MAKALE

YARGISAL DİLEKÇELER ÜZERİNE DENEMELER-2

İpteki Cambaz: Kısmi dava mı Belirsiz alacak davası mı?

Abone Ol

Mülga 1086 sayılı HUMK'da açıkça kısmi dava düzenlenmediği hâlde, uygulamada kısmi dava açılması mümkün bulunmaktaydı. Kısmi dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren  6100 sayılı HMK'nın 109'uncu maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmek suretiyle fiili durum kanunlaşmıştır.

6100 sayılı HMK ile birlikte kısmi davanın yanında, 107. Maddeyle  mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda yer almayan ve uygulaması bulunmayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak  davası da hukuk dünyasına girmiştir.

Uygulama da belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı veya şartları oluşmadan yanlış yazıldığı  görülmektedir.

Özellikle dava dilekçelerinde açıkça kısmi veya belirsiz alacak davası olarak yazılmayan durumlarda yargılamanın seyrine göre meslektaşların  kendi lehlerine olacak şekilde davalarını kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açıldığı konusunda  mahkemeleri ikna etmeye çalıştıkları görülmektedir. Zira her iki dava türüne bağlanan hukuki sonuçlar çok farklı olup , ıslahla dava türünü değiştirme imkanı da bulunmadığından,  yanlış nitelendirilmiş bir dava dilekçesi bir çok hak kaybına neden olabilecektir.

Dava dilekçesi yazılırken öncelikle kısmi davanın  mı yoksa belirsiz alacak davasının mı müvekkilinizin lehine olduğunu doğru tespit etmek gerekiyor. Bunun içinde Kanunun ve yargısal uygulamaların kısmi ve belirsiz davaya bağladığı sonuçları iyi bilmek gerekiyor. Doğru olan dava dilekçenizde hangi tür dava açtığınızı açıkça yazmak olmakla birlikte, bazen bu konuda kararsız kalarak veya bilmeden  davanın türü dilekçede zikredilmemiş olabilir.

Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde "fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterli sayılmaktadır (Pekcanıtez, H.: Medeni Usul Hukuku, C.II, 15. baskı, İstanbul 2017, s.1000). Yani dilekçenizi açıkça belirsiz alacak davası olarak nitelendirmemişseniz davanız kısmi dava olarak kabul edilecektir.

“Dava dilekçesinde fazlaya iliskin hakların saklı tutuldugunun belirtilmis olması, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının belirtilmemis olması davanın niteligini kısmi dava kılar”  (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/485 Esas, 2021/971 Karar sayılı ilamı )

Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olduğundan amaç belirsiz alacak davası açmak ise dava dilekçesinde özellikle sonuç ve konu bölümün de  bunu açıkça belirtmek elzemdir. Dava dilekçesinin Sonuç ve/veya konu bölümünde belirsiz alacak davasının düzenlendiği HMK 107. Maddesine atıf yapılmış olması da davanın belirsiz alacak olarak açıldığını göstermek için yeterlidir.

“Belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü oldugundan Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldıgının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı HMK'nın 107. Maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerekir”. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/10255 Esas, 2022/9908 Karar sayılı ilamı )

Bazı dava dilekçelerinde konu veya sonuç kısmında sadece fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmakta ancak dilekçe içeriğinde belirsiz alacak veya HMK 107. Maddesine atıflar yapılmaktadır. Dilekçenin açıklamalar kısmında davanın açıkça belirsiz alacak olarak açıldığı veya HMK 107 . maddeye göre açıldığı belirtilmişse kanaatimce bu davayı da belirsiz alacak olarak kabul etmek gerekir. Ancak açıklamalar kısmındaki belirsiz kelimesi veya HMK 107 atıfları emsal yargı içtihatları içinde geçiyorsa veya dilekçe içeriğinde geçse bile davanın türünü açıklamak için kullanılmamışsa ve dava dilekçesinin bir bütün olarak yorumlanmasında belirsiz dava olduğu anlaşılmıyorsa artık  bu tarz dava dilekçelerini de kısmi dava olarak kabul etmek doğru olacaktır. Yine aynı şekilde dilekçelerde ki hukuki sebepler kısmında sadece HMK 107 İbaresi de tek başına davayı belirsiz alacak davası olarak kabulü için yeterli olmaz kanaatindeyim.

“Davacı vekilinin dosya içerisindeki beyanlarının hiçbir yerinde davanın belirsiz alacak davası seklinde açıldığı belirtilmediği gibi belirsiz alacak davasının düzenlendiği HMK’nın 107. maddesine dayalı dava açıldığından da söz edilmemiştir. Belirsiz alacak davasının, maddi hukuka ilişkin yönlerinin bulunması karsısında, davacının talebinin açıkça belirsiz alacak davasına yönelik olması, davanın belirsiz alacak davası seklinde açıldığının veya bu anlama gelecek bir anlatımın veya belirsiz alacağın düzenlendiği kanun maddesine atıf yapılarak talepte bulunulması gerekir.” (Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Esas: 2019/761 Karar: 2021/382 )

“Davacı vekili, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde “belirsiz” ibaresini kullanarak isçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise “belirsiz alacak davasındaki” taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan etmiştir. Davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası oldugu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesi doğru değildir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2015/22-1052 K. 2015/1612)

Hukukçu

Hasan ÇAKMAK

>> YARGISAL DİLEKÇELER ÜZERİNE DENEMELER-1