TÜRK YABANCILAR HUKUKUNDA SINIR DIŞI ETME

Abone Ol

Devletler kendi egemenlik haklarına dayanarak vatandaşı olmayan bir kişiyi ülkesine alıp almamakta serbest olduğu gibi, ülkesine girmiş bir yabancıyı da çıkarma yetkisine egemenlik haklarının gereği olarak sahiptir. Devletler çıkarlarıyla bağdaşmayacak yabancıların ülke topraklarında bulunmasına izin vermezler. Bununla birlikte, her devlet, bu egemenlik yetkisini kullanırken uluslararası hukuk kurallarını referans alarak hareket edecektir.

Sınır dışı etme kavramını, yabancının ülke açısından kamu güvenliği, kamu düzeni vb. gerekçelerle toplum açısından tehlikeli olan kişilerin ülke sınırlarından çıkarmak olarak tanımlayabiliriz.

Türk Hukukuna göre “yabancı”  kavramını tanımlayacak olursak, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 3. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişi” yabancı olarak kabul edilmektedir. Yabancı kavramı sadece gerçek kişileri değil aynı zaman da tüzel kişileri de kapsamaktadır. Tüzel kişilerin tabiiyeti konusunda uygulama ve doktrinde çeşitli kriterler öne sürülmekte ve her devlet kendi kabul ettiği sisteme göre tüzel kişileri tabiiyetine almakta veya reddetmektedir. Biz bu makalemizin çalışma konusu gerçek kişi yabancıların sınır dışı edilmesi olduğu için , yabancı tüzel kişilerin üzerinde durmayacağız.

SINIR DIŞI ETME İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER

1) Anayasa

Anayasamız göre sınır dışı etme kararının sadece yabancılar hakkında uygulanabileceği vatandaşın koşullar ne olursa olsun sınır dışı edilemeyeceği 23. Maddenin 6. fıkrasında açıkça belirtilmiştir. Mezkur maddeye göre “Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz” şekilde tartışmadan uzak bir şekilde vatandaşın ülkeden çıkmaya zorlanamayacağı veya ülkeye girmesine engel olunamayacağı aşikardır.

Anayasanın 19.maddesine göre herkes ,kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır ancak aynı madde de hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması durumunda hürriyetinden yoksun bırakılabileceği ifade edilmiştir. Böylece sınır dışı etme kararı kişi hürriyeti ve güvenliğinin istisnası olarak görülmüştür.

2) Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu

Türkiye bulunduğu jeopolitik konum itibariyle tarihi süreç içerisinde birçok göç almış ve bu durum günümüzde de devam etmektedir.

6458 Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 1.maddesinde ‘’Bu Kanunun amacı; yabancıların Türkiye’ye girişleri, Türkiye’de kalışları ve Türkiye’den çıkışları ile Türkiye’den koruma talep eden yabancılara sağlanacak korumanın kapsamına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları (…)düzenlemektir.’’

6458 sayılı kanununda sınır dışı etme ile ilgili hükümler 52 – 60.maddeler arasında düzenlenmiştir.

6458 sayılı kanunun sınır dışı etmeye ilişkin 52. maddesine göre; “Yabancılar sınır dışı etme kararıyla, menşe ülkesine veya transit gideceği ülkeye ya da üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilebilir”. Burada menşe ülke kavramından daha çok yabancının vatandaşı olduğu ülke akıllara gelmektedir.

6458 sayılı kanunun 51/2 maddesinde  ‘‘Yabancının sınır dışı edileceği ülkenin tespitinde; vatandaşlık durumu, gönderilmesi planlanan ülkeye kabul edilip edilmeyeceği ve varsa gidebileceği üçüncü bir ülkeye ilişkin talebi göz önünde bulundurulur”. Yani burada yabancının sınır dışı işlemi yapılırken bazı şartlar koyulmuştur ve yabancının talebi de dikkate alınmıştır.

6458 sayılı kanunun sınır dışı etme kararı alınacaklar başlıklı 54.maddesine göre ;

‘‘a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler

b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar

c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar

ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar

d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar

e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler

f) İkamet izinleri iptal edilenler

g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler

ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler

h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler ya da bu hükümleri ihlale teşebbüs edenler

ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler

i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar

j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar

k) Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenler.’’ bu kişiler hakkında sınır dışı etme kararı alınabilecektir.

(2) Bu maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri kapsamında oldukları değerlendirilen uluslararası koruma başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında uluslararası koruma işlemlerinin her aşamasında sınır dışı etme kararı alınabilir.

Kanun koyucu sınır dışı etme kararı alınabilecek yabancıları açıkça düzenlediği gibi sınır dışı etme kararı alınamayacak yabancıları da açıkça düzenlemiştir. Sınır dışı kararı alınamayacak yabancıların başında vatansızlar gelmektedir. Bir vatansız kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit oluşturmadığı müddetçe sınır dışı edilemeyecektir.(51/1-b)

6458 sayılı kanunun 55.maddesine göre;

(1) 54 üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmaz:

a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar

b) Ciddi sağlık sorunları, yaş ve hamilelik durumu nedeniyle seyahat etmesi riskli görülenler

c) Hayati tehlike arz eden hastalıkları için tedavisi devam etmekte iken sınır dışı edileceği ülkede tedavi imkânı bulunmayanlar

ç) Mağdur destek sürecinden yararlanmakta olan insan ticareti mağdurları

d) Tedavileri tamamlanıncaya kadar, psikolojik, fiziksel veya cinsel şiddet mağdurları

(2) Birinci fıkra kapsamındaki değerlendirmeler, herkes için ayrı yapılır. Bu kişilerden, belli bir adreste ikamet etmeleri, istenilen şekil ve sürelerde bildirimde bulunmaları istenebilir.

6458 sayılı kanuna göre sınır dışı etme kararı almaya yetkili makam 53/1 e göre ‘’Sınır dışı etme kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.’’

(2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.

(3) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez.

Türk hukukunda hak arama hürriyetinin temel dayanağı konumundaki Anayasa madde 36’da “herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile âdil yargılanma hakkına sahip olduğu” hüküm altına alınmış olsa da, kanun yollarına başvuru hakkından açıkça bahsedilmemiştir.

Aynı zamanda anayasamızın 125. Maddesinde  ‘’İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.’’

6458 sayılı kanunun da açıkça belirttiği üzere sınır dışı etme kararı genel müdürlüğün talimatı veya valiliklerce alınabilecektir. Alınan bu kararın ilgiliye veya yasal temsilcisine ya da varsa avukatına tebliğ edilmesi gerekmektedir. Anayasamızın 125.maddesine göre ‘’İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır’’. İlgili veya varsa avukatı alınan bu sınır dışı işlemine karşı kararın kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren yedi gün içerisinde idare mahkemesine başvurabileceklerdir. Hüküm de yetkili idare mahkemesi görüldüğü üzere belirtilmemiştir. Bu durumda yetkili mahkeme İYUK’a göre belirlenecektir. İYUK’ un 32. maddesine göre ” bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir”. İdare mahkemesinin ise bu başvuruyu 15 gün içerisinde sonuçlandırmak zorundadır ve idare mahkemesinin vermiş olduğu karar kesindir. Yani idare mahkemesinin vermiş olduğu bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması mümkün değildir. İdare mahkemelerinin vermiş olduğu kararlar Danıştay incelemesine tabi iken 6458 sayılı kanunun açıkça belirttiği üzere burada kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Sınır dışı etme hususunda ilgilinin dava açma süresi içerisinde veya yargı yoluna başvurulması halinde yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancının sınır dışı edilmesi de mümkün değildir. Yabancının sınır dışı edilmesi için yargılamanın sonuçlanması beklenecektir.

Sınır dışı etme kararının uygulanması ise idarenin gözetimi altında gerçekleşmesi zorunludur.

6458 sayılı kanunun Türkiye’yi terke davet başlıklı 56.maddesine göre ;

(1) Sınır dışı etme kararı alınanlara, sınır dışı etme kararında belirtilmek kaydıyla, Türkiye’yi terk edebilmeleri için on beş günden az olmamak üzere otuz güne kadar süre tanınır. Ancak, kaçma ve kaybolma riski bulunanlara, yasal giriş veya yasal çıkış kurallarını ihlal edenlere, sahte belge kullananlara, asılsız belgelerle ikamet izni almaya çalışanlara veya aldığı tespit edilenlere, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlara bu süre tanınmaz.

Sınır dışı etme kararı alınan kişiler hakkında kararda da belirtilmek üzere Türkiye’yi terk etmeleri için on beş günden az olmamak üzere otuz güne kadar süre tanınmıştır. Aynı maddenin 2. cümlesinde ise bir istisna getirilmiş ;

- kaçma ve kaybolma riski bulunanlara,

- yasal giriş veya yasal çıkış kurallarını ihlal edenlere,

- sahte belge kullananlara,

- asılsız belgelerle ikamet izni almaya çalışanlara veya aldığı tespit edilenlere, 

- kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlara

bu süre tanınmaz denilerek bu kişilerin on beş günden otuz güne kadar olan süre sınırından yararlanamayacakları belirtilmiştir.

Türkiye’yi terke davet edilen kişiler eğer ülkeden çıkış yapmaması durumu ise , 6458 sayılı kanunun uygulama yönetmeliğinde düzenlenmiş ve tanınan süre içerisinde çıkış yapmayanlar hakkında valilik tarafından idari gözetim kararı alınacağı belirtilmiştir (UY m.58/2).İdari gözetim kararı ayrı incelemenin konusu olduğu için burada idari gözetim kararı üzerinde durulmayacaktır.

Hakkında sınır dışı etme kararı alınan kişiler için bu durum bazı sonuçların doğmasına neden olmaktadır. Bu sonuçlara; ülkeye giriş yasağı, idari para cezası ve 6458 sayılı kanunun çeşitli maddelerinde bağlanan yaptırımlardır. Türkiye’den sınır dışı edilen yabancılar, ancak haklarında giriş yasağı kararı alınmamış ise , Türkiye’ye dönebilirler.

6458 sayılı kanunun 9. Maddesinde ;

(1) Genel Müdürlük, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak, kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.

(2) Türkiye’den sınır dışı edilen yabancıların Türkiye’ye girişi, Genel Müdürlük veya valilikler tarafından yasaklanır.

(3) Türkiye’ye giriş yasağının süresi en fazla beş yıldır. Ancak, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit bulunması hâlinde bu süre Genel Müdürlükçe en fazla on yıl daha artırılabilir.

(4) Vize veya ikamet izni süresi sona eren ve bu durumları yetkili makamlarca tespit edilmeden önce Türkiye dışına çıkmak için valiliklere başvuruda bulunup hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancılara, idari para cezalarını ödemiş olmaları ve Bakanlıkça belirlenen ihlal sürelerini aşmamaları kaydıyla, Türkiye’ye giriş yasağı kararı alınmayabilir.

(5) 56 ncı madde uyarınca Türkiye’yi terke davet edilenlerden, süresi içinde ülkeyi terk edenler hakkında giriş yasağı kararı alınmayabilir.

(6) Genel Müdürlük, giriş yasağını kaldırabilir veya giriş yasağı saklı kalmak kaydıyla yabancının belirli bir süre için Türkiye’ye girişine izin verebilir.

Sınır dışı etme hususunda ülkelerin iç hukukları önemli olduğu gibi uluslararası sözleşmeler de büyük öneme sahiptir. Anayasamızın 90. Maddesinin 5.fıkrasına göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Ayrıca usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır

Türkiye Cumhuriyeti , sınır dışı etme ile ilgili hükümler içeren hem iki taraflı hem de çok taraflı sözleşmelere taraftır. Biz burada daha fazla çok taraflı sözleşmelerin üzerinde duracağız.

Birleşmiş Milletler Bünyesinde Oluşturulmuş Uluslararası Belgeler

1) Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi

Türkiye tarafından da onaylanan Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi, sınır dışı etme hususunda 32. maddesinde açık bir düzenlemeye yer vermiştir. Mezkur maddede ‘’bir mültecinin sınır dışı edilebilmesi için kamu düzeni veya ulusal güvenliğe aykırı davranması ve yasalara uygun şekilde alınmış bir kararın varlığı aranmaktadır.’’ Hakkında sınır dışı etme kararı alınan kişinin kendini savunabilmesi için delilleri toplayabilmesi, kanun  yoluna başvurabilmesi ve makul bir süre verilmesi gerekmektedir.

Cenevre Sözleşmesinin 33. maddesi ise mülteciler bakımından sınır dışı yasağını düzenlemektedir. ‘’Maddeye göre, hiçbir âkit devlet bir mülteciyi ırkı, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti, veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayat veya hürriyetinin tehdit edileceği ülkelerin sınırlarına her ne şekilde olursa olsun geri gönderemez ve iade edemez.’’ Cenevre sözleşmesinin 33.maddesinin 2.fıkrasında ise buna bir istisna getirilmiştir.

2) Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme

1966 tarihli Medeni ve Siyasi Haklara  İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 13. Maddesine göre “Bir Devletin ülkesinde hukuka uygun olarak bulunan bir yabancı ancak, hukuka uygun olarak verilmiş bir sınır dışı etme kararı gereğince ve ulusal güvenliğin zorlayıcı şartları hariç, sınır dışı etme kararına karşı itiraz etmesine ve bu itirazının önünde temsil edilebileceği yetkili bir makam veya yetkili makamın görevlendirdiği bir kişi ve kişiler tarafından denetlenmesi imkânı verilmesi halinde sınır dışı edilebilir”. Burada görüldüğü gibi sınır dışı edilecek kişiler açısından daha çok usuli teminatlar sağlanmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

İnsan haklarını uluslararası düzeyde koruma altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi , bulundurduğu denetim mekanizması açısından mevcut uluslararası sözleşmelere göre en etkilisi olarak kabul edilmektedir.

AİHS’in 1. maddesine göre âkit devletler, kendi yetki alanları içinde bulunan herkese sözleşmenin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanımaktadırlar. Yani sözleşmeye taraf ülkenin yetki alanında bulunmak koşuluyla vatandaş veya yabancı ayrımı yapılmamıştır. AİHS’e taraf olmayan ülke vatandaşının Türkiye’den sınır dışı edilmesi durumunda da kişi AİHS’in kendisine tanıdığı güvencelerden yararlanabilecektir.

İnsan hakları alanında önemli bir yere sahip olan AİHS’te sınır dışı etme ile ilgili açık bir hüküm bulunmasa da bazı maddeleri sınır dışı ile ilişkilendirilebilmektedir. Bu durumda somut uyuşmazlık bakımından AİHM’in takdir yetkisini kullanmasına neden olmaktadır.

Yaşama hakkı bunlardan bir tanesidir. Sınır dışı edildiği ülkede can güvenliği tehlikeye girecekse AİHS’in ihlali söz konusu olabilecektir. Aynı şekilde AİHS’te bulunan işkence yasağının , adil yargılanma hakkının , özgürlük ve güvenlik hakkının da sınır dışı edilecek kişi bakımından tehlikeye girmesi durumunda AİHS’in ihlal edilmesi söz konusu olabilecektir.

Her ne kadar sınır dışı etme ile ilgili AİHS’te açık bir hüküm bulunmasa da AİHS Ek 4 Nolu Protokolde şöyle bir düzenlemeye yer vermiştir. Protokolün 3. maddesine göre, “Hiç kimse uyruğunda bulunduğu devletin ülkesinden sınır dışı edilemez”

AİHS Ek 4 Nolu protokolde 4.maddeye göre ‘Yabancıların toplu olarak sınır dışı edilmesi yasaktır’ Maddede , toplu olarak sınır dışı edilmesi yasak olup bireysel sınır dışı edilmeye ilişkin ise herhangi bir tahdit konulmamıştır.

KAYNAKÇA  :

Mihri Sinem BAYRAM DUMLUDAĞ ‘’TÜRK YABANCILAR HUKUKUNDA SINIR DIŞI ETME’’  YÜKSEK LİSANS TEZİ

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/327241

Prof. Dr. Vahit DOĞAN Türk Yabancılar Hukuku güncellenmiş 6.baskı