Bu kapsamda devlet, meşru olarak başkalarının din ve vicdan özgürlüğü hakkına saygı ile bağdaşmayan bazı davranışların cezalandırılmasını gerekli görebilir. Devletin başkalarının din ve vicdan özgürlüğüne saygı ile bağdaşmayan saldırılar çerçevesindeki ifade özgürlüğünü düzenleme konusunda belli bir takdir payı vardır.
Nitekim 5237 sayılı Kanun'un 216. maddesinin (3) numaralı fıkrasında halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerlerin alenen aşağılanmasını suç olarak düzenlemiş olup bu suçla korunan hukuksal değerlerden birisi de başkalarının din ve vicdan özgürlüğü hakkıdır. Kanun koyucu bu bağlamda ifade özgürlüğünün başkalarının din ve vicdan özgürlüğüne saygı hakkı üzerindeki etkilerini dikkate alarak bu konularda ifade özgürlüğü sınırlarını aşan eleştirilerin cezalandırılmasını öngörmüştür.
Bununla birlikte bireylerin fikirlerini ifade özgürlüğü yoluyla ifade etme hakları ile Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen meşru amaçlar arasında adil bir dengenin sağlanıp sağlanmadığı denetlenmelidir. Buna ek olarak müdahalenin orantılı olup olmadığına istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında aşırı bir dengesizlik durumu kontrol edilerek karar verilmelidir.
Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamalara uyma yükümlülüğü kapsamında; dinî inançlar bağlamında meseleye yaklaşıldığında kamusal bir tartışmaya katkı sunma kapasitesi olmaksızın başkaları için temelsiz biçimde yaralayıcı nitelik taşıyan, saldırgan ve yakışıksız ifadelerden kaçınma yükümlülüğü söz konusudur. Bununla birlikte çatışan hakların dengelenmesinde ifadelerin bağlamından kopartılmaksızın ele alınması da dengelemede önemli bir unsurdur.
Kural olarak demokratik bir toplumda saygı gösterilen dinî inanç ya da sembollere karşı uygun olmayan saldırıların önlenmesi ve hatta gerektiğinde cezalandırılması, alınan tedbirlerin izlenen meşru amaçlarla orantılı olması koşuluyla gerekli görülebilir. Bu konuda derece mahkemelerinin belli bir takdir payı söz konusudur. Ancak bu takdir payı sınırsız olmayıp ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerin ikna edici bir biçimde gerekçelendirilmesi gerekir. Anılan takdir payı, Anayasa Mahkemesinin denetimindedir.
İlgili Kararlar:
♦ (Mehmet Emre Döker, B. No: 2015/486, 19/9/2018)
♦ (Ufuk Çalışkan, B. No: 2015/1570, 7/3/2019)
---
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
---
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|