Çıktığın yolda bugün yelken açık, yapayalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!
İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Yahya Kemal BEYATLI
Deniz bir tutkudur. Hukuki bir yazıya böyle bir giriş yapmak deniz ve deniz üstünde seyreden canlı ve cansız varlıkların hukukunu öğrenmeyi kolaylaştırır. Zira deniz ticaret, taşıma ve sigorta hukuku oldukça teknik ve kendine has bilmecelerle dolu bir alandır.
Türk deniz hukukunda denizde seyr u sefer eden araçların tanımında başat rolü gemi kavramı ittihaz eder. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 931/1. maddesine göre “tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa da, bu Kanun bakımından “gemi” sayılır.” Ancak gemi kavramı sadece bu kanunda tanımlanmaz. 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun’un ilk maddesinde gemi, “adı, tonilatosu ve kullanma amacı ne olursa olsun, denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen her araç” olarak tanımlanmaktadır.
Bu ifadelere göre diyebiliriz ki denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen araç cinsinin altında yer alan yatlar da gemi sınıfına dahildir. Türk Ticaret Kanunu’nun TTK’nın 5. kitabında yer alan 931 ile 1400. maddeleri arasında düzenlenen uyuşmazlıklar deniz hukukuna ilişkindir. 931. Maddenin ikinci fıkrasında “suda ekonomik menfaat sağlama amacına tahsis edilen veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin adına veya hesabına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.” şeklinde ticaret gemisi tanımlanmıştır.
Bu itibarla ticari yatlar da TTK bağlamında ticarî yat statüsündedir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (Türk) ticaret gemisi için getirilmiş bütün hükümler ticari yatlar için de geçerlidir. Bu değerlendirmenin doğruluğu yatın maddi mahiyeti üzerinden de sağlanabilir zira yatlar özgülendikleri amacı (gezi, eğlence, spor) suda hareket etmeleri sayesinde elde edebilmektedir, yüzebilmektedir ve denizcilik anlayışına göre pek küçük değildir.
Daha da önemlisi TTK m. 935/2-a[i] uyarınca TTK’nın “Kaptan”, “Gemi Alacakları”, “Gemi”, ve “Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler” başlıklı Kısımları, “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki hükümleri ile donatanın gemi adamlarının kusurundan kaynaklanan sorumluluğuna dair TTK m. 1062; yatlar gibi yalnızca gezinti, eğlence veya spor amaçlarına özgülenmiş gemilere de uygulanmaktadır. TTK m. 935/2-a’dan anlaşıldığı üzere yatlar, bazı hükümlerin uygulanması bakımından TTK uyarınca açıkça gemi sayılmaktadır.
Tüm bu açıklamalarla birlikte altını çizmek gerekir ki Türk Ticaret Kanunu’nda yat kavramının açık ve net tanımı bulunmamaktadır. Ancak buna paralel olarak ticari yat ve özel yat ayrımı Turizmi Teşvik Kanunu m. 3/1-i’de de gözümüze çarpmaktadır ki şöyle:
-“deniz ve iç sularda gezi, spor veya eğlence amacıyla turizm faaliyeti yürüten gerçek veya tüzel kişilerin özel kullanımındaki yatlar”
-“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nca düzenlenen ilgili belgeleri taşıyan ve ticari faaliyette bulunmaya yetkili ticari yatlar”
Ne var ki görüldüğü üzere Turizmi Teşvik Kanunu’nda da “yat” kavramının kendisine ilişkin doğrudan bir tanım bulunmamaktadır. Fakat Turizmi Teşvik Kanunu’nun m. 37/1-A-4 hükmü esas alınarak çıkarılan Deniz Turizmi Yönetmeliği’nin 23/1. maddesi, yatın ne olduğuna dair açık ve uygulamaya yön veren bir tanım getirmiştir. Ayrıca Yönetmelik m. 21/3 hükmünde, Bakanlıkça belge verilecek yatların taşıması gereken nitelikler ayrıntılı biçimde sıralanmıştır. Deniz Turizmi Yönetmeliği’nin 23 maddesinin 1. Fıkrasına göre yat:
“gezi, spor ve eğlence amacıyla deniz turizminde kullanılmaya uygun, taşıdığı yolcu sayısı on ikiyi geçmeyen, yük, yolcu ve balıkçı gemisi niteliğinde olmayan, kamarası, tuvaleti ve mutfağı olan deniz aracıdır.” (Burada ticari yahut özel yat kaydı düşülmemiştir, bunu yazının devamında irdeleyeceğiz)
2. fıkra “Kabotaj seferinde yüz mille sınırlı, en yakın karadan yirmi milden fazla uzaklaşmamak koşulu ile taşıdığı yolcu sayısı otuz altıyı geçmeyen, tonilato belgesinde yat olduğu belirtilen deniz turizmi araçları da bu kapsamdadır” şeklinde,
3. fıkra ise “İlkel yapılı ahşap gemi olarak tescil edilmiş deniz turizmi araçları ile yolcu sayısı on ikiden fazla olan yolcu gemisi olarak tescil edilmiş deniz turizmi araçları, yat tipinde inşa edilmiş olmaları kaydıyla yat olarak belgelendirilebilir.” şeklindedir.
Her ne kadar Turizmi Teşvik Kanunu Madde 3’te kısmi olarak ticari yat-özel yat ayrımı verilse de bu kanuna istinaden çıkarılan Deniz Turizmi Yönetmeliği’nin 23. Maddesinde ticari yat ve özel yat ayrımı beklenildiği şekilde geniş bir şekilde ifade edilmemiştir.
Ticari yat kavramı sarih bir şekilde Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nda tanımlanmıştır. Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu 2/1-b’ye göre ticari yat
“yat tipinde inşa edilmiş, gezi ve spor amacıyla yararlanılan, taşıyacakları yatçı sayısı otuz altıyı geçmeyen, yük ve yolcu gemisi niteliğinde olmayan, turizm şirketi envanterlerinde kayıtlı ve tonilato belgelerinde “Ticari Yat” olarak belirtilen deniz araçları” şeklinde tanımlanmıştır.
Ticari yat kavramının açık bir şekilde tanımına, -dayanağı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun olan- Gemilerin Teknik Yönetmeliği’nin 4. Maddesinde de rastlamaktayız ki
“mm) Ticaret gemisi: Menfaat sağlamak amacıyla denizde kullanılan her gemiyi,
nn) Ticari yat: Ticari olarak gezi ve spor amacıyla yararlanılan, yük, yolcu veya balıkçı gemisi niteliğinde olmayan gemiyi ifade eder” şeklindedir.
Yine aynı yönetmeliğin 32. Maddesinde “ticari yatlarda yolcu kapasitesi aşağıdaki kriterlere göre belirlenir” denilerek iki kriter ortaya koyulmuştur:
1) Ticari yatlarda liman seferi hariç yolcu kapasitesi kamaralardaki yatak sayısı kadardır.
2) Ticari yatlarda yolcu sayısı en fazla 36 kişidir.
Bu açıklamaları okuduktan sonra ticari yat kavramının tanımlandığı ve ticari yat sıfatı kazanmanın belirli koşulları olduğunu anlamak mümkün peki ama özel yat kavramının tanımını nasıl netleştirmek gerekmektedir? Eğer tanımı yapılırken çeşitli kayıtlar koyulan ve sınırı netleştirilen ticari yat tarifi yukarıda ifade edildiği gibi ise özel yatın tanımı için “gezi, spor ve eğlence amacıyla deniz turizminde kullanılmaya uygun, taşıdığı yolcu sayısı on ikiyi geçmeyen, yük, yolcu ve balıkçı gemisi niteliğinde olmayan, kamarası, tuvaleti ve mutfağı olan deniz aracıdır.”[ii] Tanımını kabul edip 12 kişi sayısını özel yat için bir kriter olarak kabul edebilir miyiz?
Deniz Turizmi Yönetmeliğinin 23. Maddesindeki bu tanıma itibar edeceksek maddenin devamında “d) Yirmi dört metrenin altındaki yatlarda klima, fırın, çamaşır ve bulaşık makinesi ihtiyaridir.” ifadesine de itibar etmemiz gerekmektedir. Ancak bu sefer de aşağıda ifade edilen “Gemi Sicili İçin Gemi Cinsleri Tanımlamaları”[iii] evrakta geçen yat tarifine aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır zira bu evraka göre “özel yatlar 24 metreden fazla” olmak zorundadır. Fakat görüldüğü üzere Deniz Teknik Yönetmeliği m. 23/3-d zımni olarak 24 metrenin altında yat olacağını kabul eder niteliktedir.
Burada biraz daha sektör içinden baktığımızda yelkenli yat ve motor yat ayrımı da göze çarpmaktadır. Hatta uygulamada süper yat ve mega yat kavramları da sıkça kullanılmakta ve bu standartlarda üretim yapılmaktadır. Yine yazıyı uzatmamak adına yer veremesek de tekne ve yat kavramları arasında da karışık tarif ve tanımlamalar mevzuat, doktrin ve uygulamada göze çarpmaktadır.
Toparlamak gerekirse Türk Ticaret Kanunu’na paralel olarak deniz araçlarında özel ve ticari ayrımı yapmak sağlıklı bir tutumdur fakat yukarıda görüldüğü üzere bu tasnif yat hususunda söz konusu olduğunda birçok problem doğmaktadır. TTK bağlamında yatların da bir haysiyetle bir gemi cinsi olduğunu hatırladığımızda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yayımlanan “Gemi Sicili İçin Gemi Cinsleri Tanımlamaları”[iv] isimli rehbere bakarak tartışmasız ve hemen her şeyin tek yerde olduğu bir metin üzerinden sonuca gitmeyi deneyebiliriz. Bu rehbere göre yatlar şu şekilde tanımlanmıştır:
Teknelerin tanımı için de söz konusu evrak şu ifadelere yer vermiştir:
Ancak burada da dikkat çekilmesi gereken ilk nokta, yapılan tanımlara göre “özel yat” sayılabilmek için asgari 24 metrelik bir alt boy sınırının öngörülmüş olmasıdır. Aynı tanım rehberinde, gezi, spor veya eğlence amaçlı kullanılan ve ulusal standartlara göre boyu (LH) 24 metre ve altında kalan deniz araçları, bu kez “özel tekne” başlığı altında ayrı bir kategori olarak düzenlenmiştir.
Bu ayrım esas alındığında, özel yat ile özel teknenin hukuki anlamda iki farklı sınıfı ifade ettiği açıktır. Bununla birlikte pratikte, teknenin gerçek boyu ne olursa olsun, çoğu kez tüm bu araçların ortak biçimde “özel yat” olarak adlandırıldığı ve her ne kadar hukuken farklılık olsa da uygulamanın bir galat-ı meşhur doğurduğu bilinen bir gerçektir.
SONUÇ
Türk deniz hukukunun ana omurgası Türk Ticaret Kanunu’dur denilebilir. Bilhassa sigortacılık uygulamalarında deniz turizmi kapsamındaki araçların sigortalanması hususunda genel kanun olan Türk Ticaret Kanunu ile özel kanun olan Turizmi Teşvik Kanunu arasında ciddi çelişkiler ve doktrinde farklı kanaatler bulunsa da konumuz sadece yat kavramının çerçevesinin çizilmesi ve buna dair tartışmalı hususların ortaya konulması gayretinden ibaret olduğu için Türk Ticaret Kanunu sistematiğine istinat ettik. Zira zaten pratikte TTK’nın 5. kitabında yer alan 931 ile 1400. maddeleri arasında düzenlenen uyuşmazlıkların deniz hukukuna ilişkin olduğu ve Denizcilik İhtisas Mahkemesinde görülmesi zarureti vardır.[v]
Her ne kadar Turizmi Teşvik Kanunu, Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu, Harçlar Kanunu, Gemi Sağlık Resmi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Deniz Turizmi Yönetmeliği, Türk Uluslararası Gemi Sicili Yönetmeliği, Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliği, Limanlar Yönetmeliği, Gemilerin Teknik Yönetmeliği, Tersane, Tekne İmal ve Çekek Yeri Hakkında Yönetmelik, Özel Teknelerin Donatımı ve Özel Tekneleri Kullanacak Kişilerin Yeterlikleri Hakkında Yönetmelik ve Deniz Turizmi Yönetmeliği Uygulama Tebliği gibi düzenlemeler yata dair hüküm ve tanımlara yer vermişse de TTK temelli bir yaklaşımın doğru olduğunu söylemek mümkündür. Bu yüzden Türk Ticaret Kanunu’nun üst bir kavram olarak ele aldığı ve tahtında yat kavramını da kapsayan gemi ifadesinden yola çıkmak en sağlıklı yoldur. Zaten yazı içerisinde ifade etmeye çalıştığımız üzere yat esasen bir inşa tarzıdır ve zaman zaman teknenin yerine de kullanılmakta ve süper yat-mega yat gibi farklı biçimleriyle de var olabilmektedir. Ancak açık ve net bir şekilde Türk hukukunda yatların, özel ya da ticari olması fark etmeksizin, “gemi” genel kavramının içinde yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nda da geminin tanımından sonra ticaret gemileri kavramı tanımlanmış olup biz de yazımızda önce yat ve sonra ticari yat kavramını inceledik.
Buna göre özel yat tüm tartışmaları ve spesifik durumları bir kenarda tutacak olur isek Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yayımlanan Gemi Sicili İçin Gemi Cinsleri Tanımlamaları isimli rehbere göre “özel yat, yat tipinde inşa edilmiş, kamarası, tuvaleti, lavabosu, mutfağı olan, özel olarak kullanılan, taşıyabilecekleri kişi sayısı teknenin uygunluk belgesinin dizayn kategorisinin taşıma kapasitesinde belirtilen sayı kadar olan, CE belgesi olmayan teknelerde ise İdare tarafından belirlenen, gezi ve spor amacıyla yararlanılan ve ulusal standarda göre ölçüldüğünde boyu (LH) 24 metreden büyük olan gemilerdir.“
Ancak burada da Özel Teknelerin Donatımı ve Özel Tekneleri Kullanacak Kişilerin Yeterlikleri Hakkında Yönetmelik’in 24/4-d ( d) Özel Tekne: Ticari amaç olmaksızın münhasıran gezi, eğlence, spor ve amatör balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan, ulusal standarda göre ölçüldüğünde gövde boyu (LH) 2,5 metre (dahil) ile 24 metre (dahil) arasında olan ve bağlama kütüğüne veya gemi siciline kaydedilerek bağlama kütüğü ruhsatnamesi veya gemi sicil tasdiknamesi düzenlenmiş olan tekneleri) maddesinde Özel Tekne’ye dair getirdiği 24 metreden büyük olmama şartının bu tanım ile çeliştiğini söylemekte fayda bulunmaktadır.[vi] Literatürde gemi ve tekne kavramlarının genel ifadeler olarak nitelendirildikleri gözlemlenmiş ise de yukarıda arz edilen ifadelerin de bu çerçeveye uygun düşmediği açıktır.
Yine literatürde de yat ve özel yat-ticari yat tanımlarında yazıda da belirttiğim üzere gerek 12 kişi şartının gerekse de şimdi gösterdiğimiz 24 metre şartının kafa karışıklığına sebep olduğu gözlemlenmiştir. 12 kişi şartı bir yana 24 metre üstündeki yapılara yat ve altındakilere tekne diyecek isek Deniz Turizmi Yönetmeliğinin 23. Maddesindeki “d) Yirmi dört metrenin altındaki yatlarda klima, fırın, çamaşır ve bulaşık makinesi ihtiyaridir.” ifadesini nereye koyacağız?
Ticari yatın tanım ve tarifinde ise Gemilerin Teknik Yönetmeliği’nin 4. Maddesindeki “Ticari yat: Ticari olarak gezi ve spor amacıyla yararlanılan, yük, yolcu veya balıkçı gemisi niteliğinde olmayan gemi” ; tanım ve Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu 2/1-b’deki “yat tipinde inşa edilmiş, gezi ve spor amacıyla yararlanılan, taşıyacakları yatçı sayısı otuz altıyı geçmeyen, yük ve yolcu gemisi niteliğinde olmayan, turizm şirketi envanterlerinde kayıtlı ve tonilato belgelerinde “Ticari Yat” olarak belirtilen deniz araçları” şeklindeki tanımlar ile en son başvurduğumuz Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yayımlanan “Gemi Sicili İçin Gemi Cinsleri Tanımlamaları” isimli rehberdeki “Yat tipinde inşa edilmiş, kamarası, tuvaleti, lavabosu, mutfağı olan, ticari olarak gezi ve spor amacıyla yararlanılan, yük, yolcu veya balıkçı gemisi niteliğinde olmayan, taşıdığı yolcu sayısı kamara ve yatak sayısına uygun olarak uluslararası seferde 12’yi (dahil), kabotaj seferinde en yakın karadan 6 milden fazla uzaklaşmamak şartıyla 36’yı (dahil) geçmeyen gemilerdir.” şeklindeki tanım birbirlerini tamamlar mahiyette olup bu hususta özel yat hakkında mütalaa etmeye çalıştığımız spekülasyonlar bulunmamaktadır.
Sonuç olarak
1. Yat kavramı ve ticari yat ve özel yat ayrımını irdelediğimiz yazının ufuk açıcı bir mahiyet taşıdığını düşünmekteyiz.
2. Türk Ticaret Kanunu’nun 935. maddesi, yatları da kapsama dâhil ederek Kanunun uygulanma alanını açıkça belirlemiştir. Madde hükmü uyarınca, Kanunun deniz ticaretine ilişkin düzenlemeleri esas itibarıyla ticaret gemilerine uygulanır. Bu çerçevede çatma, kurtarma, kaptanın yetki ve sorumlulukları, cebrî icra işlemleri, donatanın sorumluluğu ve yolcu taşıma sözleşmelerine ilişkin hükümler dâhil olmak üzere 931 ilâ 1400. maddeler arasında yer alan tüm hükümler, ticari nitelik taşıyan yatlar bakımından da geçerlidir.
3.Ticari yat ve özel yat ayrımının bu hükümlerin uygulanması noktasında problemli bir alan olması hasebiyle bu kavramların tanımı ve temyizine dair detaylı bir inceleme ve mevcut tartışma ve çelişkileri derleme hem uygulamaya hem teoriye katkı sağlar niteliktedir.
4.Son tahlilde, Kanunun 935. maddesinin devamı, deniz ticaretine ilişkin kitabın yalnızca ticari gemilere değil, gezinti, spor, eğitim, öğretim veya bilimsel amaçla kullanılan bazı deniz araçlarına da belirli ölçüde uygulanabileceğini belirtmektedir. Buna göre Kanunun “Gemi”, “Kaptan”, “Gemi Alacakları” ve “Cebrî İcra”ya ilişkin bölümleri; ayrıca “Çatma” ve “Kurtarma” hükümleri ile deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlandırılmasına dair hükümler ve donatanın gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğunu düzenleyen 1062. madde özel yatlar ve özel tekneler için de geçerlidir. Bu nedenle, sayılan konularda özel yatlar arasında meydana gelen uyuşmazlıklar da Türk Ticaret Kanunu kapsamına dâhil olur. Nitekim bir marinanın içinde ya da seyir hâlinde iki özel yatın karıştığı bir çatma olayında, Kanunun 1286 ve devamı maddelerinde yer alan çatma hükümlerinin uygulanması mümkündür. Hatta olayın niteliğine göre yatın ihtiyaten haczi dâhil, Kanunun ilgili hükümlerinin tatbiki de söz konusu olabileceğinin altını çizmekte fayda bulunmaktadır.
-----------------
[i] MADDE 935
(1) Aksini öngören kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun deniz ticaretiyle ilgili hükümleri ticaret gemileri hakkında uygulanır.
(2) Ancak, bu Kitabın;
a) “Gemi”, “Kaptan”, “Gemi Alacakları” ve “Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler” başlıklı Kısımları, “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki hükümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi sadece gezinti, spor, eğitim, öğretim ve bilim amaçlarına tahsis edilmiş gemilere,
b) “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki hükümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, münhasıran bir kamu hizmetine tahsis edilen Devlet gemileriyle donanmaya bağlı harp gemilerine ve yardımcı gemilere,
c) Bayrak şahadetnamesi ile ilgili 944 üncü maddenin ikinci fıkrası ile 945, 947, 948 ve 949 uncu maddeleri, sicille ilgili 955, 956, 973 ve 991 inci maddeleri, kanuni ipotekle ilgili 1013 üncü maddesi ve yapı hâlinde bulunan gemiler üzerindeki haklarla ilgili 1054 ilâ 1058 inci maddeleri yabancı bir devlet veya onun vatandaşları adına Türkiye’de yapılmakta olan gemilere de, nitelikleri ile bağdaştığı ölçüde,
uygulanır.
[ii] Yatlar
MADDE 23
(1) Yatlar, gezi, spor ve eğlence amacıyla deniz turizminde kullanılmaya uygun, taşıdığı yolcu sayısı on ikiyi geçmeyen, yük, yolcu ve balıkçı gemisi niteliğinde olmayan, kamarası, tuvaleti ve mutfağı olan deniz aracıdır. Kabotaj seferinde yüz mille sınırlı, en yakın karadan yirmi milden fazla uzaklaşmamak koşulu ile taşıdığı yolcu sayısı otuzaltıyı geçmeyen, tonilato belgesinde yat olduğu belirtilen deniz turizmi araçları da bu kapsamdadır. İlkel yapılı ahşap gemi olarak tescil edilmiş deniz turizmi araçları ile yolcu sayısı onikiden fazla olan yolcu gemisi olarak tescil edilmiş deniz turizmi araçları, yat tipinde inşa edilmiş olmaları kaydıyla yat olarak belgelendirilebilir.
[iii] https://denizcilik.uab.gov.tr/uploads/pages/gemi-cins-tanimlari/gemi-cins-tanimlari.pdf
[iv] https://denizcilik.uab.gov.tr/uploads/pages/gemi-cins-tanimlari/gemi-cins-tanimlari.pdf
[v]Somut uyuşmazlık; yat sigorta poliçesiyle sigortalanmış olan teknenin seyir halindeyken motorun arızalanarak hasar görmesi nedeniyle, oluşan zararın davalı sigorta şirketinden istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK'nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
Deniz alacakları 6102 sayılı TTK'nın 1352/1. maddesinde tanımlanmış olup 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca 6762 sayılı Kanun’un 4. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kurulmuş Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görmekte olduğu davaların Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Türk Ticaret Kanunu ile diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevli kılınacak Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceği düzenlenmiş, bu itibarla 13/07/2012 tarih 451 karar numaralı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurul Kararı uyarınca adı geçen uyuşmazlıklar için ihtisas mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlendirilmiştir.
Huzurdaki davada; davacı sigorta şirketine yat sigorta poliçesiyle sigortalı olan teknede, denizde seyir halinde iken motorunda meydana geldiği iddia olunan hasar nedeniyle tazminat isteminin ileri sürüldüğü, yat sigorta poliçesi kapsamında sigorta örtüsüne alındığı anlaşılmaktadır.
Sigortalı teknenin, TTK'nın 931. maddesindeki tanıma uygun bir gemi niteliğinde olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın deniz sigortasına ilişkin olduğunun kabulünün gerektiği sonucuna varılmıştır. bu kapsamda TTK’nın 5. kitabında yer alan 931 ile 1400. maddeleri arasında düzenlenen uyuşmazlıkların deniz hukukuna ilişkin olduğu ve Denizcilik İhtisas Mahkemesinde görülmesinin gerektiği, huzurdaki davada uyuşmazlığın deniz sigortasından kaynaklanmakla deniz alacağına ilişkin olduğu ve denizcilik ihtisas mahkemesinin görev alanına girdiği, bu nedenlerle mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK'nın 114/1-c ve HMK'nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine, kararın kesinlemesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın TTK 5. kitapta düzenlemesini bulan Deniz Ticaretine ilişkin davalara bakmakla görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahekemesi'ne (Denizcilik İhtisas Mahkemesi) gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi, 08.07.2025 tarihli ve 2025/113 E., 2025/537 K. sayılı kararı
[vi] Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 4
(1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Amatör denizci belgesi/certificate of competence for operators of pleasure craft (ADB): Özel tekneleri kullanmak için bu Yönetmelikte aranan şartları sağlayan kişilere verilen belgeyi,
b) Amatör denizci bilgi sistemi (ADBS): ADB ile ilgili sınavlar dahil tüm iş ve işlemlerin yürütüldüğü, bilgilerinin elektronik ortamda tutulduğu, İdare tarafından hazırlanarak İdare veya yetkilendirilmiş kurum veya kuruluşlar tarafından kullanılan ve İdarece yönetilen bilgisayar yazılımını,
c) Amatör denizci kütüğü: ADB kayıtları, belge numarası, kimlik ve iletişim bilgileri, fotoğrafı, teorik ve uygulama eğitimleri tamamlama tarihleri, sınav yeri, tarihi ve başarı notu, sağlık raporu ve belge harcı tahsiline ilişkin bilgilerin yer aldığı elektronik ortamda bulunan veri tabanını,
ç) İdare: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğünü,
d) Özel Tekne: Ticari amaç olmaksızın münhasıran gezi, eğlence, spor ve amatör balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan, ulusal standarda göre ölçüldüğünde gövde boyu (LH) 2,5 metre (dahil) ile 24 metre (dahil) arasında olan ve bağlama kütüğüne veya gemi siciline kaydedilerek bağlama kütüğü ruhsatnamesi veya gemi sicil tasdiknamesi düzenlenmiş olan tekneleri,
e) Uygunluk belgesi: CE uygunluk işaretlemesi yapılmış ürünlerin tasarımı ve üretim gereklilikleri ile bu ürünlerin gereklere uygun olarak piyasaya arz edildiğini gösterir uyumlaştırılmış standartlara uygun olarak imalatçı firma tarafından düzenlenmiş belgeyi,
f) Yetkilendirilmiş kurum veya kuruluş: İdare tarafından amatör denizci eğitimi verilmek üzere yetkilendirilen kurum veya kuruluşu, ifade eder.