanları ihtiyaç analizi yapılarak düşürülmelidir.

- Hukuk Fakülteleri için “akreditasyon” kriterleri belirlenerek akredite olamayacak nitelikteki hukuk fakülteleri kapatılmalı veya birleştirilmelidir.

- Hukuk Fakültelerine girişte aranan başarı sıralamasının 100 bin olması hususu önceki İnsan Hakları Eylem Planı’nda da yer alıyordu. Ve aslında buna ilişkin karar da alındı. Ancak hiç uygulanma imkanı bulmadan bir gecede YÖK’ün aldığı kararla yine 125 bine çıkarıldı. Halbuki bu husus, önceki Reform’un gerçekleşme oranına ilişkin hazırlanan raporda ulaşılan hedefler arasında yer alıyor. Bu tek örnek, son derece nitelikli işlerin önüne geçip, Reform’un ve Rapor’un gerçekliğini sorgulatabilir. Aslında yarından tezi yok, alınacak kararla başarı sıralaması şartı 75 bine yükseltilebilir. Ama asıl hedef 50 bine yükseltmek olmalıdır.

- Adli Yargı Adalet Komisyonu nezdindeki staj ile baro nezdinde yürütülen staj süreçlerinde eğitimin kapasitesi artırılmalı, Türkiye Barolar Birliği nezdinde Avukatlık Akademisi kurulmasına destek sağlanmalıdır.

- Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı, önceki Reform’da yer almış ve düzenleme yapılmıştır. Bunu çok önemsiyoruz. Bu sınav dışında, staj sonrasında Avukatlık Stajı Bitim Sınavı veya Avukatlık Mesleğine Kabul Sınavı perspektifi de ortaya konulmalıdır.

- Stajyerlerin sosyoekonomik koşulları da gözetilmek kaydıyla, avukatlık staj süresi ve içeriği, nitelikli bir staj dönemi geçirilebilecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.

- Avukat stajyerlerinin staj süresince sigortalı olarak çalışabilmelerine ilişkin mevcut düzenleme reformla beklenen niteliğin artırılması hedefini gerçekleştirmediği gibi zarar vermektedir. Avukat stajyerleri için, staj dışında işlerlerle meşgul olmak yerine, nitelikli bir staj süreci geçirebilecekleri şekilde ücret ödemesi, hâkim ve savcı stajyerleri için olduğu gibi Devlet tarafından sağlanmalıdır.

“AVUKATLARIN VE BAROLARIN GÜÇLENDİRİLMEDİĞİ BİR REFORM SÜRECİNİN ADİL YARGILANMA İLKESİNE BİR KATKISI OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkının önemli bir boyutunu yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı oluştururken, bir diğer boyutunu da savunma hakkı oluşturmaktadır.

Yargının kurucu unsurlarından olan savunma, avukatlar tarafından temsil edilmektedir. Savunma hakkının lâyıkıyla hayata geçirilebilmesi için, savunmaya tanınan usuli güvencelerin güçlendirilmesi gerekmekle birlikte, bu tek başına yeterli değildir. Savunma hakkının etkili kullanılması ancak bu hakkın hayata geçmesi için temsil görevi gören avukatların mesleki ve örgütsel olarak güçlendirilmeleriyle mümkündür. Her türlü usuli güvencenin sağlandığı bir hukuk düzeninde, savunmayı temsil eden avukatın mesleki yetersizliği halinde, savunma hakkı etkili şekilde kullanılmış olmaz.

Bu yönüyle ele alındığında, avukatlık mesleğinin niteliğinin artırılması, adil yargılanma hakkının güçlendirilmesini amaçlayan bir yargı reformu için olmazsa olmazdır. Adil yargılanmayı sağlayan, hâkimin bağımsızlığı ilkesi olduğu kadar nitelikli avukatların da varlığıdır.

Türkiye’de avukatlık mesleğindeki niteliğin artırılması için; lisans düzeyindeki hukuk eğitiminin niteliği artırılmalı, meslekteki kontrolsüz nicel artışın önüne geçilmeli, staj eğitimi güçlendirilmeli, avukatların sosyoekonomik koşulları iyileştirilmeli, mesleki faaliyetlerini yürütürken karşılaştıkları engeller kaldırılmalı ve nihayet avukatların meslek örgütü olan Barolar ve Türkiye Barolar Birliği kanundan kaynaklanan “meslek düzenini… korumak… avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak” görevini yerine getirebilmeleri için desteklenmelidir.

Bu çalışma kapsamında çok sayıda önerimizi bakanlığımıza ilettik. Burada tek tek saymayacağım ancak şunu ifade etmek isterimki savunma makamı sosyo-ekonomik ve nitelik olarak tarihinin en ağır sürecini yaşıyor. Dolayısıyla savunma hakkını temsil eden avukatların ve meslek örgütleri olan baroların güçlendirilmediği bir reform sürecinin adil yargılanma ilkesine bir katkısı olması mümkün değildir. Biz bu perspektifin Yargı Reformu Stratejisi’nde yer aldığını görmek istiyoruz.

Nihayet son olarak, önceki Reform’da kısaca değinilen ama hayata geçirilemediğini düşündüğümüz bir husus: İzleme ve Değerlendirme Sistemi mekanizmasıdır.

Önce raporda Adalet Bakanlığının yıllık raporlar hazırlayacağı, kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılacağı ifade edilmiş ve “katılımcı” olunacağı yazılmıştı. Ancak Yargı Reformu Stratejisi’nin internet sitesine baktığımızda tek bir rapor görüyoruz: Nisan 2023 tarihli nihai rapor… Ayrıca katılımcı ve düzenli şekilde çalışan bir mekanizma da yok. Biz bu meselenin ad hoc toplantılarla yürütülmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Reform’un içerisinde bu mekanizma da kurulmalı, kimlerin katılacağı, 3 ayda bir toplantılar düzenleneceği, Bakanlık dışında TBB’nin aralarında sayılması gereken çok sayıda farklı paydaşın bu mekanizmada eşit söz hakkıyla yer alacağı ifade edilmelidir.

Sözlerime son verirken, fikirlerimizin alınması ve bunların önemsendiğinin hissettirilmesi nedeniyle tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Yargı Reformu konusunda amaçlarımızın, hedeflerimizin birbirine denk olduğu konusunda kuşkum yok. Hepimiz ülkemizde başta adil yargılanma hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin hayata geçirildiği, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, bunun için nitelikli hukukçuların yetiştirildiği bir ortamın varlığını arzu ediyoruz. Önceki Reformlar bu konularda önemli adımlar attı ancak amaçların, hedeflerin sonu yok. Yeni Reform döneminde, daha güçlü bir hukuk devletini hep birlikte hayata geçirme umuduyla hepinize saygılarımı sunuyorum.