MAKALE

SUÇLARIN ÖNLENMESİ (Prevention of Crimes)

 Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel yazdı;

Abone Ol

Evlerde olsun, devletlerde olsun, herkes hırsızlık yapabilirmiş.
Marifet, insanların çalmasına meydan vermemekte imiş...
Kabahat çalanda değil, çaldıranda imiş...”

           Reşat Nuri Güntekin, Damga

 

Birleşmiş Milletler Suçların Önlenmesi konusundaki 2002 tarihli Rehberlik Kılavuzunda yer alan önleme kavramı, “Suçların çoklu etmenlerine müdahale ederek suçların kişiler ve toplum üzerinde suç korkusunu da içeren zararlı etkilerini ve riski azaltmaya yönelik stratejiler ve tedbirleri kapsamaktadır.”1 

Suç, diğer etmenler arasında, sosyal sistemde alınan suç önleme tedbirlerine dayalıdır. Yalnız, bu tedbirler, öte yandan, diğer şeyler arasında sistemdeki suç miktarına bağlıdır. Bu da suç önlemenin endojen bir niteliği olduğu; suç ve suç önlemenin birlikte belirdiğini sergilemektedir. Kuşkusuz, çokça suçun varlığı, çokça suç önleme olasılığına işaret etmektedir. Teorik olarak suç önlemenin suç ile olumsuz bir ilişkisi olması düşünülmesine karşın, suç ve suç önleme siyasetleri, örneğin kolluk sayısının artırılması,  olumlu bir korelasyon göstergesidir. Suç önleme, özetle, suç işleme riskini, suçların kişiler ve toplum üzerindeki potansiyel zararlarını, onların çoklu nedenleri ile suç korkusunu etkilemek üzere müdahale ile azaltmak arayışını içeren stratejiler ve tedbirleri içermektedir. Suçlar, virüsler gibi zaman içinde gelişmekte ve potansiyel mağdurların aldıkları önleyici tedbirlerle değişmektedirler. Örneğin araba hırsızlığına karşı göbekten kilit/alarm sistemi karşısında hırsızlar güvenlik sistemlerini nötralize edici vasıtalara başvurmuşlardır.

Kuran-ı Kerim’in Nur (Light) Süresi-30. Ayet-“Görünen kısımları ayrık, ziynetlerini teşhir etmesinler….yabancılara  ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar.” Maide Suresi’nin 32. ayeti: “Kim haksız yere birini öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de birinin yaşamasına neden olursa bütün insanları/ humanity yaşatmış olur.”

Neo-klasik görüşü benimseyenlerce kolluk gücünün çevreye yayılması yerine sorunlu alanlara(hot spots) yoğunlaşması önerilmektedir. Sorunlu alanlar yalnızca ciddi suçların işlendiği mekanlara özgü olmayıp, sarhoşluk, kavga ve vandallık gibi anti-sosyal eylemlerin ağırlık kazandığı mekanlar da bu gruba girmektedir. Genelde anti-sosyal eylemlerin  göz ardı edilmesi halinde  o mekanların bozulması riski yanında ciddi suçlara gebe bir ortam gelişmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Rasyonel seçim ile rutin faaliyetler teorileri siyaset odağını böylece yoksullukla savaş gibi çaplı ve bedeli yüksek programlardan hedefin zorlaştırılmasına; suçluların düşünce ve davranışını değiştirmek üzere tasarlanmış siyasetlerden, suç işlemeyi çok zorlaştırıcı ve bedelinin yüksek olmasına kaydırmışlardır.

Son zamanlarda ise neyin etkili olduğu konusundaki bilimsel bilgi ile evrensel bağlamda kabul gören normlara dayalı siyasetleri esas alan önleme yaklaşımıyla suç ve mağdurluğun önemli ölçüde azaltılabileceği görülmüştür.  Bu azalma sonucu mağdurların ve toplumların milyonlarca TL varan kaybı giderilebileceği gibi vergilerin gençlik ve toplum kalkınması  kadar kolluk, adliye ve infaz hizmetlerinin   etkinliğine tahsisi sağlanabilecek; tüm vatandaşların yaşam kalitesi artırılacaktır. İşte bu bölümde israf kadar güvensizlik duygusunun giderilmesine yönelik önleme kavramı ayrıntılı olarak işlenmektedir.

Bu anlayış suçların kontrolünde hepimizin (anne-baba, tüketici, vatandaş, işçi olarak) katkı ve rolünü gündeme getirmekte; doktorun hastasından iyileşmesi için yazılan ilaçları kullanmasını beklemesi kadar ceza adaleti kurumları da fazlaca kamu güvenliği için toplumun sorumluluk almasını beklemektedir. Bir doktor hastasındaki enfeksiyonu onun yardımı olmaksızın tedavi edemeyeceği gibi anılan kurumlarda, mağdur olan toplumun yardımı olmaksızın güvenlik üzerinde etkili olamayacaktır.

Suç özel zaman ve yerlerde bir araya gelen şu üç bileşenin ürünüdür: Motive bir suçlu, koruyucu olmayışı ve uygun hedef. Bu üç bileşenden biri eksik olduğunda suçun işlenmesi olasılığı yoktur. Farklı faktörlerin suç üzerine pozitif etkileri (öyle ki, faktördeki bir artış suçta bir artışı doğurmuş) veya negatif etkileri (öyle ki, faktördeki bir artış suçta bir azalmayı doğurmuş) olabilir.  İlke olarak, tüketim artışının suç üzerinde üç tür etkisi olabilir:

- Hırsızlık ve nası ızrar suçlarına özgü eşyaların artışı-pozitif fırsat etkisi,

- Yasal olarak eşya temini kapasitesinde artış sağlanarak hırsızlıkla eşya elde etmek konusundaki tahriki azaltması- negatif güdüleme etkisi,

- Yaşam stili veya rutin faaliyet şekillerindeki değişim sonucu suç fırsatları düzeninde bir değişim olmasıdır-pozitif yaşam stili etkisi.

Araştırmaların ortaya koyduğu basit mesaj, fırsatların giderilmesi ölçüsünde suçların azaltılacağı doğrultusundadır. Kuşkusuz, bu sadeliğin sınırları ve sakıncaları vardır. Bu şekildeki önleme yaklaşımının, kilit, zincir ve demirden biraz daha fazlasını ifade ettiği ve yorumlandığı görülmekte ise de, gerçek hiç de böyle değildir. Bu sınırlı algılamayla yetinmek bazılarını, önleme etkinliğinin kapsamı ve genişliğini takdir ve değerlendirmede başarısızlığa yöneltmiş ve önlemenin, ev tahsisleri siyaseti, ebeveyn gözetimi, gayri resmi sosyal kontrol mekanizmaları ve suça alternatif davranış sağlayıcı olanaklar gibi alanlarda gelişmesini yavaşlatmıştır. Bu faaliyetlerin tümü, illegal davranış için fırsatları gidermeye veya kabul görür alternatifler sağlamaya hizmet eder nitelikte; aşağıda belirttiğimiz hedef gruplar (suçlu/durum/mağdur) teorik yaklaşımı ile uyumlu bulunmaktadır. Yalnız geniş anlamdaki bu önleme kavramının bizatihi kendisi girift olmazsa da, kamuoyuna takdimi, tartışılması ve benimsenmesi medyayla yönlendirilen ve kısa sürede sonuç almaya odaklanmış bir kültür karşısında zorlu olabilir. Bunun sonucu olarak, dar ve sınırlı anlamdaki önleme imajı halen egemenliğini sürdürmektedir.

İkinci bir sorun da “önleme” kelimesinin olumsuz (negatif) ve sınırlayıcı etkinliği telkin etmesi; suça yönelik olan ve önlenmesi ihtiyacı duyulan bir “istidada” yönelmeyi öngörmesidir. Bu sorundan bir çıkış yolu bulmak zor ise de, halk sağlığı konusuna yapılacak yararlı bir kıyas söz konusu edilebilir. Halk sağlığı alanında egemen olan mesaj, hastalıkların önlenmesinden iyi sağlığın geliştirilmesine doğru kaymıştır. Bu paralelde “sağlıklı ve düzenli bir toplum” için uğraş verilmeli; sınırlayıcı değil iyiye, doğruya yöneltici bir tablonun çağdaş unsurlarıyla gerçekleştirilmesine çalışılmalıdır.

Vatandaş olarak sosyal/legal normlara uyumunu sağlayıcı motivasyonları yakalamak (nudge teorisi)2yöntemi bağlamında örneğin vergi ödemesini hatırlatmak üzere Maliye vergi dairelerince gönderilen mektuplar standart tipte olabileceği gibi çeşitli türde de olabilir. Önemli olan hangi türün vatandaşı motive edeceğini saptamaktır. Örneğin çoğu insanların vergilerini zamanında ödediklerini içeren bir mektupla hatırlatma gibi pozitif hatırlatma yöntemi seçilebilir. Başka bir türü, toplanan vergilerle gerçekleştirilen projeleri sergilemektir. Kuşkusuz, bu motivasyonun sağlamada kültürün etkisi de göz ardı edilemez. Komşunun yaptığından etkilenme Fransa’da söz konusu değilken, Anglo-Saksonlar’da oldukça yaygındır. İşte en üst toplumsal yarar için güdülerin yaratılmasına yönelmeli ve tesadüfi olarak seçilen her yöntemin sonucu test edilmelidir.

Sorumluluk

Suçluluğu önleme, tek bir Bakanlık yerine tüm toplumun amacı ve aktivitesi olarak algılanmalıdır: Ticaret (örneğin dükkanlardan hırsızlık), endüstri (örneğin araba modeli-tasarımı), toplumsal (örneğin komşuların birbirini kollaması-yoklaması), bireysel (ebeveynlerin iyi anne-babalık yapması, çocukların ahlaki gelişmesine ağırlık vermeleri). Bu anlayış, suçları kontrol görevinin (suça tepki gösterilmesinin), kolluk, mahkemeler ve genelde ceza adaleti sistemindeki uzman personelin alanı olarak vurgulayan klasik anlayıştan esaslı ölçüde de sapmayı gerektirmektedir. Kuşkusuz, sorunları ve sorumluluğu başkasına devretmek (yol ve kanalizasyon hizmetlerinin vergi gelirleri ile finanse edilerek üstesinden gelinmesini beklemek gibi) daha kolaydır. Önlemenin değerine getirilmek istenen yeni anlayış, pek de rahatlatıcı değildir.

Ülkemizde kentlerimiz güvensiz hale geldiğinde, daha fazla sayıda kolluk görevlisi çalıştırıp, daha fazla sayıda cezaevi inşa edilmektedir.  “Daha fazla” ise sorunu şimdiye dek çözememiştir. Asıl sorun kolluk sayısından çok güvenliğe odaklanılmasıdır.  Nitekim,  bu konuda şu yeni yaklaşımlara tanık olunmaktadır:

(1) Kolluk ve güvenliğin meta olarak pazarlanmasına tanık olunduğu üzere, özel sektörün güvenlik alanına artan ölçüde katılımı; (2) Suçun özel bir açıklama gerektiren ahlaki bir sapkınlıktan çok riski (suçlu ve potansiyel mağdur tarafından) hesaplanacak bir olgu ve kaçınılması gerekli bir kaza olarak algılanması; (3)Suçun “arz” tarafına özgü siyasetin bir öğesi olarak insanların günlük yaşamındaki adetlerinin değiştirilmesini araştırmak; (4) Vatandaşların işlenen suçlara karşı (suç önleme için girişilen kampanyalar, komşuluk/mahalle bilinci oluşturulması, ve gönüllü mahalle bekçileri) kendilerini sorumlu sayması ve (5) Ceza adaleti sisteminde yer alan kurumların, suçun azaltılmasına ilişkisi olmayan türde icraat ölçümleriyle irdelenmesi ahlakının yaratılmasıdır.

Genelde, suçluluğun önlenmesi yaklaşımları, tabiatı, derecesi, kapsamı, zaman dilimi ve parasal değeri bakımından değişiklik göstermektedir.  Etkilerini değerlendirmek kolay olmasa da, eşitsizliklerin azaltılması ve sosyal adaletin artan ölçüde gerçekleştirilmesi, suçluluğu önlemede kritik derecede önemlidir. Suç ve suçluluğun önlenmesinde etkisi olan ve birbiriyle bağlantılı olan sorunlardan fakirlik, işsizlik ve sosyal çözülme, bireysel ve toplumsal güvenlik ile korkudan özgür olmayı içeren insanca yaşamın öğeleridir.

Önleme biliminin ilkeleri olarak halk sağlığı modeli oldukça mantıki gözükmektedir.  Bu model aşağıdaki sıralamadan oluşmaktadır:

- Sorunun tanımlanması;

- Risk ve koruyucu faktörlerin belirlenmesi;

- Uygun gelişim evresinde gecikmeksizin yapılan müdahaleler;

- Program/ların icrası ve değerlendirilmesidir.

Suçluların tretmanı ve iyileştirilmesi (özel önleme) konusundaki girişimlerin planlanması ve uygulaması sürecinde genelde şu  soruların dinamik bir anlayışla irdelenmesi  gerekmektedir:

- Tasarlanan suç önleme teknik ve mekanizmaları nelerdir?

- Bunların  suçu azaltacağına nasıl inanılmaktadır?

- Bunlar gerçekte nasıl çalışmaktadırlar?

- Hangi parametreler (engeller veya hatalar) bu mekanizmaların düşünüldüğü gibi çalışmasını önlemektedir?

- Bu engeller veya hataların giderilmesi için yapılabilecek  şeyler yok mudur?

Hedef Gruplar

Suçlulukla savaş ve önleme artık hükümetlerin tekelinde olmadığı gibi kolluk güçleri ile de sınırlı değildir. Özel sektör ile kolluk, baskı grupları ve vatandaşlar dışında diğer kamu kuruluşları da güvenliği sağlamakta rol oynamaktadırlar. Bu bağlamda öncelik taşıyan husus suçun olduğunca geç bir yaşta işlenmesinin sağlanması; kişilerce ilk defa işlenecek suçların ertelettirilmesidir. Bu doğrultudaki yaklaşımlarla, ülkede genç kuşağın nüfusun büyük bir yüzdesini oluşturması sonucu işlenen suç miktarı azaltılmış; suçluluk kariyeri de o ölçüde kısaltılmış veya önlenmiş olacaktır. Kriminolojik bir gerçek, ilk suç ne kadar erken yaşta işlenirse, suçluluk kariyerin de o derecede yoğunlaşma göstereceğidir. İlk defa işlenecek suçun geciktirilmesini de kapsayıcı nitelikte suçların önlenmesine ilişkin aşağıdaki iki boyutlu önleme tipolojisi pragmatik bir yaklaşım sağlamaktadır:

Suç nedenleri girifttir ve suçluluk ve anti-sosyal özgeçmişi olan aileler, kamu hizmetlerinden yanıt bekleyen çeşitli sorunlarla karşı karşıya gelmektedirler. İşte bu modele göre, suçluluğun önlenmesi makro düzeyde toplumdaki potansiyel suçlulara (örneğin sekiz yıllık eğitimde çocukların normatif bilinçlenmesi), sorunlu gençliğe (örneğin suç işleme riski yüksek mahalle, sokak ve caddelerdeki sosyal çalışmalar) ve suç işleyenlere (iyileştirme ve uyum programları) yöneltilebilir. “Suçlu” temeline dayalı bu önleme yaklaşımları 1, 2 ve 3. kategorileri içermektedir.

Durum temeline dayalı önleme, tüm konut ve binalardaki güvenlik tedbirlerine; kentin suç işleme oranı yüksek yörelerindeki tedbirlere ve suç haritasında (suç coğrafyasında)  tehlikeli yöre olarak beliren alanlara yöneltilebilir. Bu grupta ise 4, 5 ve 6. kategoriler yer almaktadır.3

Mağdur içerikli önlemede, halk arasındaki potansiyel mağdurlara (örneğin halka standart güvenlik tedbirleri hakkında öğüt verme), yüksek risk gruplarına (örneğin banka veznedarları ile mutemetler) ve gerçek suç mağdurlarına (örneğin mağdurlara mali destek ve psikolojik danışmanlık hizmeti vermek) yöneltilebilir. Mağduru esas alan bu önleme 7, 8 ve 9. kategorileri kapsamaktadır.

Bu modelde yer alan dokuz kategorideki önleyici nitelikte tedbir ve proje örneklerine aşağıda yer verilmiştir.

Çalışma koşulları ve seçime bağlı (eğlence amaçlı) rutin faaliyetler de insanları fazlaca mağdur olma riski altına sokmaktadır.  Bu bağlamda suçlu/mağdur sorumluluk derecesini sergilemek üzere aşağıdaki tabloda dört ayrı senaryoya yer verilmiştir.

 

Sorumluluk

Suçluluğu önleme, tek bir Bakanlık yerine tüm toplumun amacı ve aktivitesi olarak algılanmalıdır: Ticaret (örneğin dükkanlardan hırsızlık), endüstri (örneğin araba modeli-tasarımı), toplumsal (örneğin komşuların birbirini kollaması-yoklaması), bireysel (ebeveynlerin iyi anne-babalık yapması, çocukların ahlaki gelişmesine ağırlık vermeleri). Bu anlayış, suçları kontrol görevinin (suça tepki gösterilmesinin), kolluk, mahkemeler ve genelde ceza adaleti sistemindeki uzman personelin alanı olarak vurgulayan klasik anlayıştan esaslı ölçüde de sapmayı gerektirmektedir. Kuşkusuz, sorunları ve sorumluluğu başkasına devretmek (yol ve kanalizasyon hizmetlerinin vergi gelirleri ile finanse edilerek üstesinden gelinmesini beklemek gibi) daha kolaydır. Önlemenin değerine getirilmek istenen yeni anlayış, pekte rahatlatıcı değildir. Bu anlayış suçların kontrolünde hepimizin (anne-baba, tüketici, vatandaş, işçi olarak) katkı ve rolünü gündeme getirmekte;4 doktorun hastasından iyileşmesi için yazılan ilaçları kullanmasını beklemesi kadar ceza adaleti kurumları da fazlaca kamu güvenliği için toplumun sorumluluk almasını beklemektedir. Bir doktor hastasındaki enfeksiyonu onun yardımı olmaksızın tedavi edemeyeceği gibi anılan kurumlarda, mağdur olan toplumun yardımı olmaksızın güvenlik üzerinde etkili olamayacaktır.

Özellikle, kentlerin sorun yoğunluklu yörelerindeki çocukların suça yönelmelerini önlemek bakımından anne-babaların şu hususlar hakkındaki ilgisi önemlidir:

- Çocuklarının birlikte oldukları arkadaşlarının kimler olduğu ile birlikte olduklarında neler yaptıkları bilinmeli; ve bu bağlamdaki izlemenin gerektiğinde çocukların davranışını düzeltebilme olanağı sağlayabileceği unutulmamalı;

- Çocuklara öğrenimleri sırasında ihtiyaç duydukları her türlü destek verilmelidir.

Önleme konusunda ceza hakimlerinin de bilinçli olması gerekli ise de,  Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, eşini öldüren M.Ö’nün eşinden ters ilişki istediğini, geçmiş yıllarda dövdüğünü içeren davanın gerekçeli kararında, “Mahkemelerin suçları önleme yükümlülüğü yoktur. Görevi, eylemleri değerlendirip, karar vermekle sınırlıdır. Sırf kadın cinayetlerini engellemek için sanığa daha fazla ceza  verilmesi veya haksız tahrik indirimlerinin uygulanmaması beklenmemelidir. Beklenmesi dahi düşünülemez.” deyişi kriminolojik aklın yetersizliğine işaret etmektedir.5

Önleme İmajı

Araştırmaların ortaya koyduğu basit mesaj, fırsatların giderilmesi ölçüsünde suçların azaltılacağı doğrultusundadır. Kuşkusuz, bu sadeliğin sınırları ve sakıncaları vardır. Bu şekildeki önleme yaklaşımının, kilit, zincir ve demirden biraz daha fazlasını ifade ettiği ve yorumlandığı görülmekte ise de, gerçek hiç de böyle değildir. Bu sınırlı algılamayla yetinmek bazılarını, önleme etkinliğinin kapsamı ve genişliğini takdir ve değerlendirmede başarısızlığa yöneltmiş ve önlemenin, ev tahsisleri siyaseti, ebeveyn gözetimi, gayri resmi sosyal kontrol mekanizmaları ve suça alternatif davranış sağlayıcı olanaklar gibi alanlarda gelişmesini yavaşlatmıştır. Bu faaliyetlerin tümü, illegal davranış için fırsatları gider- meye veya kabul görür alternatifler sağlamaya hizmet eder nitelikte; yukarıda belirttiğimiz hedef gruplar (suçlu/durum/mağdur) teorik yaklaşımı ile uyumlu bulunmaktadır. Yalnız geniş anlamdaki bu önleme kavramının bizatihi kendisi girift olmazsa da, kamuoyuna takdimi, tartışılması ve benimsenmesi medyayla yönlendirilen ve kısa sürede sonuç almaya odaklanmış bir kültür karşısında zorlu olabilir. Bunun sonucu olarak, dar ve sınırlı anlamdaki önleme imajı halen egemenliğini sürdürmektedir.

İkinci bir sorun da “önleme” kelimesinin olumsuz (negatif) ve sınırlayıcı etkinliği telkin etmesi; suça yönelik olan ve önlenmesi ihtiyacı duyulan bir “istidada” yönelmeyi öngörmesidir.Bu sorundan bir çıkış yolu bulmak zor ise de, halk sağlığı konusuna yapılacak yararlı bir kıyas söz konusu edilebilir. Halk sağlığı alanında egemen olan mesaj, hastalıkların önlenmesinden iyi sağlığın geliştirilmesine doğru kaymıştır. Bu paralelde “sağlıklı ve düzenli bir toplum” için uğraş verilmeli; sınırlayıcı değil iyiye, doğruya yöneltici bir tablonun çağdaş unsurlarıyla gerçekleştirilmesine çalışılmalıdır.

Aşağıdaki tablo neyin işareti olmaktadır?

Soruşturma evresinde Cumhuriyet başsavcılıklarına gelen faili meçhul dosyalar

2011-2020

Yıl     Faili meçhul

2011   2 752 908

2012   3 079 012

2013   3 385 775

2014   3 638 046

2015   3 718 791

2016   3 823 970

2017   4 070 737

2018   4 235 783

2019   4 256 126

2020   4 226 101

2020 yılında Cumhuriyet başsavcılıklarına gelen dosyaların, %53,0'ı faili bilinen dosyalar, % 47,0'ı faili meçhul dosyalar oluşturmaktadır. Mevcut 4,226,101 faili meçhul dosyadan %15,0'ı yıl içinde zamanaşımından dolayı ortadan kaldırılmıştır.

Önleme Modelleri

Kolluğun toplumsal rol, işlev ve davranışının ne türden gösterge ve modele göre değerlendirildiği, bunlara ilişkin toplum katındaki artı ve eksilerin nasıl oluştuğu, üzerinde önemle durulması gereken konulardır. Bu bağlamda, hiç bir model referansı ve amaç-işlev söz konusu değilse, ulusal bir model oluşturmak için parametreler arasında merkeziyetçi/ yerellik arasında bir seçimin irdelenmesi yanında “tepkisel klinik temelli polis modeli” yanında “sorun temelli suç analizine dayalı epidemiolojik model” seçiminde ve bunları normatif bir temele oturtturmak gereği üzerinde durulması zorunludur.

Çağın gereği input, merkezi işlemci, output, kontrol ve feedback evrelerini içeren kolluk sistemi, diğer sistemlerle birlikte toplum merkezli yörüngelerdeki uydulardan biridir.6 Kuşkusuz, polis, halk; halk da polistir. Her vatandaşın yükümlü olduğu doğal görevi polisin maaş alarak yapması-vatandaşın bu konuda yardımcı olması; ve halkın işbirliği kamu düzeninin korunmasında “olmazsa olmaz” türünden bir ön koşuldur.7 İşte yüksek seviyedeki işbirliği sonucu kollukla oluşturulacak güven ortamında yapıcı nitelikte ilişkiler oluşturulabilir ve korunabilir.

Ortaklık, iki taraf arasında karşılıklı olarak yararlı sonuçlar elde etmeye yönelik yüksek düzeyde güven ve yakın işbirliği içerecek ilişkilere özgü sözleşmedir. Ortaklık zımni bir sözleşmedir; hukuki olarak bağlayıcı değilse de, sözleşmeye uymak her iki tarafın menfaatine olduğundan kendiliğinden infaz kabiliyeti vardır. Ortaklık sözleşmesi legal sözleşme yerine geçmeyip, ona ek olmaktadır. Ortaklıkta belirlenen anahtar niteliğindeki öğeler şunları içermektedir: Taahhüt, nesafet, güven, karşılıklı amaçlar, yerine getirme, devamlı değerlendirme, zamanlıca iletişim ve yanıtlamadır. Bu faktörlerden bazıları kolluk-toplum ortaklığındakine benzer niteliktedir. Yalnız burada farklı olan güven faktörüne yapılan vurgulamadır. İşte suçların önlenmesi ve kontrolünde halk-kolluk ortaklığı ve işbirliği bağlamında oluşan güvenle  işbirliği  filizlenecektir.

Polis, hiç kuşkusuz, bugünkünden daha fazla amaç odaklı bir örgütlenme çerçevesinde “suçların önlenmesi”ne doğru tüm çabalarını kanalize etmelidir. Bu merkezi amaca yönelik diğer amaçlar zaman zaman değerlendirilmeli ve gerektiğinde yeniden tanımlanmalıdır. Zamanın moda takısı olan yeniden’in bu kadar yerinde kullanıldığı bir alan düşünülemez.

Polisin, ihbar, şikayet veya alarm üzerine olaylar üstüne gitmesi tepkisel bir yaklaşım; tıbbi anlatımla klinik veya olay temelli yaklaşımdır. Bu görünümü ile hep kötü insanlarla(“bad men”lerle) uğraşmak durumundadır. Metaforik bir benzetme ile tırmıkla yaprakların temizlenmesi sürecinde nasıl ki yaprakların tümden temizlenemediği/ tabiat ananın kendini yenilemesinde olduğu gibi klinik tepkisel polis yaklaşımı da farklı sonuç doğurmayacaktır. Modern akılcı yaklaşım, olayların altında yatan nedenler veya sosyal muhtevanın analiz ve anlaşılmasını içermeyen kolluk hizmetlerinin etkisiz ve verimsiz olacağı merkezindedir.

Geleneksel tepkisel yaklaşımda kollukça şunlar yapılmaktadır:

- Vatandaşlarca bildirilen bireysel olaylara karşı tepki gösterilmesi,

- Mağdur, tanık ve sanıklardan bilgi toplanması,

- Soruşturmanın başlatılması, ve

- Olaylar hakkında toplanan istatistik bilgilerin değerlendirilmesi ve etkinliğin ölçülmesidir.

Alternatif veya tamamlayıcı nitelikteki yaklaşım ise, yukarda değinildiği gibi, sorun temelli veya suç analiz modeli olarak adlandırılabilir. Bu yaklaşım modelinde, polis örgütü aktif olarak sorunların kaynağına inmekte ve sorunların özü, nedeni ve büyüklüğünü tespite çalışmaktadır.

Kolluk hizmetinde sorun analizi için öngörülecek süreçteki evreleri ise aşağıda gösterildiği şekilde sıralamak mümkündür. Bunlar,

- Sorunların belirlenmesi,

- Anketlerle bilgi derlenmesi ve kritiği,8

- Vatandaşlar ile multi-disipliner bir nitelik oluşturacak biçimde kuruluşların katılımları ile bir eylem planı oluşturulması,

- Eylem planı icraya konulduğunda etkilerinin değerlendirilmesi,

- Bu değerlendirme sonucunda gerekirse sorunun yeniden belirlenmesi, ve

- Eylem planının yeniden formüle edilmesidir.

Kuşkusuz, sorunlar soyut olarak ele alınmak yerine belli bir mahalle, semt veya yöreye özgü olarak belirlenmekte; ve bu tür yaklaşım kolluk hizmetleri için bir planlama modeli olmaktadır. Bu model ise, bir felsefe veya özel bir taktik olmak yerine yerel sorunları hedeflemek; suç ve suç korkusunu azaltmak üzere görevli polislerin o yörede uzun süre görev yapmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda, polisle işbirliğinde bulunan yöre insanlarının sağlanan güven ortamında iki yönlü bilgi akışı geliştirilerek halk, polisin gözü ve kulağı olabilmekte ve böylece halkla işbirliği, bir amaç olmak yerine bir yan ürün olarak doğal bir şekilde gelişmektedir. Bu ilişkiler sonucu halkın, polisin örgütsel öncelikleri ve siyasetlerinin belirlenmesine katkısı olabilecek; böylece polis örgütü yalnızca suçluların değil seçkin kişilerin de uğrak yeri olacaktır.

Hiç kuşkusuz, kolluğun tahsis edilen kaynaklar ile normalin üstündeki suç olgusuna karşı marjinallik ötesinde bir etkisi düşünülemez. Bu husus daha geniş kapsamlı ele alınarak; suç kontrolüne, özellikle toplumsal yapıların, ilişkilerin ve değerlerin öz ve niteliğindeki güçlerle yaklaşılmalıdır.

Anılan çerçevede; toplumsal yaşam-kolluk ilişkilerinde ister istemez beliren saydamlık karşısında bireysel veya toplumsal olaylar karşısında gösterilen fazlaca tepki kadar yetersiz tepkide eleştirilmektedir. Polis sözü edilen konumda çok hassas bir çizgide işlev görmektedir. Bu çizgi genelde kolluk hizmetleri için de geçerliliğini korumakta; polis uygarlık ve anarşi ikilemi ile baş edebilme sorumluluğu gibi oldukça önemli bir rolü üstlenmiş bulunmaktadır.  Bu bağlamda, toplum risklere karşı korunmak için ne kadar fedakarlık yapmaya hazır olduğu? “Ya özgürlük, ya güvenlik mi?” yoksa “özgürlük içinde güvenlik mi? sorusunun yanıtını ise halkın vermesi gerekmektedir. Bu bağlamda, “güvenlik mimarlarınca” güvenliği koruyucu veya sağlayıcı tedbirleri alırken her tedbir açısından aşağıdaki sorular önceden irdelenmelidir:

- Tedbir uygulandığında güdülen ve beklenen amaç ve sonuçlar,

- Olası yan etkileri,

- Hukukiliği,

- Toplumca kabullenme,

- Evrensel boyutta işbirliği gerekliliği.

Kuşkusuz, konuya yöresel/küçük birimler ölçeğinde yaklaşılması sonucu toplumsal dayanışma Osmanlılarda olduğu gibi daha güçlenecek; “mahalle namusu” gibi kavramlar yeniden oluşmaya başlayacak; herkes herkesin gönüllü bekçisi olacaktır. Belki de bu anlamda mandallı sokak kapılarının bazı yörelerde varlığını sürdürmesi sevindiricidir.  

Varılan sonuç, toplumdaki her mahallenin, insan gibi bir yaşam öyküsüne sahip olduğu; bazılarının hasta ve sorunlu, bazılarının ise sağlıklı ve gürbüz yapılar olduğudur. Bu anlamda suç olgusunun endeks değeri, kuşkusuz, toplum sağlığını belirlemede en önemli göstergelerden biridir.  Kuşkusuz, “iyi yönetilen bir devlette cezalar (suçlular) azdır”(J.J. Rousseau).

Suç Önlemede Veri ve Teknoloji Kullanımı

Veri ve teknoloji bizatihi  suç nedeni değilse de, başarılı suç önleme sürecinde kritik önemde ve şimdiye dek sayılan suç etmenleri üzerinde başarılı uygulamalara sahiptirler.  Kişilerle doğru güvenlik paylaşımı ve imalatçı firmaların suça elverişli olmayan ürün ve hizmetlerin tasarlanması, suç işleme fırsatlarının azaltılmasına anahtar rolü oynamaktadır.

Karakter etmeni açısından, farklı  yerel kurumlardan edinilen bilgilerle oluşan veri havuzu ve analizi, profesyonel kişilere savunmasız veya risk/tehlike altında olan kişileri belirleme ile onlara yardım hizmetleri götürebilme olanağı sağlamaktadır. Öte yandan, dijital imajların iyice analizi yanında suçlu kişilerin coğrafi konumlarını belirleme yetisi CAS’ın(Ceza Adaleti Sistemi) suçluları yakalamada (sonuçta suçları önlemede) katkısı olabilecektir.

Online banka hizmetleri zincirinde zayıf halkaların saptanıp düzeltilerek organize suçlar bakımından az kazançlı hale getirilmesi sağlanmaktadır. Teknolojik gelişmeler örneğin yapay zekalı robotlar, bio-bilimdeki gelişmeler dünyamızı değiştirdiği gibi suçluların da kapasitesini artırdığı göz ardı edilemez. Bu süreçte kolluğun, dron’lar gibi yeni donanımların kullanılması veya bankalar ve öteki şirketlerin cyber saldırıları def edebilmesi veya çocuk/gençlerin evde yalnız olduklarında elektronik zorbalara karşı nasıl korunaklı olabileceği gündeme gelmiştir. Tüm bu gelişmeler CAS’in ajanları ile halkı kapsayan bir bilinçlenme ihtiyacına işaret etmektedir-yeni bir kültür oluşumu.

Bu bağlamda veri ile veri analizcileri ön plana çıkmaktadır. Elektronik cihazlar inanılmaz oranda yeni veriler üretmektedirler. IBM’e göre, dünyadaki verilerin  %90’ı son iki yıl içinde üretilmiş bulunmaktadır.  Üretilen yazılımlarla akıllı telefonlar artık kişilerin bulunduğu yer bilgisini verebilmekte; yakındaki Wi-Fi hubs’larına bağlanmakta; bu suretle yaratılan dijital ayak izleri   suçlunun yakalanması imkanı sağlanabilmektedir. Bu süreçte en önemli kişi veri analistleri olmaktadır. Bunlar suçların şu şekilde önlenmesine katkıda bulunabilirler:

1. Suç potansiyeli yüksek alanlarda suçların önlenmesi(tahmin ve önleyici kolluk);

2. Tutukluk, mahkumiyet, (çocukları da içeren) hastane kayıtları v.s. paylaşılarak  suiistimale ve istismara müsait olan bireylerin belirlenmesi; ve

3. Şüpheli davranışların izlenmesi örneğin aynı adresten farklı para transferleri.

Homel’in Delik Kova Teorisi

Kolluğa özgü yapılan araştırmalardan, polis baskınları ve benzeri girişimlerin genelde sınırlı bir süre için etkili olduğu ve bu etkinin zamanla  buharlaştığı kaydedilmektedir. Bu çıkarıma özgü en çarpıcı araştırma Avustralyalı kriminolog Ross Homel tarafından Yeni Güney Galler’de  sürücülere yapılan alkol testidir.  Araştırma sonuçları, suçları önlemede “delik kova” teorisi diye adlandırılan aşağıdaki diyagramla sergilenmiş; ve kollukça yapılan alkol testi uygulamasının görünür olduğu kadar devamlılık göstermesinin önleyici etki sağlamak için gerekli olduğu belirtilmiştir. Potansiyel suçlular, kolluk görevlilerince yol kenarında devamlı olarak alkol testi yapıldığına tanık olmadıklarında  uygulamanın  artık ciddi olmadığına inanacaklardır. Öte yandan bu tür uygulamanın önleme etkisi, alkollü araba kullanıp yakalanmayanlar ile  umursamazlık/ arkadaş etkisiyle zayıflayacaktır. İşte bu parametrelere bakarak kolluk  baskınlarının sınırlı bir süre etkili olabileceğini algılamak hiçte zor almayacaktır.9

Grafiğin belgelediği üzere,  kovadaki deliklerin sergilediği kayıplar  oranında tedbirlerin etkinliği zafiyet gösterecektir. Bu teorinin çıkarımı kolluğun görünürlüğü artırıldığı ölçüde kovadaki deliklerin kapatılacağı; bu durumda kişilerin “akıllı seçim kuramı”(rational choise theory) ile davranacakları kaçınılmaz olacaktır.

Ekonomik Motif ve Kazanç

Organize suç fazla sayıda insanca talep edilen eşya ve hizmetleri (yoğun ihtiyaç duyulan para temini/tefecilik, uyuşturucu madde, fuhuş ve kumar gibi) sunmaktadır.  Bunlar suçta temel gelir kaynaklarıdır. Bunların çoğu  tüketici halkça arzulanan rızai suçlardır. Bu gerçek, organize suçun esaslı faaliyetlerini çoğu diğer suçlardan ayırmaktadır. Çok az kişi dolandırılmak, gaspa uğramak veya arabasını çaldırtmak isterken, kamusal istem/ talep, organize suç faaliyetlerinin temelini oluşturmaktadır. Organize suç,10 binlerce müşterisine hizmet ederken devamlılık sergileyen bir  işletme olarak  kolluk güçlerinin koruması olmaksızın da dal budak salamaz; faaliyetlerini gizlice yürütemez. Büyük çapta kumar oynatmak, tefecilik, uyuşturucu trafiği, fuhuş,tehdit ve diğer yaygın organize suç faaliyetleri uzun süre kolluk dikkatinden uzak kalamaz. Teknoloji, suç dahil her şeyi değiştirmektedir. Nitekim, internet teknolojisi, dolandırıcılık, kimlik hırsızlığı ve çocuk pornografisi gibi geleneksel suçların yeni biçimler alarak geliştiği yeni bir çevre yarattı. Kısmen yeni teknolojisinin ürünü olan globalleşme bağlamında kara para aklama, kredi kartı sahtekarlığı ve organ ticareti gibi organize suçlar  ile terör için oldukça çaplı yeni  fırsat kapıları açıldı.

Sonuç

Ceza adaleti sisteminin maliyeti arttığı ve önceliklerin rekabet ettiği bu dönemde, suç önleme programlarının genişletilmesi ve sürdürülmesi daha yakından incelenmeye başlandı ve “sonuca dayalı hesap verilebilirliği” ve “neyin işe yaradığına” dair kanıtlara olan ilginin artmasına neden oldu. Bu nedenle araştırmacılar, siyaset yapıcılar ve uygulayıcılar arasında suçun önlenmesine ilişkin farkındalık ve tanınma giderek artış göstermektedir. Kuşkusuz, programlar kanıta dayalı olmalı, stratejiler suçu önlemek için işe yarar  nitelikte olmalıdır. Kanıta dayalı programların temelinde, amaçlanan sonuçlara ulaşmadaki etkililik derecelerinin sistematik olarak belgelenmesi ve değerlendirilmesi yer almaktadır. 

İyi planlanmış suç önleme stratejilerinin yalnızca suçu önlemekle kalmayıp, mağduriyetin önlenmesi, aynı zamanda toplum güvenliğinin desteklenmesi ve toplumun sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunulması ön görülmelidir. Etkili ve sorumlu suç önleme, tüm vatandaşların yaşam kalitesini artırmakta;  ceza adaleti sistemiyle ilişkili maliyetlerin azaltılması açısından uzun vadeli faydaları olmaktadır. 11

Bilgelik önlemedir (prevention). Einstein, “Zeki insan bir problemi çözer. Bilge insan ise ondan kaçınır.” Önleme bilgiden fazlasını gerektirmekte; hayal gücü devreye girmektedir: Olacakları ve sonuçlarını düşünmek hayal etmek zorlu bir iştir.

Suç riskleri diğer risklere eşlik etmektedir. Suç mağduru olma açısından dağıtıcı adalet arayışı yaşam kalitesinin diğer yönlerine etkisi olacağı gibi tersi de geçerlidir. Tehlikenin toplumdaki yayınlığı-bizler aynı gemide miyiz? Ne var ki,  toplum güvenliği açısından bazı yöreler günah keçisi gibidirler. Örneğin, belli yöredeki kırmızı ışıklı/genelev/ fuhuş yuvaları diğer yöreleri çatışma/kavga v.s.lerden korumaktadır.

Konuya geniş açıdan tehlike sorunu ve tehlike yönetimi olarak yaklaşılmalı; acillik gerektiren hususlara; halkın talepleri bu acillik durumuna göre derecelendirilerek karşılanmalıdır. Bu suretle vatandaşın yaşam kalitesini güçlendirmek ve onların kolektif kültürünü zenginleştirmek modern toplumlarda hükümetlerin merkezi ve yerel olarak işlevi olmalıdır.

Beceriksiz bazı suçluların yakalanarak cezalandırılmasıyla suçluluğun önlenebileceği düşünülmemelidir. Suçluluğun önlenmesi, insanın belirli bir sosyal çevredeki doğasının anlaşılması ve sosyal olmayan doğasının, sosyal düzeni kabul etmesini sağlayacak önlem ve yöntemlerle olanaklı olabilecektir.

Çağdaş dünyamızda suç sayısında görülmemiş derecede bir azalma saptanan ülkelerde bazı nesnelerin oransız ölçüde “yanlış” olduğu; halkın (1984 yılında Habeşistan’da bir milyon insanın) kıtlıktan veya epidemiden ölmesi yanında suç işleme enerjisini yitirmesi veya tüm özgürlüklerden yoksun kalması olasılık ve gerçeği göz ardı edilmemelidir. Toplum yeni suç türlerine gebe olurken, yasaların ihlaline elverecek olanaklar sergilemekte veya salt suç sanatının devamlı gelişme kaydettiği görülmektedir. Önlemenin de bu gelişim tablosuna yanıt vermesi gerekmektedir.

Suçların önlenmesi yalnızca Adalet ve İçişleri Bakanlıkları yerine toplumun her kesiminin amaç ve faaliyet alanı olarak algılanmalıdır. Kamu güvenliği profesyonellere bırakılmayacak kadar oldukça önemlidir. Bu hizmet türü, bir toplumun bayındırlık işleri gibi vergi gelirleriyle üstesinden gelinebilecek bir sektör olmayıp; vatandaş, ebeveyn, tüketici ve işçi/ memur olarak hepimizin katkı ve rolünü gerektirmektedir.12

Suçluluğun önlenmesi yaklaşımları, tabiatı, derecesi, kapsamı, zaman dilimi ve parasal değeri bakımından değişiklik göstermektedir. Etkilerini değerlendirmek kolay olmasa da, eşitsizliklerin azaltılması ve sosyal adaletin artan ölçüde gerçekleştirilmesi, suçluluğu önlemede kritik derecede önemlidir. Suç ve suçluluğun önlenmesinde etkisi olan ve birbiriyle bağlantılı olan sorunlardan fakirlik, işsizlik ve sosyal çözülme, bireysel ve toplumsal güvenlik ile korkudan özgür olmayı içeren öğeler insanca yaşamın öğeleridir.

Amaç suçluluğun olabildiğince geç yaşta işlenmesi ve bu amaçla önleme paradigması bağlamında kriminolojik olan ve olmayan   aşağıdaki değişkenler  tablosu göz önünde bulundurulmalıdır.

Kriminolojik Olan

Kriminolojik Olmayan

Suça yönelik eğilimler(suçlu davranışı

destekleyen düşünce, değer ve duygular),

-Anti-sosyal kişilik(düşük irade kontrolü,
 düşmanlık besleme, maceracı, tatmin
 arayışında olmak, ötekileri hiçe saymak ve
 kabalık),

-Suça eğilimli olanlarla arkadaşlık,

-Sosyal başarısızlık(eğitim, iş açısından),

-Aile durumu (evlilik, sorunlu bir evlilik,
  çocukların davranışını yönetmede
  başarısızlık,  suçluluk),

-Uyuşturucu madde bağımlılığı, ve

-Boş zamanları değerlendirme yoksunluğu.

 Kişilik tablosu,

-Duygusal rahatsızlık(kaygı,soyutlanma duygusu)

-Major akıl hastalıkları (Şizofreni, depresyon),

-Hırs/ihtiras eksikliği,

-Mağdurluk özgeçmişi, ve

-Fiziki faaliyet eksikliği.

Cezaevinde bir hükümlünün bütçeye olan bedeli ile bir kişinin dışarıdaki bedeli karşılaştırıldığında beliren fark karşısında   önlemenin ne derece ekonomik bir enstrüman olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bedel açısından yalnızca  cezaevi konuğu olmanın bedeli ile dışarıda eğitim bedeli karşılaştırıldığında beliren bu fark, kişinin işlediği suçların ceza adaleti sistemine ve mağdur kişilere verdiği zararlar da göz önüne alındığında bu farkın büyüklüğü daha da korkutucu olacaktır. İşte bu nedenle, önleyici hizmetler ve kurumlar kriminolojik akıl gereğidir.

Çoğu suç sorunları birden fazla faktörü içerdiğinden sofistike çağdaş yaklaşım birden çok cephede koordineli eylem/eylemleri gerektirecektir. Çoğu suçların da ufak sayıda insanlar (mükerrir suçlular) tarafından işlendiği bilinmelidir-20/80 kuralı. Kuşkusuz, suç işlemede fırsat işlevini görmektedir.

Fırsatların azaltılması, bir önleme yaklaşımı ise de, bir tedavi amacı yoktur. Önemli olan kriminojenik alanların/ ihtiyaçların (sert ve tutarsız aile deneyimi, zayıf aile bağları, fakirlik, mesken, suçlu arkadaş grubu ile birliktelik, okul, evlilik, uyuşturucu madde ve alkol gibi etmenlerin) saptanarak mahalli seviyelerde onlara odaklanılmalıdır. Gençler bakımından ekonomik sıkıntılar, aile çözülmesi gibi sosyo-ekonomik göstergeler oldukça önemlidir (Anayasa Md.  58/2).

İnsanları değiştirmek zor ise de, durumlar ve fırsatları değiştirmenin zor olmadığı geleceğe egemen olmalıdır.

Potansiyel suçluların yakalanma ve  cezalandırılma algısındaki artışın önlemedeki payı küçümsenemez. Örneğin kolluğun suç üreten mahallerde varlığı bu türdendir. Bu konuda Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığındaki  “suç haritası” önemli bir referans olacaktır.13

     

Suçla baş etmek için daha çok cezaevi yapmak,

öldürücü bir hastalıkla baş etmek için daha çok

mezarlık yapmak gibidir.”

R. Gangi, New York Cezaevi Derneği

 Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel

--------------------

1 Bkz. ESOCOS Resolution 2002/13.

2 “Nudge”, yapmayı düşündüğünüz davranışı çevrenizdeki en ufak bir iti/şey/vasıfla değiştiren bir olgu; yapacağınız seçimi etkileyici bir nesnedir.

3 Bkz. Council of Europe. Social Action to Prevent-The breakdown of the family, the neglect of children and juvenile delinquency, Strasbourg, 1972-Yazarın da üyesi olduğu çalışma grubu tarafından hazırlanan rapor.

4 055, sonra 155 olan Polis İmdat yazarın on yıl ısrarla çalışarak  S.A.Bedük’ün emniyet genel müdürlüğü sırasında (1986) gerçekleştirdiği bir projedir.  Şimdilerde  112 olmuştur.

5 CAS’ta sanığı ya da daha önemlisi suçluyu “anlamak” üzerine bir eğitim ve deneyimimiz yoktur. İnsandan soyutlanmış bir hukuk eğitimi ardından hâkim olarak çalışmaya başladığımızda da “sanığı yargılamaya” odaklanmış CAS’ta buluyoruz kendimizi.  Hukuk eğitiminde kriminoloji ve adalet psikoloji halen seçimlik dersler arasında yer almaktadır(!) Füsun Sokullu hoca, “Ceza Hukukunun Kriminoloji, Psikoloji ve Sosyoloji bilmeden eksik olacağını Dönmezer’den öğrendim.” diyor. Hans-Heinrich Jescheck,  ”Kriminolojisiz ceza hukuku kör, ceza hukuksuz  kriminoloji ise sınırsızdır.” Ayrıca bkz. Anayasa Mahkemesi  Esas Sayısı : 2013/14,  Karar Sayısı 2013/56 Karar Günü : 10/04/2013-İlke vaz eden bir kararı. Ayrıca bkz. Bakanlıktan mahkemeye istismar dersi” Hürriyet (23/10/2023) s.3: Üvey babası tarafından 2014-2016 yılarında cinsel istismara uğrayan 12 yaşındaki kızın 2020 yılında şikayette bulunması ve olayı kimseye duyurmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin mahkumiyet kararının bölge mahkemesince bozularak sanığın beraatı ve tahliyesine karar vermesi(!?)

6 Eski Türklerdeki etkili kolluk yöntemleri ve kolektif  sorumluluk kuramı için bkz. U. Heyd. Studies in Old Ottoman Criminal Law, Oxford, 1973, p.313; U.Heyd. Türk Hukuk ve Kültür Tarihi Üzerine-Makaleler Ankara Okulu Yayınları, Ank., 2002.

7 Japonya’da sayıları 16.000 kadar olan Polis Nokta’larının  işlevsel gücü ve halkla bütünleşmeye olanak sağlanması (mahalli toplum temsilcilerinin düşünce ve isteklerinin dile getirildiği ve bugün sayıları 3800’i bulan Polis Noktası Temas Komiteleri)   nedeniyle ülkemizde yeniden yapılandırılması yararlı olacaktır. Nitekim, 650 mahalle ve 226 köyü bulunan İstanbul’daki karakol sayısının (Polis 150+Jandarma 55) 205 olması ve öte yandan   faili meçhul dosya oranlarının yüksek bulunması bu tez için en tutarlı gösterge olmaktadır. Bu yaklaşım “sorun temelli kolluk icraat modelinin ifadesi olarak ekseri ülkelerde toplum polisi olarak da adlandırılmaktadır. Bu modelde, iyi derecede polis-halk ilişkileri bir amaç olmak yerine kendiliğinden oluşan bir ürün olmaktadır.   “Suçların ancak % 3-5’i kolluğun kendi icraatı sonucunda öğrenilmesine karşılık % 95-97’ si vatandaşlar tarafından bildirilmektedir. Kolluk güvenlik konusunda ne derece fazla partner  olarak görülürse, vatandaşın kolluğa güveni de o ölçüde yükselmekte; kolluğun bilgi kaynakları da artmaktadır.” Bkz. Suç Politikası (Der. Y. Ünver) s.96: Emniyet Genel Müdürlüğü, Asayiş Dairesi Başkanlığı. Toplum Destekli Polislik Ank., 2007. Hem yeni teknolojilerde hem de halkını izlemede başı çeken ülke Çin. Her vatandaşın bir “sosyal kredi” puanı var. Krediniz yüksekse, öncelikleriniz oluyor. Düşükse yasaklarınız, cezalarınız. 

8 Her yıl yapılmaya başlanan İngiliz Suç Anketi (BCS) İngiltere ve Galler’deki meskenlerde yaşayan yetişkinlerden (adults) seçilenler üzerinde uygulanmaktadır. 2001/ 2002 anketinde seçilen denek sayısı 32.797 idi. Antalya’da seçilen 22 mahallede 3500 kapı zili uygulamasında % 60’ı hiçbir şey sormadan kapıyı açarken, %30’unun “kim o” diye sormakla beraber kapıyı açtıkları, % 10’nunda tanımadığı kişilere kapı açmadıkları  saptanmıştır. Bu konuda sağlanan duyarlık sonrası yapılan 6000 kapı zili uygulamasında  yalnızca % 10’nun sorgulamadan, %20’sının kim olduğunu sorarak açtıkları, %70’inin ise tanımadıklarına kapılarını açmadıkları görülmüştür(2007).

9 R.Homel.Policing and Punishing and Drinking Driver:a Study of General and Specific Deterrence Sprizger-Verlag, 1988. Bkz. E.Cansen. “Park etmek serbesttir” Sözcü (30/12/2018): “Park etmek serbesttir” kuralı yeni yılda yasalaştırılmalı ve “Park edilmez” ve  “Durulmaz” kuralları kaldırılmalıdır. Çünkü bunlar, yasağı ciddiye alanlarla ile almayanlar arasında bir haksızlık yaratmaktadır.”

10  Dolandırıcılık ve yolsuzluk, farkında olsun ya da olmasın, dünya çapındaki her vatandaşı her gün etkilemektedir. Bunu mutlak minimuma indirmek için hükümet ve ulusötesi düzeylerde her zamankinden daha fazla eyleme geçilmesi gerekiyor. Bunu yapmamanın etkisi şunları içerir: a) Kamu hizmetlerine harcanacak daha az para  b)Ulusal düzeyde içe dönük yatırımların azaltılması.  C)Belirsizlik, adam kayırma ve bilinmezlik teşvik edilirse ve kamu hizmetlerine ayrılan fonlar özel ellere geçerse, dolandırıcılık bir ülkenin imajını olumsuz etkiler.  Birleşmiş Milletler Yolsuzluğa Karşı 2004 Sözleşmesi'nin (UNCAC) Önsözünde , dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, yolsuzluğu "toplumlar üzerinde çok çeşitli yıpratıcı etkileri olan, yoksullara orantısız bir şekilde zarar veren sinsi bir salgın olarak tanımladı. Kalkınmaya yönelik fonların başka yöne kaydırılması, hükümetin temel hizmetleri sağlama becerisinin zayıflatılması söz konusu olmaktadır”.

11    Cameron McIntosh and Jobina Li. An Introduction to Economic Analysis in Crime Prevention: The Why, How and So What, Research Report: 2012-5, Canada- National Crime Prevention Centre.

12 Council of Europe. Organisation of Crime Prevention Strasbourg, 1988, p.33; L.Singer. “Partnership and partnering” Reassurance policing: an evaluation of local management of community safety (Home Office Research Study 228) London, 2004. 100 suç önleme programları için bkz. International  Center for Prevention of Crime  www.crime- prevention-intl.org. www.crimereduction.gov.uk/toolkits/. Yerel idarelere özgü suç önleme konseyleri için bkz. Almanya (http://www.bkza.de), Fransa (www.ville.gouv.fr) ve İngiltere (www.crimeconcern.org). Ayrıca bkz. The
European Crime Prevention network (EUCPN) -Avrupa Suç Önleme ağı.

13 Ayrıca bkz. John E. Eck ve Ronald V. Clarke. Problem Çözücüler için 60 ‘Küçük’ Adımda Suç Analizi, Ankara, 2007. Demircioğlu, Akdemir, Tuncer(ed.). Dünya Önekleri ile Suç Önleme Stratejileri ve Güvenlik, TİAV, 2022.