I.GENEL OLARAK
Pratik icra uygulamaları içerisinde hukuka uygun düşmeyen ve genel uygulamalardan hareket ile herhangi bir araştırma yapılmaksızın karşılarında “menfi tespit” davasını gören uygulamacılar ne yazık ki İcra ve İflas Kanunu 89. Maddesi ile aynı kanunun 72. Maddesinde düzenlenen menfi tespit davalarını birbirlerine karıştırmak suretiyle tarafların doğrudan ya da dolaylı olarak mağduriyetlerine sebebiyet veren uyuşmazlıkların doğduğu gözlemlenmektedir.
Her iki kanun maddesinde düzenlenen menfi tespit davasında netice itibariyle borçlu olunmadığının ortaya konulmaya çalışılması bakımından benzer olmaları açılan davalardaki başta harç, teminat ve takip hukukunun en önemli yönü olan haciz kurumu uygulamalarında birbirinden tamamen ayrılarak incelenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Bu yönüyle hazırlanan çalışmada, alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar hakkında gönderilen haciz ihbarnameleri sonrasında açılacak menfi tespit davası ele alınmaya çalışılacaktır.
Borçlu hakkında başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı borçlu üzerine kayıtlı bulunan taşınır ve taşınmaz mallarının haczini icra dairesinden talep edebileceği gibi aynı zamanda borçlunun üçüncü şahıslarda bulunan mal, hak ve alacaklarının üzerine de haciz konulmasını talep edebilir.
Kendisine usulüne uygun bir şekilde haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü şahıs yasal süresi içerisinde icra dairesine başvuruda bulunarak borçlu ile aralarında bir ticari ilişkinin bulunamaması nedeniyle gönderilen haciz ihbarnamesine itiraz edebileceği gibi yine aynı süre zarfında borçlunun kendisine bulunan malı yahut alacağı olması halinde bunu icra dairesine bildirerek vermeye mecburdur.
İkinci ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir.
Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur.
Aynı süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu düzenlemeye göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/5588 Esas ve 2021/1514 Karar
Yasada belirtilen menfi tesbit davası İİK 72. maddedeki menfi tesbit davasından farklı olarak bu olguya özgü olarak düzenlenmiş ve kanun koyucu, herhangi bir ayrıma gitmeksizin kararın kesinleşmesine kadar icra işlemlerinin durmasını öngörmüştür. Başka bir anlatımla; İİK 72. maddede düzenlenen menfi tesbit davası borçlu tarafından açılan bir dava iken, İİK 89/3'de düzenlenen menfi tesbit davası takibin borçlusu tarafından değil, İİK 89. maddedeki yasal yollara başvurmayan veya süresinde başvurmadığı için haciz ihbarnamesindeki miktar yönünden borçlu konumuna gelen 3. şahıs tarafından açılan bir dava olup, hüküm ve sonuçları aynı maddede düzenlenmiştir. Davanın red veya kabulünün yahut usulden reddinin sonuca etkisi olmayıp yasanın açık hükmü gereği karar kesinleşinceye kadar takip duracaktır.
II. ÜÇÜNCÜ HACİZ İHBARNAMESİNE AÇILACAK MENFİ TESPİT DAVASINDA ARABULUCULUK
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun “Dava Şartı Arabuluculuk” başlığı altında 28.03.2023 Tarih ve 7445/36 sayılı yasa maddesindeki ek düzenlemede “(…) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 264’üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez. Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından sonra, başvuran taraf aleyhine uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak icra takibi yapılması durumunda, başvuran tarafın bu takibe karşı son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde 2004 sayılı Kanunun 72’nci maddesi uyarınca menfi tespit davası açması ve talep etmesi halinde 2004 sayılı Kanunun 72’nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır. (…)” ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesinde yer alan “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı altındaki düzenleme kapsamında; bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması düzenlemeleri gereğince alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar hakkında açılacak menfi tespit davasında arabuluculuğa gitmek zorunlu hale getirilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2019/274 esas ve 2019/605 karar sayılı kararında, İİK’nın 89/1 maddesine dayanan menfi tespit davasında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmesinin gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
III. ARABULUCULUK GÖRÜŞMELERİNİN MENFİ TESPİT DAVASI AÇILMASI İÇİN VERİLEN SÜREYE ETKİSİ
Üçüncü haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğ edilmesinden sonra on beş gün içerisinde menfi tespit davasını açmak zorunda kalan takip dışı üçüncü kişinin menfi tespit davası açmadan önce arabuluculuk görüşmeleri için başvuruda bulunduğunu belgelendirerek icra dairesine bildirmesi gerekir.
Bildirimde bulunmayan üçüncü şahıslar hakkında cebri icra tehdidi ile karşılaşılması ve telafisi imkânsız zararların doğmaması için yasal dava açma süresi içerisinde arabuluculuk görüşmeleri için başvuruda bulunulduğunun icra dosyasına bildirilmesi önemlidir.
Böyle bir durumda arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı duracak ve hak düşürücü süre işlemeyecek olup aynı süre içerisinde üçüncü şahıs dosyaya borçlu olarak da eklenemeyecektir.
IV. ÜÇÜNCÜ HACİZ İHBARNAMESİNE AÇILACAK MENFİ TESPİT DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE, HARÇ VE TEMİNAT
İcra dosyasından üçüncü şahsa gönderilen 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonraki on beş gün içinde üçünü şahıs takibin yapıldığı yahut yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açmak zorundadır. Yasa hükmünde düzenlen süre hak düşürücü niteliktedir.
Üçüncü şahsa gönderilen haciz ihbarnamesine müteakiben açılacak menfi tespit davası maktu harca tabi olup söz konusu davanın açılması ile üçüncü şahıs hakkında herhangi bir teminata gerek kalmaksızın takibin durdurulmasına karar verilir.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 89/3 fıkra düzenlemesi gereğince yapılacak yargılamalarda maktu harcın alınacağı açıkça düzenleme altına alınmıştır. Bu yönüyle, bir borcun esas borçlusu tarafından açılacak menfi tespit davasındaki nispi harcın alınması ile üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ sonrasında görülecek davalardaki alınması gereken maktu harcın karıştırılmaması gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5224 Esas ve 2022/1198 Karar
Bölge Adliye Mahkemesince; icra dosyasında davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerinin usule uygun olduğunun tespit edildiği, her ne kadar davacı vekilince davanın İİK'nun 72. maddesine dayalı olarak açıldığı belirtilmiş ise de, İİK’nun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olup somut olayda davacı takip borçlusu olmadığından belirtilen Kanun hükmünün somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığı, mahkemece davanın İİK'nun 89. maddesine göre açılan menfi tespit davası olarak nitelendirilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, İİK'nun 89. maddesi uyarınca açılacak menfi tespit davalarının 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü sürede açılması gerekli olup bu süre zarfında açılmayan davanın reddine karar verilmesinde ve mahkemece henüz esasa girilmeden hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle davalı yararına tazminata hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. AÇILAN MENFİ TESPİT DAVASININ ÜÇÜNCÜ ŞAHIS YÖNÜNDEN TAKİBE ETKİSİ
Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/28901 Esas ve 2018/2282 Karar
Somut olayda; üçüncü haciz ihbarnamesi şikayetçi şirkete 02.04.2015 tarihinde tebliğ edilip, eldeki menfi tespit davası da 06.04.2015 günü açıldığına göre, yasal dava açma süresi geçmemiştir. Diğer bir ifade ile davacı üçüncü kişi, İcra ve İflas Kanunu’nun 89/3 maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içerisinde davasını açarak, menfi tespit davası açma süresi içerisinde davayı açtığına dair belgeyi 07.04.2015 tarihinde yani 20 günlük yasal süre içerisinde icra müdürlüğüne sunarak talepte bulunmuş ve talebi kabul edilmiştir.
Sonrasında, anılan menfi tespit davasının 04.11.2015 tarihli kararına dayanılarak şikayetçi aleyhine tekrar haciz uygulaması usul ve yasaya aykırıdır. Kaldı ki, anılan menfi tespit davasında verilen söz konusu kararda, ihtiyati tedbir ve icranın durdurulması taleplerinin ilgili icra müdürlüğüne yapılması gerektiği de ifade olunmakla taleplerin reddedildiği açıktır.
VI. ÜÇÜNCÜ ŞAHSA GÖNDERİLEN 89/3 ÜN USULSÜZLÜĞÜ İDDİASI
Üçüncü şahıs kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulsüz olarak tebliğ edilmesi sonrasında tarafına 89/3’ün gönderildiği iddia edilmekteyse; İ.İ.K 89/3 haciz ihbarnamesini alan üçüncü kişi haciz ihbarnamelerine karşı şikâyet yoluna gidebileceği gibi menfi tespit davası da açabilir.
Kanaatimce haciz ihbarnamelerinin usulsüz olduğu iddiası tartışılırken 15 günlük süre içerisinde menfi tespit davasının açılmaması daha büyük hak kayıplarına sebebiyet verebileceğinden bu süre içerisinde davanın açılması önemlidir.
Öte yandan menfi tespit davasının açıldığı tarihte haciz ihbarnamesi iptal edilmemiş olacağından üçüncü kişi davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulanacaktır. Daha sonra haciz ihbarnamesinin iptal edilmesi halinde menfi tespit davası konusuz kalır. Bu durumda, konusu kalmayan menfi tespit davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulup yargılama gideri vekalet ücreti ve tazminat talebi yönünden dava tarihindeki haklılık durumunun gözetilmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/6714 Esas ve 2018/11183 Karar
Şikayetçinin başvurusu, kendisine gönderilen İİK’nun 89/1, 89/2 ve 89/3. maddeleri kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin olup, mahkemenin haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğuna dair kabulü yerinde ise de; şikayetçiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmesi halinde artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi de yok hükmünde olduğundan ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin şikayetçi tarafından bildirilen ıttıla tarihine göre düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay (Kapatılan)19. Hukuk Dairesi 2012/3421 Esas ve 2012/5575 Karar
Davacı, İİK’nun 89.maddesi uyarınca çıkarılan haciz bildirisinin tebliğinden itibaren süresinde takip alacaklısına karşı menfi tespit davası açmıştır. İİK 89/3 haciz ihbarnamesini olan 3. kişi haciz ihbarnamelerine karşı şikâyet yoluna gidebileceği gibi menfi tespit davası da açabilir. Menfi tespit davasının açıldığı tarihte haciz ihbarnamesi iptali edilmediğine göre üçüncü kişi davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Daha sonra haciz ihbarnamesinin iptal edilmesi halinde menfi tespit davası konusuz kalır.