YARGI KARARLARINDA İDARİ YARGIDA YARGILAMANIN YENİLENMESİ

Abone Ol

Yargılamanın yenilenmesi; Danıştay'ın, Bölge İdare Mahkemelerinin ve İdare ve Vergi Mahkemelerinin kesin hüküm halini alan kararlarına karşı, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinde sayılan sebeplerle sınırlı olarak tanınmış olağanüstü bir kanun yoludur. Söz konusu olağanüstü kanun yoluna gidilebilmesi için; öncelikle kanunda öngörülen olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekmektedir. Bu yazıda, yargılamanın yenilenmesi müessesesinin nitelikleri, bu konuda yargının getirdiği kriterler ve yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edildiği örnek kararlar derlenmiştir.

YARGILAMANIN YENİLENMESİ KARARININ NİTELİĞİ VE YARGININ GETİRDİĞİ KRİTERLER

Yargılamanın yenilenmesi; hükmün esasını değiştirecek nitelikteki olguların hükmün kesinleşmesinden sonra ortaya çıkması durumunda, yeniden yapılacak yargılama ile kesin hükmü ortadan kaldırabilen olağanüstü kanun yoludur. Sonradan ortaya çıkan bu gibi durumlarda kanunda sınırlı olarak sayılmış nedenlere dayanılarak taraflarca esas hükmün kaldırılması ve davanın yeniden incelenmesi istenebilir. (Danıştay İDDK, 04.12.2008, E. 2007/274, K. 2008/2221)

“Bir yargı yerince yasada gösterilen usullere göre verilen karar, itiraz ve temyiz yollarından geçerek veya itiraz ve temyiz süreleri sona ererek kesinleştikten sonra yargılamanın iadesi gibi bazı istisnaların dışında artık değişmez bir nitelik kazanır, hiçbir makam, merci, hatta kararı vermiş olan yargı yeri dahi başka bir kararıyla onu değiştiremez.” Yargı kararlarının kesinleşmesinden sonra doğru olmadığı iddiası ancak yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin mevcudiyeti ile sınırlandırılmıştır. (Danıştay 5. Dairesi, 06. 11. 2002, E. 1999/2310 K. 2002/4242)

”Yargılamanın yenilenmesi sebepleri Kanunda tahdidi olarak ve sayma yoluyla belirlendiğinden sayılanlar dışında bir sebeple, kesin hüküm haline gelmiş bir mahkeme kararının kaldırılması mümkün değildir. Diğer bir anlatımla, kıyas yapılarak yargılamanın yenilenmesi sebepleri genişletilemez. (Danıştay 5. Daire E. 2019/3540 K. 2020/2386)

İdari nitelikteki Danıştay kararlarına karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamaz. (Danıştay 1. Dairesi, 06. 12. 2011, E. 2011/1663 K 2011/1949)

“Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yolu olup; kanunda sayılan sebeplerin varlığı halinde, kesin hükme ilişkin esas kararı vermiş olan mahkemeden istenebilir.

Buna göre, bir hüküm kesinleşmedikçe, ona karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemeyeceği gibi; yargılamanın yenilenmesi, sadece kesinleşmiş olan esasa ilişkin nihai kararlara karşı başvurulabilecek bir kanun yolu olması  nedeniyle de, bir hüküm mahkemesi kararı Danıştay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşmiş olsa bile  yargılamanın yenilenmesi yoluyla hüküm mahkemesi kararının değiştirilmesi istenebileceğinden, Danıştay'ın temyiz veya karar düzeltme talebi üzerine verdiği kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı açıktır.” (Danıştay 5. Dairesi, 19. 12. 1996, E. 1995/4339 K. 1995/4159)

Yargılamanın yenilenmesine konu olabilmesi için “ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen ve davanın tarafları arasındaki maddi uyuşmazlığı çözümleyen bir karar olmalıdır.”  (Danıştay VDDK, 11. 06. 1999, E. 1998/385 K. 1999/339) Dilekçe ret kararı gibi kararlar yargılamanın yenilenmesine konu olamaz.

“Anayasa Mahkemesinin, tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hallerde, ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hallerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır.”  (AYM, Başvuru Numarası: 2016/14563, Karar Tarihi: 28. 11. 2019)

“Davanın ivedi yargılama usulüne tabi olması ve mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın …. Sayılı karar ile bozulması ve dava konusu işlemin iptaline kesin olarak karar verilmiş olması bakımından yargılamanın yenilenmesi isteminin İdare Mahkemesince değil Dairemizce karara bağlanması gerekmektedir. Zira İdare Mahkemesince verilen kararın bozulması üzerine dosya Mahkemeye gönderilmeyip esasa ilişkin olarak da nihaî karar Dairemizce kesin olarak verildiğinden, 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinde belirtilen “esas kararı vermiş olan mahkeme”nin bu olayın özelliği itibarıyla dairemiz olarak kabulü gerekmektedir.” (Danıştay 13. Dairesi, 15. 02. 2016, E. 2015/6064 K.2016/287)

”2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 55. maddesinin son fıkrası gereğince, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin kararların temyizinin mümkün olması karşısında istemin reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.” (Danıştay 12. Dairesi, 13. 12. 1995, E.1995/3169 K. 1995/3237)

İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararında belirtildiği üzere, 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin açık kuralı karşısında, AİHM'nin idari yargı yerinin kesinleşen kararının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği yolundaki kararının yargılamanın yenilenmesi nedeni oluşturduğunda duraksama olmayıp, bu durumda İdare Mahkemesince davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin kabul edilip, süre aşımı nedeniyle davanın reddine ait kararın kaldırılması, davanın esasının görülmesi ve sonucunda davadaki haklılık gözetilerek yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumluluk yönünden karar verilmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararının yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ait bölümünde hukuka ve usule aykırılık yoktur.” (İstanbul BİM, 10. İDD, E. 2018/3679 K. 2019/619 T. 6.3.2019)

Mahkemece yargılama sonucunda, koşulları oluşmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiş olsada, bu süreçte ilgili dava dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra süresi içinde vekili aracılığıyla savunma veren tarafça yapılan hukuki yardımın karşılıksız bırakılamayacağı, dolayısıyla, söz konusu taraf lehine, uyuşmazlığın çözümünde göstermiş olduğu emek ve çabaların karşılığı olarak vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. (Danıştay İDDK E. 2020/48 K. 2020/62)

İLGİLİ MEVZUAT

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun “Yargılamanın yenilenmesi” başlıklı 53. maddesi:

1. Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.

a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,

b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,

c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,

d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,

e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,

f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,

g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,

h) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.

ı) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.

2. Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.

3. Yargılamanın yenilenmesi süresi, (1) numaralı fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) numaralı fıkranın (ı) bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanır.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun ''Kararlar'' başlıklı 50. maddesinde:

1. Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.

2. Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.

ÖRNEK KARARLAR

“Davacının, memuriyetten çıkarılması hakkındaki kararın iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin karar dayanak alman ve davacının mahkumiyetine dair …. 1 nolu Askeri Mahkemesinin Kararının bozulmasından sonra, Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararla davacının üzerine atılı bulunan suçtan beraat ettiği anlaşılmakla, davacının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 53/c maddesine uygun bulunan yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne.” (Danıştay 10. Dairesi, E. 1988/1621, K. 1989/1182, T. 31. 5. 1989)

”Adalet müfettişinin talebi üzerine mahkeme kararıyla iletişiminin dinlenilmesine karar verilmesinin kanunilik şartını taşımadığı gerekçesiyle davacının Anayasanın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ve davacıya 20.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararında, kanuni bir dayanağı olmadan iletişimin dinlenilmesi ve kayda alınması şeklinde davacının haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalenin kanunilik unsurunu taşımadığını ifade etmiş, bu nedenle meşru amaç ya da ölçülülük açısından bir değerlendirme yapılmasına dahi gerek görmemiştir. Dolayısıyla, 15/05/2009 tarihli olur ile Adalet Başmüfettişi M.A hakkındaki iddianın subut bulmadığı nedeniyle işlem yapılmasına yer olmadığına dair verilen kararın hukuka aykırı olduğu hususu Anayasa Mahkemesinin haberleşme özgürlüğünü ihlal edildiğine dair kararı ile ortaya konulmuştur.

Bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı tarafından Anayasa Mahkemesinin yukarıda yer verilen ihlal kararına istinaden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 53. maddesinin (h) bendine dayandırılan yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.” (DANIŞTAY 5. DAİRE E. 2019/3540 K.2020/2386)

Davacının, disiplin soruşturmasına konu eylemleri nedeniyle ... Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla beraat ettiği, bu kararın kesinleştiği; öte yandan, disiplin soruşturması kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden; görev yaptığı yer ve birimde para tahakkuk ve tahsil yetkisi bulunmayan davacının görevinin sağladığı nüfusu kötüye kullanarak menfaat sağladığına ilişkin yeterli tespitin de bulunmadığı anlaşıldığından, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ve dava konusu işlemin iptaline.(Danıştay 12. D., E. 2020/4722 K. 2021/1316 T. 15.3.2021)

Davacının temel şikâyeti olan hisselerinden yoksun kalması nedeniyle mülkiyet hakkı bağlamında uğradığı zararın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından âdil tazmin yoluyla tamamen giderildiği, davacı ve diğer başvurucular tarafından AİHM nezdinde ve işbu yargılamanın yenilemesi talebine konu olan yerel mahkemeler önünde yaptıkları masraflar ve vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin talebin de AİHM tarafından değerlendirildiği ve nihayetinde tüm başvuranlar bakımından yaptıkları masraf ve giderlere karşılık olarak toplam 25.000,00 Avro ödenmesinin uygun görüldüğü, âdil tazmine ilişkin taleplerin geri kalan kısmının ise reddine karar verildiği, böylece davacının talebine konu hususların AİHM kararında karşılanarak ihlâlin sonuçlarının yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde ortadan kaldırıldığı anlaşıldığından, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yeniden yargılama yoluyla giderilebilecek ihlâl hükmünün varlığından ve dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğundan söz edilmesi mümkün bulunmamaktadır. (Danıştay 13. D., E. 2021/1906 K. 2021/4756 T. 15.12.2021)

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde 4678 sayılı Kanun kapsamında 30.08.2004 tarihinden itibaren sözleşmeli astsubay olarak görev yapan davacının, sözleşmesinin yenilenmemesine ilişkin işlemin tesis edildiği dönemde ... yapılanmasının etkin olduğunun ve sözleşme yenileme faaliyetlerini yürüten kritik tüm kadroların bu yapı tarafından kontrol altına alındığının davalı idarece de belirtildiği, ayrıca davacının sözleşmesinin de değerlendirildiği 2013 yılına ilişkin sözleşme değerlendirme komisyonu kurul tutanağının da bulunduğu dosyanın bulunamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; ... yapılanmasının mülkiye, adliye, emniyet ve özellikle ordu içerisinde etkin olduğu, etkin olduğu dönemde temin/sözleşme yenileme faaliyetlerini yürüten kritik tüm kadroların da bu yapı tarafından kontrol edildiğinin Mahkeme kararından sonra ortaya çıktığı dikkate alındığında; bu belgenin, zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması kapsamında kaldığı sonucuna varılmış olup, yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilmesine. (Danıştay 12. D., E. 2020/235 K. 2020/2964 T. 24.9.2020)

Davacının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde derdest başvurusunun bulunması nedeniyle, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 9. maddesine göre yargılamanın yenilenmesi koşulunun oluştuğu; dosyanın incelenmesinden, davacının denizde görev yapmasına engel psikiyatrik rahatsızlığı bulunduğu ve bu nedenle tedavi olmaya çalıştığı bilinmesine rağmen denizde görevlendirildiği, disiplinsizlikleri işlemesindeki hafifletici sebepler (uyku hali veren ilaçlar, psikolojik rahatsızlıkları) gözetilmeksizin sık ve ağır disiplin cezaları ile cezalandırıldığı, disiplin cezası verilmeden önce sağlık durumunun sonucu beklenerek buna göre değerlendirme yapılması gerekirken beklenmeden işlem tesis edildiği anlaşıldığından, verilen ayırma cezasının ölçülü ve hakkaniyetli olmadığı gerekçesiyle, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. (Danıştay 12. D., E. 2021/17 K. 2021/1327 T. 15.3.2021)

Davacının, kaldırılan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin tarafsız ve bağımsız olmadığı iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı 81797/12 sayılı başvurusunun derdest olması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 9. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilip işin esasına girilerek; re'sen ilişik kesme müessesesinin statü dışı bırakılmaya sebebiyet vermesi dolayısıyla bir anlamda disiplin hukukunda yer verilen meslekten çıkarma cezasının sonuçlarını doğurduğu, buna göre disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ilişik kesme durumlarında da, işlenildiği ileri sürülen eylemlerin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle sübuta ermesinin gerekli olduğu, davacıya atfedilen suçların ceza yargılamasına konu olduğu ve söz konusu suçlamalara ilişkin olarak davacının beraatine karar verildiği hususu dikkate alındığında, edimin ifasına fesat karıştırmak ve rüşvet alma suçlarını işlediğine yönelik iddiaların her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delille sübuta ermediği, bu sebeple davacının disiplinsiz olduğu veya ahlaki durumunun kuruma uygun olmadığı hususunun somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varıldığından, disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden re'sen ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle yargılanmanın yenilenmesi isteminin kabulüne, dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle yoksun kalınan tüm özlük haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine. (Danıştay 12. D., E. 2020/5279 K. 2021/1792 T. 31.3.2021)

Davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin … günlü, … sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada; davanın reddi yolunda verilen karar kesinleştikten sonra, davacının yeni elde ettiği bilgi ve belgelere dayanarak bulunduğu yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedildiği, bahsi geçen bu ilk yargılamanın yenilenmesi davasının karar düzeltme aşamasında Danıştay Beşinci Dairesinin 14/06/2017 günlü kararı ile; uyuşmazlıkta yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğu gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bunun üzerine, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla, anılan bozma kararına uyularak davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne, meslekten çıkarma cezasıyla tecziyesine ilişkin işlemin iptaline. (Danıştay 2. D., E. 2021/2186 K. 2021/1397 T. 20.4.2021)

Davacı hakkında, disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle kamuyu 18.958,99TL zarara uğrattığından bahisle, söz konusu zararın tahsili amacıyla açılan alacak davasında … Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının ceza yargılamasında beraat ettiği de belirtilerek, kurumun zarara uğratıldığının soyut iddiadan öte, somut bilgi ve belgelerle ispat edilemediği, dolayısıyla kurum zararı oluştuğundan bahisle alacak talebinde bulunulmasında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davacının disiplin cezasına konu fiili işlemediğine dair neticeyi kuvvetlendirir nitelikteki söz konusu kararın, görülmekte olan davada değerlendirmeye alınmamasının, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine açıkça aykırılık teşkil edeceği, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendinde düzenlenen "Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması" maddesinde yer alan "konusu" ibaresinin, hukuki uyuşmazlığı ortaya çıkaran aynı nitelikteki eylemler olarak yorumlanması hakkaniyete daha uygun bulunmaktadır. Aksi durumda, hukuka olan güvenin zedelenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı hakkında verilen … Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendi kapsamında değerlendirilerek yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. (Danıştay 5.D., E. 2016/10256 K. 2020/5621 T. 7.12.2020)