VASIFLI İŞÇİ OLMAK MI, İŞÇİ AVUKAT OLMAK MI?

Abone Ol

Bugünlerde haberlere yansıyan Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25/05/2021 tarihinde verdiği ve ‘Hukuk Ofisinde Asgari Ücretle Sekreter Olarak Çalışılmasının Hayatın Olağan Akışına Uygun Düşmediği’ kararı bir avukat olarak beni derin düşüncelere sevk etti. Haberlerde yer alan ayrıntılara göre davacı sekretere 2018 yılında 3.500,00 TL net ücret, 2019 yılında ise 4.000,00 TL net ücret ödenmiş. Yargıtay bu ücreti değerlendirirken “…davacının 14 yılı aşkın kıdemi, çalıştığı işyerinin büyükşehirde olması ve yaptığı işin vasıflı bir iş olması nedeniyle işin niteliği gereği asgari ücretle çalışmanın hayatın olağan akışına uygun düşmediği” değerlendirmesini yapmıştır.

Yargıtay, ücret hesaplamasında TÜİK tarafından 3342 nolu hukuk sekreteri için belirtilen emsal ücretin esas alınması gerektiğine karar vermiştir. Davaya konu olan 2018 ve 2019 yılları için TÜİK tarafından bildirilen emsal ücretin ne olduğu bilinmemekle birlikte, TÜİK’in kazanç bilgisi sorgulama raporu sayfasında avukatlık mesleği için sorgulama yapıldığında 2014 yılı Kasım ayı için belirtilen aylık ortalama brüt ücret 4.802,00 TL iken, hukuk sekreteri için sorgulama yapıldığında 2014 yılı Kasım ayı için 2.570,00 TL brüt ücret belirtilmektedir. Maalesef, söz konusu sayfadan başka yıllara ilişkin bilgi edinilememektedir. Ancak 2014 yılı Kasım ayı için bakıldığında bir avukatın yaklaşık olarak hukuk sekreterinin iki katı ücret kazanması gerektiği görülmektedir.

Avukatlık mesleğinde kıdemli sayılmam, ancak hukukçu olarak yaklaşık 20 yıldır çalışmama ve son bir yılımda aktif olarak avukatlık mesleğini icra etmeme rağmen asgari ücretin küçük bir miktar üstünde aldığım maaşla çalışmak durumunda kaldım. Aslında bunun için mutlu bile oldum. Çünkü önceki işverenim ve avukatlık mesleği boyunca çalıştığım ve tanıştığım diğer avukat meslektaşlarım tarafından bu ücretin oldukça iyi olduğu ve hatta sigortam yapılarak çalıştırıldığım için şanslı olduğum bana söylendi ve hissettirildi. Piyasa koşulları itibarıyla bu ücretin iyi olduğu belirtildiği ve bunun alternatifi şu an yaptığım gibi tek başıma ofis açmam ve mesleğin başında hemen her meslektaşın yaşadığı belirsizlik ve para kazanamama riskiyle yüzleşmek olduğu için çalışma şartlarımın çok iyi olduğunu düşündüm.

Eminim özellikle mesleğin henüz başında olan ve işçi avukat olarak çalışan pek çok meslektaşım da benzer koşullar altında oldukça düşük bir ücret karşılığında kıdemli meslektaşlarımız için çalışmaktadır. Bazı işveren meslektaşlarımız da alternatiflerinin çok olduğunu düşünerek ve bunu çalışanlarına hissettirerek mesleğe yeni başlayan avukatlara cüz’i ücretler ödeyerek onları istihdam etmektedir. 

Bu durumda Yargıtay’a ve işveren avukatlara şu soruyu sormak gerekiyor. Acaba bir avukata asgari ücret ödenmesi hayatın olağan akışına uygun mudur? Bir avukatın vasıflı bir işçi kadar değeri yok mudur? Bir avukatın yazdığı herhangi bir dilekçe için Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 825 TL ödenmesi gerekirken, bütün bir ay boyunca dilekçe yazmanın dışında sayısız iş yapmak durumunda olan ücretli avukata asgari ücret ödenmesi ve bu ücretin piyasa şartları böyle denilerek bir avukata lütuf gibi sunulması hayatın olağan akışına uygun mudur?

Avukatlar olarak maruz kaldığı hukuksuzluklara karşı kişileri koruma misyonunu üstlenmiş olan bizler, kendimize yapılan hukuksuzluğa çoğunlukla sesimizi çıkaramıyoruz. Çünkü toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi, bizlerde de işsiz kalma korkusu var. Ekonomik koşullar bizleri de fazlasıyla zorluyor ve avukatlık gibi saygın bir mesleğin üyeleri olarak işsiz kalmaktansa, son derece küçük ve komik ücretlerle çalışmayı kabullenebiliyoruz.

Özellikle hak ve adalet alanında çalışan, ön plana çıkan, sesini yükselten ve gündem oluşturma gücüne sahip olan meslektaşlarımızın bu konuyu değişik platformlarda dile getirmelerini ve öncelikle kendi ofislerinde istihdam ettikleri avukatlardan başlayarak sorunu çözme konusunda örneklik teşkil etmelerini, kurumsal olarak avukatları temsil etme yükümlülüğü bulunan meslek kuruluşlarımızın ise bu sorunu daha ciddi olarak ele almalarını ve soruna daha genel çözüm üretme konusunda liderlik yapmalarını bekliyoruz.

>> İLGİLİ KARAR İÇİN TIKLAYINIZ