KARARLAR

AYM'nin 2021/18557 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 23/10/2024 tarihli ve 2021/18557 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÜLKÜ DALMIŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/18557)

 

Karar Tarihi: 23/10/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ali Erdem ŞAHİN

Başvurucu

:

Ülkü DALMIŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamu görevlisinin amirine karşı kullandığı ifadelerden dolayı disiplin cezası ile cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte Kars Emniyet Müdürlüğünde mühendis olarak görev yapmaktadır.

3. Somut olay, başvurucunun yaptığı ölü doğumun (anne karnında bebek ölümü) hemen ardından yaşanmıştır. Başvurucu, Emniyet Müdürlüğü yerleşkesi dışında İl Emniyet Müdürü F.K. ile karşılaşmış ve kendisine hitaben "Size çok teşekkür ederim, bana çok yardımcı oldunuz çocuğumu sizin yüzünüzden kaybettim. Size hakkımı helal etmiyorum, Allah sizi bildiği gibi yapsın." şeklinde bir söylemde bulunmuştur.

4. Bahse konu ifadeler nedeniyle başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır. Soruşturma neticesinde başvurucunun İl Emniyet Müdürü'nün göreviyle ilgili bir eylemini eleştirmediği ancak söylenen sözlerin meslek etiğiyle bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır. Nihayetinde başvurucunun 24/4/1979 tarihli ve 16618 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün (Tüzük) 5. maddesinin birinci fıkrasının A bendinin (10) numaralı alt bendinde yer alan "Görev dışında amir veya üstlerine saygısız davranmak" fiili kapsamında 3 günlük aylık kesimi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

5. Başvurucu, söz konusu disiplin cezasının iptali talebiyle idare mahkemesi nezdinde dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, disiplin cezasının dayanağı olan Tüzük maddesi ile birlikte 23/1/2017 tarihli ve 29957 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) geçici birinci maddesinde belirtilen bu Tüzük'e göre "resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının bu KHK hükümleri uyarınca verilmiş addolunacağı" hükmüne yer verdiği kararında, kullanılan ifadelerin eleştirici mahiyette ve saygısızca olduğunu, emniyet teşkilatının özellik arz eden yapısı itibarıyla cezalandırılabileceğini belirterek fiilin işlendiği kanaatiyle davanın reddine karar vermiştir. Anılan karar istinaf kanun yolunda kesinleşmiştir.

6. Başvurucu, nihai kararı 1/3/2021 tarihinde öğrendikten sonra 29/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu; yaptığı ölü doğumun ardından eczaneden ilaçlarını almaya giderken F.K. ile karşılaştığını, konuştuklarını ancak başvuru konusu ifadeleri kullanmadığını ve saygısızlık etmediğini, bunun yanında anılan ifadeleri kullanmış olsaydı dahi sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını belirterek somut olayda ifade özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ... aykırı olamaz.”

11. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir. Buna göre somut olayda öncelikle müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığı incelenecektir.

12. Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda Anayasa'nın 13. maddesinin emredici hükmü gereğince öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır (kanunilik şartına çeşitli bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35; Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61).

13. Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin daha esnek uygulandığı idari suçlar yönünden de kanun metninde suç ve cezalara ilişkin olarak genel bir şekilde atıfla yetinilmesi yeterli olmayıp söz konusu düzenlemelerin içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu açıdan kanun, bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek nitelikte olmalıdır (AYM, E.2014/100, K.2015/6, 14/1/2015). Bu nitelikleri haiz bir kanuni düzenleme ile uzmanlık gerektiren veya teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi konusunda yürütme organına yetki verilmesi, kanuni düzenleme ilkesine aykırılık oluşturmaz. Diğer bir ifadeyle disiplin suç ve cezalarının da çerçevesi kanunla belirlenmeli, kanun bireyler için belirli bir açıklık ve kesinlikte olmalıdır (Tuncer Yığcı, B. No: 2015/5402, 6/2/2019, § 47; AYM, E.2018/110, K.2018/99, 17/10/2018; Kardelen Hasret Kaygusuz, B. No: 2017/38607, 18/5/2021, § 44).

14. Somut olayda kamu görevlisi olan başvurucu, eylemi nedeniyle Tüzük'ün ilgili maddesi kapsamında disiplin cezası ile cezalandırılmıştır (bkz. §§ 3, 4). Anayasa Mahkemesi İsmail Karaca (B. No: 2017/26460, 21/4/2021) başvurusunda aynı Tüzük'e dayanılarak yapılan disiplin cezası şeklindeki müdahaleyi ifade özgürlüğü yönünden incelemiş; disiplin suçlarının tüzükle belirlenmesini öngören kanun maddesinin soyut ve genel bir ölçütle Tüzük'e atıf yaptığını belirterek yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlemeyen ve ilgili kişilerin (emniyet teşkilatı mensupları) hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını yeterli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanımayan söz konusu düzenlemeye dayanan müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bununla birlikte aynı düzenlemeye yönelik yapılan itiraz başvurusunda da Anayasa Mahkemesinin benzer değerlendirmelerle ilgili hükmün iptaline karar verdiğini de vurgulamıştır (AYM, E.2015/85, K.2016/3, 13/1/2016; benzer değerlendirmeler için bkz. Seyit Cingöz (2), B. No: 2019/2314, 11/5/2023, § 14).

15. Nihayetinde somut başvuruda İsmail Karaca başvurusunda olduğu gibi Tüzük kapsamında bir müdahalede bulunulduğu anlaşıldığından, sözü edilen kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda disiplin cezası şeklindeki müdahalenin kanunla öngörülmediği kanaatine ulaşılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

18. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiğiyargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Erzurum 2. İdare Mahkemesine (E.2017/1699, K.2018/920) GÖNDERİLMESİNE,

D. 487,60 TL harç ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.