Yargılamalarda oy çokluğuyla karar verilmesi, aslında, varılan sonucun doğru olmadığının ispatıdır. Oy çokluğuyla verilen kararlar, uyuşmazlığı çözmez; sadece yargıya güvensizlik oluşmasına, tarafların uyuşmazlığını alevlendirmeye ve haksızlık duygusunun büyümesine neden olur. Başlangıçta, sadece iki kişi arasında olan uyuşmazlık katmerlenerek büyür; taraflarla hâkimi, yargıyı ve tüm devlet sistemini karşı karşıya getirir.
Bu yöntem, devletlerin ve mahkemelerin işini kolaylaştırmakta; bununla birlikte, yargı sistemine güvensizlik doğurmakta...
Yargılamalarda, uyuşmazlık konusu olay ve maddi gerçeklik sadece bir tanedir. Bu olaya uygulanacak kural da sadece bir tanedir. Mantık kuralları gereğince de o olaya o kural uygulandığında, varılması gereken sonuç da sadece bir tanedir.
Yargılama bilimsel bir faaliyet olduğuna göre, bir olaya uygulanan bir kural her zaman aynı sonuca varmak zorundadır; sonuç, kişiden kişiye değişemez. Eğer aynı olayda iki hakim farklı sonuçlara varıyorlarsa bu sonuçların ikisine de güvenilemez.
Bilimsel olarak aynı şartlarda farklı sonuçlar çıktığında sonuçların ikisi veya en az birisi mutlaka hatalıdır. Onun içindir ki, bilimsel çalışmalarda sonuçlar tek bir yerde birleşmediğinde, hatalar hep, geçmişe gidilerek tespit edilir ve giderilir. İşlemler, her seferinde tek bir sonuç ortaya çıkıncaya kadar tekrar edilir. İşte o sonuç, bilimsel olarak doğru olan sonuçtur.
Heyet olarak verilen mahkeme kararlarında oybirliği sağlanmadıkça, karar doğru ve sağlıklı olamaz. Bu tür kararlar, hakkını arayan insanlarda, haksızlığa uğrama duygusunu körüklüyor. Dava süreci bitmesine rağmen, haksızlığa uğramış olma hissi kaybolmuyor, tam tersine, karşı tarafın haksızlığına uğradığını düşünen vatandaş, bu sefer yargı sisteminin ve mahkemenin de kendisine haksızlık ettiğini düşünmeye başlıyor. Yargı tarafından verilen kararı hiçbir zaman benimsemiyor.
Bu durum sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil, hemen her ülkede böyle. Ancak, ben bunun mutlaka değişmesi gerektiğini, heyetlerde görüş ayrılığı çıktığında, o ayrılık oybirliğiyle verilen bir kararla giderilinceye kadar yargılama sürecinin sürdürülmesi, giderlerinin de devletçe üstlenilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Davaların oybirliği olmadan çoğunluk ile verilen kararlarla sonlandırılması, vatandaşın menfaatinden çok, devletin ve yargının menfaatine olarak getirilmiş bir düzenlemedir. Vatandaşın uyuşmazlığının bir an önce giderilmesi, adaletin hızlıca sağlanması için çoğunluk ile karar verilmesinin haklı olacağı ve salt bu amaç için bile gerekli olduğu ileri sürülebilir. Ancak, bunu doğru bulmuyorum. Devlet, yargının yükünü böyle yöntemlerle azaltmaya çalışmamalıdır. Onun yerine, yargıdaki iş yüküne uygun olarak kadrolar istihdam etmeli; gecikmeyi, gerekli kaynakları artırarak gidermelidir. Gecikmeyi önlemek; insanları adil ve herkes tarafından kabul edilen, oybirliği ile verilmiş kararlardan mahrum etmenin gerekçesi olmamalıdır!
"Yazarın özel izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."