Velayet, anne ve babanın çocuğu üzerinde sahip olduğu, tarafların şahsına sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Velayet hakkı kamu düzenine ilişkin olup, hak boyutunun yanında aynı zamanda bir yükümlülüktür. Evlilik devam ettiği sürece ergin olmayan çocuk anne ve babasının velayeti altındadır. Tarafların boşanması halinde Türk Medeni Kanununda ki mevcut düzenlemeler gereği velayet hakkı çocuk kendisine bırakılan tarafa verilir. Bu durumda velayet taraflardan sadece birine verilebilir.
Türk Hukukunda mevcut uygulama velayet hakkının anne, babadan sadece birine verilmesi üzerine kurulmuş olup; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20.02.2017 tarihinde radikal bir değişiklikle uygulamanın tam tersine karar vermişti. Yargıtay 2016/15771 E. 2017/1737 K. sayılı kararında, yerel mahkemenin ortak velayetin Türk Kamu düzenine açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle yabancı ilamın tenfizi talebini reddettiği kararı oy birliğiyle bozmuştu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20 Şubat 2017 tarihinde Türk Hukukunda bu güne kadar süre gelmiş velayet kararlarına yeni bir boyut getirerek ortak velayet kavramını yaratmış oldu. Her ne kadar bu karar, iki İngiliz vatandaşı için verilmiş olsa da, ortak velayet kararının Türk vatandaşları arasında da kurulmasının önünü açtı. Nihayet iki Türk vatandaşı arasında ilk ortak velayet kararı Şubat ayında Yargıtay 2. Hukuk Dairesince verildi. Karara gerekçe olarak; 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan "11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol", 6684 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunarak, 25.03.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe girmesi ve iç hukuk normu haline gelmesi gösterildi.
Ek 7 Nolu Protokol'ün 5. Maddesinde , "Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Bu madde, devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarına engel değildir" denmektedir.
Türk Medeni kanununda ‘’yer alan boşanma halinde velayet eşlerden birine verilir ‘’ hükmü ile protokolün ‘’Eşler velayette eşit haklara sahiptir ‘’ hükmü ile çatışmaktadır. İki normun çatışması halinde Anayasanın 90. Maddesi gereği; Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin Milletlerarası Andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası Andlaşma hükümleri esas alınır, hükmü uygulanır. Bu durumda ortak velayet asıl, velayetin eşlerden birine verilmesi istisna hale gelmiştir. Yargıtayın Şubat 2018 tarihli kararı ile ilk kez iki Türk vatandaşı arasında ortak velayet kararı verilmiş olup; bundan sonra boşanma davalarında taraflar aksini istemediği sürece çocuğun velayetini eşler müşterek kullanacaktır. Ortak velayet gönüllülük esasına dayalı olduğundan eşler velayet hakkının birine verilmesini talep etmişler ise ortak velayet kararı verilmemelidir. Bununla beraber, çocuğun üstün yararı ve güvenliğine aykırı sonuçlar doğuracağı hallerde yine ortak velayet kararı verilmemelidir. Henüz çok yeni olan ortak velayet uygulamasından, taraflar çocuğu birbirlerine karşı silah olarak kullanmadığı takdirde pozitif neticeler alınabilir. Anne, babanın çocuk hakkında ortak karar almaları çocuğun gelişimi ve psikolojisini olumlu etkileyebileceği gibi; ortak velayetin anne babanın kendi iç çekişmelerinde, bir koz olarak kullanılması halinde ise bir yıkıma yol açabilir. Hal böyle iken ortak velayet kararı verileceği hallerde hâkim, psikolog ve aile danışmanlarından tarafların ortak velayeti sağlıklı bir şekilde yürütebilecek durumda olup olmadığı hakkında görüşleri de değerlendirerek karar vermelidir.