“Zincirleme” terimi sözlük anlamı olarak “art arda gelen, birbirini izleyen, arkası kesilmeyen” deyimleri ile ifade edilmektedir. Buradan hareketle zincirleme suç kavramını; birbiri ardına gelen, birbirine bağlı suçlar topluluğu olarak tanımlayabiliriz.[1]
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43/1’inci maddesinde zincirleme suç kavramı, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda, bir kişiye karşı, aynı suçun, birden fazla işlenmesi olarak tanımlanmıştır.
Zincirleme suç; suçların içtimaının bir türüdür; her biri başlı başına suç oluşturan çok sayıda suçların biraraya gelmesiyle ortaya çıkmaktadır.
Zincire dâhil olan suçların bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirilmesi halinde zincirleme suç kurumu ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenle bu kurum birden çok suçlar topluluğu olarak değerlendirmeye alınmalıdır. Zincirleme suç, bu özellikleri nedeni ile “ne kadar suç varsa o kadar ceza vardır.” şeklindeki gerçek içtima kuralından ayrılmakta ve bu kurala önemli bir istisna getirmektedir.[2]
5237 sayılı TCK’nin 43/1 maddesinde tanımlanan zincirleme suçun oluşabilmesi için üç şart aranır: 429[3]
a. Aynı suçun değişik zamanlarda birden çok işlenmesi, yani birden fazla suçun bulunması,[4]
b. Bir suç işleme kararının bulunması,
c. Bir kişiye karşı suçun işlenmesi.[5]
Zincirleme suç halinde,[6] yasal düzenlemede suç olarak tanımlanan eylem birden fazla gerçekleştirilmekte ve bu şekilde aynı suç çok sayıda işlenmektedir. Bu suçların her biri ayrı bir eylem ve bu eylemlerin her biri ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fakat fail bu şekilde çok sayıda suç işlemesine karşın, fail bu suçların her birinden dolayı ayrı ayrı cezalandırılmamaktadır. Bu halde, Faile bir ceza verilmekte, fakat ceza teselsül nedeniyle artırılmaktadır.[7]
5237 sayılı TCK’nin 43/2 maddesinde isi zincirleme suçun ikinci türü tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Zincirleme suçlarda haksız tahrikin uygulanabilirliği öğreti ve uygulamada tartışmalara neden olmaktadır.
ÖĞRETİDEKİ GÖRÜŞLER
Öğretide, haksız tahrikin devamlılık gösteren suçların başlangıcında düşünülse dahi tek eylemle devamlılık öğesi oluşmayacağından bu suçlarda haksız tahrik uygulanmayacağı yönünde görüşler bulunmaktadır.[8]
Bazı yazarlar ise, bu suç türünde ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin uygulanması açısından zincirleme suça dâhil eylemler bağımsızlıklarını muhafaza ettiklerinden kanuni bir hafifletici sebep olan haksız tahrikin de burada uygulanabileceği yönünde görüş bildirmektedirler.[9]
Bu görüş sahipleri, bu değerlendirmenin her somut olay göz önüne alınarak yapılması gerektiğini, başlangıçta var olan haksız tahrikin zaman geçtikçe etkisini kaybetmesi, zayıflaması ihtimali olduğunu, bu nedenle zincirleme suçlarda ve bilhassa hem zaman sayılabilecek hareketlerle “kanunun aynı hükmünün ihlali” durumunda (örneğin, haksız yere tahrik edilenin kalabalığa silahını boşaltması ve birçok kimseyi yaralaması) haksız tahrikin kabul edilebilir olduğunu ifade etmektedirler.[10]
Yine öğretide, zincirleme suçta değişik zamanlarda birden fazla suçun (aynı kasıtla) işlenmesi halinin söz konusu olduğu, bu nedenle işlenen her suçta, failin kışkırtma sonucu kapıldığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket edip etmediği hususunun araştırılması gerektiği yönünde görüşler de dile getirilmiştir.[11]
Örneğin, kendisini dolandıran şahsın evinin camını kıran, bununla da yetinmeyip aynı kızgınlıkla bir saat sonra bu şahsın arabasına taş atan failin eylemi zincirleme biçimde işlenen eşyaya zarar vermek suçunu oluşturur. Bu durumda fail hakkında haksız tahrik uygulanması gerekir.
Yargıtay da, zincirleme suçta koşulların varlığı halinde haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceği kanaatindedir.[12]
SONUÇ
Zincirleme suçlarda, somut olayın özelliklerine göre koşulların varlığı halinde, haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi mümkündür. Zincirleme suç, aynı suçun bir suç işleme kararı ile gerçekleştirilmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle birden fazla işlenmiş suç olsa da, fail bu suçları bir suç işleme kararı ile gerçekleştirmektedir. Yani failin suç işleme iradesi aslında tektir.
Örneğin, mağdurun veya mağdurların haksız bir fiilinin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin tesiri altında failin mağdurlara yönelik suç işlemesi (örneğin, hakaret, tehdit) halinde haksız tahrik hükümleri uygulanabilir.
Burada aynı suç işleme kararında birlik veya aynı suç işleme kararı altında birden fazla suç işleme hali söz konusudur. Bu durumda da fail hakkında haksız tahrik indirimi söz konusu olacaktır.
Zincirleme suçun varlığı halinde önce temel ceza belirlenmelidir. Daha ağır cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda temel cezada önce arttırma sonra indirme yapılmalıdır. Tespit edilecek olan bu ceza üzerinden da teşebbüs, iştirak hükümleri uygulanıp peşinden 5237 sayılı TCK’nin 43 ncü maddesi ile cezanın arttırılması yoluna gidilmelidir. Bundan sonraki aşamada ise, 5237 sayılı TCK’nin 61/5 maddesi gereğince haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve şahsi indirim nedenleri tatbik edilmelidir.[13]
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
------------------------------
[1] Şeker, İdris, “Zincirleme Suç”, Adalet Dergisi, Ocak 2010, Sayı. 36
[2]Demirbaş, Timur, “Türk Ceza Kanununda Özel Haksız Tahrik Halleri”, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1985 Demirbaş, s. 489; Bayar, Ahmet Hamdi, “Zincirleme Suçun Benzer Kurumlarla Karşılaştırması”, Adalet Dergisi, 2012, Sayı:42, s. 111
[3] Yargıtay CGK.’nun 02.10.2007-6-195/197 E.K. sayılı kararına göre, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması, bu suçların aynı suç işleme kararıyla işlenmesi koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt 34, Sayı 9, Eylül 2008, s.1825
[4] 5237 sayılı TCK.’nun 43/1 nci maddesinde “değişik zamanlarda” denilmesi karşısında, aynı anda işlenen eylemlere zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanmaz. Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt:34, Sayı:4, Nisan 2008, s. 801
[5] Artuk, Mehmet Emin/Gökçen, Ahmet/ Yenidünya, A. Caner, “Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Turhan Kitapevi, Ankara, 2011, Beşinci Bası Artuk/Gökcen/Yenidünya, s.675
[6] Yargıtay 11. CD.’nin 26.02.2007 tarih ve 2006/9038 E., 2007/1126 K. sayılı kararından; “sanığın sahte nüfus cüzdanı kullanarak şirket kurup, sahte vergi levhası, sahte vekaletname ve imza sirküleri ile bankaya müracaat ederek kredi aldığının anlaşılması karşısında eylem 5237 Sayılı TCK.’nın 204/1-3 ve 43/1 maddeleri kapsamında kalır.” Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt 33, S.10, Ekim 2007, s. 1988
[7] Özgenç, İzzet, “Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi Genel Hükümler”, Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası, Ankara, 2005, Üçüncü Bası Özgenç, “Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi Genel Hükümler”, s.554
[8] Aktaş, Yusuf, “Tahrik, Teşebbüs ve Cezanın Kurulması”, Fon Matbaası, Ankara, 1976 Aktaş, s.128
[9] Erem, Faruk/Danışman, Ahmet/Artuk, Mehmet Emin, “Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Seçkin Yayınevi, Ankara, 1997, Ondördüncü Bası Erem/Danışman/Artuk, s.607.
[10]Erem, Faruk/Danışman, Ahmet/Artuk, Mehmet Emin, “Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Seçkin Yayınevi, Ankara, 1997, Ondördüncü Bası Erem/Danışman/Artuk, s.607.
[11] Tutumlu, Mehmet Akif, “Türk Ceza Hukukunda Haksız Tahrik Genel ve Özel Hükümler”, Adil Yayınevi, Ankara, 1999, Birinci Bası, s.42
[12] Y.4.CD, E. 2015/18577, K. 2017/22422, T. 16.10.2017: “…1-Sanığın, hakaret eylemlerini aynı gün içinde çok kısa aralıklarla mesajlar göndererek gerçekleştirmesi karşısında eylemlerin tek bir suç olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışılmadan, TCK'nın 43/1. maddesi uygulanarak ceza tayini, 2-Sanık hakkında hakaret suçundan TCK'nın 43. maddesinin uygulanmasına yönelik ek savunma hakkı tanınmadan, cezanın zincirleme suç hükümleri gereğince artırımına karar verilerek CMK'nın 226. maddesine aykırı davranılması, 3-Sanığın savunması ve katılanın beyanlarından, sanıkla katılanın boşandıktan sonra ortak çocuklarının sanığa gösterilmemesi nedeniyle sanığın suça konu mesajları gönderdiğinin anlaşılması karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak sonucuna göre TCK'nın 29 ve 129. maddelerindeki haksız tahrik hükümlerinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,…”; Y.4.CD, E.2016/4140, K.2017/24931, KT. 15.11.2017: “…aa-Sanığın savunmasında, katılanların dedikodu yaptıklarını, kendisi ve kardeşini öldürmekle tehdit ettiklerini, aralarında davalar olduğunu belirtmesi, suç tarihi itibariyle alınan adli rapor içeriğine göre sanığın da yaralandığının anlaşılması karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak sonucuna göre TCK'nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünün sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, bb-Sanık savunmasında, katılanlar ile aralarında benzer suçlardan davalar olduğunun belirtilmesi karşısında, ilgili dava dosyaları getirtilerek, aşamasına göre bu dava ile birleştirilmesi, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek TCK'nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile hükümler kurulması,
[13] Bakıcı, Sedat, “5237 Sayılı Yasa Kapsamında Ceza Hukuku Genel Hükümleri”, Adalet Yayınevi, Ankara, 2008, İkinci Bası Bakıcı, s.964