T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/4484
K. 2022/7522
T. 10.10.2022
YABANCI UYRUKLU KİŞİNİN OTELDE YÜZERKEN BOĞULMASI NEDENİYLE TAZMİNAT VE ALACAK İSTEMİ ( Mahkemece Davacıların Vatandaşı Oldukları Ülke İtibariyle Teminat Muafiyetinin Bulunup Bulunmadığı Hususunda Hükme Dayanak Oluşturacak Nitelikte Bir Araştırma Yapılmadığı - Davacıların Uyrukları Dikkate Alınarak Teminattan Muaf Olup Olmadığı Hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden Sorularak Alınacak Yazı Cevabına Göre İşlem Yapılması Gerektiği )
VATANDAŞI OLUNAN ÜLKE İTİBARİYLE TEMİNAT MUAFİYETİ ( Davacıların Uyrukları Dikkate Alınarak Teminattan Muaf Olup Olmadığı Hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden Sorulacağı - Alınacak Yazı Cevabına Göre Davacının Teminat Göstermesi Gerektiği Sonucuna Varılırsa Teminatın Yatırılması İçin Davacıya Kesin Süre Verilmesi Gerektiği )
TEMİNAT GÖSTERME ( Davacıların Teminattan Muaf Olup Olmadığı Hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden Sorularak Davacının Teminat Göstermesi Gerektiği Sonucuna Varılırsa Teminatın Yatırılması İçin Davacıya Kesin Süre Verilmesi Gerektiği - Anılan Sürede Belirtilen Teminatın Yatırılmaması Halinde İstemin Usulden Reddine Yatırılması Halinde ise Dava Şartı Eksikliği Süresinde Giderilmiş Olacağından İşin Esasına Girilerek Karar Verilmesi Gerektiği )
5718/m. 48
ÖZET : Dava, yabancı uyruklu kişinin otelde yüzerken boğulması nedeniyle tazminat ve alacak istemine ilişkindir. Olayda, mahkemece davacıların vatandaşı oldukları ülke itibariyle teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Öncelikle davacıların uyrukları dikkate alınarak teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi gerekir.
Anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacıların ikametgahları dikkate alınarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar, ... Resort Oteline vefat eden ... ile birlikte tatil yapmak için 24/07/2017 tarihinde gittiklerini, müteveffa ... 26/07/2017 tarihinde bahsi geçen otelin yüzme havuzunda boğularak vefat ettiğini, davalı şirketin, diğer davalıların işvereni olup Borçlar Kanunu 66 maddesi uyarınca da sorumlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalma zararları ile cenaze ve defin giderlerinin şimdilik her bir davacı için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000 TL lik kısmının 25/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile çektikleri elem ve acının bir nebze olsun azalması için ... için 2.000.000,00 TL, ... için 2.000.000 TL, ... için 250.000 TL, ... için 250.000,00 TL, Karam ... için 250.000,00 TL olmak üzere toplam 4.750.000TL manevi tazminatın 25/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava talep etmişlerdir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesi, ‘--davacılar tarafından avukata verilen vekalette davacıların adreslerinin Birleşik Arap Emirlikleri olduğu görülmekle, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'ne müzekkere yazılarak Birleşik Arap Emirlikleri ile ülkemiz arasında mütekabiliyet esaslarının uygulanıp uygulanmadığı sorulmuş; gelen yazı cevabında Birleşik Arap Emirlikleriyle ülkemiz arasında mütekabiliyete dair hukuki ve fiili anlaşma olmadığı anlaşılması üzerine davacı vekiline dava konusu değerin %15'i oranında teminat göstermek üzere 20.10.2021 tarihli celsede bir sonraki celseye kadar kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde teminat gösterilmediği taktirde davanın usulden red edileceği davacı vekiline ihtar edilmiş olmasına rağmen davacı vekili verilen kesin süre içinde teminata ilişkin ara kararı yerine getirmemiş olmakla--'gerekçesiyle' davanın usulden REDDİNE' dair karar verilmiş olup verilen karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince '---davacının tabiiyetinde olduğu Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasında adli yardımlaşmaya ilişkin ikili veya çok taraflı bir anlaşma bulunmaması ve Adalet Bakanlığı Uluslararası Dış ilişkiler Genel Müdürlüğü tarafından Birleşik Arap Emirlikleri mahkemelerinin yabancıların yüksek meblağlarda tazminat talebi ile dava açması halinde teminat talep ettiğinin bildirilmesi karşısında, mahkemece Birleşik Arap Emirlikleri ile karşılıklılık esasının olmadığı kabul edilerek davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.--' gerekçesiyle ‘--davacıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE' dair karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tabi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.
5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 48/1. maddesine göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. MÖHUK'ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse dava, dava şartı eksikliğinden HMK'nun 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
MÖHUK'un 48/2. maddesinde ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır.
Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacıları dosyada mevcut pasaportlar kayıtlarından Ürdün uyruklu olduğu davacıların sadece ikametgahlarının Birleşik Arap Emirliklerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.04.2015 tarihli ve 2013/12-1566 esas- 2015/1144 karar sayılı kararında da; davacıların uyruğunun dikkate alınmasına ilişkin olarak ‘-- şirketin yabancı uyruklu olduğu ve teminat yatırma yükümlülüğünün bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır..--' şeklinde belirtilmiştir.
Mahkemece vatandaşı oldukları ülke itibariyle teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu sebeple mahkemece, öncelikle davacıların uyrukları dikkate alınarak teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacıların ikametgahları dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
2-)Bozma nedenine göre davacıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı HMK'nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanununun 371. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır