YİNE BALYOZ

Abone Ol


TÜBİTAK bilirkişileri raporlarında dokümanların üst verilerinde değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin soruya;

“Dokümanlar CD ortamına aktarılmadan önce ilgili dosyaların son kullanıcı, dokümanların oluştuğu tarih, saat bilgisi, dokümanlar üzerinde işlem yapan son yazar bilgisi, en son kaydetme zamanı, kaç işlem yapıldığı gibi üst verilerde değişiklik yapılması mümkündür” cevabını vermiştir.

CD ve DVD içeriklerindeki dosyaların gerçekliğinin nasıl tespit edileceğine dair sorulan soruyu da cevaplayan bilirkişiler;

“Gerçekliğin dokümanın gerçekliğiyle ilgili olmayıp, gerçeklik teknik verilerin gerçekliğini kapsamaktadır” notunu da düşmüşlerdir. Yani bilirkişiler açıkça olayların gerçekliğinin ayrıca araştırılması gerekir demişlerdir. Ayrıca dijital deliller ne 1. Ordu Kmt.lığına ait bilgisayarlarda ne de mahkum edilen komutanlara ait bilgisayarlarda hazırlanmamıştır. Dijital verilerin hazırlandığı bilgisayarlar da bulunamamıştır.

Kararın dayandığı TÜBİTAK bilirkişi raporu dokümanların gerçekliğini söylememiştir. “Olayın gerçekliği ayrıca araştırılmalıdır” demiştir. Mahkum olan komutanların, uzman bilirkişilere yaptırdığı inceleme sonunda verilen raporlarda CD’lerin 2003 yılından sonra hazırlandığı ısrarla söylenmiştir. Ayrıca CD içerikleri dikkatle okunduğunda bu CD’lerde anlatılan olayların 2003 yılından sonraki yıllarda gündemde olan olaylar olduğu görülür ve bilirkişi raporuna ihtiyaç duyulmadan da CD’lerin 2003 yılından sonra hazırlandığı anlaşılır. Balyoz Harekat ve Darbe Planında BOP(Büyük Ortadoğu Projesi)dan bahsedilmektedir. CD’lerin oluşturulduğu iddia olunan tarihte dünyada kimsenin BOP’tan haberi yoktu. BOP’tan 2004 yılından sonra bahsedilmeye başlandı.

Yani mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı dokümanları TÜBİTAK bilirkişi heyeti gerçektir demiyordu. Makhum komutanların CD’leri incelettiği uzman bilirkişiler CD’lerin 2003 yılından sonra hazırlandığını söylüyordu. CD içeriğinde anlatılan bazı olaylar 2003 yılından sonra olan olaylardı. Deliller şüpheliydi. Mahkeme şüpheli delillerle komutanları mahkum etmişti.

Daire de delillerin şüpheli olduğunu görmemiş, mahkumiyet kararını onamıştır.

Aslında istenen ceza ne kadar ağır olursa olsun, deliller zayıfsa ve şüpheliyse şüphelilerin tutuklanmaması ve yargılamanın tutuksuz yapılması gerekirdi. CMK bu imkanı tanıyordu. Ama mahkeme delillerin şüpheli olduğunu dikkate almadan komutanları tutuklamış, ömürlerinden çalmış, bazılarını mesleğinden etmiştir. Olanlar milletimizi üzmüştür.

Bunları niçin yazıyorum? Poyrazköy Davasının görüldüğü 12. Ağır Ceza Mahkemesi şüpheleri gidermek için TÜBİTAK tarafından 5 numaralı diskin incelenmesini istedi. Gazete haberine göre bilirkişiler raporlarında internet ortamında kullanılmayan harddiske tarihi değiştirilen bilgisayarda hazırlanan dosyanın aktarıldığını, incelemeye konu olan diske 20 Haziran 2008’de 10:27:39’da sistem saati geri alınan bilgisayardan dosya aktarılmaya başlandığı, en son erişim zamanının da 9 Temmuz 2009 olduğunu, harddiskin internete hiç bağlanmadığını tespit etmişlerdir.

Bu son bilirkişi raporuyla mahkumiyete esas olan delillerin sonradan üretildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporu 10. Ağır Ceza Mahkemesine geldi mi? Bilmiyorum. Ama mahkumiyete esas alınan delillerin sahte olduğunun anlaşılması yargılamanın yenilenmesini gerektirir.

Yargılamanın yenilenmesi kararıyla mahkumların derhal tahliyesine karar verilmesi gerekir. Neticeyi merak ve heyecanla bekliyorum.

Talat ŞALK
Emekli Cumhuriyet Savcısı


(Bu köşe yazısı, sayın Talat ŞALK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)