Adli tatil, yeni adıyla "çalışmaya ara verme" başladı.
Hakim ve savcılarımıza izinde iyi dinlenmeler, tayin olanlara evlerini ve ailelerini yeni görev yerlerine taşımada kolaylıklar; 1 Eylül'de yeniden başlayacakları hummalı ve yoğun çalışmalarında başarılar diliyorum.
Adalet hizmetlerinin aksaması kabul edilemez ama adli tatil dönemlerinde yavaşlar ve kesintiye uğrar: duruşmalar daha ileri bir tarihe bırakılır; süreler işlemez. Her dava mutlaka en az bir adli tatile denk gelir ve yargılaması her adli tatilde en az üç ay uzar; yargıç değişirse neredeyse yeniden başlar. Başka bir deyişle adalet teşkilatımız her sene 1 buçuk ay boyunca hizmet vermeyi minimuma indirir.
"Adli Tatil"in kanunlarını aldığımız İsviçre ve Almanya'da çiftçilerin hasat ve harman işleri nedeniyle getirildiği söylenir. Türkiye için tek ve geçerli sebebi ise yargı'daki izin ve tayinlerin planlanamıyor ve daha iyi bir yöntem bulunamıyor olmasıdır. Yaz aylarının tayin ve taşınmalar için en uygun olması 20 Temmuz - 1 Eylül arasının adli tatil olmasını dikte ettiriyor.
Yargı'da izin ve tayinlerin iyi yönetilememesi adli tatil'e, adli tatil de hayati adalet hizmetinin toptan aksayıp kesintiye uğramasına neden oluyor; vatandaş da yaklaşık 3 aylık gecikmeyi sineye çekmek zorunda kalıyor. Bu kötü yönetim nedeniyle eğitim, toplantı ve konferanslar nedeniyle bile hizmet her bir mahkeme bazında da hizmette aksama, gecikme ve israfa neden oluyor. Kağıt üstünde hizmeti aksamıyor, mahkemeleri hakimsiz kalmıyormuş gibi gösteren geçici ve nöbetçi hakim görevlendirmelerinin gerçekte hiç bir işe yaramadığını en başta yönetenler iyi biliyor.
Onbinlerce kişiyi yöneten onlarca İK yazılımlarının olduğu günümüzde yargıdaki izin, tayin, eğitim, idari toplantı ve konferans katılımlarını hizmeti aksatmadan yönetmek neredeyse çocuk oyuncağıdır.
Yargı'da, 5'er, 10'ar yıllık dönemler veya kariyerleri boyunca her bir hakimin izin, tayin, eğitim, konferans ve benzeri ihtiyaçları önceden öngörülerek hizmeti aksatmayacak şekilde planlanabilir. Mahkemeler bu tür insani durumların hizmeti aksatmayacağı şekilde yapılandırılabilir. Bazı basit tedbirler bile mevcuttaki bir çok aksamayı önleyebilir: örneğin hakimlerin izin, eğitim, toplantı ve sair sebeplerle mahkemede olmayacağı günlerin takvimi ya da haftanın hangi günlerinde eğitim ve toplantı yapılabileceği 6 ay öncesinden belirlenip ilan edilirse o günlerdeki yoklukları plansız gecikmelere neden olmaz.
Türkiye Yargısını daha iyi ve verimli yönetmeye muhtaçtır; ancak aynı zamanda böyle bir yönetimi yapabilecek güçte ve olgunluktadır.
"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."