Türkiye karayolları yoğunluğu açısından dünyada hatırı sayılır bir ülke konumundadır. Hem taşımacılık hem yüz ölçümü gözetildiğinde insanlar seyahatlerinde çok yoğun bir şekilde karayolunu kullanmaktadır. Yüz milyona yaklaşan nüfusu ve trafikte seyir halinde yaklaşık 33 milyon aracı ile aslında büyük bir kitle trafiktedir.
Araçların artan hızı ve konforu, yolların yaygınlaşması ve artık seyahat özgürlüğünün geçmiş yıllara oranla misli ile katlanması insanların denetim ihtiyacını da bir hayli artırmıştır. Yapılan denetimlerde her yıl yaklaşık 19 milyon işlem yapıldığı görülmektedir.
Denetimler artık yapay zekâ destekli uygulamalarla ortalama hız ölçümü, sürücünün kemer takıp takmadığı, telefon kullanıp kullanmadığı ve hatta sürücü dikkati gibi birçok konuda yapılabiliyor. Bazı ayrıcalıklı haksız uygulamaların önüne geçmek için dijitalleşen denetimlerde artık emniyet mensuplarının da kamera ve ses kaydı ile takip edilmesi ve hatta onlara karşı ya da onlarca yapılabilecek hukuk dışı bütün eylemlerin takip edilmesine doğru gidilmektedir.
Bir yandan cezaların ağırlaştırılması tartışılırken, diğer yandan dünyadaki tüm gelişmiş ülkelerin kalbi sayılan kentlerde neredeyse ‘sıfır’ ölüm oranına doğru giden kent kamera izlem takip sistemleri ile insanlar yasalara uymaya ve medeniyet bir rutin yaşam haline getirilmeye çalışılmakta.
Günlük hayatta trafikte seyir halindeyken bir anda kendimizi polis çevirmesinde bulduğumuz olmuştur. Özellikle kozmopolit ve nüfus yoğunluğu çok olan büyük şehirlerde bu kontrollerin sıklıkla yapıldığını görüyoruz. Polislerin kontrollerle yegâne amacı kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak. Toplumun refahı ve huzur içinde yaşayabilmesi için asayiş son derece önemli. Bu uğurda da polislerin araçları veya kişileri durdurup kimlik sorgusu ve gerekirse arama yapması olağan uygulamalardandır.
Peki polis keyfi şekilde kişileri durdurabilir mi? Polis, durdurduğu bir aracı arayabilir mi? Yazımızda bunu ele alıyoruz.
1) POLİS KİMLERİ DURDURABİLİR?
Kolluk kuvvetlerinden Türk Polis Teşkilatı 180 senedir vatanımızda hizmetini sürdürmektedir. İç güvenlikten sorumlu bu köklü teşkilattaki polislerin yetkilerinin sınırları kanunlarla açıkça belirlenmiştir. Bunların başlıcaları 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’dur.
Yasa gereği polis, kişileri ve araçları; bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek, hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek, kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek amacıyla durdurabilir. (Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu m.4/A)[1]
Bir diğer deyişle, polis suç veya kabahati önlemek, suç failini yakalamak, yakalama emri olanları tespit etmek, tehlikeyi önlemek gibi “makul sebeplerden en az birinin varlığı” halinde aracı durdurabilir ve kontrol edebilir. Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir.
Kanun koyucu burada mesleki bir yeterlilik olan tecrübeden faydalanmak istemiştir. Bu sebepledir ki günümüzde Polis Teşkilatı’nda takribi yüzde 90 oranında üniversite mezunu oranına yaklaşılmakta ve birçok mesleki kurs ile çalışılacak alana uygun özel eğitimlerden de geçirilmektedirler.
Durumun böyle olması sebebiyle süreklilik arz edecek, fiili durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılması kanunda açıkça yasaklanmıştır. Hal böyle iken “makul şüphe olmaksızın” her aracı durdurup aramak hukuka uygun olmayacaktır.
2) TRAFİK KONTROLÜNDE ARACIN İÇİ ARANABİLİR Mİ?
Polis, makul şüphe veya rutin kontrol kapsamında kişileri durdurabilir. Polis durdurduğu kişilere kimliğini sorabilir, sürücü belgesi ve araçla ilgili ruhsat, zorunlu trafik sigortası gibi evrakların kontrolünü yapabilir, yanı sıra Genel Bilgi Toplama (“GBT”) sorgusu yapabilir. Durdurma sonrası şüpheli bir durum fark edilirse daha detaylı bir kontrol yapılmak istenebilecektir.
Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Bu kapsamda polis, durdurulan araçta veya kişi üzerinde “kaba üst araması” yapabilir, araç içinde ise “dışarıdan bakıldığında görülebilen” kısımların kontrolünü yapabilir. Bunun için polisin mesleki tecrübesiyle, kişinin üstünde veya arabada suça konu veya suç tehlikesi oluşturan bir eşyanın bulunduğuna dair izlenim edinmesi, yeterli şüphenin oluşması gerekmektedir.
Yasada bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez hükmü düzenlenmiştir. Bu kapsamda kişinin elbisesinin çıkarttırılması ya da aracın dışarıdan bakıldığında içi görülmeyen kapalı bölümlerinin açılmasının istenmesi hukuka aykırı olacaktır.
Aracın görünmeyen bölümlerinin -örneğin bagaj, torpido gibi kapalı yerlerin- hukuka uygun olarak aranabilmesi için duruma göre; adli arama kararı, arama emri veya bir önleme araması kararı gereklidir. Suçüstü halinde ayrıca bir arama emri veya karar alınmaksızın bir arama söz konusu olabilmektedir.[2]
Kamu düzeni ve kamu güvenliği toplumun her bir ferdinin refahı için olmazsa olmazdır. Bu sağlanırken yasanın çizdiği çerçeveyi bilmek ve buna riayet etmek de son derece önemlidir. Hal böyle olunca herhangi bir şüpheye ve hukuka aykırılığa mahal vermemek adına, yapılan aramalarda somut durum özelinde hâkim kararının veya gecikmesinde sakınca bulunan hal mevcutsa bu durumda kanunla yetkili makamın yazılı emrinin bulunması gerektiği kanaatindeyim.
Ülkemizin geçtiği badireleri anımsadıkça, sizden sonra kontrol etmek için durdurulacak araçta bombalı saldırı için hazırlanmış bir düzenek ile şehit olması muhtemel ya da terör saldırısına uğrama ihtimali devamlı olan değerli polislerimize yardımcı olmak bir vatandaşlık görevi sayılabilir. Şahsi kanaatim 24 saat özveriyle görev yapan polislere vazifesinde kolaylık sağlamaktır. Bunu üslup, davranış ve yetkisini kullanırken suistimal etmeyen, görevi kötüye kullanmayan her görevli için yapmak gerektiğini düşünüyorum. Keza polisler de görevini yaparken yasanın getirdiği sınırlara riayet ederek nazik, donanımlı, sapla samanı ayırt edebilecek yeterlilikte ve kanunun sınırlarının içinde görevini ifayı haiz olduğunu hep hatırlayarak vazifesini yerine getirmelidir.
--------------
[1] POLİS VAZİFE VE SALȂHİYET KANUNU
[2] (Bkz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, İçtihat Metni, 04.12.2018 tarih, 2016/1453E.., 2018/604K.; “…işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hâli ile karşılaşmaları nedeniyle CMK'nın 90/4. maddesi ile PVSK'nın 13/1-A ve Ek 6. maddelerinin verdiği yetkiye istinaden, sanık ve inceleme dışı sanıkları yakalayarak suç delillerinin kaybolmaması için derhâl gerekli tedbirleri alıp, suç konusu uyuşturucu maddeleri muhafaza altına aldıkları, ardından görevlilerce uygulanan tedbirler ile somut olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü, yine PVSK'nın Ek 6. maddesini açıklayıcı nitelikte olan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. maddesinin (f) bendindeki düzenlemeye göre de; suçüstü hâlinde ayrıca bir arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan suç konusu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır…”)