YAPAY ZEKALI VARLIKLAR ve İNSANLAR ARASINDA DUYGUSAL/CİNSEL YAKINLAŞMALAR: İNSANLARIN YERİNİ SEKS ROBOTLARI MI ALIYOR?

Abone Ol

Yapay zekalı varlıkların hayatımızın her alanına girdiği bir dönemde; teknolojide yaşanan gelişmelere paralel olaral, aslında bu ifadenin tek başına içinde bulunduğumuz durumu tanımlamakta yetersiz kaldığı bir döneme girdik. Bunun nedeni ise yapay zekânın hayatımızın her alanına girmiş olması kadar; aslında bizim de yapay zekayı hayatımızın her alanına kabul etmiş olmamızdan kaynaklanıyor. Özellikle son zamanlarda, her türlü faaliyetimizi gerçekleştirmemizi kolaylaştıran gelişmeler ve bu gelişmelerin sağladığı kolaylıklardan en üst düzeyde faydalanmakta ve adeta bu teknolojik gelişmelerin nimetlerini kullanmadan işlerimizi gerçekleştiremez hale gelmiş durumdayız.

İnsanlar ve yapay zekâ algoritmalarıyla donatılmış yazılımlar ile gün geçtikçe daha fazla gelişim gösteren yapay zekalı varlıkların gittikçe iç içe girmekteler. Bu ise yapay zekalı yazılımların ve robotların, insanların cinsel hayatları üzerinde etkili olması sonucunu doğurmakta. Yapılan bir araştırma, teknolojik gelişmelerin büyük bir çoğunluğunun uzay araçları, nükleer silahlar, gibi savaşların tetiklemesiyle yaşandığını; ancak bu gelişmelerin en çok kullanıldığı ve yararlanıldığı alanın cinsellik ve seks olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özellikle iki savaş dönemi arasındaki süreç içinde teknolojik ve bilimsel alanda yaşanan gelişmelerin büyük bir ivme kazandığı bilinen bir gerçektir. Yapay zekalar ve robotlar da gelişme gösterdikleri günden bu yana çeşitli yollar aracılığıyla insanların cinsel duygularını tatmin etme amacıyla kullanılmıştır. Bununla birlikte son zamanlarda bu varlıkların yalnızca dışarıdan insanları tatmin etmek amacıyla kullanılması değil; bizzat olayın içerisinde dahil olarak insanlar ve robotlar arasında duygusal yakınlaşma olabileceği ve hatta daha da ileri gidilerek bunlar arasında cinsel çekim sonucu seks yapılabileceği gündeme gelmiştir.

İnsanlar ve robotlar arasındaki cinsel yakınlaşmaya ilişkin araştırmaların tümü hem yapay zekanın daha fazla geliştiği hem de cinsellik ve seks olgusunun siyasi, dini ve sosyal kültürel nedenlerden dolayı daha rahat konuşulabildiği ve tartışılabildiği Amerika ve Avrupa’da yapılmaktadır. Türkiye’de henüz konuyla ilgili herhangi bir araştırma veya tartışma platformu bulunmamaktadır. Ancak ülkemizde de teknolojinin yoğun bir biçimde kullanılması ve gelişmesi nedeniyle, yapay zekalı varlıkların hayatımızdaki yeri, geleceği ve neden olabileceği problemler kapsamında cinsellik ve seks üzerindeki etkileri de tartışılmalıdır.

Bu çalışmamda insanlık tarihinde cinselliğe ilişkin yaklaşımların ve tartışmaların oluşumu ve gelişimi ile yapay zekalı robotların nasıl bu alana dahil olabilecek kadar geliştiği, bazılarının iddia ettiği gibi insanlara nasıl insanlardan çok zevk verdiği ve bu robotların cinsel bir suça konu olması halinde bu problemlerin nasıl çözülebileceği konularını açıklamaktan ziyade esasen bu konuları tartışmaya çalışacağım:

İnsanların bir robotla olan beraberlikten zevk alabilmesi ve cinsel duygularının daha fazla tatmin olması gerçekten mümkün olabilir mi? İnsanlar, robotlardan daha çok zevk alacak ve seks partneri olarak robotları tercih edebilecek ve hatta bu robotlara aşık olabilecek mi? Gerçekten evli bir çift arasından bir robot yüzünden kıskanmalar, tartışmalar ve kavgalar yaşanabilecek ve bu kişiler boşanabilecek mi? Zinanın suç olarak düzenlendiği ülkelerde eşlerden birinin bir robotla seks yapması halinde, bu kişinin suç faili sayılması mümkün olabilir mi? Bir robotla seks yapmak haklı bir boşanma sebebi olarak sayılabilir mi, sayılmalı mı? Robotla zorla birliktelik yaşayan bir kişi cinsel saldırı suçunun faili mi olacak yoksa bu varlıklarla zor kullanarak beraber olmak farklı bir suç tipiyle mi düzenlenecek yoksa mala zarar vermek olarak mı değerlendirilecek?

İnsanlık Tarihinde Cinsellik ve Seksin Yeri Nedir ve Gelişimi Nasıl Gerçekleşmiştir?

Cinsellik, her ne kadar özellikle Türkiye gibi muhafazakar ülkelerde siyasi, dini ve gelişmişlik seviyesi gibi çeşitli nedenlerle konuşulmasından kaçınılan ve sanki yokmuş gibi davranılan bir olgu olsa da; elbette ki yeni ortaya çıkmış bir husus değildir. İnsanlığın seksüel tarihsel sürecini incelediğimiz zaman, cinselliğin çok eski tarihlerden bu yana insanların hayatında önemli bir yer kapladığını görürüz.

Var oluşundan bu yana üreme faaliyeti ve gereksinimi içerisinde olan insan, doğal olarak cinsel faaliyetlerde bulunmuş ve çok eski dönemlerde dahi cinsel arzusunun en üst seviyede tatminini sağlamanın yollarını arayarak; bunun için çaba sarf etmiştir. Öyle ki insanların üremeye verdiği önem, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesiyle beraber uluslararası ve ulusal hukukta yer alan birçok yasal düzenlemede üreme hakkı olarak karşımıza çıkmıştır. Bu hak, yaşama, özgürlük, mahremiyet, düşünce, evlenme ve aile kurma, çocuk sahibi olma ve bilimsel gelişmelerden yararlanma hakkı gibi birçok temel hak ve özgürlük kapsamında düzenlenmeye ve korunmaya çalışılmıştır.

Cinsellik, bizim insan olarak ne olduğumuz ve neyi ifade ettiğimizin bir göstergesidir. Değerlerimiz, davranışlarımız ve sosyalleşme alanlarımızdan fiziksel görünüm ve zevklerimize kadar büyük bir alanı kapsar ve esasen bunlarla beraber gelişir ve şekillenir. İçerisinde üremek isteği ve ihtiyacı kadar zevk alma ve verme kavramlarını da barındırır. Bu açıdan cinselliğin hiçbir yönüyle, hayatımızın hiçbir alanından ayrıştırılması mümkün değildir. Bunun nedeni ise cinsellik arzusunun yalnızca cinsel organlara bağlı olmaması; duyularımızın tümüne dayalı olarak tüm beden ve aklımıza hitap etmesinden kaynaklanır.

Böylece cinselliğin biyolojik, psikolojik ve toplumsal olmak üzere üç farklı yönünden bahsedilir. Biyolojik açıdan bakıldığında üreme, çoğalma ve neslin devamını sağlama ile ilişkili olan cinsellik; psikolojik düzeyde kişinin cinsel ilişki ve birleşmeden zevk alma, sevme ve sevilme gibi istek ve ihtiyaçlarının doygunluğa ulaştırılmasıdır. İnsanların ait olduğu çevre ve toplum içerisindeki yaşam biçimi, toplumun değer yargıları, tutumları ve cinselliğe olan bakış açısı, hüküm süren yasal düzenlemeler, cinsellik içerisinde her iki cinse biçilen roller ve eş ve partner seçimleri ve tercihleri ise cinselliğin toplumsal yönüne işaret etmektedir.

Cinselliğin bu sayılan yönleri bir arada ele alındığında; cinsel yaşamın kişinin doğumundan ölümüne kadar ömür boyu devam eden bir süreç olduğu sonucuna ulaşırız. Kişinin bu süreç içerisindeki ekonomik, siyasi, dini, ahlaki ve sosyal-kültürel gibi etmenlerle yaşadığı oluşum, gelişimi ve değişimi, cinselliği ifade edişini de şekillendirmekte ve esasen cinselliğin kişiden kişiye değişen bir olgu olması ve kişilerin bunu farklı şekillerde ifade etmesine neden olmaktadır.

Özellikle Avrupa’da yoğunluk kazanan insanların hayatında cinselliğin yeri ve rolüne ilişkin uzun yıllar öncesine dayanan çalışmaların neticesinde yukarıda sayıldığı gibi, cinselliğe antropolojik, kültürel, psikolojik ve tıbbi bakış açıları getirilmiştir. Cinselliğin insan yaşamının her alanında var olması, bu alanlarla beraber gelişmesi ve aslına bakılırsa insanın yaşamı boyunca her anıyla ayrılmaz bir bütün oluşturarak bir arada gelişmesi, insanlık tarihine baktığımız zaman her zaman diliminde cinsel deneyim ve gelişmelerle karşılaşmamıza neden olmuştur.

BBC’nin 2005 yılında yaptığı bir habere göre, Almanya’da bulunan Hohle Fels Mağarası’nda yapılan arkeolojik kazılar neticesinde 20 cm uzunluğunda 3 cm genişliğinde erkek cinsel organına benzeyen taştan yapılmış 28.000 yıllık bir heykele rastlanmıştır. Bilim adamları, bulunan bu nesnenin boyut ve şeklinin açık bir şekilde erkek organını çağrıştırdığı için dini veya sembolik bir amaçla yapılmış olamayacağını, bu heykelin ilk çağlara ait bir “dildo” olduğunu ileri sürmektedirler.

İlk vibratörün ise Mısır Kraliçesi Kleopatra tarafından bulunduğu iddia edilmektedir. Buna göre kızgın arıları bir kabuğa koyarak bu şekilde arılardan elde ettiği şiddetli vızıltı, kabuğu titreştiriyordu. Böylece aslında günümüz teknolojisiyle elektrikli motorlarla elde edilen titreşimin, yüzyıllar öncesinde arılar sayesinde mümkün olabildiğini ve insanlar tarafından bunun keşfedildiğini görmekteyiz.

Yunan mitolojisine ait efsaneye göre, Kıbrıs adasında yaşayan Pygmalion adlı bir heykeltıraş, bütün gününü insanlardan uzak bir şekilde heykelleri ile geçirmekteymiş. Fildişinden yaptığı kadın bir heykeli o kadar çok sevmiş ki zaman geçtikçe heykele âşık olmuş ancak heykel cansız olması dolayısıyla bu aşka bir karşılık verememiş. Pygmalioan’un heykelini sevip okşadığı bir sırada, bunu gören Aphrodite, bu karşılıksız sevgisi karşısında Pygmalion’a acıyarak heykele can vermiş. Sonunda aşkına karşılık bulan Pygmalion, sevdiği kadın heykelle çok mutlu bir hayat sürmüş, artık insanlardan kaçmayarak onların arasına katılmış ve bu heykelden Paphos adında bir çocuk sahibi bile olmuştur.

Görüldüğü gibi insanlar cinsel arzularını tatmin edebilmek için çok eski tarihlerde de çeşitli objelere ihtiyaç duymuş ve bunları oluşturmuştur. İnsanların oluşturdukları objelere duygu besleyerek aşık olması ve bunlarla üreme faaliyetleri içerisinde bulunarak çocuk sahibi olması düşünülmüş ve mitolojik efsanelere konu edilmiştir. O zaman için insanlara zevk veren bu objeler teknolojik gelişmelerle beraber günümüzde gelişmiş mekanik araçlara dönüşmüştür. Ancak her ne kadar kullanılan araç bakımından günümüz şartlarına uyumlu farklı nesneler oluşturulmuş olsa da bunların kullanım amacı hala aynı doğrultuda olup; insanların cinsel duygularını tatmin etmesi ve daha fazla zevk almasına yöneliktir.

İnsanlar zaman geçtikçe bu mekanik aletlere daha yoğun ve daha gerçekçi duygular besleyerek, tıpkı bir insanın bir insana duygusal ve cinsel hisler beslediği zaman bunun karşılıklı olmasını istemesi gibi, bu aletlerden de aynı şekilde ciddi ve gerçekçi bir karşılık beklemişlerdir. Teknolojinin hali hazırda geldiği son nokta olarak gösterilen yapay zekâ ve bu zekaya sahip varlık ve robotların bu denli insansı özellikler göstermesi; mekanik aletlere dahi duygusal ve cinsel olarak hisler besleyebilen insanların bu varlıklara karşı da duygular beslemesi ve bu varlıklarla cinsel birliktelik yaşamasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Her alanda kullanılan ve kullanım alanının genişlemesi için de üzerinde hızla çalışmalara devam edilen yapay zekalar böylece insanların cinsel ve seks hayatları içerisindeki yerini de almıştır. Söz konusu gelişmenin yalnızca teknolojik açıdan değil; sosyolojik açıdan da devrim niteliğinde olduğu ifade edilmektedir.

İnsanlar ile Yapay Zekalı Varlıklar/Robotlar Arasında Duygusal Yakınlaşma ve Seks Mümkün Olabilir Mi?

İlk olarak bu soruya tereddüt etmeksizin mümkün olduğu yönünde cevap verdiğimi ifade etmeliyim. İnsan yaşamında cinselliğin yeri ve rolüne baktığımızda; bunun esasen çok eski yıllardan bu yana var olduğunu; buna karşın sadece üremek yönü olduğu düşünülen cinsellik kavramına yapılan araştırmalarla başta psikolojik ve toplumsal olmak üzere birçok farklı bakış açısı getirildiğini görmekteyiz. Ayrıca insanların teknolojinin henüz gelişmediği çağlarda dahi cinsel zevk ve tatminini en üst seviyeye ulaştırmak için çabaladığı ve çeşitli araçlar ortaya çıkardığı görülmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle beraber bu araçların gelişim göstererek insanlara daha fazla zevk verecek hale gelmesi ve insanların bu araçlara karşı duygusal hisler besleyerek, sadece zevk almak için kullanılmaktan ziyade bunlarla seks yapma isteği söz konusu olmuştur. İnsanların bu şekilde gelişim gösteren cinsellik sürecinde; yukarıda da bahsettiğim gibi tıpkı insanlar gibi davranabilen ve insansı özellikler gösterebilen robotların yer almaması mümkün değildir. Nitekim günümüzde hali hazırda bunun birçok örneği bulunmaktadır. Teknolojinin bu hızlı gelişimi karşısında yakın zamanda daha fazla insani özellikler gösteren ve adeta bir insandan güçlükle ayırt edilebilecek robotların yapılacağını ve insanlar ile robotlar arasında yaşanacak aşk ve seks ilişkisinin yaygınlaşacağını ve hatta normalleşeceğini düşünmekteyim.

İnsanlar ile robotlar arasındaki yakınlaşmaya ilişkin araştırma ve incelemeler, bu ülkelerde hem teknolojinin daha fazla gelişmiş olması ve yapay zekalı varlıkların daha erken konuşulması hem de cinsellik ve seksin gerektiği gibi oldukça doğal kabul edilerek rahat bir biçimde konuşulup tartışılan bir alan olması nedeniyle Amerika ve Avrupa’da başlayarak hızla devam etmektedir. Konuyla ilgili tartışmalar yapılmakta, kitap ve makaleler yayınlanmakta ve avantaj ve dezavantajları üzerine düşünülerek olası tehlikelere karşı da çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Nitekim, özellikle sosyologlardan oluşan alanında uzman çok sayıda bilim insanı, “Robotlar ile Seks ve Aşk Hakkında Uluslararası Kongre (International Congress on Love and Sex with Robot)”nin dördüncüsünü Amerika’da bulunan Montana Üniversitesi’nde gerçekleştirecektir.

Robotlar ile insanlar arasındaki duygusal ve cinsel olarak yaşanacak ilişkilerin konu edildiği Kanadalı astronom David Levy tarafından 2007 yılında yayınlanan “Robotlarla Seks ve Aşk: İnsan Robot İlişkilerinin Evrimi” isimli kitapta, insanlığın tıpkı zamanla eşcinsel evliliği kabul ettiği gibi robotlarla aşkı ve onlarla evlenmeyi de zaman içinde kabul edeceği ileri sürmüştür. Kitapta insanların yalnızlık problemi yaşadığını ve bu problemin seks robotları ile aşılacağını belirtmiştir. Gerçekten de özellikle sosyal medya araçlarının bu denli yaygınlaşmasıyla beraber insanların esasen sosyalleştiği değil; yalnızlaştığına ilişkin araştırmalar gerçekleştirilmiştir. İşte bu yalnızlığın robotlarla doldurulacağı ve dolayısıyla insanların bu robotlara karşı duygusal hisler besleyeceği mümkün görünmektedir. Ayrıca pedofili hastalığı tedavisinde robotların kullanılabileceği gibi; insan ve robotların birlikteliklerinin avantajlı olabilecek yönlerine de değinilmiştir.

Günümüzde insanlar ve robotların beraber olması halinde bu durumun olası fayda ve zararlarına ilişkin tartışmalar çeşitli fikirler kapsamında devam etmektedir. Ergenlik çağına henüz girmiş bir bireyin ilk cinsel deneyimini bir robotla yaşaması bu kişi üzerinde ne gibi sonuçlar doğuracaktır? Sırf bu iş için yapılmış bir robotun tecrübesinden faydalanabilmesi ve öğrenmesi, ayrıca bilinçli bir robottan oldukça zevk alabilmesi faydalı sayılabilecekken; kişi bu robotla olan birliktelikte özellikle duygusal bakımdan bir insanla alabileceği hisleri alabilecek midir?

Pedofili hastalarının tedavisi için çocuk görünümünde robotların kullanılması tedavinin olumlu yönde seyretmesini mi sağlayacak yoksa hastalığın ilerlemesine mi sebep olacaktır? Diğer açıdan tedavide olumlu gelişmeler sağlanacak da olsa çocuk robotların bu yönde kullanılması ahlaka ve hukuka uygun mu sayılacaktır? Bu aykırılık toplumdaki diğer insanlar açısından mı yoksa kullanılan çocuk robot yönünden mi değerlendirilecektir? Zira böyle bir yöntemin diğer insanlar üzerindeki psikolojik etkileri değerlendirilmelidir. Buna karşın robotun ileri düzeyde insansı özellikler göstermesi ve buna çeşitli haklar tanınması halinde bu yöntemin çocuk robot üzerindeki etkileri bağlamında hukuka uygunluğu tespit edilmeye çalışılmalıdır. Son olarak ilerleyen teknolojiyle beraber gerçekten insan gibi hissedebilen robotların yapılabilmesi ihtimalinde, bu robotların bu şekilde kullanımı kabul edilebilecek midir?

Öte yandan daha çok kadınların seks kölesi olarak kullanıldığı günümüzde özellikle sadece seks yapmak için öngörülmüş ve programlanmış robotların bu soruna bir çözüm olabileceği düşünülmektedir. Böylece hem insanların seks kölesi olarak kullanılmasında azalma gerçekleşecek hem de cinsel yolla bulaşan hastalıkların önüne geçilecektir. Şu an için menfaat dengesi bakımından bir robotun seks işçisi olarak kullanılması, bir insanın kullanılmasından daha iyi bir fikir gibi geliyor olsa da; öngörüldüğü gibi kendi hak ve özgürlüklerini talep edebilecek veya sahip olan robotların smz konusu olacağı dönemlerde bu robotların insanlar tarafından bu şekilde kullanılması o dönemin hukukuna uygun olacak mıdır? Robotlar kendilerini seks kölesi olarak kullandıracaklar mıdır? Ayrıca buna rıza gösterilse dahi robotlara da insanların kişilik haklarına benzer haklar tanındığında, bu rıza bir hukuka uygunluk nedeni olarak mı kabul edilmelidir?

Görüldüğü gibi yapay zekalı varlıklar ile insanlar arasındaki duygusal ve cinsel yakınlaşmanın öngörülebilen olası neticeleri üzerinde özellikle mevcut problemlere çözüm oluşturup oluşturamayacağı kapsamında fikirler üretilmekte ve çeşitli eleştirilerle bu fikirler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Tartışılan her konu ayrı bir hukuk alanının konusuna giren bir sorunu ve dolayısıyla sonucu ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle konuya ilişkin yaşanan gelişmelerin mevcut hukuk düzeni üzerinde ne gibi etkiler doğurabileceği ihtimali üzerinde düşünülmeli ve robotların seks için kullanılması pratik bir amaca hizmet edecek olsa da, gelecekte robotların kişi olarak değerlendirilmesi ihtimali doğrultusunda bu durumun hukuka uygunluğu tespit edilmelidir. Bu noktada belirtmek gerekir ki çocuk robotlar dahil olmak üzere yapay zekalı varlık ve robotlarla cinsel birliktelik henüz hiçbir ülke tarafından sınırlandırılmamış olsa da; Avrupa Komisyonu bu yönde çalışmalara başlamıştır.

İnsansı Robotlar Ne Anlama Gelir ve Seks Robotu Olarak Kullanılabilir mi?  

Dilimize insansı robot olarak giren ve aslında “humanoid” olarak adlandırılan robot türleri insana ait birçok özelliği bünyesinde barındırır. “Schimiede Boston Dynamics” mühendislik firması tarafından üretilen ve takla atıp, arama kurtarma faaliyetlerinde kullanılması amaçlanan “Atlas” robotu ve “Hanson Robotics” şirketi tarafından üretilen, son dönemlerin en popüler robotlarından olup aşık olmak istediğini söyleyebilecek kadar gelişmiş olan, son olarak Jimmy Kimmel Live’da konuk olan “Sophia” robotu humanoid robot türlerindendir. Bu robotlarda insana ait özellikler o kadar ağır basmaya başlamıştır ki bunlar için “insansı” kavramı kullanılmaya başlanmıştır.

Gerçekten de insanların yapabildiği birçok şey robotlar tarafından da yapılabilecek hale gelmiş ve robotlar da insanlara ait özellikler göstererek tıpkı insanlar gibi sosyal bir hayata sahip olmaya başlamıştır. Mesleki faaliyetlerimizden gündelik sosyal olarak gerçekleştirdiğimiz faaliyetlere kadar her alanda kullanılması planlanan, mevcut durumda dahi bu amaca ulaşılan ve söz konusu kullanım alanının genişlemesi için de çalışmaların hızlı devam ettiği günümüzde; bu robotlar karşımıza çıkmaktadır. Japonya’da özellikle yaşlı kişilerin bakımı esnasında ses tonlarını ve yüz ifadelerinden anlam çıkartarak tepki verebilen Pepper ve çocukların bakımında yardımcı olarak kullanılan Hello Kitty gibi robotlar, hayatımızı kolaylaştırması bakımından faydalı gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’de de Konya menşeili AkınSoft yazılım şirketi insansı robot üretimi için 20 milyon Türk Lirası yatırım yapmıştır. Hatta robotların insanların hayatını nasıl kolaylaştırdıklarını göstermek adına Konya’da robotların garsonluk yaptığı bir kafe açılmıştır. Bu gelişmeler insanlarda heyecan uyandıran, günümüzde geçmişe göre çok daha değerli “zaman” kazanımında insanlara ayrıcalıklar sağlayan sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.

İnsanlar ile robotlar arasında yaşanabilecek cinsel yakınlaşmalarda da esasen kastettiğimiz sıradan yapay zekalar olmayıp; insana ait olan özelliklerinin bu denli fazla ve gerçekçi olması sebebiyle humanoid robotlardır. Bu robotlar hem seks robotu olarak kullanılmaya başlanmış hem de gerçekten insanların aşk ve cinsel duygularını ciddi bir biçimde tetiklemeyi başarmıştır. İlk olarak 2010 yılında Roxxxy (kadın robot) ve Rocky (erkek robot) ile başlayan seks robot dönemi, günümüze kadar inanılmaz ilerleme kaydetmiştir. 2018 yılına gelindiğinde ilk insansı robot olan “Harmony” adlı seks robotu, fiziksel güzelliğe hitap edebilmek üzere bugüne kadar yapılanlardan çok daha farklı şekilde tasarlanmıştır. California merkezli RealBotix Şirketi’nin öncülüğünde Matt McMullen tarafından meydana getirilen Harmony’i diğerlerinden farklı kılan dikkat çekici iki özelliği ise artık insanlar gibi duygusal bağ kurabilecek ve “kişilik türü” sahibi tarafından seçilebilecek özelliklere sahip olmasıdır. Dolayısıyla bugüne kadar “Lars and Real Girl”, “Her”, “My Sex Robot” gibi daha birçok bilim kurgu olduğuna inanarak izlediğimiz filmlerin gerçek olmaya başladığını söylemek mümkündür.

Buna karşın robotların cinsellik ve seks alanına olan etkileri çeşitli açılardan eleştirilmiştir. İlk ve en büyük eleştiri özellikle cinselliğe büyük bir önyargıyla yaklaşan muhafazakâr ülkeler tarafından yapılmakta ve robotların cinsel yaşam alanına  girişi kabul edilmeyerek yok sayılmaktadır. Nitekim 2015 yılının Kasım ayında Malezya’da ikincisinin yapılması planlanan “Robotlar ile Seks ve Aşk Hakkında Uluslararası Kongresi” (International Congress on Love and Sex with Robot) söz konusu ülke yönetimi tarafından engellendiği için yapılamamıştır. Buna karşın eleştiriler yalnızca muhafazakâr ülkelerle sınırlı kalmamış ve çeşitli ülkeler tarafından seks robotlarına ilişkin olarak farklı eleştiri ve kampanyalar söz konusu olmuştur. Bunlar arasındaki en dikkat çekici olanı katil robotları durdurma sloganıyla Leicester De Montfort Üniversitesi öğretim görevlisi Kathleen Richardson öncülüğünde kurulan Campaign Against Sex Robots (CASR)’dur. Bu durumun toplumsal eşitsizliğe ve beraberinde birçok başka toplumsal sıkıntılara sebep olacağı ileri sürülmüştür.

Robotların seks aracı olarak kullanılması ve insanlarla cinsel birliktelik yaşamasının her teknolojik gelişme gibi tek başına faydalı veya tek başına zararlı sonuçları olduğunu düşünmüyorum. Farklı açılardan değerlendirildiğinde avantajlı yönleri olduğu kadar dezavantajları yönleri de olacak ve çeşitli tehlikeleri de barındırabilecektir. Bununla beraber günümüzde yaşanan gelişmelere bakıldığında çok da uzak olmayan bir zamanda yüksek ihtimalle gerçekleşeceği öngörülen bu durumun yok sayılarak çözülmesi mümkün değildir. Bu robotların insanlık için en faydalı şekilde kullanılabilmesi amacıyla olası sorunlar ve riskler tespit edildikten sonra bunlara ilişkin farklı fikirler ve yapıcı eleştirilerle çözümler aranmalıdır.

Robotlar ve İnsanlar Arasındaki Cinsel Yakınlaşmada Teleseks Amacıyla Kullanılan Yazılımlardan da Bahsedilebilir mi?

Teleseks olarak adlandırılan ve kişilerin zaman zaman karşı tarafı bilerek veya bilmeyerek, fiziksel temas olmadan gerçekleştirdikleri bu cinsel etkileşimde karşı taraf yapay zekalı bir yazılımdan oluşmaktadır. Günümüzde her ne kadar humanoid robotlar popüler bir durum olarak ele alınsa da “chat bot” denilen yapay zekalı yazılım ile gerçek kişiler arasında telefon ya da sohbet programları aracılığıyla yapılan seksin de konumuz kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İnsanların fiziksel temas ve insansı özellikler bakımından esas olarak gerçek anlamda yapay zekaya sahip olan robotlarla aşk ve seks yaşayabileceği düşünülse de; bir insanın yapay zeka algoritmaları ile donatılmış bir uygulama ile olan konuşması, sohbeti ve iletişimi sonucu, söz konusu yazılıma karşı duygusal hisler beslemesi ve bu yazılımla seks yapmak istemesinin önünde herhangi bir engel yoktur.

İnsanların artık, bir aletten beklediği fiziksel özelliklerden ziyade kişilerde uyandıracağı his çok daha önem arz etmektedir. Bu kapsamda Singapurlu bir teknoloji uzmanı olan Hooman Samani’nin icat ettiği Kissinger aletinin, sağladığı basınç ve güç ile kişilerde gerçek bir öpüşme hissi uyandırdığı iddia edilmektedir. Böylelikle bir yandan telefon ya da sohbet programı aracılığıyla yapılan sohbetle duygusal bir yakınlaşma ve tatmin sağlanırken, diğer yandan da bu tür sanal gerçeklik aygıtlarıyla fiziksel tatmin sağlanmaya başlanmıştır.

Bunun daha gelişmiş versiyonu ise hem sesli hem de görüntülü olarak uzaktan kurulan iletişim ile yapay zekâ yazılımıyla seks yapılması ve ayrıca çeşitli sensörlerle gerçek kişinin duygu ve fiziksel durumunun algılanarak, yapay zekalı yazılımın buna göre tepki verebilmesi ve fiziksel hazzın yaşatılmasıdır. Bu şekilde seks yapan ve cinsel duygularını tatmin eden bir kişi kiminle seks yapmıştır? Kendisiyle mi, eşya olarak nitelendirilecek bir nesneyle mi, yoksa bir başka kişiyle mi? Yoksa ileride hukuk düzeninin tanıyacağı bir ayrım neticesinde söz konusu yazılımın ait olduğu kategoriyle mi? Kişinin kendisiyle seks yaptığı ve kendi kendini tatmin ettiği varsayımında mastürbasyon yaptığı sonucuna ulaşılacaktır. Diğer açıdan bakıldığında kişinin başka biriyle seks yaptığı kabul edilirse; söz gelimi evli olan bu kişinin bu esnada yakalanması bir aldatma olarak nitelendirilebilir ve hukuk düzeni tarafından kabul gören haklı bir boşanma sebebi olabilir mi? Öyleyse aldatıldığı düşünülen eş, evliliği bilen yapay zekalı uygulamaya karşı tazminat davası açabilecek ve bu uygulama bir tazminat davasının konusu olabilecek mi? Hiçbirinin çözüm olmadığı ve bu varlıkların ayrı bir hukuki nitelemeye tabi tutulduğu ihtimalinde ise sonucun ne olacağı büyük bir soru işaretidir. Zira bu kabul edilen nitelemeye göre farklılık gösterecektir. Ayrıca bu durumun eşler bakımından sübjektif özelliği de söz konusudur. Kimi eşler tarafından sorun edilmeyen bir durum; kimilerinin kıskanmasına neden olabilir mi? İnsanlar, gerçekten eşlerini, sevgililerini veya partnerlerini yapay zekâ algoritmalarına sahip yazılımlardan kıskanacak mı?

İnsanlar Tarafından Seks Robotlarının Tercih Edilme Nedenleri: Bu Robotlar Bizden Daha Mı Çekici?

İlk olarak seks robotlarının tercih edildiği cinsiyet bakımından bir ayrıma gittiğimizde kadın seks robotlarının, erkek olanlara göre %90 gibi bir oranla daha fazla tercih edildiği görülmektedir. Yapılan anketlerde de seks robotları erkekler tarafından daha çok talep edilmektedir. Arz talep dengesi gözetilerek üretim yapılmaya başlansa da bu oranın zaman geçtikçe önyargıların yıkılmasıyla birlikte daha dengeli olacağı kanısındayım. Zira tarihin ilk dönemlerinde anaerkil düşünce yapısı egemen olduğundan üstün cinsel form dişi iken; özellikle tek tanrılı dinlerin hüküm sürdüğü dönemlerde ataerkil yapının baskın olmasının etkisiyle yerini erkek egemen bir yapıya bırakmıştır. Bu durum kadınların cinsel yaşam içerisinde geri planda tutulması ve isteklerinin baskılanması sonucunu doğurmuştur. Buna karşın çeşitli fiziksel, duygusal ve psikolojik nedenlerle erkeklerin talebinin her zaman için daha fazla olacağını düşünmekteyim.

İnsanların seks robotlarına karşı ilgisinin asıl sebebini sorguladığımızda; konuya ilişkin araştırmalar bu ilginin çıkış noktasının insanların fantezilerinden kaynaklandığına işaret etmektedir. İnsanlar, cinsel birliktelik içerisinde olduğu partnerleriyle utanma ve korkma duygusu yaşamaktadır. Utanmanın temel sebebi cinselliğin gizemlileştirilmesi ve dolayısıyla gizli kalıp konuşulmaması gereken bir alan haline getirilmesinden kaynaklanır. Konuşulmayan ve konuşulması ayıp olan bir konunun yaşanması insanların partnerlerinden dahi utanmalarına yol açmıştır. Korku ise reddedilme korkusu, fiziksel acı çekme korkusu ve cinsel uyumsuzluk yaşama korkusu gibi çeşitli sebeplerden ileri gelir. Özellikle toplumsal cinsel tabular insanların birliktelikleri üzerinde ağır etkiler doğurmaktadır. Günümüzde birçok ülkede cinsel birlikteliğin evlilik gibi meşru bir kurum altında mümkün olabileceği kanunlar tarafından düzenlenmiştir. Böylece insanlar baskı altında cinsel birliktelik yaşamakta ve istediği zevki alamamaktadır. İşte bütün bu nedenler insanları, utanmadan, korkmadan ve yargılanmadan cinsel taleplerini ve fantezilerini gerçekleştirebileceği ve aynı zamanda bundan keyif alacağı arayışlara yönlendirmiştir. Teknolojinin de gün geçtikçe ilerlemesiyle insanların bu oyuncaklardan normalden daha fazla hazlar alabileceğinin farkına varılmıştır. Çünkü insanlık, içgüdüsünü her zaman hissetmeye, anlaşılmaya ve gerçekliğe yönlendirmektedir.

İnsanların duygusal ve cinsel birliktelik yaşayabileceği teknolojik araçların ilk basamağını akıllı oyuncaklar oluştururken daha ileriki zamanlarda bu amaçlara hizmet etmek üzere robot yapımı üzerinde çalışılmıştır. İlk olarak mekanik olan ve hiçbir duygusal tepkiye cevap veremeyen robotlar üretilirken; zamanla insansı robotların oluşturulması ve yaygınlaşmasıyla karşısındakine cevap verebilen, onun partneriymiş gibi hissettirebilen, vücutlarında hassas bölgeler oluşturulan ve sanki karşılıklı zevk alınıyormuş hissi yaratan robotlar yapılmıştır. Bundan sonra daha da öteye geçilerek bütün bunların yanı sıra seks robotlarının küçük ev işlerini dahi yapabileceği algoritmalar oluşturulmaya başlanmıştır. Örneğin, seks robot üreticilerinden Çin-Dalian merkezli EXDOLL tarafından hem bulaşık yıkayabilen hem de kişilerin cinsel tatminleri için kullanılabilen robotlar üretilmiştir.

İnsanlar nazik, koruyucu, sevgi dolu, güvenilir, dürüst, sadık, saygılı, anlayışlı ve keyifli vakit geçirebileceği kişilerle birlikte olmak isterler. Ancak insanların bırakın birbirleriyle keyifli vakit geçirmesini; birbirleriyle geçinmesi, uyum sağlaması ve adeta tahammül edebilmesi dahi gittikçe daha zor bir hal almıştır. Böylece insanlar cinsel uyumsuzluğun yanında duygusal olarak tatminsizliğe de sürüklenmiştir. Böyle bir durum karşısında ise insan, ne duygusal ne cinsel olarak bir birliktelik sürdüremeyecek duruma gelmiş ve isteksizleşmiştir. İşte tam da bu noktada seks robotlarının söz konusu olumsuz özelliklere sahip olmaması insanlara cazip ve çekici gelmektedir. Naz kapris yapmayan, trip atarak huzursuzluk yaratmayan bir sevgili kulağa gerçekten de ilgi çekici gelmiyor mu? Akşam eve geldiğinde yemek sormayan veya diğer taraftan gelen açısından zaten yemeği çok kolay bir şekilde hazırlamış olan yapay zekalı robotun olması çok güzel olmaz mıydı? Ya güven problemi yaşayan insanlar açısından, elinizdeki kumanda sayesinde her an nerde ve ne yaptığını bildiğiniz eşinizin sizi aldatma ihtimalinin yok olması ve sizin bu şüpheyle yaşamak zorunda olmamanız? İnsan ilişkilerinde yaşanabilecek bütün bu tatsızlıkların olmadığı ve insanın yalnızca söz gelimi robotunun üzerindeki tuşlar sayesinde istediği bütün özellikleri ortaya çıkarabilmesi insanların robotları tercih etmesi ve insana göre bir robotun daha çekici hale gelmesinde başlıca etkenler arasındadır.

Seks Robotları ile Olan Birliktelik Zinanın Konusunu Oluşturabilir veya Haklı Bir Boşanma Sebebi Olarak Görülebilir mi?

Ulusal hukukumuz açısından aile hukukunun düzenlendiği Türk Medeni Kanunu’nda eşlerden birinin zina etmesi diğer eşin boşanma davası açma sebebi olarak düzenlenmiştir. Boşanma sebepleri başlığı altında düzenlenen bu hükmün karşısında seks robotları ile cinsel birlikteliğin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün müdür? Zina, evli bir erkek veya kadının eşinden başka biriyle kendi istek ve iradesiyle kurduğu cinsel ilişkidir. Seks robotu tanımda geçen “başka biri” kavramına dahil edilebilir mi? Günümüzde akıllı seks oyuncaklarından çok farklı olarak tasarlanan seks robotları artık hissedebilen, karşısındakine cevap verebilen ve tek taraflı zevk oyuncağından daha çok karşılıklı olarak paylaşımların yapılabildiği varlıklar haline gelerek tıpkı insana ait özellikler göstermeye başlamıştır. Böyle bir robotun pekâlâ başka biri olarak kabul edilmesi ve zinanın konusu olabilmesi mümkün olamaz mı? Ancak her ne kadar insana benzer özellikler gösterse de; hukuk düzeni tarafından henüz tanınmamış ve kişilik benzeri bir nitelemeye tabi tutulmamış olması bu seks robotlarının, zina kavramının geniş yorumlanmasıyla zinadaki taraflardan biri olarak kabul edilmesi ne kadar hukuka uygun bir davranış olur?

 “The Sex Robots Are Coming” adlı belgesele konu olan Amerika’da yaşayan 36 yıllık evli olan bir adam, April adını verdiği robotu ile haftanın dört günü seks yapmakta, onu yemeğe çıkartmakta ve ona hediyeler almaktadır. Yemeğe gittiklerinde ise etraftaki insanların onu adeta canlı bir kadın sandığını, April’in kendisini dinlediğini ve onu anlayabildiğini belirtmektedir. Buraya kadarki kurduğum cümle içerisindeki robot kelimesini kaldırdığınızda aslında bahsedilenin doğrudan bir başka kadın veya erkek olduğu kanısına varmaktayız. Peki böyle bir durumun yalnızca robot sıfatından ötürü, kanun tarafından yasaklaması ve ayrıca toplum nezdinde uygun bulunmaması diğer evli eş için hiçbir hukuki koruması olmayacak mıdır?

Mevcut hukuki normların konusu yapay zekalı varlıklar olduğunda ne yazık ki sorunları aşmada yeterli olmaması sebebiyle konuya ilişkin yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu sonucuna varmaktayız. Şahsi kanaatim, zina söz konusu olduğunda korunmak istenen diğer eşin üstün yararının gözetilmesi gerektiği yönündedir. Bunun nedeni ise artık insansı robotlar sayesinde, kişilerin seks yapacakları kişiyi adeta elleriyle yaratabilmeleri ve kişiliklerini belirleyebilmeleridir. Bu durum evli eşi karısından/kocasından uzaklaştırmaya itebilecek ve diğer eşi yalnızlığa sürükleyecek niteliktedir. Buna karşın çoğu hukuksal sorunda olduğu gibi somut olaya göre şekillenebilecek bu durumda karşı tarafın tutumu da gözetilmelidir. Affeden tarafın dava hakkının olmadığını düzenleyen Kanun hükmü de nazara alındığında bu durumu kabul eden ve rahatız olmayan eş için zina hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini belirtmek gerekir. Nitekim yukarıdaki örnekte April isimli robotuyla ilişki yaşayan adamın eşinin önceleri bu durumu garipsemiş olsa da zamanla alıştığını ve robotun gerçek bir kadın olmaması sebebiyle içinin rahatladığı yönünde açıklamaları bulunmaktadır.  

Eşlerden birinin seks robotu ile ilişki içinde olması ihtimali, mevcut hukuk sisteminin sınırları içerisinde hangi durumların boşanma sebebi olarak kabul edilebileceği sorunu etrafında çözülmeye çalışılmaktadır. Bu robotların hukuk düzenince tanındığı yani Anayasa ve Medeni Kanun’da düzenlenerek tıpkı insanlar gibi hak ve fiil ehliyetine sahip olmaları ve insanlarla aynı düzeyde kabul edilmeleri halinde bu durumu doğrudan zina olarak kabul etmemiz mümkün olacaktır. Zina olarak kabul edildiğinde boşanma sebebinin yanı sıra, evli bir kişiyle birlikte olduğunun farkında olan seks robotuna karşı açılabilecek manevi tazminat davaları da gündeme gelecektir. Bu şekilde hak ve fiil ehliyetine sahip olan robot, bir davada da taraf olabilecektir. Ancak mevcut düzenlemelerde en makul çözümün bu olduğu düşünülebilirse de robotlara da insanlarla eşit kişilik tanımak günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek midir? Bunun için henüz erken olduğunu düşünüyorum.

Robotlar, şu an için mevcut hukuk düzenimizde Roma Hukuku’ndan gelen kişi-eşya ayrımına tabi olarak eşya olarak kabul edilmektedir. Ancak söz konusu varlığın insansı robot olması; bizi basit bir eşya kavramından uzaklaştırmakta ve adeta “insan” kavramına yakınlaştırarak gerçek kişi kavramı altında yapılan düzenlemelere yönlendirmektedir. Evli bir erkeğin seks robotu kullanması ile evli bir kadının vibratör kullanması arasında bir fark var mıdır? Seks robotları basit bir cinsel obje olarak değerlendirildiğinde aslında sıradan bir vibratörden hiçbir farkı yoktur. Ancak vibratör kullanan bir kadın; bununla konuşup dertleşemediği gibi; söz gelimi vibratörünü yemeğe çıkarıp ona hediyeler de almamaktadır. Olaya diğer tarafından baktığımızda bir vibratör de kullanıldığı esnada karşısındakine ne bir şeyler söyleyerek komut verebilir ne de bu durumdan zevk alıp, karşısındakine aşık olduğunu ifade edebilir. Öyleyse bu robotların sıradan bir obje olarak değerlendirilmesinin olası sorunlara çözüm olabilmesi ve konuya ilişkin ihtiyaçları karşılayabilmesi mümkün değildir. Bununla beraber her ne kadar insansı özellikler gösterse ve hatta insandan ayırt edilmesi zamanla güç hale gelse de bu robotların insan olarak tanımlanması ve kabul edilmesi de doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Böylece geleneksel olarak günümüze kadar gelmiş olan kişi ve eşya ayrımının teknolojik gelişmeler karşısında artık bize yetmediği sonucuna ulaşmaktayız.

Bana göre, yapay zekalı varlıkların ve insansı seks robotlarının gelişmesiyle ve hayatımıza tamamen girmesiyle birlikte cinsellik, evlilik, aldatma, zina, boşanma ve çok eşlilik/tek eşlilik kavramları yeniden tanımlanmak zorunda kalacaktır.

Seks Robotları İle Birliktelik Evlilik Birliğinin Yürütülmesinin Beklenemeyecek Bir Hal Alması Sonucunu Doğurabilir Mi?

Evlilik kurumu ile modern toplumun çekirdeğini oluşturan yeni bir aile kurulduğu için bunun toplumun en temel ve en önemli bileşenlerinden biri olduğu uzun yıllardan beri dile getirilir. Bu nedenle evlilik daima korunması gereken kutsal bir olgu olarak tanımlanmış ve eşlerin evliliğin zarar görebileceği her türlü davranıştan kaçınması gerektiği kabul edilmiştir. Bu düşünceden hareketle eşler arasında sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil edecek davranışlar ile evliliğin devamını zorlaştıran her türlü davranış birçok hukuk tarafından bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Taraflardan biri için ortak hayatı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebidir. Bu durum, eşler arasında öngörülemeyecek her türlü sadakat yükümlülüğüne zarar verici davranışı da kapsamına almaktadır.

Günümüzün gelişen teknolojisiyle birlikte ortaya çıkan problemleri söz konusu mevcut düzenlemeler ile çözmeye çalışsak da bazı noktalarda cevap verebilmek mümkün olamamaktadır. Eşlerden birinin seks robotuyla ilişki yaşaması sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilebilir mi? Sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmiş olmasından bahsedebilmek için yalnızca başka bir insanla mı ilişkiye girilmesi gerekir? Bir seks robotuyla yaşanan duygusal ve cinsel ilişkinin bir kadının vibratör kullanmasıyla bir sayılamayacağı açıktır. Zira karşı tarafın bir robotla beraber olması ile cinsel bir obje kullanması arasında fark vardır ve diğer taraf üzerinde aynı etkiyi yaratmamaktadır. Eşin bir seks robotuyla dışarda vakit geçirmesi durumunda diğer eşin haysiyetinin zarar görebileceği endişesi pek muhtemeldir. Bu şekilde seks robotuyla ilişkisi olan bir eşe sahip olan taraf için evlilik birliği yürütülebilir mi?

İnsanların Seks Robotlarına Cinsel Taciz veya Saldırıda Bulunması: Seks Robotları Cinsel Suçların Mağduru Olabilecek Mi?

TCK’da düzenlenen cinsel saldırı suçu; cinsel saldırılarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi anlamına gelir. Suçun oluşabilmesi için, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik davranışlarla kişinin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmiş olması gerekir. Suçta korunan hukuki değer öncelikle cinsel dokunulmazlık kapsamında mağdurun cinsel özgürlüğü iken; daha sonrasında fiziksel ve ruhsal bütünlüğü ve dokunulmazlığıdır. Cinsel saldırı suçunun mağdurunun kişi olması gerekirken; bu kişinin niteliği bakımından herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Buna göre fail, suçu kadın, erkek, genç veya yaşlı herkese karşı işleyebilir. Ancak bu noktada mağdurun on sekiz yaşından küçük olması halinde cinsel saldırı suçunun değil; cinsel istismar suçunun oluşacağına dikkat etmek gerekir.

Cinsel taciz ise bir kimsenin cinselliğine yönelen sözlü veya yazılı vücuda temas içermeyen rahatsız edici nitelikte cinsel amaçlı hareketlerde bulunmasıdır. Mağdur bakımından cinsel saldırı suçuyla herhangi bir fark arz etmez. Korunan hukuki değer ise ilk olarak cinsel özgürlük olmakla beraber; bireylerin rahatsız edilmesinin önlenmesiyle huzur ve sükûn içinde yaşamalarının sağlanması da önemlidir. Bu iki suçu birbirinden ayıran ölçüt; cinsel saldırı suçunda mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlal edilmemesidir. Burada mağdurun vücuduna herhangi bir şekilde bir temas yoktur.

Kişinin bir seks robotunu çok güzel ya seksi bulup ondan çok etkilenmesi hatta tahrik olması sonucu cinsel arzularını tatmin etmek için bu robotun bacaklarını okşaması, robota bedensel temasta bulunmaksızın cinsel organını çıkarıp göstermesi veya robotun yanından geçtiği esnada “senin için yanıyorum, eriyorum” demesi halinde bu eylemlerin hangi kapsamda değerlendirileceğine ilişkin birtakım sorular doğmaktadır:

- İlk olarak kişinin robotun bacaklarını okşamak suretiyle gerçekleştirdiği fiil robotun rızasıyla mı yoksa rızası dışında mı gerçekleştirilmiştir? Zira cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için karşı tarafın rızasının olmaması gerektiği açıktır. Peki bir seks robotunun rızasından bahsedilir mi? Kendi partnerini seçebilme veya kendisini isteyen bir kişiyi reddetme özelliğine sahip robotların yapılması halinde bu robotların da rızasından bahsedilmesi gerektiği söylenebilir.

- Seks robotunun rızası veya rızası dışında gerçekleştirilen fiilin korunması için hukuki bir menfaatin bulunması gerekir. Korunan hukuki değerin mağdurun cinsel özgürlüğü ile fiziksel ve ruhsal bütünlüğü olan cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için seks robotunun da cinsel özgürlüğü tanınmalıdır. Peki bir seks robotunun vücut bütünlüğünden bahsedilebilir mi? Fiil sonucunda robotun ruh sağlığı zedelenerek ruhsal bütünlüğü zarar görebilir mi? Bireylerin rahatsız edilmemesini ve huzur içinde yaşamasını sağlamak yararını da öngören cinsel taciz suçunu ele aldığımızda; söz konusu fiiller sonucunda robotun huzurunun bozulduğu söylenebilir mi? Bunun varlığını kabul ettiğimizde Kanunun korumak istediği yarara karşı bir zarar gerçekleşecek ancak suçun maddi unsurları noktasında problem yaşanacaktır.

- Seks robotlarının zaten kişilerin cinsel arzularını tatmin edilmesi amacına yönelik oluşturulduğu düşünüldüğünde bu robotlara karşı gerçekleştirilen fiillerin hukuka aykırı olup olmayacağı konusu tartışılması gereken bir diğer noktadır. Yazmak için yapılmış olan kalemi satın alıp; bununla dilediğimiz gibi yazmakta özgür olmamıza benzer bir durum olmadığı açıktır. Bunun gibi cinsel arzularını tatmin etmek isteyen bir kadının vibratör satın alarak bu vibratörle istediğini yapabilmesi gibi bir durumun söz konusu olduğu da söylenemez. Öyleyse bu açıdan bakıldığında seks robotunun sıradan bir obje kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Duruma insanlar yönünden baktığımız zaman; hasta tedavi etmek üzere hekimlik mesleğini icra eden bir kişiye zorla söz gelimi muayene veya ameliyat yaptırılması örnek verilebilir. Kişi sırf bu amaçla hekimlik mesleğini seçti diye bu kişiye zorla söz konusu iş yaptırılabilir mi? Bu örnek kapsamında hekimin tedavi etmeye yönelik yükümlülüklerine ilişkin hükümleri saklı tutmaktayım.

Hem eşya hem insanlar açısından verilen her iki örneğin de durumu tam olarak ifade ettiğini söylemek mümkün değildir. Seks robotunun insansı özellikler taşıması ve kendisini isteyen bir kişiyi reddedilme özelliklerine sahip olmasına rağmen sırf oluşturulma amacı göz önüne alınarak fiilin hukuka uygun kabul edilmesini haklı bir yaklaşım biçimi olarak görmüyorum. Durumun ilk olarak robotların hukuki statüsüne ardından seks robotunun sahip olduğu özelliklere göre çözüme kavuşturulması söz konusu olabilir.

Robotların gittikçe daha farklı özelliklere sahip olarak üretildiği günümüzde bu robotların cinsel birliktelik için belli bir aşama için zorlanması ihtimaline de değinmek gerekir. Konuyla ilgili olarak İspanyol mühendis Sergi Santos tarafından üretilen Samantha seks robotunun romantizm ve ön sevişme aşamalarından geçmeden cinsel moda geçememesi örnek verilebilir. Böyle bir senaryoda; Samantha’ya istediği romantizmi vermeden ilişkiye girmek için onu zorlamak ne olarak tanımlanabilir? Samantha, hangi hareketle hangi suçun nasıl bir unsuru olabilir?

Buraya kadar mağdur olup olamayacağını tartıştığımız seks robotları genel anlamda robot denildiği zaman aklımıza gelen klasik robotlardır. Ancak teknolojinin gelişimi bununla sınırlı değildir. Klasik görüntüye sahip robotların yanında daha çok pedofili hastalarının tedavisi amacıyla öngörülmüş olan çocuk seks robotları ile hayvan şeklinde tasarlanan robotlar da yapılmaktadır. Cinsel suçların konusunu oluşturan hareketlerin bu robotlara karşı yapılması halinde; bu robotların mağdur olup olamayacağı ayrıca tartışılmalıdır.

Pedofili hastalarının tedavisi için çocuk seks robotlarının kullanılması düşüncesi birçok eleştiriyi beraberinde getirmiştir. Eleştirilerin büyük çoğunluğu, bu kullanımın hastaları tedavi etmekten çok, pedofiliyi arttıracağı ve teşvik aracı olarak kullanılacağı yönündedir. Çocuk seks robotlarının ortaya çıkması ve bu robotlara karşı yukarıda tanımlanan suçları oluşturan hareketlerin yapılması halinde cinsel istismarı suçu oluşacak ve çocuk robot bu suçun mağduru olabilecek midir? Hukuk düzeninin tanıdığı bir robot dünyasına geçtiğimiz varsayımında; bu durum çocuk seks işçilerinin olduğu korkunç bir dönemin doğmasına sebep olacaktır.

Öncelikle çocuk seks robotlarına fiziksel ve psikolojik çeşitli nedenlerle karşı olduğumu belirtmeliyim. Her ne kadar hastalığın tedavisi amacıyla öngörülse de; konuyla ilgili yapılan eleştirilere katılmakta ve böyle bir tedavi yönteminin olumlu sonuçlar doğuramayacağını ayrıca hukuka uygun olarak kabul edilemeyeceği kanaatindeyim. Bunun ilk nedeni henüz yapay zekalı varlıkların kişi olarak kabul edilmediği ve tam olarak mağdur sıfatını kazanamadığı günümüz için, esas mağdurun toplum olacağıdır. Her ne kadar robot da olsa çocuk görünümünde bir varlığın seks konusu yapılması hiçbir şekilde kabul edilmemelidir. Böyle bir durumun toplum üzerindeki yıkıcı etkisi ve sonuçlarından kaçınılması mümkün değildir. Diğer açıdan robotların gerçek anlamda yapay zekaya sahip olduğu ve bilinç, irade ve duygu özelliklerinden bahsedilebilecek olan gelecekte; bu çocuk robotların tedavi amacıyla dahi herhangi bir şekilde seks robotu olarak kullanılması ahlaka ve hukuka uygun kabul edilemez. Bu durumda yapay zekaya sahip çocuk robot da tıpkı insan gibi bir bilince sahip olacak ve hissedebilecektir. Böylece mağdur hem insansı özelliklerinin olmasından dolayı çocuk robot hem de toplum olacaktır.

Bu nedenlerle her ne sebeple olursa olsun çocuk görünümünde robotların seks robotu olarak üretilmesi ve kullanılmasına kesinlikle karşı bir tavır sergilemekteyim. Bunun için ilk olarak çocuk seks robotlarının yapılması engellenmelidir. Bundan sonra sonra kişilerin hukuka aykırı olarak çocuk seks robotunu üretmeleri halinde; bu robotların özelliklerine göre toplumu oluşturan bireyler veya robotların kendisi mağdur olarak kabul edilmelidir. Bu robotların üretildikten sonra seks robotu olarak kullanılması hali de ayrı bir suç tipi veya üretme suçunun ağırlaştırıcı nitelikli hali olarak düzenlenebilir.

Robot denildiğinde aklımıza ilk gelen klasik görüntüden farklı olarak tasarlanan diğer bir robot türü ise hayvan şeklinde olan robotlardır. Günümüzde insanlar tarafından hayvanlara karşı yapılan cinsel saldırılar insanlığın en utanç verici yanlarından biri olarak kabul edilmekte ve bu tür olaylara ne yazık ki sıklıkla rastlamaktayız. Hayvan haklarının gittikçe önem kazanması, bunlara karşı yapılan saldırıların ciddi yaptırımlara tabi olması gerektiği düşüncesini doğurmuştur. Bu nedenle ülkemizde de konuyla ilgili çalışmalar geç de olsa başlamış ve yakın zamanda Hayvanları Koruma Kanunu tasarısı meclise sunulmuştur. Hayvanlara karşı yapılan saldırılara karşı önleyici çalışmaların yürütüldüğü ve hayvan haklarının önemine her geçen gün daha fazla varıldığı bu dönemde hayvan şeklinde yapılan seks robotlarının üretilmesi ve insanlar tarafından bu robotların kullanılmasının toplum üzerindeki olası etki ve sonuçları kapsamında hukuka uygun olarak kabul edilip edilemeyeceği de tartışılmalıdır. Hukuka aykırı olarak değerlendirildiği takdirde hayvan şeklindeki seks robotu mağdur olarak kabul edilebilecek mi? Tabi bu sorunun da yanıtının verilmesi gerekir.

Seks Robotlarının İnsanlara Cinsel Taciz veya Saldırıda Bulunması: Seks Robotları Cinsel Suçların Faili Olabilecek Mi?

Günümüzde kabul edilen ve ülkemizde de geçerli olan Kıta Avrupası hukuk sistemindeki suç teorisinde bir suçun faili yalnızca gerçek bir kişi olabilir. Cinsel saldırı ve taciz suçlarında da durum böyledir. Mevcut hukuk sistemi, seks robotlarının herhangi bir cinsel suça herhangi bir şekilde konu olmasına karşı cevap verememektedir. Dolayısıyla bugün açısından bu sorunun cevabı esasen seks robotlarının cinsel saldırı suçunun faili olamayacağıdır. Bu sebeple bu başlığa ilişkin olarak, olan değil; olması gereken hukuk düzeni kapsamında değerlendirmelerde bulunacağım.

Hangi amaçla meydana getirilmiş olduğu fark etmeksizin kendi kendine öğrenebilen ve kısmen de olsa bilinç ve irade sahibi bir robotun meydana geldiği varsayımından hareket ettiğimizde bu robotun cinsel suçların faili olup olamayacağının tespit edilebilmesi için şu aşamalardan geçilmesi gerekir:

- Öncelikle yapay zekalı varlıkların ve robotların Anayasa ve Medeni Kanun tarafından tanımlanmış ve hukuki statüsünün belirlenmiş olup olmadığına bakılmalıdır. Bunların tabi tutulduğu ayrıma göre fail olup olamayacakları öngörülebilir. Örneğin, robotların yasal düzenlemelere konu olması ama taşınmaz veya taşınır ayrımına benzer biçimde bir eşya olarak nitelendirilmesi halinde suçun faili olabilmeleri mümkün değildir.

- Suçun oluşmasına neden olan hareket veya hareketlerin kendisine verilen bir komut üzerine mi yoksa robotun kendi bilinçli iradesi ile mi gerçekleştiği tespit edilmelidir. Bir robotun kaslarından çok etkilendiği bir erkeğe kendi istek ve iradesiyle dokunması ile sahibinin güzel bulduğu bir kadına dokunması komutu üzerine harekete geçmesi arasında fark olmalıdır. Robotun suç konusu hareketi hiçbir emir, tavsiye veya komut almaksızın tamamen kendi bilinç ve isteğiyle gerçekleştirmesi halinde fail olarak kabul edilmesi mümkünken; başka bir kişinin komutu ile suçu gerçekleştirmesi halinde tam bir faillikten bahsedilemeyecektir. Her iki durumda da robotun konumu tartışmalıdır.  İkinci durumda başkasının tavsiye ve önerilerinin söz konusu olması halinde azmettirme gündeme gelebilir mi? Komut veren ile robotun suç konusu hareketleri beraber gerçekleştirmeleri halinde her biri müşterek fail olarak kabul edilebilir mi? Yoksa robotun iradesi etki altına alındığı için dolayı failli mi söz konusudur? Son ihtimalde ise robot suçun işlenmesinde sadece basit bir araç mıdır?

Olası ihtimaller farklı örneklerle çoğaltılabilir. Bütün bu sorulara cevap verebilmek için ilk olarak suçun oluşmasında yapay zekalı varlığın hareketinin niteliği konusunu açıklığa kavuşturmak gerekir. Bundan sonra yapay zekalı varlığın fail olup olamayacağı; eğer olabilecekse bu varlığa karşı oluşturulan hukuk genel ilkelerine uygun ne tür yaptırımların uygulanabileceği belirlenmelidir.

Görülüğü üzere, yapay zekalı varlıklar ve suç söz konusu olduğunda, yıllardan beri ceza hukukçularının derin tartışmalara girdikleri ve çözüm aradıkları suç teorisinin hareket, nedensellik bağı, manevi unsur, kusur ve kusurluluk gibi konuları ile hukuk felsefesinin iradenin özgür olup olmadığı sorunsalının ve bunlara verilen yanıtların yeniden tanımlanması gerekir. Dolayısıyla yapay zekalı varlıkların ceza sorumluluğu konusunda yapılacak bir çalışmanın ceza hukukunun bu temel konularını ve tartışmalarını içermesi gerekir.

Seks Robotunun Fail Olabileceği Kabul Edildiğinde Ne Tür Yaptırımlara Tabi Tutulacak? Hapse Giren Robot Yaptığından Pişman Olacak Mı?

Yukarıda belirttiğim üçlü sürecin tamamlanması neticesinde bir cinsel saldırı suçunun failinin seks robotu olduğunun kabulü halinde; robotlara uygun olarak bir yaptırım sistemi öngörülmelidir. Ceza hukuku yaptırımlarının esas çıkış noktası suçun işlenmesi aşamasından önce caydırıcı etkisidir. Hapis cezasına hükmedileceğini düşünen insan ailesinden ve sevdiklerinden ayrı kalacağını düşünerek suç işlemekten cayabilecekken; yapay zekalı robot için bu durumun caydırıcı bir etkisi olabilir mi? Yoksa daha ilerde tıpkı insan gibi duygulara sahip olan robotlar var olacak mı?

Suçun işlenmesi aşamasından sonra ceza hukukunun suçu işleyen faile yaptırım uygulamasının amacı suçluyu ıslah etmeye ve yeniden topluma kazanmaya yöneliktir. Hapis cezasına hükmedilen suçlunun, bu süre içerisinde işlediği suçtan pişman olup bir daha suç işlememesi gerektiğini kavrayabilmesi beklenir. Yapay zekalı robotun pişmanlığından ve ıslahından söz edilebilecek mi?

Ceza ile birlikte veya cezadan ayrı olarak bir güvenlik tedbirine hükmedildiğinde bunun robot için anlamı ve gerekliliği nedir? Bir yazılım güncellemesi ile her sorun çözülebilecek iken, güvenlik tedbiri olarak yapay zekalı robotun bir kenarda çürümeye bırakılması ne kadar mantıklı ve gerçekçidir?

Görüldüğü üzere yapay zekalı varlıkların hukuki statüsü ile hukuki ve cezai sorumluluğunun yasalarla öngörülmesi gerektiği kadar, bunun nasıl yapılacağı da büyük bir problem teşkil etmektedir. Düzenlenecek olan yasaların yapay zekalı varlıkların doğası ve özü dikkate alınarak onların ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte olması gerekir.

Seks Robotları İnsan Ticareti Suçunun Önlenmesinde Kullanılabilir Mi?

Seks robotlarının şu an için öngörülen kullanım alanlarından bir diğeri de kadın ticareti suçunun önlenmesidir. Günümüzün en büyük sıkıntılarından birini kadınların fuhuş yaptırmak amacıyla zorla alıkonularak çalıştırılması olduğu bilinen bir gerçektir. Dünyada yıllık insan ticareti suçunun mağdur sayısı milyonlara ulaşmıştır. Bu mağdurların %90’ını ise fuhuş amacıyla alıkonan 15-26 yaş aralığındaki kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Bu oranların önüne geçilmesi için ne kadar ağır yaptırımlar getirilirse getirilsin her hukuka aykırılık gibi bunun da tamamen önüne geçilmesi ne yazık ki mümkün değildir. Ayrıca kişilerin cinsel zevkleri için birçok yaptırımı göze alabildiği de bilinmektedir. Kaldı ki bu ticaret döngüsünde çok yüksek ekonomik kazançlar söz konusudur ve bu da insanlar üzerinde teşvik edici rol oynamaktadır.

Seks robotlarının gündeme gelmesiyle birlikte kadın ticareti suçunun önlenmesi amacıyla kullanılabileceği ve bu durum karşısında bir çözüm olabileceği ihtimali akıllara gelmiştir. Yapay zekalı varlıkların bugünkü niteliği göz önüne alındığında; kadın ve çocukların kullanılmasındansa, bu amaçla üretilmiş olan robotların kullanılması menfaat dengesi açısından daha yerinde görülmektedir. Bir kadın veya çocuğun böylesine ağır travmalardan sonra topluma kazandırılması pek mümkün olamamaktadır. Ancak bu durumun bilincinde olmayan ve üretilme amacının zaten cinsellik duygularının tatmini olan seks robotları için bu şekilde travmatik sonuçların doğması söz konusu değildir. Bu nedenle seks robotlarının kişilerin cinsel tatminleri için kullanımının yaygınlaşmasının, kadın ticaretinin önlenmesi karşısında olumlu etki göstermesi mümkün olabilir. Kişiler sahip olduğu seks robotları sayesinde kadın veya çocuklara zarar vermeyecek ve fuhuş yaptırmak amacıyla kullanmayacaktır.

Her ne kadar teknolojinin gel