MAKALE

KASTEN ÖLDÜRME (TCK m.81) İLE NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA (TCK m.87/4) ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ: YARGITAY UYGULAMALARI VE KASTIN TAYİNİ

Abone Ol

I. GİRİŞ: SUÇ VASFININ HAYATİ ÖNEMİ

Ceza yargılamasında, failin eylemi sonucunda mağdurun hayatını kaybettiği durumlarda, en kritik ve sonuçları en ağır hukuki tartışma "suç vasfının tayini" noktasında toplanmaktadır. Failin eylemi "Kasten İnsan Öldürme" (TCK m.81) suçu kapsamında mı, yoksa " Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama" (TCK m.87/4) suçu kapsamında mı değerlendirilecektir?

Bu iki suç tipi arasındaki ayrım, sanığın alacağı cezanın miktarını ve infaz rejimini doğrudan belirlediğinden, savunma makamı için hayati bir öneme sahiptir. Ayrımın temel kriteri ise "Manevi Unsur", yani failin kastıdır.

II. YASAL ÇERÇEVE VE MANEVİ UNSUR SORUNU

Türk Ceza Kanunu’nun 87/4. maddesinde düzenlenen "Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama" suçunun oluşabilmesi için üç temel şartın varlığı aranır:

1. Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,

2. Mağdurun TCK m.86/1 veya m.86/3 kapsamında yaralanması,

3. Failin eylemi ile mağdurun ölümü arasında uygun illiyet bağının bulunması.

Buradaki en önemli husus, failin kastının başlangıçta ve eylem süresince "öldürmeye" mi yoksa "yaralamaya" mı yönelik olduğunun tespitidir. TCK m.21/1 uyarınca kast, suçun unsurlarını bilerek ve isteyerek gerçekleştirmektir. Ancak kast, failin iç dünyasına ait soyut bir kavram olduğundan, dış dünyaya yansıyan somut davranışlar üzerinden, objektif kriterlerle belirlenmelidir.

III. YARGITAY CEZA GENEL KURULU’NUN KASTIN BELİRLENMESİNDEKİ KRİTERLERİ

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yerleşik içtihatlarında (Örneğin; 08.07.2003 tarih, 196-212 sayılı; 08.07.2008 tarih, 88-184 sayılı ve 31.03.2009 tarih, 248-82 sayılı kararları) kastın tespiti için şu kriterlerin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır:

1. Taraflar Arasındaki Husumet: Öldürmeyi gerektirecek yoğunlukta bir husumet var mı?

2. Kullanılan Aletin Cinsi: Alet elverişli mi, öldürücü nitelikte mi?

3. Darbe Sayısı ve Şiddeti: Tek bir darbe mi, yoksa hınçla vurulan çok sayıda darbe mi?

4. İsabet Alınan Bölge: Hayati bölgeler (baş, göğüs, batın) mi, yoksa ekstremiteler (kol, bacak) mi hedef alındı?

5. Failin Eylemine Son Veriş Biçimi: Fail eylemine kendiliğinden mi son verdi, yoksa engel bir hal (polis gelmesi, bıçağın kırılması vb.) mi mâni oldu?

6. Olay Sonrası Davranışlar: Fail mağduru ölüme mi terk etti, yoksa yardım çağırma çabasına mı girdi?

IV. GÜNCEL YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRME

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, son yıllarda verdiği kararlarda "Şüpheden Sanık Yararlanır" ilkesini de gözeterek, öldürme kastının kesin olarak ispatlanamadığı durumlarda TCK m.87/4 lehine yorum yapmaktadır.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 30.04.2025 tarihli, 2023/8612 E. ve 2025/3476 K. sayılı kararında; Suça sürüklenen çocuğun, maktulü "biri öldürücü nitelikte olmayan" toplam iki bıçak darbesiyle sol uyluk ve sol kalça bölgesinden yaraladığı olayda;

- Darbelerin hayati bölgelere (göğüs, boyun vb.) yönelmemiş olması,

- Engel bir hal yokken eylemine kendiliğinden son vermesi,

- Öldürme kastını gösteren kesin kanıt bulunmaması, gerekçeleriyle, yerel mahkemenin eylemi "TCK m.87/4 " olarak vasıflandırması hukuka uygun bulunmuş ve hüküm onanmıştır.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 16.01.2024 tarihli, 2022/2914 E. ve 2024/354 K. sayılı kararında; Sanıkların maktulü darp ettiği, maktulün kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar (menenjit) sonucu öldüğü olayda;

- Baş bölgesindeki yaralanmaların kafa kubbe ve kaide kırığına yol açacak nitelikte olmaması (hafif nitelik taşıması),

- Sanıkların eylemlerine kendiliğinden son vererek 112 Acil Yardım hattını aramaları, hususları dikkate alınarak, sanıkların kastının öldürmeye yönelik olmadığı, eylemin TCK m.87/4 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş ve "Kasten Öldürme" suçundan verilen mahkûmiyet kararı bozulmuştur.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 09.04.2025 tarihli, 2023/6389 E. ve 2025/2705 K. sayılı kararında; Sanığın katılanı tek bıçak darbesi ile yaraladığı olayda;

- Taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunmaması,

- Sanığın eylemine devam etmeye çalıştığına dair tanık beyanı olmaması,

- Ciddi bir engel hal olmadan eylemine son vermesi, nedenleriyle, sanığın kastının yaralamaya yönelik olduğu ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği TCK m.87/4 hükümlerinin uygulanması gerektiğine hükmedilmiştir.

Yargıtay Kriterlerine Göre Analiz:

1. Darbe Bölgesi: Maktulün bacak bölgesinden yaralanması, sanığın hayati bölgeleri (göğüs, boyun) hedef almadığını gösterir.

2. Darbe Sayısı: 3 kesik bulunması, bunlardan sadece birinin öldürücü olması, failin ısrarlı bir öldürme kastıyla hareket etmediğine karinedir.

3. Olay Sonrası Davranış: Sanığın ambulans çağırması ve yardım istemesi, öldürme kastıyla bağdaşmaz. Olay anındaki fevri sözler, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre "anlık kızgınlık ve şok" ifadesi olarak kabul edilmekte, tek başına kastın varlığını ispatlamamaktadır.

4. Husumet: Taraflar arasında geçmişe dayalı, öldürmeyi gerektirecek bir husumetin bulunmaması, yaralama kastını güçlendirir.

VI. SONUÇ

Kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelen olaylarda, sadece "ölüm neticesinin" varlığına odaklanarak faili doğrudan kasten öldürme suçundan cezalandırmak, ceza adaletinin temel prensiplerine aykırıdır.

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin istikrar kazanmış içtihatları açıkça göstermektedir ki; failin hedef seçme imkânı varken hayati bölgeleri hedef almaması, eylemine engel bir neden yokken son vermesi ve yardım çağırması gibi durumlar, kastın yaralamaya yönelik olduğunun en güçlü delilleridir.

Bu nedenle, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, "Şüpheden Sanık Yararlanır" (In Dubio Pro Reo) ilkesi titizlikle uygulanmalı; şüphe varsa, bu durum sanık aleyhine değil, lehine yorumlanarak suç vasfı TCK m.87/4 olarak tayin edilmelidir.

Av. Furkan ÖZBEK