ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARIN HUKUKİ GELECEĞİ: VELAYETTEN VESAYETE GEÇİŞİN ÖNEMİ

Abone Ol

Çocukluktan yetişkinliğe geçiş, her bireyin hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Ancak zihinsel engelli bireyler için bu geçiş, sadece yaşın ilerlemesiyle değil, aynı zamanda hukuki statülerinde köklü bir değişimle de kendini gösterir. Türk Medeni Kanunu'na göre, bir çocuk 18 yaşını doldurduğunda "ergin" kabul edilir ve ebeveynlerinin üzerindeki "velayet" yetkisi kendiliğinden sona erer. Bu durum, zihinsel engelli bir evladı olan aileler için, çocuğun menfaatlerini korumaya devam etmek adına "vesayet" kurumuna geçişi zorunlu kılar. Bu makale, bu hassas hukuki yolculuğun nedenlerini, süreçlerini ve ailelerin dikkat etmesi gereken kritik noktaları ele almaktadır.

Yasal Çerçeve: Velayet ve Vesayetin Hukuki Temelleri

Türk Medeni Kanunu, bireylerin hak ve sorumluluklarını yaş ve zihinsel yeterliliklerine göre düzenler. Bu düzenlemeler, zihinsel engelli bireylerin korunmasını ve toplumsal hayata katılımlarını sağlamayı hedefler.

Velayet: Ebeveynlik Yetkisinin Sınırları

Velayet, anne ve babanın ergin olmayan çocuklarının şahsı ve malları üzerindeki hak, görev ve yetkilerini ifade eder. Bu yetki, çocuğun eğitimi, bakımı, temsili ve malvarlığının yönetimi gibi geniş bir alanı kapsar. TMK m. 335 uyarınca, ergin olmayan çocuk velayet altındadır ve yasal bir sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.

Ancak, bu yetki çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla, evlenmesiyle veya mahkeme kararıyla ergin kılınmasıyla kendiliğinden sona erer. Zihinsel engelli bir birey 18 yaşına geldiğinde, fiziksel olarak ergin olsa da, zihinsel kapasitesi nedeniyle kendi kararlarını alma ve işlerini yönetme yeteneğinden yoksun olabilir. Bu durumda, velayetin sona ermesiyle ortaya çıkan hukuki boşluk, bireyin korunmasız kalmasına yol açabilir. İşte bu noktada vesayet kurumu devreye girer.

Vesayet: Ergin Bireylerin Koruma Kalkanı

Vesayet, Türk Medeni Kanunu'nun 403. maddesinde tanımlandığı üzere, küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlü olan vasi atanmasıyla kurulan bir hukuki müessesedir. Zihinsel engelli bireyler için vesayetin temel dayanağı, TMK m. 405'te belirtilen "akıl hastalığı veya akıl zayıflığı" halidir.

Bu madde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen, korunması ve bakımı için sürekli yardıma ihtiyaç duyan veya başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanabileceğini hükme bağlar. Kısıtlama kararı, bireyin medeni haklarını kullanma yetkisini sınırlar ve bu hakların vasi aracılığıyla kullanılmasını sağlar. Bu süreç, velayetin aksine, mahkeme kararıyla tesis edilir ve vasi, mahkemenin denetimi altında görev yapar.

Vesayet Davası Süreci: Adım Adım Hukuki Güvence

Zihinsel engelli bir bireyin 18 yaşını doldurmasıyla velayet sona erdiğinde, bireyin hukuki menfaatlerini korumak için vesayet davası açılması zorunludur. Bu dava, bireyin gelecekteki yaşamını güvence altına alacak kritik bir adımdır.

Yetkili Mahkeme ve Başvuru Şekli

Vesayet davası, Türk Medeni Kanunu'nun 411. maddesi uyarınca, vesayet altına alınması talep edilecek kişinin yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılır.

Bu dava, "hasımsız" bir dava niteliğindedir; yani karşı tarafı olmayan, mahkemenin resen karar vermesi gereken bir yargılama türüdür. Sulh Hukuk Mahkemesi, vasi atama, vesayetin yürütülmesi ve vesayet altındaki kişinin korunmasına yönelik tüm usul ve esasları belirleyen "vesayet makamı" olarak görev yapar.

Sağlık Kurulu Raporunun Önemi

Vesayet davasının en temel ve vazgeçilmez belgesi, bireyin akıl hastalığı veya akıl zayıflığını teyit eden tam teşekküllü bir sağlık kuruluşundan alınmış resmi sağlık kurulu raporudur. TMK m. 409, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verileceğini açıkça belirtir.

Bu rapor, mahkemenin kısıtlama kararı verebilmesi için yasal bir zorunluluktur ve mahkemenin takdir yetkisini kısıtlar. Raporun içeriği, özellikle "ağır engelli" veya %60 ve üzeri engellilik ibareleri, bireyin sosyal yardımlara ve haklara erişimini doğrudan etkilediği için büyük önem taşır. Raporun usulüne uygun ve eksiksiz düzenlenmesi, davanın hızlı ve olumlu sonuçlanması için hayati derecede önemlidir.

Vasi Atanması ve Vasinin Sorumlulukları

Kısıtlama kararıyla birlikte mahkeme, bireye bir vasi atar. Vasi, TMK m. 403 uyarınca, vesayet altındaki kişinin kişiliği ve malvarlığı ile ilgili tüm menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.

Vasi seçiminde mahkeme, TMK m. 414'e göre öncelikle vesayet altına alınacak kişinin eşini veya yakın hısımlarını değerlendirir.

Ancak bu bir zorunluluk değildir; mahkeme, vasilik koşullarına sahip en uygun kişiyi atar. Vasinin görevleri arasında, kısıtlının bakımını, eğitimini sağlamak, malvarlığını yönetmek ve her yıl mahkemeye hesap vermek bulunur. Özellikle malvarlığına ilişkin önemli işlemler (taşınmaz alım satımı, borçlanma, dava açma gibi) için vesayet makamından izin alınması zorunludur (TMK m. 462, 463).

Vasinin bu yükümlülükleri ihmal etmesi, hukuki sorumluluğunu doğurur ve hatta görevden alınmasına neden olabilir.

Zihinsel Engelli Bireylerin Hakları ve Vesayetin Rolü

Vesayet kararı, zihinsel engelli bireyin sadece hukuki temsiliyetini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bir dizi sosyal ve ekonomik haktan yararlanabilmesinin de önünü açar.

Miras ve Malvarlığı Hakları

Zihinsel engelli bireyler, Türk Medeni Kanunu'na göre tam ve eşit miras hakkına sahiptirler (TMK m. 495). Engellilik durumu, miras payını etkilemez. Vesayet süreci, bireyin miras haklarını kullanabilmesini ve miras payının korunmasını sağlayan yasal bir güvencedir. Vasi, mirasın reddi veya kabulü gibi işlemlerde vesayet makamının iznini almak zorundadır.

Sosyal Güvenlik ve Ekonomik Destekler

Vesayet kararı, zihinsel engelli bireylerin sosyal güvenlik ve ekonomik haklardan faydalanabilmesi için yasal bir zemin oluşturur:

- SGK Sağlık Yardımı: 18 yaşını dolduran zihinsel engelli bireylerin, maluliyet tespiti yapılması halinde anne veya babasının sağlık yardımından düşürülmeden kesintisiz sağlık yardımına devam etmeleri mümkündür. Bu nedenle, 18 yaş öncesinde SGK'ya başvurarak maluliyet tespit işleminin yapılması önemlidir.

- Engelli Aylığı ve Evde Bakım Maaşı: 2022 sayılı Kanun kapsamında, belirli gelir şartlarını sağlayan ve sigortalı bir işte çalışmayan zihinsel engelli bireyler veya vasileri, engelli aylığına başvurabilirler. Ağır engelli bireylere bakmakla yükümlü olan kişilere ise evde bakım maaşı bağlanır.

- ÖTV ve MTV Muafiyetleri: Engellilik oranı %90 ve üzerinde olan bireyler, ÖTV ve MTV muafiyetlerinden yararlanarak araç edinebilirler. Bu muafiyetler, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda düzenlenmiştir.

Karşılaşılan Zorluklar ve Hukuki Danışmanlığın Önemi

Vesayet süreci, idari ve yargısal birçok prosedürü barındıran, teknik bilgi gerektiren karmaşık bir süreçtir. Başvurunun doğru mahkemeye, eksiksiz belgelerle yapılması ve özellikle hukuki geçerliliği olan tam teşekküllü bir sağlık kurulu raporunun temini, davanın hızını ve sonucunu doğrudan etkiler. Süreç boyunca yaşanabilecek en ufak bir hata, mahkemenin davayı reddetmesine veya sürecin uzamasına yol açarak bireyin sosyal ve ekonomik haklardan mahrum kalmasına neden olabilir.

Bu nedenle, ailelerin bu hassas dönemde bir hukuk uzmanından yardım alması, doğru yasal adımların atılması, potansiyel risklerin belirlenmesi ve bireyin menfaatlerinin en üst düzeyde korunması için hayati önem taşır. Profesyonel hukuki danışmanlık, sürecin başından itibaren gerekli belgelerin hazırlanmasından, davanın en doğru ve hızlı şekilde yürütülmesine ve hatta dava sonrası vasinin yükümlülükleri konusunda danışmanlık verilmesine kadar kritik bir rol oynar.

Sonuç / Özet

18 yaşını dolduran zihinsel engelli çocukların velayeti konusu, aileler için hem duygusal hem de hukuki açıdan büyük bir sorumluluk ve geçiş dönemini ifade eder. Velayetin sona ermesiyle başlayan vesayet süreci, bireyin hukuki temsiliyetini, malvarlığının korunmasını ve sosyal haklara erişimini güvence altına almanın tek yoludur. Bu süreç, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda zihinsel engelli bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen, dikkat ve özen gerektiren çok katmanlı bir yolculuktur.

Olası hak kayıplarının önüne geçmek ve süreci en verimli şekilde yönetmek için, doğru hukuki adımların atılması, bireyin geleceğini güvence altına almanın ve ailenin omuzlarındaki yükü hafifletmenin en sağlam yoludur.

AV. SELENAY FEYZA BIKMAZ TÜREN & STJ. AV. ZEYNEP YILDIZ