YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA LİMAN İŞLETMELERİNİN ARDİYE SÖZLEŞMELERİNDE ÖZEN VE GERİ VERME BORCU TBK.m.572-57

Abone Ol

Doktrinde ifade edildiği üzere saklama sözleşmesi kapsamında saklayan, sözleşme konusu taşınırı güvenli bir yerde muhafaza etmekle yükümlüdür (Prof.Dr.Aydın ZEVKLİLER – Prof.Dr.K.Emre GÖKYAYLA, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, s.693). Nitekim saklama sözleşmesinin en önemli unsurunu, saklayanın taşınır malı güvenli bir yerde saklama borcu oluşturmaktadır. Kanun koyucu burada saklayana herhangi bir saklama borcu değil, nitelikli bir saklama borcu yüklemiş bulunmaktadır (Prof.Dr.Fikret EREN, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.748). Bunun gereği olarak saklayan, saklanan şeyin teslim edildiği haliyle korunması, kullanılabilirliğinin muhafaza edilmesi, yok olmaması, zarar görmemesi için her türlü tedbiri alma ve özenle saklama borcu altındadır (Prof.Dr.Turgut M. ÖZ – Prof.Dr.Şebnem AKİPEK ÖCAL – Prof.Dr.Murat DOĞAN – Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.811-812). Nitekim buradaki saklama ve koruma, sadece eylemli olarak elde tutmadan (zilyedlikten) daha fazlasını ifade eder (Yargıtay 3.Dairesi Onursal Başkanı Nihat YAVUZ, Türk Borçlar Kanunu Şerhi, s.2921). Dolayısıyla eşyayı saklama borcu, her zaman pasif bir tutumdan ibaret olmayıp saklayanın bazı durumlarda aktif faaliyette bulunmasını da gerektirebilir (Prof.Dr.Cevdet YAVUZ – Doç.Dr.Faruk ACAR – Doç.Dr.Burak ÖZEN, Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 10.Bası, İstanbul 2012, s.652-653). Güvenli bir yerde saklama borcunun kapsamı ise, taşınırı tehdit eden tehlikeler göz önünde tutulmak suretiyle belirlenir (Prof.Dr.Fikret EREN, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.750). Bu kapsamda saklama yerinin mal depolamaya ve korumaya uygun olmaması veya sonradan müsait olmayan duruma gelmesi, saklama/koruma yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğurur (Yargıtay 3.Dairesi Onursal Başkanı Nihat YAVUZ, Türk Borçlar Kanunu Şerhi, s.2955 ; Prof.Dr.Aydın ZEVKLİLER – Prof.Dr.K.Emre GÖKYAYLA, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, s.696). Bu ihtimalde ise muhafaza yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmeyen saklayan, TBK’nın 112 vd. maddeleri uyarınca, liman müşterisinin bu nedenle uğramış olduğu zararı gidermekle yükümlü tutulur (Prof.Dr.İhsan ERDOĞAN, Ardiye Sözleşmesi, Konya 1990, s.60 ; Aynı yönde Av.Erdi KONUR, Liman İşletmeleri Hizmetlerinin İfasından Doğan Hukuki Sorumluluk, 1.Baskı, Ankara 2017, s.77).

İşte saklama sözleşmelerinde olduğu gibi ardiye sözleşmelerinde ardiyeci de malları özenle korumakla yükümlüdür. TBK.m.572/1 buradaki özen borcunun ölçüsü olarak “komisyoncu gibi” ölçüsünü getirmekle TBK.m.534 hükmüne yollama yapmıştır (Prof.Dr.Ahmet M. KILIÇOĞLU, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.652 ; Yargıtay 3.Dairesi Onursal Başkanı Nihat YAVUZ, Türk Borçlar Kanunu Şerhi, s.2953). Bu kapsamda ardiyeci, kendisine teslim edilen eşyayı emin bir mahalde muhafaza etmekle yükümlü olup emin mahallin ve muhafaza şeklinin depolanacak eşyanın mahiyetine ve somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekir (Av.Erdi KONUR, Liman İşletmeleri Hizmetlerinin İfasından Doğan Hukuki Sorumluluk, 1.Baskı, Ankara 2017, s.77). Konuya bu çerçevede bakıldığında ardiyeci, her şeyden önce tacir olmasından dolayı özen yükümlülüğünü öngörülü bir işadamı gibi yerine getirmelidir (Yargıtay 3.Dairesi Onursal Başkanı Nihat YAVUZ, Türk Borçlar Kanunu Şerhi, s.2955). Nitekim saklama sözleşmelerinde saklayanın tacir olması veya tacir gibi sorumlu tutulması halinde sorumluluk TTK.m.18/2 hükmüne göre belirlenecektir. Bu maddeye göre her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir iş adamı gibi hareket etme, aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkanına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır (Prof.Dr.Haluk TANDOĞAN, Türk Mesuliyet Hukuku, Ankara 1961, s.418). Bu kapsamda, depolama hizmetini ifa ederken ardiyeci sıfatında olan liman işletmelerinin de, liman işletme faaliyeti kapsamında verdikleri depolama hizmetini özenle ifa etmeleri zorunludur. Ve hatta konumu ve verdiği hizmet gereği depolama hizmetinin uzmanı olması gereken liman işletmeleri, ardiye sözleşmelerinin kapsamından çok daha ağır ve geniş bir özen yükümlülüğü altındadır (Av.Erdi KONUR, Liman İşletmeleri Hizmetlerinin İfasından Doğan Hukuki Sorumluluk, 1.Baskı, Ankara 2017, s.79). Dolayısıyla da depolama hizmetinin ifası sırasında işbu özen borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmeyen liman işletmeleri, TBK’nın 112 vd. maddeleri uyarınca, liman müşterisinin bu nedenle uğramış olduğu zararı gidermekle sorumlu olacaktır (Av.Erdi KONUR, Liman İşletmeleri Hizmetlerinin İfasından Doğan Hukuki Sorumluluk, 1.Baskı, Ankara 2017, s.79).

Liman işletmelerinin yukarıda sayılan TBK kapsamındaki sorumluluklarına teknik yönden bakıldığında ise karşımıza limanların ikincil derecede fakat bütünleyici olan hizmetleri çıkmaktadır. Bunlar arasında yangın söndürme, kurtarma, sağlık, güvenlik, gözetim (tehlikeli eşya gibi) hizmetler de bulunmaktadır (Ayşegül YOLLU, Kalite Standartlarının Örnek Bir Liman İşletmesine Uygulanması ve İyileştirme İçin Öneriler, Yüksek Lisans Tezi, Yüksek Lisans Tezi, Eylül 2009, s.13). Bu kapsamda liman işletmeleri, uzmanlık gerektiren işletme depolama faaliyetleri sırasında çalışma ortamlarında var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikeleri analiz ederek tanımlamalı, meydana gelebilecek olası deprem, sel, yangın, fırtına gibi acil durum gerektiren olaylara karşı daima hazırlıklı olmalıdır. Bu doğrultuda acil durum ekipleri oluşturulmalı, tatbikatlar yapılmalı, acil kaçış yolları belirlenerek uyarı ikaz tabelaları konumlandırılmalı ve acil durum ekipmanlarının periyodik olarak kontrolleri yapılmalıdır (Meltem AKSOY ÇETİN, Limanlarda Mesleki Eğitimler ve İş Sağlığı Güvenliği: Örnek Bir Liman İşletmesinin İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2021, s.11-12). Diğer bir deyişle liman bölgesindeki su seviyesi, tsunami ve deprem olma olasılığı araştırılmalı, ek olarak büyük zararlar yaşamamak için deniz akıntısı dahi incelenmelidir (Asiye ÖZEL, Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinden Vıkor Yöntemi ile Konteyner Liman Yeri Seçimi, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2018, s.35). Bu çerçevede liman güvenliği ve emniyeti açısından liman alanı iyi ışıklandırılmalı, ambarlara ve konteyner alanlarına kolaylıkla giriş sağlanmalı, yangın ekipmanlarına ve kapılara kolaylıkla ulaşılabilmeli, depolama binasına giriş için yeterli yollar ve kapılar oluşturulmalıdır (Ali Umut ÜNAL, Konteyner Limanlarında Tehlikeli Yük Güvenlik Yönetimi ve Bir Liman Sistematiği Örneği, Doktora Tezi, İstanbul 2016, s.151). Yine personele yangın, parlama gibi acil durumlarda yapılması gerekenler ile ilgili gerekli bilgiler verilmeli ve takibi yapılmalı, yangın söndürme tüplerinin takibi yapılmalı gerekli miktarda bulundurulmadır (Büşra YILDIZ, Liman İşletmelerde İş Sağlığı ve Güvenliği Üzerine Risk Analizi : İstanbul TCDD Haydarpaşa Limanı, Yüksek Lisans Tezi, Muğla 2021, s.56). Dolayısıyla yangınla mücadele gibi konularda liman sahalarında işveren konumundaki liman işletmesi, çalışma ortamlarında ve ortamda bulunan madde, ekipman doğrultusunda çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumlarda önceden değerlendirmede bulunmalı, gerek duyulan hususlarda acil durumları tedbirlerini ve önlemlerini almalı, acil durumlardan dolayı ortaya çıkabilecek olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve çalışanları korumak için gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yaparak acil durum planlarını hazırlamalıdır (Büşra YILDIZ, Liman İşletmelerde İş Sağlığı ve Güvenliği Üzerine Risk Analizi : İstanbul TCDD Haydarpaşa Limanı, Yüksek Lisans Tezi, Muğla 2021, s.20-21). Nitekim ILO tarafından 6 Haziran 1979 yılında kabul edilen 2 Nolu Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin Sözleşme, Türkiye tarafından 16 Temmuz 2003 yılında 4946 sayılı kanunla kabul edilmiş olup bu sözleşmenin gereği olarak alınacak önlemlerden biri de acil durum yangın gibi afetlerin engellenmesi ve buna dair önlem alınmasıdır (Meltem AKSOY ÇETİN, Limanlarda Mesleki Eğitimler ve İş Sağlığı Güvenliği: Örnek Bir Liman İşletmesinin İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2021, s.61-62). Bu kapsamda hem liman işletmesi hem de liman müşterisi için etkin bir depolama hizmeti için yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamamız mümkündür;  Ambar düzenlemesi yangın söndürme sistemlerinin görevlerini engelleyecek tarzda yapılmamalı, yangın söndürme aletlerinin etkin ve serbest kullanılmasını engellememeli, yanmayı kolaylaştırıcı maddeler diğer maddelerden ayrı bir yere konulmalıdır (Av.Erdi KONUR, Liman İşletmeleri Hizmetlerinin İfasından Doğan Hukuki Sorumluluk, 1.Baskı, Ankara 2017, s.35-36).

Yargıtay uygulamasında da benzer yönde görüş hakimdir. Nitekim Yargıtay, ardiye sözleşmelerinde saklayanın en önemli borcunun, sözleşme konusu şeyi teslim (kabul etme) ve güvenli bir yerde koruma altına alma borcu olduğunu, saklama borcunun, teslim alınan şeyin yok olmasını, bozulmasını, kaybolmasını önlemek amacıyla bu şeyin niteliğinin ve şartların gerektirdiği her türlü önlemi içerdiğini, saklayanın malların depolanması sırasında gerekli kontrolü yapmayıp istifi gözetlemediği takdirde oluşacak zarardan sorumlu olduğunu (Y.11.HD. 15.6.2022 T. 2021/1856 E. 2022/4898 K. ; YHGK. 3.10.2019 T. 2017/28 E. 2019/991 K. ; Y.13.HD. 11.9.1981 T. 1981/4929 E. 1981/5611 K.), antrepoda meydana gelen yangında ardiyecinin gerekli yangın önlemlerini daha önceden öngörerek bu önlemleri alması gerektiğini (Y.11.HD. 10.6.2019 T. 2018/2439 E. 2019/4181 K.), yangın olayında ardiyecinin mücbir sebebe dayanabilmesi için hükme esas alınacak bilirkişi raporunda ardiyecinin yangının çıkmaması ve önlenmesi için gerekli tüm tedbirleri alıp almadığının araştırılması gerektiğini, bu eksikliğin bozma nedeni olduğunu (Y.11.HD. 04.07.2012 T. 2011/4734 E. 2012/11938 K.), yangın olaylarında yangın önlemleri alınmış olsaydı zararın ne ölçüde azalacağının araştırılması gerektiğini (Y.17.HD. 16.1.2019 T. 2016/320 E. 2019/217 K.), gümrüklü depoya alınmaması gereken kimyasal maddenin yangına sebebiyet vermesi halinde antrepo işleticisi davalının yangın nedeniyle oluşan zararı karşılaması gerektiğini (Y.17.HD. 19.11.2020 T. 2019/5604 E. 2020/7335 K.), antrepo işleticisinin gümrüklü eşyanın iyi saklanması, yangından korunması ve çağdaş tekniğe uygun yangın söndürme düzenine sahip tesisat donanım ve düzenekleri bulundurması gerektiğini, yangının söndürülmesinde günümüzün yangın söndürme sistemlerinin kullanılmaması ve yönetmelikte depolar ve antrepolar için öngörülen yangın önlemlerine dair hükümlere uyulmaması halinde oluşan zarardan antrepo işleticisinin sorumlu olduğunu (Y.11.HD. 1.4.2014 T. 2013/16492 E. 2014/6325 K. ; Y.11.HD. 14.4.2014 T. 2013/18458 E. 2014/7334 K.), davalı antreposunda oluşan yangınla ilgili davalı ardiye sahibinin, saklatana ait malların yangından zarar görmesini önleyici ne gibi tedbirler alabileceğinin, ardiyecinin yangın aşamasında malları kurtarmak bakımından gerekli her türlü özeni gösterip göstermediğinin araştırılması gerektiğini (Y.11.HD. 12.09.2011 T. 2010/874 E. 2011/10197 K. ; Y.11.HD. 05.07.2013 T. 2011/11250 E. 2013/14399 K. ; Y.11.HD. 06.02.2013 T. 2011/12290 E. 2013/1981 K. ; Y.11.HD. 11.06.2012 T. 2011/3772 E. 2012/10201 K.), gümrük antreposunda meydana gelen yangınla ilgili ardiyecinin kusuru belirlenirken istifleme kusuru olup olmadığının da dikkate alınması gerektiğini (Y.3.HD. 28.11.2013 T. 2013/15733 E. 2013/16860 K.) vurgulamaktadır.

Tüm bu hususlarla birlikte saklama sözleşmelerinde saklayan, sakladığı taşınırı aldığı zamandaki durumuyla geri vermekle de yükümlüdür (Prof.Dr.Aydın ZEVKLİLER – Prof.Dr.K.Emre GÖKYAYLA, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, s.698). Nitekim saklama sözleşmesinin saklananın güvenli bir yerde korunması borcunu doğurması (TBK m.561), saklananın uğrayacağı zararlardan saklayanın sorumlu tutulması (TBK.m.562/2), saklananı kullanma yasağı (TBK.m.563) dikkate alındığında saklananın iyi halde, bir zarara uğratılmadan, en azından teslim alındığı haliyle iadesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır (Prof.Dr.Turgut M. ÖZ – Prof.Dr.Şebnem AKİPEK ÖCAL – Prof.Dr.Murat DOĞAN – Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.817-818). Bu husus TBK.m.575 kapsamında ardiye sözleşmeleri yönünden de hükme bağlanmış olup madde metni bu konuda genel saklama sözleşmesinde saklayanın geri verme borcuna ilişkin hükmün uygulanacağını belirterek TBK’nın 564-565 hükümlerine yollama yapmıştır (Prof.Dr.Ahmet M. KILIÇOĞLU, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.653). Bu kapsamda ardiye sözleşmesinde ardiyeci ancak saklanan taşınırı saklatana geri vermekle saklama borcunu yerine getirmiş sayılacak ve borcundan ancak bu şartla kurtulabilecektir (Prof.Dr.Fikret EREN, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.748-749). Dolayısıyla ardiyecinin eşyayı özenle saklamaması yüzünden eşyanın yanma gibi olaylarla yok olması ya da değişik nedenlerle değerinin azalması karşısında ardiyeci, eşyanın değerini ya da değerindeki kaybını saklatana ödemek zorunda kalacaktır (YHGK. 26.1.1974 T. 971 E. 494 K. ; Y.2.HD. 29.1.1974 T. 7916 E. 498 K. ; Y.TD. 10.11.1970 T. 8 E. 4327 K. ; Y.TD. 18.3.1971 T. 835 E. 2113 K. ; Y.TD. 22.2.1971 T. 70 E. 2848 K. ; Y.11.HD. 4.3.1975 T. 14 E. 1514 K.). Yani ardiye sözleşmesine konu malın geri verilmesi, saklayanın kusuruyla mümkün olmadığı takdirde, geri verme borcu yerini tazminat borcu alacaktır (TBK.m.96) (Prof.Dr.Fikret EREN, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.753 ; Prof.Dr.Rona SEROZAN – Prof.Dr.Hüseyin HATEMİ – Prof.Dr.Abdülkadir ARPACI, Borçlar Hukuku, Özel Bölüm, İstanbul 1992, s.502 ; Prof.Dr.Cevdet YAVUZ – Doç.Dr.Faruk ACAR – Doç.Dr.Burak ÖZEN, Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, s.656 ; Av.Erdi KONUR, Liman İşletmeleri Hizmetlerinin İfasından Doğan Hukuki Sorumluluk, s.82). Örneğin muhafaza sırasında çıkan yangın sonucu sözleşme konusu taşınır hasar görmüş ve çıkan yangında ardiyeci kusurlu ise saklatanın zararı ardiyeci tarafından tazmin edilecektir (Prof.Dr.Turgut M. ÖZ – Prof.Dr.Şebnem AKİPEK ÖCAL – Prof.Dr.Murat DOĞAN – Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK, Borçlar Hukuku Özel Hükümler s.818). Burada saklayan/ardiyeci, kusursuz olduğunu ispat etmedikçe, sözleşme konusu malı geri vermemekten veya kötü bir durumda geri vermekten doğan zararı tazminle yükümlü kalacaktır.  Bu durum TBK.m.112 hükmünün sonucudur (Prof.Dr.Fikret EREN, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.752). Bu kapsamda, depolama hizmetini ifa ederken ardiyeci sıfatında olan liman işletmelerinin de, kendisine teslim edilen eşyayı emin bir mahalde muhafaza etme ve teslim yükümlülüğü bulunmakta olup bu yükümlüğün gereği gibi yerine getirilmemesi halinde liman işletmeleri TBK’nın 112 vd. maddeleri uyarınca, liman müşterisinin bu nedenle uğramış olduğu zararı gidermekle yükümlü olacaktır (Av.Erdi KONUR, Liman İşletmeleri Hizmetlerinin İfasından Doğan Hukuki Sorumluluk, 1.Baskı, Ankara 2017, s.78).

Sonuç olarak; depolama hizmetini ifa ederken ardiyeci sıfatında olan liman işletmeleri, TBK.m.572/1 gereği depolama hizmetini özenle ifa etmekle yükümlüdür. Ve hatta konumu ve verdiği hizmet gereği depolama hizmetinin uzmanı olması gereken liman işletmeleri, ardiye sözleşmelerinin kapsamından çok daha ağır ve geniş bir özen yükümlülüğü altındadır. TBK.m575 kapsamında da ardiye sözleşmelerinde ardiyeci, sakladığı taşınırı aldığı zamandaki durumuyla geri vermekle yükümlü olup depolama hizmetini ifa ederken ardiyeci sıfatında olan liman işletmeleri bu yükümlüğü gereği gibi yerine getiremediği takdirde TBK’nın 112 vd. maddeleri uyarınca, liman müşterisinin bu nedenle uğramış olduğu zararı gidermekle yükümlüdür.