KARARLAR

DAVACI KADININ DAVALININ ÖLÜM TEHDİDİ İLE ANLAŞMALI BOŞANMAYI KABUL ETMESİ - YARGILAMANIN İADESİ DAVASI

Taraflar Arasındaki Anlaşmalı Boşanma Davasında Davacı Kadının İradesinin Serbestçe Açıklanmadığının İspat Edildiği ve Bu İtibarla Davacı Kadın İçin Yargılamanın İadesi Şartlarının Oluştuğu/Yargılamanın İadesi Talebinin Kabulüyle Davanın Esası Hakkında Yeniden Yargılama Yapılıp Karar Verilmesi Gerekliliği

Abone Ol

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2023/8763
K. 2024/2370
T. 3.4.2024

YARGILAMANIN İADESİ DAVASI ( Taraflar Arasındaki Anlaşmalı Boşanma Davasında Davacı Kadının İradesinin Serbestçe Açıklanmadığının İspat Edildiği ve Bu İtibarla Davacı Kadın İçin Yargılamanın İadesi Şartlarının Oluştuğu/Yargılamanın İadesi Talebinin Kabulüyle Davanın Esası Hakkında Yeniden Yargılama Yapılıp Karar Verilmesi Gerekliliği )

DAVACI KADININ DAVALININ ÖLÜM TEHDİDİ İLE ANLAŞMALI BOŞANMAYI KABUL ETMESİ ( Davacı Kadının Kendisi ve Kızının Can Güvenliği Korkusu İle Davalı Erkeğin İstediği Şekil ve Şartlarda Anlaşmalı Boşanmayı Kabul Etmek Zorunda Kaldığı/Anlaşmalı Boşanma Davasında Davacı Kadının İradesinin Serbestçe Açıklanmadığı İspat Edildiğinden Yargılamanın İadesi Talebinin Kabulüyle Davanın Esası Hakkında Yeniden Yargılama Yapılıp Sonucu Uyarınca Karar Verilmesi Gerektiği )

KESİNLEŞEN CEZA MAHKEMESİ KARARI ( Yargılamanın İadesi Davası - Erkeğin “Tehdit" Suçunu Gerçekleştirdiğinin Sabit Olması Nedeniyle Cezalandırılmasına Karar Verildiği Taraflar Arasındaki Anlaşmalı Boşanma Davasında Davacı Kadının İradesinin Serbestçe Açıklanmadığının İspat Edildiği/Davacının İradesinin Sakatlanması Nedeniyle Yargılamanın İadesi Talebinin Kabulüne Karar Verilmesi Gereği )

6100/m.190,375

ÖZET: Uyuşmazlık, yargılamanın iadesi davasının reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacı kadının anlaşmalı boşanma davası yargılamasında boşanmak istememesine rağmen davalı erkeğin, ortak çocukları ve davacı kadını korkutacak şekilde tehdit ettiği, hem kendisi hem de kızının can güvenliği, ölüm tehdidi ve korkusu ile davalı erkeğin istediği şekilde ve şartlarda anlaşmalı boşanmayı kabul etmek zorunda kaldığı, kadının ailesinin yanına dönünce suç duyurusunda bulunduğu ve erkeğin “tehdit" suçunun gerçekleştirdiğinin sabit olması nedeniyle davalı erkeğin cezalandırılmasına karar verildiği, taraflar arasındaki gerçekleşen anlaşmalı boşanma davasında davacı kadının iradesinin serbestçe açıklanmadığının ispat edildiği, davacı kadın için yargılamanın iadesi şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır. O halde davacının iradesinin sakatlanması nedeniyle yargılamanın iadesi talebinin kabulüyle davanın esası hakkında yeniden yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle;Amasra Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2021/138 Esas 2021/111 Karar sayılı dosyası ile anlaşmalı boşanma yoluyla boşandığını, boşanma sırasında sunulan protokol ve istinaftan feragat dilekçesini davalı erkek eşin silahla tehditi neticesinde imza etmek zorunda kaldığını, karara tesir eden hileli davranışlarda bulunulduğunu iddia ederek yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini, yapılacak yargılama sonunda kararın maddî ve manevî tazminat alacaklarına ilişkin hükmü ile edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma-katkı payı alacağına ilişkin hükmünün kaldırılmasının hüküm altına alınmasını, vekalet ücreti ve yargılama masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkeğe dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen dava dilekçesine cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların Amasra Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2021/138 Esas 2021/111 Karar sayılı dosyası ile anlaşmalı olarak boşandıkları, ek olarak sundukları protokolde, yargılamanın yenilenmesi talep eden davacının umre yolculuğu, bilezik ödemesindeki kur detayına kadar tarafların anlaşıp uzlaştıkları, davacı kadın tarafından protokol ve istinaftan feragat dilekçesinin davalı erkek eşin zorlaması baskısı ve tehdidi ile imzaladığına, karar tesis eden hileli davranışlarda bulunulduğuna yönelik iddiada bulunmuş ise de duruşmaya katılan kişinin kendisi olmadığı ve atılan imzanın kendisi tarafından atılmadığına ilişkin iddiasının olmadığı, iptal edilmesine yönelik davasının bulunmadığı, davacının, davalı eş hakkında tehdit iddiası ile suç duyurusunda bulunduğu, tanık olarak ortak çocuğun dinletildiği ve erkek eşin tehdit suçundan ceza aldığı, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği, bu durumda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 375. maddesindeki yargılamanın iadesi şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaşadığı tehdit üzerine yapılan yargılama neticesinde cezalandırılmasına karar verildiğini, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiğini, davalının hileli hareketleri sonucunda müvekkilinin gerçek iradesi serbest olarak yansıtmaması üzerine verilmiş bir hüküm olduğunu, lehine karar verilen davalı tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olmasının yargılamanın iadesi sebep olacağını belirterek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Kanun'un 353. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1). alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaşadığı tehdit üzerine yapılan yargılama neticesinde verilen kararda yargıyı yanılgıya götüren yanı ve davalının hileli hareketleri sonucunda müvekkilin gerçek iradesini serbest olarak yansıtamaması üzerine verilmiş bir hüküm (anlaşmalı boşanma) olup lehine karar verilen davalı erkeğin karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması yargılamanın iadesi sebebi olduğunu kararının usul ve esas açısından hatalı olduğunu ve hakkaniyete de aykırı olduğunu müvekkilinin yasal haklarının ihlal edildiği belirterek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yargılamanın iadesi davasının reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 Sayılı Kanun'un 190. maddesi, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci, 371 inci, 374 üncü, 375 inci, 378. ve 379. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların 04.08.2006 tarihinde evlendiği, yargılamanın yenilenmesi talebine konu Amasra Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2021/138 Esas, 2021/111 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, hükmün tarafların kanun yoluna başvuru haklarından vazgeçmesi ile 20.04.2021 tarihinde kesinleştiği, davacı kadının, yargılamanın iadesine yönelik talebini 19.05.2021 tarihinde yaptığı, davacı kadının 6100 Sayılı Kanun'un 375. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereğince, "Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması" sebebine dayalı olarak yargılamanın iadesi talebinde bulunduğu; İlk Derece Mahkemesince kadının; boşanma kararına, duruşmaya katılan kişinin kendisi olmadığına, atılan imzanın kendisi tarafından atılmadığına ilişkin bir iddiasının mevcut olmadığı, Amasra Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2022/97 E. sayılı dosyasında tek tanık beyanının ortak çocukları olduğu, ceza dosyasının kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği, yargılanmanın iadesi şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacı kadının istinaf başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

2.Uyuşmazlığın çözümü için yargılamanın iadesi kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

3.Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.

4.Yargılamanın iadesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddî anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5165).

5.Belirtmek gerekir ki, karar kesinleşmiş olsa dahi bazı yargısal hatalar çok ağır olabilir, toplum vicdanını derin bir şekilde zedeleyebilir ve hukuk düzenine duyulan güveni ortadan kaldırabilir. Bu ağır ve kabulü zor hataların karar kesinleştikten sonra anlaşılması hâlinde dahi, kararı ayakta tutmaya çalışmak, kesinleşmenin amaçladığı hukuki güvenliği zedeleyecek, hukuk barışını bozacak, adalet hissine dokunacaktır. Yargılama sırasında meydana gelen hatalar ve eksiklikler çok ağır ise bu tür kararlara karşı olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi (veya yargılamanın yenilenmesi ya da iade-i muhakeme) yolu kabul edilmiştir (M., Özekes: Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2323, 2324).

6.Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz. Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddî olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddî olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddî olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddî olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. (Yargıtay HGK. E.2013/4-1008-K.2014/490)

7. 4721 Sayılı Kanun'un 166. maddesinin üçüncü fıkrası “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir, Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

8.Somut olayda; davacı kadının anlaşmalı boşanma davası yargılamasında boşanmak istememesine rağmen davalı erkeğin, ortak çocukları ve davacı kadını korkutacak şekilde tehdit ettiği, hem kendisi hem de kızının can güvenliği, ölüm tehdidi ve korkusu ile davalı erkeğin istediği şekilde ve şartlarda anlaşmalı boşanmayı kabul etmek zorunda kaldığı, kadının ailesinin yanına dönünce suç duyurusunda bulunduğu ve Amasra Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2022/97 E. sayılı dosyası ile erkeğin “tehdit" suçunun gerçekleştirdiğinin sabit olması nedeniyle davalı erkeğin cezalandırılmasına karar verildiği, taraflar arasındaki gerçekleşen anlaşmalı boşanma davasında davacı kadının iradesinin serbestçe açıklanmadığının ispat edildiği, davacı kadın için yargılamanın iadesi şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır. O halde davacının iradesinin sakatlanması nedeniyle yargılamanın iadesi talebinin kabulüyle davanın esası hakkında yeniden yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde olmadığından, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.04.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır