Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Best FM canlı yayınında Ersoy Dede’nin konuğu oldu. Gündeme ilişkin soruları cevaplayan Adalet Bakanı Tunç, 9. Yargı Paketi’yle ilgili açıklamalarda bulundu. 8. Yargı Paketi’nin yerel seçimler öncesi yasalaştığını anımsatan Bakan Tunç, 9. Yargı Paketi’nin taslak çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu ve 20’den fazla kanunda değişiklik içerdiğini söyledi. 9. Yargı Paketi’nde yer alacak düzenlemelerden birinin de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) terör örgütlerine finans sağlayan kuruluşlara şirketlere yönelik kayyum tayin edilmesiyle ilgili olduğunu kaydeden Bakan Tunç, “Suç gelirlerinin aklanmasıyla ilgili özellikle adi örgütler bakımından da TMSF’nin kayyum tayin edilebilmesine yönelik bir düzenleme taslağı var.” ifadelerini kullandı.
HÜKÜMLÜ VE YÜKÜMLÜLERİN MESLEK SAHİBİ OLMALARINA YÖNELİK DÜZENLEMELER OLACAK
İnfaz kanununda bugüne kadar çok sayıda değişiklik yapıldığını hatırlatan Bakan Tunç, cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları daha önce de açıkladıklarını dile getirdi. Bakan Tunç, hükümlülerin topluma kazandırılmasının önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“İnfaz bittikten sonra suçlu cezaevinden tahliye olduktan sonra da bir meslek sahibi olsun bu konuda cezaevlerimizde İşyurtlarımız vasıtasıyla onları hem üretime destek anlamında hem de meslek kazandırma anlamında da önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Özellikle cezaevinden tahliye olduktan sonra onların ıslahı ve toplumda faydalı olmaları anlamında birtakım tedbirler uygulamaya yönelik düzenlemeler var.”
KARARLAR ADLİ TIBBIN VERDİĞİ RAPORLAR DOĞRULTUSUNDA ALINIYOR
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya fenomenleriyle gündeme gelen denetimli serbestlik ve adli kontrol kararlarına yönelik bir soruya ilişkin de şu şekilde değerlendirmelerde bulundu:
“Adli tıp bağımsız bilirkişi kurumumuz, dolayısıyla orada raporları verecek olanlar da yetkin kişiler, kurul halinde çalışıyorlar. Adli tıbbın vereceği raporlar doğrultusunda hakimlerimizin, savcılarımızın verdiği kararlar söz konusu oluyor. Kişilerin talepleri olabilir ama bu talepler hukuki midir değil midir, adli tıbbın raporları bu konuda ne diyor, tüm bunlar hepsi değerlendirilerek yargımız tarafından verilecek kararlar. Son zamanlarda özellikle gerek suç gelirlerinin aklanması noktasında diğer mafya ve çetelerle mücadele anlamında emniyetimizin ve yargımızın önemli mücadelesi var. Bu mücadele 22 yıldan bu yana özellikle hükümetimizin, milletimizin huzur ve güvenliğini bozmaya yönelik şer şebekeleriyle, çetelerle mücadelesini hep beraber başından beri takip ediyoruz.”
Bakan Tunç, 9. Yargı Paketi’nde noterlik hizmetleri, soy bağının reddi, casusluk suçlarına ilişkin çeşitli düzenlemelerin yer alacağını dile getirdi.
ULUSLARARASI KURULUŞLARIN SESSİZLİĞİ ÜZÜNTÜ VERİCİ
Bakan Tunç, 7 Ekim’den bu yana Gazze'de, insanlık suçu işlendiğini dile getirerek, “Dünyanın değişik ülkelerinde meydanlarda İsrailli saldırganlara yönelik protestolar, Filistin'e destek mitingleri arttı. Ama uluslararası kuruluşların sessizliği harekete geçmemesi de maalesef üzüntü verici. Tabii İsrail devleti bir asırdan bu yana Filistinlilerin topraklarını işgal etmiş durumda. Birleşmiş Milletlerin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun, Güvenlik Konseyinin sayısız kararları var, 100’e yakın karar var. Bunların hiçbirisine uymayan İsrail devleti yani bir devlet gibi hareket etmiyor maalesef bir örgüt gibi hareket ediyor.” dedi.
Uluslararası Adalet Divanında İsrail’e açılan davaya Türkiye’nin müdahil olarak katılmasına yönelik hazırlıkların da devam ettiğini belirten Bakan Tunç, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısının 7 Ekim'den sonraki olaylarla ilgili yaptığı açıklamaların olumlu olduğunu belirterek, “Önemli olan bu soruşturmayı bir an önce davaya dönüştürmek.” dedi.
Bakan Tunç insanlığın gözü önünde 15 bin çocuğun katledildiğini dile getirerek sözlerine şöyle devam etti:
“Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısının elinde dosyayı beklemesi için hiç sebep yok. Bir dakika bile beklemeden davayı açması lazım hatta tutuklama taleplerinde bulunması dolayısıyla Uluslararası Ceza Mahkemesinde de bu yargılama süresinin başlaması lazım. Bu anlamdaki çağrımızı dile getirmiştik. Türkiye olarak hep Filistin davasının yanında olduk. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Dışişleri Bakanımız 7 Ekim'den sonra da orada ateşkesin sağlanabilmesi için büyük gayret gösterdi. Bölge liderleriyle, dünya liderleriyle görüşmeler yaptı. Ama maalesef tabii uluslararası sistem insanlığın sorunlarına cevap verebilecek nitelikte değil.