Bu çalışma, anız yakmak ile ilgili olarak yazılan ikinci yazımızdır. Geçen sene yazılan ve bir kısım ulusal ile yerel basın yayında yayınlanan “Anız Yakmak Tarımsal Faaliyet Mi Suç Mu?” başlıklı yazımız, eylemden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenebilen vatandaşlarımızı ve eylemi gerçekleştiren çiftçilerimizi bilgilendirmek ile meselenin hukuki durumunun değerlendirilmesi amacına yönelikti. Bu çalışmamızda ise gerek vatandaşlarımız (çiftçilerimiz) gerek de hukukçularımız için bilgilendirme amacına yönelik olarak daha çok meselenin cezai ve hukuki boyutunu ele alıp değerlendireceğiz. Bu çerçevede anız yakmanın,
- İnsani ve çevreye saygılı olmamasının yanında ayrıca suç mudur?
- Basit bir tarımsal faaliyet midir?
- Hali hazırda hukuktaki yeri nasıldır?
- Anız yakan hakkında ne gibi yasal işlem yapılabilir?
- Hukuki olarak beklenen yaptırımlar ne olabilir?
gibi sorulara bakacağız.
Öncelikle anız yakmanın, hem adli hem de idari cezasının olduğunu, ayrıca ilgili kişi veya kurumlarca talep edilebilen maddi ve manevi tazminatı gerektirebileceğini belirtelim.
Suçun cezası nedir?
Ceza hukuku yönünden genel güvenliği yangın çıkarmak suretiyle tehlikeye sokmak suçunu oluşturabilir. Duruma göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 170 ve 171. maddeleri uyarınca üç aydan bir yıla veya altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Anız yakma eylemine birden fazla kişi katılmış ise her birinin cezası ayrıdır. Başka bir deyişle bir yakmadan dolayı sadece bir kişinin ceza alması söz konusu değildir. Duruma göre eğer varsa yakmaya azmettiren (talimat veren) yakma öncesinde veya sonrasında yardım (iştirak) edenler de cezalandırılır.
Bu eylem sonucunda eğer yaralanma ve/veya ölüm meydana gelmiş ise taksirle yaralanma veya ölüme neden olma suçlarından sorumluluk olabilecektir. TCK’da biri kasten diğeri de taksirle olmak üzere işlenebilen iki türlü suç vardır. Kasti suçta kişi, bilerek ve isteyerek suç işler. Taksirli suçta ise dikkatsizlik ve özensizlik sonucu suç işler. Örneğin trafik, ev, iş gibi kazalar sonucu meydana gelen olaylar taksirli suçtur. Bilinçli bir taksir durumu varsa ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Örneğin, kırmızı ışıkta geçme sonucu olan trafik kazasında bilinçli taksir vardır.
Anız yakma sonucunda yaralanma meydana gelmiş ise TCK’nın 22. maddesi delaletiyle 89. maddesine göre sebebiyet veren kişi veya kişiler, taksirle yaralama suçundan üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Yaralanma önemli derecede veya nitelikli ise bu ceza bir kat artırılır. Eğer yaralanan kişi sayısı birden fazla ise altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Anız yakma sonucunda ölüm meydana gelmiş ise TCK’nın 22. maddesi delaletiyle 85. maddesine göre sebebiyet veren kişi veya kişiler, taksirle ölüme neden olma suçundan, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer ölen kişi sayısı birden fazla veya ölümle birlikte yaralanma da varsa kişi sayısına göre iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu haldeki suçun yargılamasının ağır ceza mahkemesi olduğunu da belirtelim.
Duruma göre eğer kişinin taksiri bilinçli ise yukarıdaki cezalar, üçte birden yarısına kadar artırılır. Bunun yanında kişinin, hal ve şartlara göre, örneğin geniş veya yerleşim yerine yakın ya da kuru bitki-ekinlerin fazla olduğu alanda, hafif de olsa rüzgârlı bir zamanda anız yakması halinde yaralanma veya ölüme neden olabileceği öngörülmesine rağmen, fiil işlenmişse artık burada taksiri aşan ve kasti duruma yakın bir hal olarak olası kast vardır. Bu halde yani olası kast durumunda cezalar ciddi bir şekilde artabilecektir. Örneğin, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
Bu suçlar şikayete bağlı mıdır?
Yukarıda belirtilen taksirli ve hafif yaralanmalı bilinçli kısmı hariç, bilinçli taksirle hareket sonucu nitelikli yaralanma halinde şikâyet aranmaz. Diğer suçlar şikayete bağlı değildir. İlgili görevlilerce işlem yapılması zorundur. Yani bir şekilde bildiği, duyduğu, gördüğü halde işlem yapmayan kolluk veya diğer kamu görevlileri yönünden 5271 sayılı CMK'nın 161. maddesi delaletiyle TCK'nın 279. maddesi uyarınca, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu oluşabilir. Bu suç için cumhuriyet savcısının soruşturma izni istemesine gerek olmadığını da belirtelim.
Her iki suç, yani hem anız yakma hem de işlem yapılmaması suçları şikayete bağlı olmadığından ve kamu adına, doğrudan yürütülmesi gereken suçlar olduğundan her vatandaş ihbar edebilir. Bu suçun sadece bulunduğumuz yerde işlenmesine de gerek yoktur. Komşu il veya ilçede işlenmesi fark etmez. Başka yerdeki anız yakmayı bulunduğumuz yer başsavcılık, emniyet ve jandarma makamlarına ihbar edebiliriz. Eğer bundan bir zararımız olmuş ise zaten şikayet hakkımız vardır. Bulunulan yerdeki ihbarlar için evrak başsavcılık tarafından suç yeri başsavcılığına gönderilir. Örneğin Diyarbakır’a bağlı komşu Bismil ilçesindeki anız yakmayı bile Batman’da şikayet konusu yapabiliriz. Bulunduğumuz yerdeki eylemi ise bulunduğumuz yere ihbar yapılmasında zaten tereddüt yoktur.
Bir kısım yorumlarda veya farklı yer valilik internet sitelerinde anız yakmanın yetkili merciin emirlerine itaatsizliği düzenleyen TCK’nın 526. maddesindeki suçu veya 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca idari para cezasını oluşturduğu belirtiliyor. Ayrıca Çevre Kanunu’ndaki hükmün TCK’ya göre özel hüküm olduğu için TCK’daki hükümlerin değil Çevre Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği ileri sürülüyor. Hâlbuki 526. madde, 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 765 sayılı eski TCK’nın hükmüdür. Dolayısıyla yürürlükten kaldırılan bir maddeden işlem yapılması imkanı yoktur. 5252 sayılı Kanun’un yollamalar başlıklı 3. maddesine göre mevzuatta, yürürlükten kaldırılan TCK’ya yapılan yollamalar, 5237 sayılı TCK’da bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır. Eski TCK’da suçlar cürümler ve kabahatler diye ikiye ayrılıyordu. Sonraki düzenlemede bu sistem tamamen değiştirilmiştir. Yeni TCK’da kabahat oluşturan eylemler yer almamıştır. Bunun yerine 5326 sayılı Kabahatler Kanunu yürürlüğe girmiştir. Eski TCK’nın 526. maddesinde yer alan suç kabahat olarak düzenlenmişti. Dolayısıyla cürüm olmadığı için eski olan 765 sayılı TCK’nın 526. maddesinin karşılığı yeni olan 5237 sayılı TCK’da yoktur. 526. maddesinin karşılığı olabilecek madde, Kabahatler Kanunu’nun emre aykırı davranışı düzenleyen ve idari para cezasını gerektiren 32. maddesi olabilir. Bu durumda anız yakmanın bu madde gereğince idari para cezasına tabi olup olmayacağı tartışılabilir ancak kanaatimizce bu görüş her zaman isabetli değildir. Çünkü Kabahatler Kanunu’nun içtimayı düzenleyen 15. maddesine göre bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. Yeni TCK’nın 170 ve 171. maddelerinde genel güvenliğin kasten-taksirle tehlikeye sokulması suçları düzenlenmiştir. Anız yakmak, duruma göre bu suçların unsurunu oluşturabildiğine göre idari para cezası değil adli olarak hapis cezasını gerektiren bir eylemi oluşturur. Eğer fiil kasten değil taksirle olmuş ve başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olmamış ise kabahatten idari para cezası verilir. Bu halde idari para cezasına Kabahatler Kanunu’nun 32, 23 ve 24. maddeleri uyarınca duruma göre emri veren idari makam, cumhuriyet savcısı ve mahkeme tarafından karar verilir.
Ormana yakın yerde anız yakmak ayrı bir suçtur. Anız yakılan yer eğer ormanlık alana 4 km mesafede ise 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 75 ve 110. maddelerine göre bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezasını gerektirir. Örneğin Yargıtay 19.CD, 23.02.2021, E.No: 2020/3520, K.No: 2021/1933; 19.CD. 04.09.2019, E.No: 2017/6283, K.No: 2019/6983 ilamları bu yöndedir.
Sonuç olarak diyebilir ki anız yakmak şikâyete bağlı olmayan ve ilgili kamu görevlilerinin işlem yapmak zorunda oldukları bir suçtur. Mağdur olanların yasal mercilere şikayet yapma ve/veya maddi-manevi tazminat isteme haklarını gerektirebilir. Cezanın yanında söndürme çalışması yapan kurumlar yönünden ayrıca bu nedenle yapılan söndürme faaliyeti masrafları dahil olmak üzere meydana gelen maddi zararın, anız yakandan tazminat yoluyla tahsil edilebileceğini de bilmek gerekir.
Bu konuda duyarlılık ve farkındalık önemlidir. Her anız yangınında vatandaşlar duyarlı olup onlarca ihbarı ilgili başsavcılıklara, emniyet veya jandarmaya yaparsa illa ki hem yapılan ihbar hem de yasal zorunluluk olduğu için ilgilisi araştırılacaktır. Hakkında yasal işlem yapılacaktır. Failleri bulmak da o kadar zor değildir. Eğer ilgililer pasif kalıyor ise bu durum ilgilileri de mecburen harekete geçirecektir. Vatandaş “neme lazımcılık” yapar ve ilgililer de pek oralı olmazsa zor ki zor bir sonuç çıkabilir. İhbar-şikayet yöntemiyle her anız yakan kişi, kendini emniyet-jandarma-savcılık-mahkemede ifade verecek halde görecektir. Bu nedenle gidip gelecektir. Kuvvetle muhtemel ceza da alacaktır. Bu şekildeki duyarlılık ve uygulama sonucunda gittikçe eylemlerin azaldığı görülecektir. Bilinçlenme ile birlikte bu yöntem çare olabilir gibi görünüyor.
Şimdi de Yargıtay’a yansıyan örneklere bakalım:
* Tarlasındaki otları yakan kişinin eyleminin TCK’nın 171. maddesi uyarınca verilen iki aylık hapis cezası Yargıtay tarafından da isabetli görülerek cezası onanmıştır. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 30.09.2013, Esas No: 2012/23572, Karar No: 2013/23861)
*Anız yakma olaylarının yaygın olduğu bölgede, dosyadaki deliller itibariyle sanıkların cezalandırılması gerektiği belirtilerek bu yönden verilen beraat kararı bozulmuştur. (8.CD, 27.11.2013, E.2012/24113, K.2013/28191)
* Sanığın anız yakmak suretiyle taksirle yangına neden olma eyleminin sabit olduğu belirtilmiştir. (8.CD, 22.05.2023, E.2021/9598, K.2023/3488) Yine sanığın tarlasındaki anızları yakması sonucu, çıkan rüzgârın etkisiyle etraftaki diğer arazilere de zarar vermesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK'nın 171. maddesinde tanımlanan taksirle yangına neden olma suçunu oluşturduğuna karar verilmiştir. (8.CD, E.2021/3, K.2022/12613) Bu şeklide benzer çok sayıda karar olduğu söylenebilir. Örneğin 8.CD, 05.06.2018, E.2016/10268, K.2018/6444; 01.06.2016, E.2015/14671, K.2016/7226; 11.03.2015, E.2014/33221, K.2015/13487 ilamları bu yöndedir.
*…suça konu yerde anızın bulunmadığı ve kasıtlı suç olan anız veya benzeri bitki örtüsü yakmak suçunun oluşmadığı, ancak sanığın eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 171. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği belirtilmiştir. (3.CD, 10.10.2011, E.2010/361, K.2011/13772)
* Sanığın olay tarihinde tarlasındaki mısır anızını yakmak isterken yangını kontrol altında tutamaması nedeniyle kendi tarlasına bitişik vaziyetteki diğer tarlaların ve mağdur MK'nın deposundaki malzemelerin zarar görmesine sebep olduğuna ilişkin eylemin, genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçunun temas ettiği nitelendirilmiştir. (8.CD, 22.05.2023, E.2021/9598, K.2023/3488; 18.10.2022, E.2020/11250, K.2022/14761)
* Sanığın tarlasındaki anızları yakması sonucu, çıkan rüzgarın etkisiyle etraftaki diğer arazilere de zarar vermesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK'nın 171. maddesinde tanımlanan taksirle yangına neden olma suçunu oluşturduğu vurgulanmıştır. (8.CD, 22.09.2022, E.2021/3, K. 2022/12613; 25.09.2019, E.2017/17202, K.2019/11262)
* 6831 sayılı Kanun'un 110/2. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 76/d. maddesinde düzenlenen anız yakma suçunun oluşabilmesi için anız kabul edilebilecek ot, çalılık, hasat sonrası tarlada arta kalan ürün sapları vs. gibi bitki örtüsünün en yakın ormanlık alana 4 kilometreden daha az mesafede bulunması ve kasten yakılmış olması gerektiği belirtilmiştir. (7.CD, 26.12.2022, E.2021/17816, K.2022/19204; 19.CD, 25/05/2021, E.2021/2529, K.2021/5616; 26.11.2019, E.2019/31633, K.2019/14527; 18/09/2018, E.2015/8412, K.2018/9017; 09/04/2019, E.2017/2258, K.2019/6936; 26/02/2019, E.2017/928, K.2019/4836)
Daha temiz ve canlıların kendi doğal ortamlarında yaşadıkları çevrelerin artması ile bu yazının farkındalığa katkı vermesi dileğiyle…
Cumhuriyet Savcısı Asım EKREN
Kaynak (önceki makale) :
https://www.yenisafak.com/dusunce-gunlugu/aniz-yakmak-tarimsal-faaliyet-mi-suc-mu-4541894
https://www.batmangazetesi.com.tr/haber/42510/aniz-yakmanin-insani-ve-hukuki-boyutu.html