YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ'NİN 18.09.2014 TARİHLİ, 2014 / 10331 E., 2014 / 11972 KARARI İNCELEMESİ

Abone Ol

1. ÖZET: Dava, aracın davalı sigorta şirketine kasko sigortalı olduğuna, davacı tarafça davalı V. ve F.B.'a kiralandığına ve sürücüsünün H. Ş. olduğuna dayanılarak, kasko sigorta sözleşmesine, kira sözleşmesine ve haksız fiil hükümlerine istinaden açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkiline ait, davalı sigorta şirketine kaskolu aracın davalılar V. ve F. B.'ya 30 günlüğüne kiralandığını, kira dönemi içinde diğer davalı H. Ş.'in yönetiminde iken tek taraflı trafik kazasında aracın hasarlandığını, ihbara rağmen davalı sigortacının zararı karşılamadığını belirterek şimdilik 100.000 TL'nin kaza tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

Davalı H.Ş., davacıya ait araç ile seyrederken viraja hızlı girmesi sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve kazanın meydana geldiğini, araçta bulunan arkadaşlarının yaralandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı Mapfre Genel Sigorta A.Ş vekili, sürücü değişikliği yapıldığını, doğru ihbar yükümlülüğüne uyulmadığını, ispat yükünün davacıya geçtiğini, sürücü değişikliğine ilişkin şikayet nedeniyle açılan hazırlık soruşturmasının devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalılar V. ve F. B. hakkında açılan davanın reddine, davalılar H. Ş. ve Mapfre Genel Sigorta A.Ş hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 85.000 TL'nin 1.6.2012 temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile bu davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin önüne gelmiştir.

2. ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN KONULAR

- Sigorta ettirenin riziko gerçekleştikten sonraki beyan yükümlüğü,

- Beyan yükümlülüğüne aykırı husus ile riziko arasında illiyet bağı,

- Kasko sigortasının genel şartlarına göre teminat kapsamında olan ve teminat kapsamı dışındaki rizikolar,

- Beyan yükümlülüğüne aykırılığın hukuki neticeleri.

4. MERCİLERİN ÇÖZÜMÜ

a) YEREL MAHKEMENİN KARARI

Davacı şirkete ait araç, 11.6.2011/11.6.2012 vadeli kasko poliçesi ile davalı Mapfre Genel Sigorta A.Ş nezdinde sigortalanmıştır. Aracın rent a car olarak kullanılacağı poliçede belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından bu aracı, 17.6.2012 tarihli araç kiralama sözleşmesiyle 30 günlüğüne, davalılar V. ve F. B. tarafından kiralanmıştır. Sigortalı araç, 31.5.2012 tarihinde 02.45'te tek taraflı kazada hasarlanmış, kaza tesbit tutanağında sürücü olarak davalı H. Ş. gösterilmiştir. H. Ş. ile araçta bulunan C. A. ve S. A.'da karakolda alınan ifadelerinde sürücünün H. olduğunu söylemişlerdir. H. Ş.'in basit tıbbi müdahale ile giderilecek durumda olduğu, alkollü olmadığı 31.5.2012 tarihli hastane raporundan anlaşılmaktadır. Araçta bulunan C. A.'ün kırık oluşacak şekilde yaralandığı, S. A.'ın göz kapağında ve çenesinde kesikler meydana geldiği, kanında 119.5promil etil alkol bulunduğu aynı tarihli hastane raporlarında belirtilmiştir.

H.Ş. hakkında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca, taksirle yaralamaya sebebiyet vermek ve trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçlarından sırasıyla şikayet bulunmadığından ve kasıt unsuru gerçekleşmediğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili, sürücü değişikliği yapıldığını, sürücünün gerçekte H. Ş. olmadığını, kaza yerine sonradan çağrılarak getirildiğini, araçta bulunan diğer şahısların ağır yaralandığı ve aşırı alkollü olduğu kazada, yalnızca araç sürücüsü olduğu ileri sürülen H. Ş.'in alkolsüz olması ve en ufak bir çizik dahi almamasının bu gerçeği ortaya koyduğunu, alkollü şahsın sürücü olduğunu, alkol sebebiyle sürücü değişikliği yapıldığını, bu durumun teminat kapsamında olmadığını ileri sürmüş; 22.11.2013 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, sigortalının ihbarda bulunma yükümlülüğünü ihlal ettiğini ispat külfetinin davacıya geçtiğini, sürücü değişikliğine ilişkin Sakarya C.Başsavcılığı'nın 2012/14912 Hz. sayılı dosyası ile soruşturma açıldığını ve soruşturmanın derdest olduğunu belirterek, soruşturma sonucunun beklenmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı sigorta şirketince bildirilen hazırlık soruşturması dosyası araştırılmadan, davalı sigorta şirketi ile H. Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

b) YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN KARARI

Dairece verilen geri çevirme kararı ile ilgili hazırlık dosyası celbedilmiş; incelenmesinde, S. A. hakkında taksirle yaralamaya sebebiyet vermek, sanık H. Ş. hakkında suç üstlenme suçundan cezalandırılmaları istemiyle Sakarya Sulh Ceza Mahkemesi'ne dava açıldığı, iddianamede aracın sürücüsünün S. A. olduğu, alkollü olması sebebiyle cezadan kurtulmak amacıyla arkadaşı H.'yi arayarak olay yerine çağırdığı, H.'nin olay yerine giderek, sonradan kaza mahalline gelen görevli polislere kazayı kendisinin yaptığını beyan ederek suçu üstlendiği, S. ile H.'nin olay tarihinde telefon görüşmeleri yaptıklarının tespit edildiği, aynı araçta bulundukları iddia edilen kişilerin telefonla görüşmelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı belirtilmiştir.

Sakarya 1.Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2014/99 Esas sayılı dosyasında açılan davada, sanık H. Ş. savunmasında; karakolda verdiği ifadesinin doğru olmadığın, olay akşamı evinde olduğu sırada uzaktan akrabası olan C. A.'ün kendisini telefonla arayarak kaza yaptıklarını ve olay mahalline gelmesini istediğini, kaza mahallini gittiğinde oradakilerin kendisinin üstünü başını yırtarak sanki kaza geçirmiş gibi değişiklikler yaptıklarını, kendisinin bir şey olmaz denilerek suçu üstlenmeye ikna edildiğini, daha önce başına böyle bir olay gelmediğinden kabul ettiğini, kendisini kaza mahalline C.'in kardeşi S.'ın götürdüğünü, aracı kimin kullandığını kendisinin de bilmediğini söylemiştir.

Sulh Ceza Mahkemesinde açılan dava derdest olup, sonucunun beklenmesi gerekmektedir. Ceza mahkemelerinde tesbit edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesi hakimini de bağlayacaktır.

Bu durumda mahkemece, Sakarya 1.Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2014/99 Esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi ve ona göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

c) Kasko sigortasının genel şartlarına göre teminat kapsamında olan ve teminat kapsamı dışındaki rizikolar

Kasko sigortasının konusu ve KSGŞ A.1'de düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre:

Kasko sigortası kapsamında sigorta ile sigortacı, sigortalının, karayolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz taşıtlardan, romörk veya karavanlar ile iş makinelerinden ve lastik tekerlekli traktörlerden doğan menfaatinin aşağıdaki tehlikeler dolayısıyla ihlali sonucu uğrayacağı maddi zararları temin eder.

a) Aracın karayolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz taşıtlarla müsademesi,

b) Gerek hareket gerek durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar,

c) Üçüncü kişilerin kötü niyet veya muziplikle yaptıkları hareketler,

d) Aracın yanması,

e) Aracın çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi.

Teminat poliçede belirtilmek şartıyla yukarıda sıralanan riziko gruplarından sadece biri veya birkaçı için verilebilir. Teminatın yukarıda yer alan tüm riziko grupları için verilmemesi halinde poliçe başlığı, en az 14 punto büyüklüğünde harflerle “Dar Kapsamlı Kasko Sigorta Poliçesi” ibaresini taşıyacaktır.

Kasko sigortasında teminat dışı kalan zararlar m. A.5.'te sayılmıştır:

Aşağıdaki haller dolayısıyla taşıtta meydana gelen zararlar sigorta teminatının dışındadır:

5.1. Savaş, her türlü savaş olayları, istila, yabancı düşman hareketleri, çarpışma (Savaş ilan edilmiş olsun olmasın), iç savaş, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunların gerektirdiği inzibati ve askeri hareketler nedeniyle meydana gelen zararlar,

5.2. Herhangi bir nükleer yakıttan veya nükleer yakıtın yanması sonucu nükleer atıklardan veya bunlara atfedilen nedenlerden meydana gelen iyonlayıcı radyasyonların veya radyo-aktivite bulaşmaları ve bunların gerektirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin neden olduğu bütün zararlar (Bu bentte geçen yanma deyimi kendi kendini idame ettiren herhangi bir nükleer ayrışım olayını da kapsayacaktır).

5.3. Kamu otoritesi tarafından çekilme hali hariç taşıtta yapılacak tasarruflar nedeniyle meydana gelen zararlar,

5.4. Poliçede gösterilen taşıtın, Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre, gerekli sürücü belgesine sahip olmayan kimseler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,

5.5. Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,

5.6. Taşıta, sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı taşıtın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararlar,

5.7. Yağsızlık, susuzluk, donma, bozukluk, eskime, çürüme, paslanma ve bakımsızlık nedeniyle meydana gelen zararlar,

5.8. Sigorta kapsamına giren bir olaydan doğmadıkça ve böyle bir olayla sonuçlanmadıkça taşıtın mekanik, elektrik ve elektronik donanımda meydana gelen her türlü arızalar, kırılmalar ile lastiklerde meydana gelen zararlar,

5.9. Taşıtın bir hasar veya arıza nedeniyle zorunlu olarak taşınması veya çekilmesi nedeniyle meydana gelen teminat kapsamındaki zararlar hariç olmak üzere, taşıtın kendi gücü ile girip çıkacağı düzenli (tarifeli) ve ruhsatlı sefer yapan gemiler ve trenler dışında, kara, deniz, nehir ve havada taşınması sırasında uğrayacağı zararlar,

5.10. Taşıtın ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük ve yolcu taşıması sırasında meydana gelen zararlar,

5.11. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj sonucunda oluşan veya bu eylemleri önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucu meydana gelen biyolojik ve/veya kimyasal kirlenme, bulaşma veya zehirlenmeler nedeniyle oluşacak bütün zararlar.

5. DEĞERLENDİRMEMİZ

UYUŞMAZLIK KONULARINA İLİŞKİN GENEL BİLGİ

a) Sigorta ettirenin riziko gerçekleştikten sonraki beyan yükümlülüğü:

Sigorta ettirenin beyan verme yükümlülüğü bu edimler arasında yer almakta olup 6102 sayılı TTK' nın Sigorta Hukuku başlıklı altıncı kitabının "Genel Hükümler" başlıklı ikinci kısmında, "Tarafların Borç ve Yükümlülükleri" başlığı altında 1435 ile 1443 hükümleri arasında düzenlenmiştir.

TTK m. 1435 ile 1446 hükümleri incelendiğinde sigorta ettirenin sözleşme kurulurken, sözleşme devam ederken ve rizikonun gerçekleşmesinden sonra olmak üzere üç ayrı aşamada beyan yükümlülüğünün bulunduğu görülmektedir.

Riziko gerçekleştikten TTK sonra sigorta ettirene iki ayrı yükümlülük getirmiştir[1]. Buna göre sigorta ettiren riziko gerçekleştiğinde bu durumu gecikmeksizin[2] sigorta ettirene bilmek zorundadır (TTK m. 1446/1). İkinci olarak sigorta ettiren zararı önleme ve azaltma yükümlülüğü altındadır.

Rizikonun gerçekleşmesinden sonra sigorta ettirenin ihmali belirlendiği ve değişikliklere ilişkin beyan yükümlülüğünün ihlal edildiği saptandığı takdirde, söz konusu ihlal tazminat miktarına veya bedele ya da rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre, tazminattan veya bedelden indirim yapılır. Sigorta ettirenin kastı halinde ise meydana gelen değişiklik ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacı sözleşmeyi feshedebilir; bu durumda sigorta tazminatı veya bedeli ödenmez. Bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder (TTK m. 1445/5).

Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir[3]. Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse tazminat veya bedel indirimi hakkından yararlanamaz (TTK m. 1446/2-3). Madde gerekçesinde belirtildiği üzere kusur, kastı da kapsayacak şekilde geniş anlamda kullanılmıştır. Bu noktada, kasti olarak bildirim yükümlülüğü ihlal edilmişse, yine tazminattan indirim yapılacaktır. Ancak, indirim kusurun ağırlığına göre olacağından, somut olaya göre sigortacının tazminat ödeme borcu tamamen de ortadan kalkabilecektir.

b) Beyan yükümlülüğüne aykırı husus ile riziko arasında illiyet bağı.

TTK m. 1437 hükmüne göre: "Tazminat ve bedel ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439. maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınır." TTK m. 1439/2 hükmü uyarınca: "Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder."

Madde düzenlemelerinden açıkça sözleşme kurulurken ve sözleşmenin devamı süresince sigorta ettirenin beyan yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu sigortacının bilmediği husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasında illiyet bağı arandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sigortacının bildirim yükümlülüğü kapsamına giren fakat bildirilmeyen husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasında bağlantı yoksa sigortacı tazminat ödeyecek eğer bağlantı varsa ödemekten imtina edebilecektir[4].

c) Beyan yükümlülüğüne aykırılığın hukuki neticeleri

Sigorta ettirenin bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesi veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması durumunda yaptırımın ne olacağı TTK m. 1439 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre eğer sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmişse, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. 1440. maddede öngörülen süre 15 gündür. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi halinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez. Bu kapsamda örneğin kanser hastası olan ve hastalığı doktoru ve ailesi tarafından kendisinden saklanan bir kimse hayat sigortası yaptırdığında sigortacı hastalığı öğrenirse sözleşmeden cayabilecektir.

DEĞERLENDİRMEMİZ VE SONUÇ

Davacıya ait aracın davalı sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve araçtaki hasarın poliçe yürürlük süresi içinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.

Mal sigortaları türünden olan Kasko Sigortası Genel Şartlarının teminat kapsamını belirleyen A.1.b maddesine, gerek hareket ve gerekse durma halinde iken sigortalının veya araç kullananın iradesi dışında ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüsü sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan TTK m. 1409/1 ve 1410.maddeleri uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1410. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise teminat kapsamının ne olacağı KSGŞ'de açıkça belirtilmemiştir. Fakat sigortanın amacına ve A.1'de teminat kapsamında sayılan haller incelendiğinde bu oluş şeklinin KSGŞ' nın A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.

TTK m. 1409'da sigortacının, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu ve sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükünün sigortacıya ait olduğu belirtilmiştir.

İlkeler yukarıda anlatıldığı şekilde olmakla birlikte; sigortalı KSGŞ'nın1.5.maddesi ve TTK m. 1446 uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir husus sanki bu oluşan rizikonun teminatı içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu, hasarın sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır.

Somut olayda davacı, aynı zamanda bu olaya ilişkin açılan davanın sanığı olan H.Ş. savunmasında; karakolda verdiği ifadesinin doğru olmadığın, olay akşamı evinde olduğu sırada uzaktan akrabası olan kişinin kendisini telefonla arayarak kaza yaptıklarını ve olay mahalline gelmesini istediğini, kaza mahallini gittiğinde oradakilerin kendisinin üstünü başını yırtarak sanki kaza geçirmiş gibi değişiklikler yaptıklarını, kendisinin bir şey olmaz denilerek suçu üstlenmeye ikna edildiğini, daha önce başına böyle bir olay gelmediğinden kabul ettiğini, kendisini kaza mahalline akrabasını ve kardeşini götürdüğünü, aracı kimin kullandığını kendisinin de bilmediğini söylemiştir.

Bu durumda Sulh Ceza Mahkemesinde açılan dava derdest olup, sonucunun beklenmesi gerekmektedir. Bu sebeple kanaatimizce bozma kararı yerindedir.

-----------------------------------

[1] Çeker, s. 120; Algantürk Light, s. 6; Kender, s. 275 vd.

[2]ETK m. 1292' de aynı konu düzenlenmiş ve rizikonun gerçekleştiğini bildirim yükümlülüğü için beş günlük süre öngörülmüştür. Ancak, Tasarının bu maddesi ile beş günlük bildirim süresi kaldırılmış onu yerine "gecikmemek" ifadesi kullanılmıştır. Zira, beş günlük süre bazı sigortalar için çok kısa olabileceği gibi bası sigortalar için de fazla olabilir. Halbuki "gecikmeksizin" ifadesi öncelikle hemen bildirme esasım getirir. Ayrıca, sübjektif ve objektif duruma göre hakime bir takdir hakkı tanır, daha esnektir (TTK m. 1446 gerekçesi).

[3]Y.11.HD., E: 2001/11243 , K: 2002/3686 , T: 18.04.2002: "Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Rizikonun gerçekleşmesi halinde TTK' nın 1292. maddesinde öngörülen yükümlüklerini kasten yerine getirilmemesi hariç sigorta hakları zayi olmaz ve bu durumda hiç ihbar olmaması dahi sigortacıyı, gerçek zararı tazmin yükümlülüğünden kurtarmaz. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, doktor olan davacının, olay meydana geldiği sırada, acil bir hastaya yetişmeye çalıştığı, aracı ile yol kenarındaki kayalıklara çarptıktan sonra da aynı nedenle kaza mahallinden ayrıldığı, daha sonra geri döndüğü ve olay yerinin yakınındaki polis karakoluna müracaat ettiği, olay tarih ve saatinde alkolsüz olduğu, ayrıca davalı sigorta şirketine de ihbarda bulunduğu anlaşılmıştır. Hasarın sigorta teminatı dışında kaldığı hususu da TTK 1281/2. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilmiş değildir. Bu durum karşısında tespit edilen gerçek zarar bedeline göre davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir."

[4] Beyhan Yaslıdağ, Sigorta Bilgileri, Sigorta Aracıları ve Sigorta İşlemleri, 1. Baskı, Seçkin Yay., Ankara 2012, s. 67; Işıl Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8. Baskı, Turhan Yay., Ankara 2012, s. 88; Çeker, s. 116; Algantürk Light, s. 5; Aral Eldeklioğlu, s. 732.