MAKALE

HUKUK MUHAKEMESİNDE İSTİNAF YARGI YOLU ve HSK’NIN SON KARARI İLE OLUŞAN YARGI ÇEVRELERİ

Abone Ol

Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçmeden önceki uygulamada, ilk derece mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı kararları ilk ve son merci olarak inceleyip karara bağlayan Yargıtay olup, temyiz yolu olarak adlandırılan bu yolla içtihat birliğinin sağlanması amaçlanır. Yüksek mahkeme temyiz yoluyla hukuka uygunluk denetimi yapar. Oysa temyiz incelemesinde, somut olayın yeniden incelemesi yapılmaz, muhakeme işlemleri yenilenmez. Yani temyiz mahkemesinin kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı değil; uyuşmazlığı çözen kararın kanuna ve usule uygun olup olmadığının tespitini yapar. Ancak Yargıtay, istinaf yargı yolu faaliyete geçmeden önce, ilk derece mahkemelerince verilen kararların maddi olaya uygun olup olmadığını da denetlemekteydi ki, bu uygulama Yargıtay’ın iş yükünü artırmakta ve gerçek amacını sağlamasına engel olmaktaydı.

5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunla kurulan bölge adliye mahkemeleriyle, istinaf yargı yolu hukuk sistemimize dâhil edilmiştir.[1] 5235 sayılı Kanunun 25’inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (şimdiki ismiyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu) 29.02.2016 tarihli ve 53 sayılı kararıyla, atama yapılacak bölge adliye mahkemelerini Ankara, Antalya, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun bölge adliye mahkemeleri olarak belirlemiş olup, belirlenen yedi adet bölge adliye mahkemesi 20.07.2016 tarihi itibarıyla faaliyete geçmiştir.

Bunlara Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 03.08.2017 tarihli ve 703 sayılı kararıyla, Bursa ve Adana bölge adliye mahkemeleri de eklenmiştir. Bursa ve Adana bölge adliye mahkemelerinin inceleyecekleri kararlar 05.09.2017 tarihinden sonra verilen kararlar olup, bu tarihten önceki kararlar ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenmeye devam edilecektir. Ayrıca Bursa ve Adana bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçmeden önce ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenip HMK m. 353/1-a’da sayılan nedenlerle kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesine iade edilen dosyalarda, 05.09.2017 tarihinden sonra verilen kararların inceleme yeri ilk incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesi hangisi ise odur.

Bunlara Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 06.06.2018 tarihli ve 217 sayılı kararıyla, Konya ve Sakarya bölge adliye mahkemeleri eklenmiştir. Konya ve Sakarya bölge adliye mahkemelerinin inceleyecekleri kararlar 03.09.2018 tarihinden sonra verilen kararlar olup, bu tarihten önceki kararlar ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenmeye devam edilecektir. Ayrıca Konya ve Sakarya bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçmeden önce ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenip HMK m. 353/1-a’da sayılan nedenlerle kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesine iade edilen dosyalarda, 03.09.2018 tarihinden sonra verilen kararların inceleme yeri ilk incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesi hangisi ise odur.

Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 26.06.2019 tarihli ve 230 sayılı kararıyla, Diyarbakır, Kayseri, Trabzon ve Van bölge adliye mahkemeleri de eklenmiştir. Diyarbakır, Kayseri, Trabzon ve Van bölge adliye mahkemelerinin inceleyecekleri kararlar 02.09.2019 tarihinden sonra verilen kararlar olup, bu tarihten önceki kararlar ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenmeye devam edilecektir. Ayrıca Diyarbakır, Kayseri, Trabzon ve Van bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçmeden önce ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenip HMK m. 353/1-a’da sayılan nedenlerle kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesine iade edilen dosyalarda, 02.09.2019 tarihinden sonra verilen kararların inceleme yeri ilk incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesi hangisi ise odur.

Son olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 03.07.2024 tarihli ve 1269 sayılı kararıyla, Denizli ve Tekirdağ bölge adliye mahkemeleri de eklenmiştir. Denizli ve Tekirdağ bölge adliye mahkemelerinin inceleyecekleri kararlar 02.09.2024 tarihinden sonra verilen kararlar olup, bu tarihten önceki kararlar ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenmeye devam edilecektir. Ayrıca Denizli ve Tekirdağ bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçmeden önce ilk açılan bölge adliye mahkemeleri tarafından incelenip HMK m. 353/1-a’da sayılan nedenlerle kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesine iade edilen dosyalarda, 02.09.2024 tarihinden sonra verilen kararların inceleme yeri ilk incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesi hangisi ise odur.

Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 03.07.2024 tarihli ve 1269 sayılı kararıyla, Denizli ve Tekirdağ Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasıyla bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri şu şekildedir:

Adana Bölge Adliye Mahkemesi: Adana, Hatay, Mersin ve Osmaniye;

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi: Ankara, Çankırı, Eskişehir, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale ve Kırşehir;

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi: Antalya, Burdur ve Isparta;

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi: Bursa, Balıkesir, Bilecik, Kütahya ve Yalova;

Denizli Bölge Adliye Mahkemesi: Denizli, Muğla ve Uşak;

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi: Diyarbakır, Batman, Bingöl, Elazığ, Mardin, Siirt ve Şırnak;

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi: Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Erzurum, Iğdır, Kars ve Tunceli;

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi: Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya ve Şanlıurfa;

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi: İstanbul;

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi: Aydın, İzmir ve Manisa;

Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi: Kayseri, Nevşehir, Niğde, Sivas ve Yozgat;

Konya Bölge Adliye Mahkemesi: Konya, Afyonkarahisar, Aksaray ve Karaman;

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi: Sakarya, Bartın, Bolu, Düzce, Kocaeli ve Zonguldak;

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi: Amasya, Çorum, Ordu, Samsun, Sinop ve Tokat;

Tekirdağ Bölge Adliye Mahkemesi: Tekirdağ, Kırklareli, Edirne ve Çanakkale;

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi: Trabzon, Artvin, Giresun, Gümüşhane ve Rize;

Van Bölge Adliye Mahkemesi: Van, Bitlis, Hakkâri ve Muş.

Bu Kanunun kabul edilmesiyle, ülkemizde üç dereceli yargı sistemine geçilmiş olup, ilk derece adli yargı mahkemelerince verilen kararlara karşı, istinaf ve temyiz olmak üzere iki dereceli kanun yolu uygulanmaya başlanmıştır. Bölge adliye mahkemelerinin kurulması ile birlikte olağan kanun yolları olarak, ilk derece mahkeme kararlarına karşı bölge adliye mahkemesinde istinaf; bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı ise Yargıtay'da temyiz yoluna başvurulabilecektir. Bu durumda karar düzeltme de yürürlükten kalkmıştır. Olağanüstü kanun yolu ise, yargılamanın yenilenmesi olup, kesinleşmiş kararlara karşı başvurulabilecek bir yol olarak devam edecektir. 6100 sayılı HMK'nın 363’üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurmaları yolu açılmıştır.[2]

İstinaf, ilk derece mahkemesi tarafından verilen ve henüz kesinleşmeyen hükmün, üst mahkeme olan bölge adliye mahkemesinden iptalini sağlamak amacıyla getirilmiş bir olağan yargı yoludur. İlk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hükümlere ve kararlara karşı bölge adliye mahkemelerine yapılacak başvurulara “istinaf başvurusu” denir. İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesi tarafından verilen ve kesin olmayan hükmü maddi açıdan (vakıalara bağlı olarak) ve hukuki açıdan inceler. Amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Maddi açıdan hata tespit ederse, verilen hükmü kaldırarak, yeniden yargılamaya başlar. Bu kapsamda, delilleri tekrar değerlendirerek, yeni bir hüküm kurar. İlk derece mahkemesinin nihai kararlarının denetlenmesini sağlayan ilk ve asıl denetim yoludur.

Temyizde deliller ile temas edilerek maddi denetim yapılamamasına karşılık, istinafta gerektiğinde delil de incelenerek esas hakkında yeni bir karar verilmesi her iki kanun yolunu birbirinden ayıran en önemli özelliktir.

Yukarıda açıklandığı üzere istinaf yargı yolunda aynı zamanda vakıa ve delil incelemesi de yapılmakta olup, bu inceleme, ilk derece mahkemesi önünde ileri sürülen vakıa ve deliller ile bağlı yapılıyorsa sınırlı (dar) anlamda; yeni vakıa ve delil incelebiliyorsa tam anlamda istinaf söz konusudur. Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemeyle getirilen istinaf yargı yolu, sınırlı (dar) anlamda istinaf niteliğinde olup, sınırlı (dar) anlamda istinafta, istinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin yaptığı yargılamayı tamamen tekrarlamaz. İlk derece mahkemesince yapılan usul işlemler geçerli kabul edilir. Yani yapılan keşif, tanık dinleme vb. işlemler tekrarlanmaz. Sadece maddi olaylar tekrar incelenir ve yeni bir karar verilir. Yeni vakıa ve deliller ileri sürülemez. İlk derece mahkemesinde getirilmeyen maddi vakıa ve deliller bölge adliye mahkemesi önüne getirilemeyeceği gibi, bunlar kural olarak bölge adliye mahkemesinde resen değerlendirmeye alınamaz.

Temyiz ile istinaf kanun yolunu birbirinden ayıran bir diğer nokta, HMK m. 369/1 gereği temyizde, tarafların ileri sürdüğü temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın, kanunun açık hükmüne aykırı hususlar da incelebilirken; istinafta, inceleme kamu düzenine ilişkin hususlar ayrık olmak üzere, tarafların istinaf sebepleri ile sınırlı olarak incelenebilir.

Aydın TEKDOĞAN

Avukat

---------------------

[1]5235 sayılı Kanunun 25’inci maddesine göre;

"Bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.

Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahkemelerin kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.

Birinci ve ikinci fıkra gereğince alınacak kararlar, Resmi Gazetede yayımlanır."

[2]05.08.2017 tarihli RG'nin mükerrer sayısında yayınlanan 7035 sayılı Kanunun 33’üncü maddesiyle değişik.

>> HSK'nın Yargı Çevresi Düzenlemelerine İlişkin Kararları