YARGI KARARLARI’NDA “BİLİRKİŞİ’NİN TARAFSIZLIĞI”

Abone Ol

İşbu Makale İle; Bilirkişi’nin Tarafsızlığı ve Reddi Konusu’nu, HMK ve İlgili Yargı Kararları Kapsamında Değerlendireceğiz.

Mahkeme Kararları’nın her türlü şüpheden uzak ve tarafsız olması gerekir. 6100 sayılı Kanun’un 36. Maddesi’nin 1. Fıkrası’nda; Hâkim’in tarafsızlığından şüpheyi gerektirecek önemli bir sebebin bulunması Hâkim’in reddi ve çekinme sebebi olarak düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 272. Maddesi uyarınca; Hakimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar Bilirkişiler bakımından da uygulanacaktır. [1]

Bilirkişi; bir Dava’da, çözümü Yargıç tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde, Mahkeme’ce oy ve görüşüne başvurulan üçüncü kişi veya kişilere denilmektedir. Bilirkişi veya Bilirkişiler’in de tarafsız olması asıldır. Bu nedenle Yasa Koyucu; Bilirkişiler’in tarafsızlığını sağlamak için Bilirkişiler’in de reddedilebileceğini HMK’nun 272. Maddesi’nde açıkça hükme bağlamıştır. [2]

Bilirkişi görevini yerine getirirken uyması gereken yükümlülüklerden birisi de; “Tarafsız Davranma Yükümlülüğü” oluşturur. Bu yükümlülüğe uygun davranma, Bilirkişi’nin somut maddi sorunla ilgili olarak objektif bir biçimde oy ve görüşünü beyan edebilmesinin asgari şartını teşkil eder. Objektiflik ve tarafsızlık çok yakın bir ilişki içerisindedir; biri mevcut olmadan diğerinin mevcudiyeti düşünülemez. [3]

Somut uyuşmazlıkta; davalı taraf temyiz aşamasında sunduğu dilekçe ile hükme esas alınan Bilirkişi Raporu’nu düzenleyen Bilirkişi’nin davacı vekili olarak davayı takip eden Av. ... ile aynı ofiste faaliyet gösterdiğini öğrendiklerini, bu halde Bilirkişi’nin tarafsızlığından söz edilemeyeceğini, mevcut durumun Bilirkişi’nin reddi sebebi için bir sebep oluşturduğunu ileri sürmüştür. Gerçekten de; sunulan bilgi ve belgelere göre dosyada mevcut raporu düzenleyen Bilirkişi ile davacı vekilinin aynı işyerinde çalıştığı anlaşılmakta olup, bu durum Bilirkişi’nin tarafsızlığına gölge düşürecek bir olgudur. [4]

Somut olayda; dosyada Bilirkişi olarak rapor tanzim eden …, davalı ... aleyhine açılan … Mahkemesi’nde görülmekte olan … dosyada, davacı işçi vekili olarak yer almıştır. Her ne kadar yargılama aşamasında Bilirkişi’nin reddi talep edilmemiş ise de; temyiz aşamasında davalı vekilince ileri sürülmüştür. Bu durum Bilirkişi’nin tarafsızlığı ilkesi ile çelişen bir olgu ortaya çıkarmış olup, Mahkeme’ce, diğer Mahkemeler’de de davalı ... aleyhine davası olmayan ve davanın tarafları ile ilişkisi bulunmayan başka bir Bilirkişi seçilerek, yeniden rapor alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir. [5]

Adı geçen Bilirkişi’nin İhbar Olunan Şirket’te görevli olması, İhbar Olunan’ın da dava sonucunda verilecek Karar’dan etkilenecek olması nedeniyle tarafsız olamayacağı sonucunu doğurur. Davacı vekili, Bilirkişi’nin tarafsızlığı ile ilgili iddialarını dile getirerek Rapor’a itiraz etmiş, temyiz dilekçesinde bu beyanlarını tekrar etmiştir. Bilirkişi’nin tarafsız olamayacağı itirazında bulunmuştur. Taraflar sonradan öğrendikleri veya yeni meydana çıkan ret sebebine dayanarak (mesela Bilirkişi’nin tarafsız olmadığını ileri sürerek) Bilirkişi Raporu’na itiraz edebilirler ve yeni bir Bilirkişi seçilmesini isteyebilirler. Mahkeme’ce, davacı vekilinin Bilirkişi’nin reddi mahiyetindeki dilekçesinin süresinde ve yerinde olduğu dikkate alınıp usulüne uygun şekilde yeniden Bilirkişi Kurulu oluşturulup, rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, şahsına itiraz edilen Bilirkişi’den alınan Rapor’a dayanılarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. [6]

Her ne kadar Bilirkişi’nin reddi isteminin Mahkeme’ce dikkate alınmaması hususu temyiz konusu yapılmış ise de, somut uyuşmazlıkta değerlendirilmesi gereken hususların tamamen hukuki nitelikte olduğu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. Maddesi gereğince Bilirkişi’ye müracaat koşullarının oluşmadığı gözetildiğinde; mevcut Bilirkişi değerlendirmeleri sonuca etkili olmadığından, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

-----------------------------------------------

[1] Yargıtay (22.) Hukuk Dairesi 2018/172 E., 2018/5606 K., 05.03.2018 T.

[2] Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi 2016/4766 E., 2017/14140 K., 18.11.2017 T.

[4] Yargıtay (22.) Hukuk Dairesi 2016/8966 E., 2019/7377 K., 22.04.2019 T.

[5] Yargıtay (Kapatılan) (7.) Hukuk Dairesi 2016/36435 E., 2016/20444 K., 05.12.2016 T.