“Avukat bey müvekkilinizin istediği parayı ben bugün bankaya mevduata yatırsam 1.5-2 yılın sonunda davayı kazanırsanız mevduatta biriken paradan kazandığınız miktarı öderim ve üstüne bana para da kalır. Sonuçta ben kârlı olurum. Siz benim teklifimi (müvekkilin alacağının çok altında, gülünç bir teklif) kabul edin ve bu dosyayı burada kapatalım.” bu sözler bir arabuluculuk görüşmesinde borçluya ait sözler.
Evet gerçekten de yasal faizin %9 olduğu günümüz ekonomik konjonktüründe, karşı taraf bu sözlerinde hiç de haksız sayılmaz. Keza internet üzerinden yaptığım araştırmada bugün yıllık %54-55 faiz oranıyla mevduat hesabı açabileceğin bankalar bulunmaktadır. Sonuçta bir taraftan borcuna %9 yasal faiz işlemesine karşılık borçlu, o gün arabulucuda ödeyeceği borcunu % 55 faizle bir bankaya yatırdığı takdirde her türlü kârlı çıkmaktadır.
Şu halde durum bu iken borçlu neden arabuluculuk görüşmesinde anlaşarak borcunu ödesin ki borçlu için dava yoluna gitmek daha mantıklı. Arabulucunun gösterebileceği olağan üstü iletişim teknikleri de dahil olmak üzere hemen her durumda borçlu borcunu ödemeyecek ve nice güzel düşünce ve amaçlarla getirilen arabuluculuk sistemi de uygulanamaz hale gelecektir. Nitekim gelmektedir de.
Üzülerek belirtmek gerekir ki günümüz adalet sistemi iş yoğunluğu nedeniyle adeta çatırdamaktadır. Ülkemizde ne yazık ki davalar çok uzun sürmekte ve bu durum da kabul edilmelidir ki vatandaşı ciddi anlamda mağdur etmektedir.(Bu konuya dair yazdığım bir başka yazı Bkz: https://www.hukukihaber.net/adalet-gecikmez-tez-verilmeli-davalarin-gereginden-fazla-uzun-surmesi-uzerine)
Keza bu durumu her bir meslektaşımın farklı şekillerde tanıklığıyla mahkemelerin işleyişi göstermektedir. Nitekim en son yaşadığım olayda, açtığım bir tüketici davasına mahkeme ön inceleme duruşma tarihini iş yoğunluğu sebebiyle 7 ay sonraya yani eylül ayına verebilmiştir.
İşte arabuluculuk kurumu, devlet yargısının bu iş yükünü hafifletmesine yardım edecek çözüm yollarından birisidir. O halde gayet isabetli bir şekilde arabuluculuk sistemini Türk hukuk sistemine getiren kanun koyucu; bu sistemin önündeki engelleri de kaldırmalıdır ve bu engellerden biri de yasal faizin günümüz ekonomik konjonktürüne göre oldukça düşük kalmış olmasıdır.
Bilindiği üzere arabuluculuk sistemi; yargının iş yükünü hafifletmesinin yanında devlet yargısına göre daha hızlı, sosyal ve ekonomik yönden de az maliyetli olması bakımından vatandaşın oldukça lehinedir. Bu sistemin daha çok işlerlik kazanması öncelikle uygulamadaki biz hukukçuların gayretine bağlı olduğu gibi şüphesiz kanun koyucunun bu sistemin önündeki engelleri kaldırmasına da bağlıdır.
Orhan Gaziye ait “Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür.” sözünde de vurgulandığı gibi doğru hükmü de gecikmesiyle bir zulüm haline getiren yargının yavaş işleyişi bir an önce çözülmelidir. Bu çözümün bir parçası olan arabuluculuğun önündeki engellerin-yasal faizin düşüklüğü bu engellerden birisidir.- kaldırılması gerekir.
Bu itibarla günümüz ekonomik gerçekliğine göre oldukça düşük kalmış olan yasal faiz bugün borçluya güven, alacaklıya korku vermekte olup arabuluculuk sisteminin de önünde bir engeldir. Bu durumun yasa koyucu tarafından dikkate alınarak düzeltileceğini ümit ediyorum.
Av. Turan ÖZKAYA