MAKALE

Sigorta Hukukunda Kanuni Halefiyet: Niteliği, Gerçekleşme Şartları ve Rücu Hakkı

Abone Ol

Doktrinde halefiyet, diğer bir ifade ile ‘‘ardıllık’’ kelime anlamı olarak, bir kimsenin yerine başka bir kişinin geçmesi hali olarak tanımlanmaktadır. 1 Nitekim bir kimsenin yerine geçen, yerine geçilenin (selefinin) sahip olduğu hak ve borçları devralır.

Bu doğrultuda, başkasına ait bir borcu ödemek suretiyle ifa ederek alacaklının bu borçluya karşı sahip olduğu alacak hakkına, yapılan ödeme oranınca sahip olma hakkı, halefiyet hakkı olarak ortaya çıkmaktadır.2

Bu bağlamda halefiyette, halef olan kişi daha önce söz konusu olmayan yeni bir hak elde etmez, mevcut bir alacak hakkını kanundan dolayı aynen olduğu şekilde kendi üzerine devralır.3 Dolayısıyla halefiyette yeni bir alacağın değil; eski, zaten var olan ve muaccel alacağın olduğu gibi devralınması söz konusudur. Bu nedenle de halefiyette, alacaklıyı tatmin eden üçüncü kişi, halef sıfatıyla yeni bir alacak hakkına sahip olmayıp, zaten var olan alacak hakkını aynen kazanmış olduğundan bahisle, bu alacağın muaccel olduğu andan itibaren işlemeye başlamış olan zamanaşımı durmaksızın veya kesilmeksizin işlemeye devam edecektir.4

Diğer taraftan halefiyette zaten var olan alacak, bir bütün şekilde halef olan kişiye intikal etmiş olduğundan bahisle bu alacağa bağlı olan ve halef olunan alacaklının şahsına özgü olmayan kefalet, rehin, faiz, imtiyaz gibi fer’i haklar da asıl alacakla birlikte halef olan kişiye geçer ve intikal eder.5 Söz konusu bu durum alacaklı ve borçlu arasındaki hukuki ihtilaflarda gündeme gelebilecek olan savunma araçları açısından da geçerlidir. Bu doğrultuda halef olan kişi, selefi alacaklının borçlusuna karşı sahip olduğu her türlü def’i ve itirazları borçluya karşı kullanabilir, borçlu da eski alacaklıya karşı sahip olduğu def’i ve itirazları halef olan yeni alacaklıya karşı ileri sürebilir.6

Sigortacının halefiyetinde de sigortacı, sigorta tazminatını zarar görene ödediği an itibariyle sigortalının yerine geçer. Sigortacının halefiyeti, rizikonun ortaya çıkması nedeniyle meydana gelen zararlar için sigortalı, üçüncü bir şahsa karşı herhangi bir hukuki sebepten doğan tazminat alacağına sahip ise, bu hakkın ödenen sigorta tazminatı tutarı oranında kendiliğinden sigortacıya intikal etmesi veya geçmesidir.7

Nitekim 31.3.1954 Tarih ve 18/11 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında "sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat nispetinde sigortalının yerine geçeceği ve onun halefi olacağı" 17.1.1972 tarih ve 2/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da, "sigortalının ne hakkı varsa bunların sigortalıya geçeceği, sigortacının sigorta ettirenin bütün def'ilerini zarardan sorumlu olana karşı ileri sürebileceği haksız eyleme dayanan rücu davalarında haksız eylem kurallarının uygulanacağı ve sigortacının kanuni halef sıfatı ile bu kurallara göre tazminat isteyeceği, açtığı davanın sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı" öngörülmüştür.

Sigorta Hukuku’na ilişkin özel bir düzenleme olan kanuni halefiyet mal sigortaları bakımından 6102 Sayılı TTK m.1472’de, sorumluluk sigortaları bakımından sigortacının halefiyeti ise TTK mad.1481’de düzenlenmiştir.

‘‘MADDE 1472(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.’’

(2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.

‘‘MADDE 1481- (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur.

(2) Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı gereğince, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.

(3) Sigortalı veya zarar gören, birinci fıkra gereğince sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur.’’

22.03.1944 Tarih 37/9 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, ilişkinin ‘‘halefiyet’’ ilişkisi olduğu ve sigortacının, açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu ifade edilmiştir.

A-Sigortacının Halefiyetinin Gerçekleşme Şartları

Sigortalının zarar sorumlusuna karşı kazandığı alacak hakkı, sigortacının kanuni halefiyeti olarak kendiliğinden sigortacıya geçer ve intikal eder. Bu intikal kanunen gerçekleştiğinden taraflar arasına bir sözleşme, anlaşma veya bildirim ya da ihbar yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak buna rağmen sigortacının kanuni halef olabilmesi için belirli şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir. Hukuken geçerli bir sigorta sözleşmesinin varlığı sigortacının kanuni halefiyetinin gerçekleşmesi şartlarından biridir. Hukuken geçerli olmayan bir sigorta sözleşmesine teminatı kapsamında sigortalısına bir tazminat ödemesi yapması halinde TTK mad.1472 yahut TTK mad.1481’e dayanan halefiyet söz konusu olmayacaktır. Bu halde, halefiyetin şartlarının gerçekleştiğinden söz edilemez.

Uygulamada hukuken geçerli bir sigorta sözleşmesinin kapsamının irdelendiği, çerçeve anlaşma niteliğinde görülen abonman sigorta sözleşmelerinin sigortacıyı rizikodan sorumlu kılmadığı ve neticeten sigortacıya kanuni halefiyet hakkı sağlamadığı gözlemlenmektedir. Nitekim İstanbul BAM, 43. HD, E. 2022/1938 K. 2023/496 T. 11.5.2023 Kararında; ‘‘Sadece abonman sözleşmesinin bulunması, yani belirli bir taşımaya ilişkin kazadan önce bildiri ve bu bildirim sonucu düzenlenen spesifik poliçe olmadıkça taşınan malın sigorta örtüsü altında olduğunu göstermez ve sigortacı da böyle bir rizikodan sorumlu olmaz. Bu husus aktif dava ehliyetine ilişkin olup mahkemece re'sen nazara alınması gerekir. Zira abonman sigorta sözleşmeleri birer çerçeve anlaşma niteliğinde olup, sigortacı ile sigorta ettiren arasında, sigorta ile ilgili bir hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki ilişkiden dolayı her taşıma için ayrı bir sigorta sözleşmesi düzenlenir.’’ demekle hukuken geçerli bir sigorta sözleşmesinin kapsamının irdelendiği görülmektedir.

Sigorta sözleşmesinin kurulması ile bitimi arasında meydana gelecek rizikolar nedeniyle yapılacak bir sigorta tazminatı ödemesi sigortacının kanuni halefiyet şartlarının gerçekleşmesi açısından önem taşımaktadır. Nitekim ortada hukuken geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanarak meydana gelmiş bir zarar neticesinde ödenecek bir tazminat ödemesi bulunmuyorsa sigortacı kanuni halefiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır. Bununla beraber, sigortacının kanuni halef olabilmesi için gerekli bir diğer şart sigortacının, sigorta poliçesi hükümlerine göre sigorta tazminatını ödemiş olmasıdır. Sigortacının kanuni halefiyet kazanabilmesi için aynı zamanda sigorta sözleşmesi kapsamında teminat altına alınmış bir riziko çerçevesinde gerçekleştirilmiş bir sigorta tazminatı ödemesi yapılması gerekmektedir. Uygulamada poliçede teminat dışı bırakılan riziko nedeniyle davacı sigorta şirketlerinin sigortalısına yaptığı tazminat ödemelerini ex-gratia (lütuf) ödemesi olarak değerlendirilmekte olup, halefiyetin gerçekleşmesi için ödemenin sigorta kapsamına giren bir zararın tazmini için yapılmış olması, sigortacının sigorta sözleşmesinin gereği olmadan sadece sigortalısını tatmin etmek, müşterisine hoş görünmek ve gelecekte iyi ilişkin devamını sağlamak amacıyla ödemede bulunabileceği, bu nedenle de sigorta tazminatı ödemesi olarak yapılan ne var ki Mahkemeler nezdinde lütuf ödemesi olarak değerlendirilen bu ödemelerin sigorta şirketlerine kanuni halef sıfatı kazandırmayacağı kabul etmektedir.

Dolayısıyla sigortacının yanlışlıkla ödeme yapması, sigorta kapsamında bulunmayan bir rizikonun ortaya çıkması neticesinde meydana gelen bir zararı tazmin etmesi ya da sigorta sözleşmesi kapsamında bir rizikonun meydana getirdiği zararın tazmini hususunda sözleşme sınırının sigortacı aleyhine aşılması sebebiyle fazladan ödeme durumları, sigortacıya halefiyet hakkı kazandırmayacaktır.8

Nihayet sigortacının kanuni halef olabilmesi ve kanuni halefiyet hükümlerinden yararlanmak yoluyla yapmış olduğu zarar tazmin ödemesini rücuen talep edebilmesi için sigortacının hak sahibine sigorta tazminatı ödemesi yaparak zararını tazmin etmesidir. Müstekar Yargıtay Kararlarıyla da sabit olduğu üzere sigortacı ancak ödediği sigorta tazminatı kadar sigorta ettirenin haklarına halef olabilecektir. Mal sigortaları bakımından TTK mad.1472’deki şartların, sorumluluk sigortaları bakımından TTK mad.1481’deki şartların yerine gelmesi halinde sigortacı, sigorta ettirenin hakkına aynen sahip olacaktır.

Sigortacı TTK mad.1472 yahut TTK mad.1481 uyarınca zarar tazmin ödemesi yapmasına neden olan rizikonun hukuken geçerli bir sigorta sözleşmesi dayandığını, sigorta sözleşmesine müsteniden teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmesi nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmin edildiğini, diğer bir deyişle halef olarak ödeme yapmak suretiyle halefiyetin koşullarının gerçekleştiğini ispat edecektir. Ne var ki, Yargıtay içtihatlarına göre, kanuni halefiyet koşullarının gerçekleşmemesi halinde TBK mad.183 vd. maddelerinde alacağın temliki hükümlerine göre öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, diğer bir deyişle, sigortacının akdi halef olup olmadığı tespit edilecektir.

B-Sigortacının Halefiyetten Kaynaklanan Rücu Hakkı

Sigorta hukuku hükümleri kapsamında mal sigortalarında ekonomik hak ve menfaatleri zarar gören sigortalıya, bu zararların karşılanmak üzere tazminat ödeyen sigortacı, TTK m.1472 düzenlemesi uyarınca yapmış olduğu bu ödemeyi, zararın meydana gelmesinde kusurlu olan zarar sorumlusuna rücu etme hakkına sahiptir. Sorumluluk sigortalarında ise zarar görene tazminat ödeyen sigortacı, TTK. m.1481 hükmü uyarınca sigortalı ile birlikte zarardan sorumlu olan diğer kişilere sorumlulukları veya kusurları oranınca rücu ederek, yapmış olduğu ödemeyi geri talep etme hakkına sahiptir.9

Sigortacı rücu hakkını elde etmek maksadıyla niteliği itibariyle eda davası olan rücu davasını açacaktır. Sigortacının açacağı rücu davasının da aynı zamanda bir tazminat davası niteliğinde olduğu Yargıtay kararlarıyla da sabittir. Sigortacı rücu davasını zarar sorumlularına yöneltmekle, sigorta tazminatı ve sigorta tazminatını ödediği tarihten itibaren işleyecek ana para faizini de talep etme hakkına sahip olacaktır. Kanuni halefiyetten farklı olarak, rücu hakkının sahibi ödeme yaptığını ve hangi hukuki sebebe dayanarak rücu edecekse onun şartlarını da ispat etmekle mükellef olacaktır.

Av. Eylem OKUMUŞ

-------------------

1 Kılıçoğlu, Ahmet: Türk Borçlar Hukukunda Kanunî Halefiyet, Ankara 1979, s. 3; Kapancı, Kadir Berk: Birlikte Borçlulukta Borçlular Arası İlişkiler, 2. Baskı, İstanbul 2015, s. 384; Nomer, Halûk N.: Halefiyet ile Rücu Hakkı Arasındaki İlişki, Özellikle Sosyal Sigortalara ile Özel Sigortaların Rücu Hakları Bakımından Halefiyetin Rolü, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Y. 1997, C. 55, s. 243; Ünan, Şerh C. 2, s. 226; Kızılsümer, Bahar: Sigortacının Kanuni Halefiyetinin Şartları ve Sınırları, 1. Baskı, İstanbul 2019, s. 16; Doğanay, Halefiyetin Şümulü, s. 335; Aral Eldeleklioğlu, Rücu, s. 986; Franko, Nisim: Borçlar Kanununun 109’uncu Maddesine Göre Halefiyet Halleri, ABD, Y. 1981, S. 3, s. 202; Damar, s. 2304; Kılıçoğlu, Halefiyet ve Rücu, s. 397; Misili, Sinan: Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Uyarınca Sigortacının Sigorta Ettirene ve Rücu Davası, TBBD., Y. 2017, S. 133, s. 581.

2 Eren, s. 1240; Tekinay, Selahattin Sulhi/ Akman, Sermet/ Burcuoğlu, Haluk/ Altop, Atilla: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, İstanbul 1993, s. 208; Oğuzman/ Öz, C. 1, s. 268-269; Hatemi, Hüseyin/ Gökyayla, K. Emre: Borçlar Hukuku Genel Bölüm, 3. Baskı, İstanbul 2015, s. 232; Akıntürk, Turgut: Müteselsil Borçluluk, Ankara 1971, s. 222; Antalya, s. 58; Nomer, Borçlar, s. 224; Kapancı, s. 384-385; Kılıçoğlu, Halefiyet ve Rücu, s. 397; Nomer, Halefiyet, s. 243; Kılıçoğlu, Kanunî Halefiyet, s. 3-4; Gökcan, Hasan Tahsin: Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Hukukî Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, 9. Baskı, Ankara 2018, s. 967; Franko, Rücu Hakkı, s. 58; Franko, Halefiyet Halleri, s. 202-203; Aral Eldeleklioğlu, Rücu, s. 986; Misili, s. 581.

3 Nomer, Halefiyet, s. 244; Misili, s. 582; Eren, s. 1047; Antalya, s. 58; Kayıhan/ Günergök, s. 70; Gökcan, s. 967; Keskin, s. 346.

4 Eren, s. 1240; Oğuzman/ Öz, C. 1, s. 268; Antalya, s. 58; Nomer, Borçlar, s. 224; Tekinay/ Akman/ Burcuoğlu/ Altop, s. 208; Kapancı, s. 363.

5Eren, s.1240; Oğuzman/ Öz, C. 1, s. 268; Hatemi/ Gökyayla, s. 232; Antalya, s. 63;
Kapancı, s. 357; Bilge, Meseleler, s. 284; Franko, Halefiyet Halleri, s. 204; Nomer, Halefiyet, s. 247; Kılıçoğlu, Halefiyet ve Rücu, s. 397; Gökcan, s. 967; Keskin, Sigorta C. 1, s. 346.

6 Antalya, s. 63; Eren, s. 1240; Oğuzman/ Öz, C. 1, s. 268; Nomer, Halefiyet, s. 247; Kılıçoğlu, Halefiyet ve Rücu, s. 398; Bilge, Meseleler, s. 284; Franko, Halefiyet Halleri, s. 204; Nomer, Halefiyet, s. 247; Keskin, Sigorta C. 1, s. 346.

7 Ünan, Şerh C. 2, s. 226; Ayhan/ Çağlar, C. 2, s. 280–281; Omağ, Merih Kemal: Türk Hukukunda Sigortacının Kanuni Halefiyeti, 2. Baskı, İstanbul 2011, s. 37; Can, Sigorta Hukuku, s. 41; Bozer, Ali: Sigorta Hukuku, 1. Baskı, Ankara 1965, s. 212; Çeker, Sigorta Hukuku, s. 162; Kender, Sigorta Hukuku, s. 371.

8 Av.H.Cem Congar Sigorta Türleri, CMR Sigortası ve Rücu Hakkı, 1. Baskı, s.212

9Av.H.Cem Congar Sigorta Türleri, CMR Sigortası ve Rücu Hakkı, 1. Baskı, s.201