YAYIN YASAĞININ YASAL DAYANAĞI VAR MIDIR?

Abone Ol

Bu yazıda kamuoyunu veya kişilerin haklarını önemli derecede etkileyebilen olaylarla ilgili olarak yayın yasağı tedbirinin uygulanıp uygulanamayacağı ile yaptırıma dair hukuki değerlendirme yapılmıştır. Mevzuatta ve uygulamada hakim kararıyla yayın yasağının hangi hallerde verilebileceği ele alınmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki doğrudan yayın yasağı konulabileceğine ilişkin yasal düzenleme yoktur. Kural olarak olayların haberleştirilmesinde yayım yasağı konulamayacağı prensibi benimsenmiştir. Başka bir deyişle mevzuatımızdaki düzenlemeler itibariyle temel kural, ifade (basın) özgürlüğü çerçevesinde yayın yapmak, olayları haberleştirmek serbesttir. Çok istisnai hallerde ise yasal şartlar oluştuğunda hakim tarafından yayın yasağı kararının verilmesi mümkündür. Anayasa’nın 28. maddesinin ve bu madde dayanağıyla çıkarılan yasa maddeleri ile sözleşme hükümleri birlikte dikkate alındığında maddeler halinde şunları söylemek mümkündür:

1) Kural olarak, yayın serbestliği ilkesi geçerli olup olaylara ilişkin basın yayın yoluyla yapılan haberler denetlenemez, yasaklanamaz.

2) Anayasa'nın "yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere" hükmü uyarınca;

a) Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla,

b) Kanunla belirtilecek sınırlar içinde,

c) Hakim tarafından verilen kararla olaylara ilişkin basın yayın yoluyla yapılan haberlere (yayınlara) yayın yasağı getirilebilir.

3) Anayasa'nın yukarıdaki hükmüne uygun olarak basılı eserler ile internet haber siteleri yönünden 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesindeki "Basın özgürlüğü, ...yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir" düzenlemesi getirilmiştir.

4) Yine Anayasa'nın aynı hükmüne uygun olarak radyo-televizyon yayınları yönünden 6112 sayılı Kanun’un 7. maddesindeki "... yargı kararları saklı kalmak kaydıyla durdurulamaz." düzenlemesi getirilmiştir.

6) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin 2. fıkrasındaki sınırlama nedenleri arasındaki yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için sınırlamalara veya yaptırımlara tabi tutulabilir. Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19. maddesinde görüş ve anlatım özgürlüğü, 12. maddesinde ise kişilik hakkının saldırısına kanunla korunması gerektiği düzenlenmiştir.[1]

Buna göre olaylara ilişkin olarak, ancak istisnai ve dar bir şekilde ve yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin sağlanmasına yönelik yayın-haber yapma yasağı kararı verilebilir.  Buna yasal dayanak, Anayasa'nın 28, 5187 sayılı Kanun'un 3, 6112 sayılı Kanun’un 7, Sözleşme’nin 10 ve Evrensel Bildirge’nin 12 ve 19. Maddeleridir. Mevzuat ve yüksek yargı kararları itibariyle ifade özgürlüğünün sınırlama sebepleri şunlardır:

- Ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün korunması,

- Kamu düzeninin-güvenliğinin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi,

- Sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması,

- Gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması olarak sayılmıştır.[2]

Hakim, yukarıdaki yasal nedenler içinde yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin sağlanmasının temini bakımından ancak istisnai ve dar şekilde yorum yaparak ayın yasağı kararı verebilir. İfade (basın) özgürlüğü istisnalara tabi olsa da bu istisnaların dar bir biçimde yorumlanması ve sınırlama nedeninin ikna edici bir biçimde ortaya konması gerektiği belirtilmiştir.[3] Dolayısıyla somut bir yargı faaliyeti nedeniyle yayın yasağı verilebilmesi için yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin tehlikeye girmiş olması, başka bir deyişle böyle bir kararın verilmemesi halinde yargı makamının-kararının gücü, otorite ve tarafsızlığının risk altına girdiğinin ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekir. Bir diğer önemli unsur da talebe konu edilen kişinin sıfatıdır. Normal (sade) vatandaşlar ile politikacı, kamuya mal olmuş, basın aracılığıyla ünlenmiş, “meşhur” diye tabir edilen sanatçı, sporcu, gazeteci, kamu görevlisi gibi kişileri birbirlerinden ayırarak değerlendirmek gerekir. Bu sıfattaki kişilerle ilgili olarak toplumun haber alma hakkı olduğu ve bunların daha fazla eleştiriye tahammül etmeleri ve bu açıdan basın özgürlüğünün daha geniş olması gerektiği kabul edilmiştir.[4]

Görevli ve yetkili hakim veya mahkeme yönünden yasada açıklık olmamakla birlikte kanaatimizce soruşturma veya davanın-yargısal işlemin yapıldığı yer sulh ceza hakimliği, görülen bir hukuk veya ceza davası varsa davaya bakan mahkemedir. Talep etme hakkına sahip kişi de bulunduğu yer hakimliğine müracaat edebilir. Yapılan soruşturma kapsamında cumhuriyet savcısının talepte bulunmasını engelleyen bir durum yoktur.

Yukarıdaki düzenleme ve hakim kararına aykırılığın yaptırımı ile ilgili olarak belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde aykırı hareket etmenin adli yaptırımı eğer yapılan bir adli soruşturma varsa 5237 sayılı TCK'nın 285/2. maddesinde "Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır." yer alan hükmüdür. Radyo-televizyonlar açısından ayrıca idari olarak RTÜK tarafından 6112 sayılı Kanun’un 32. maddesi gereğince idari yaptırımlar uygulanabilir. Yine aynı yasanın 7. maddesine göre, Basın Kanunu uyarınca getirilen yayın yasak ve kısıtlamalarına aykırı olarak yayın yapılması halinde RTÜK tarafından medya hizmet sağlayıcı kuruluşun programlarının yayını bir gün durdurulur. Bir yıl içinde; aykırılığın tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınlarının beş güne kadar, ikinci kez tekrar edilmesi halinde on beş güne kadar durdurulmasına, üçüncü kez tekrar edilmesi halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.

Hakim kararına aykırı yayın yapılması halinde, yayın ilgilisine yaptırım uygulanabilmesi için karardan haberdar olunduğunun açıkça tespit veya bunun ispatlanmış olması gerekir.

Çalışmanın hukukçu, basın yayın yetkilileri ve ilgililerine yasal yol gösterici ve yararlı olması umuduyla…

Asım EKREN

Cumhuriyet Savcısı

------------------

[1] Belirtilen mevzuatın dışında, 5651 sayılı Kanun’un internet içeriğinin çıkarılması ve/veya erişiminin engellenmesine yönelik 8, 8/A, 9, 9/A ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun kişiliğin korunmasına dair 24. Maddeleri de dikkate alınabilir.

[2] Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 17.01.2021 tarih, Esas, 2020/6817, Karar, 2021/1704 sayılı ilamı.

[3] Anayasa Mahkemesi, GK, 27.09.2023 tarih, B.No: 2021/8967, 35, R.G. 30.11.2023-32385; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 26.11.1991 tarih, Observer ve Guardian-Birleşik Krallık, A Serisi no: 216, B.No: 13585/88. AİHM’nin bu kararına Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.06.2020 tarih, Esas, 2017/4-1349, Karar, 2020/407 ve 23.06.2020 tarih, Esas, 2017/4-1406, Karar, 2020/449 sayılı ilamlarında da atıf yapılmıştır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 21.12.2023 tarih, Esas, 2021/17693, Karar, 2023/26149 sayılı ilamlar.

[4] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 14.10.2008 tarih, Esas, 2008/4-170, Karar, 13.02.2007 tarih, Esas, 2007/7-28, Karar, 2007/34; Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 21.12.2023 tarih, Esas, 2021/17693, Karar, 2023/26149; Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 12/04/2018 tarih, Esas, 2017/5933, Karar, 2018/4488; Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 21.02.2017 tarih, Esas, 2016/18856, Karar, 2017/1860;  Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 15/01/2019 tarih, Esas, 2016/5233, Karar, 2019/88;  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,  Lingens-Avusturya, 9815/82, Thorgeir Thorgeirson-İzlanda, 13778/88, 25.06.1992;  Eon-Fransa, 26118/10, 14.03 sayılı ilamları.

>> YAYIN YASAĞININ YASAL DAYANAĞI ve YAPTIRIMI