TRAFİK KAZALARINDA CEZAİ SORUMLULUK

Abone Ol

TRAFİK KAZASI TANIMI

Karayolları Trafik Kanununda, trafik kazası “Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır. Trafik kazaları genellikle hiç beklenmedik bir şekilde meydana gelen, can ve mal kaybına yol açan olaylar olarak görülmektedir. Trafik kazası ile ilgili yapılan diğer tanımda ise nerede, ne zaman ve nasıl meydana geleceği önceden bilinmeyen ve çeşitli kayıplara neden olan olaylar trafik kazası olarak ifade edilmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde  ise bu kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da kanunun uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir.

Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir.

TRAFİK KAZALARINDA CEZA SORUMLULUĞU

KUSURSUZ TARAF

Kazanın gerçekleşmesinde herhangi müterafik bir kusuru bulunmayan taraftır. Bu taraf ceza davasında  müşteki olarak yer alır ve herhangi bir cezai müeyyide ile karşı karşıya kalmaz.

 

 

 

KUSURLU TARAF

KTK. Ve ilgili yönetmeliklerine aykırı hareketi ile söz konusu trafik kazasına sebebiyet veren sanık taraftır. Bu şahıs TCK’nın trafik kazasını kapsadığı suç türlerinden dolayı cezalandırılır. Bu cezalar kimi zaman hapis cezası olabileceği gibi kimi zaman da adli para cezasıdır. Kusurlu taraf birden çok olabileceği gibi kazaya sebep olan kusur taraflar arasında bölünebilir. Bu durumda ise kusur ile birlikte kazaya sebep olan herkes kusuru oranında cezalandırılır.

                                        

TRAFİK KAZALARINDA VUKU BULAN MÜEYYİDELER

Söz konusu kazalara ilişkin olarak Karayolları Trafik Kanunu’na veya Karayolları Trafik yönetmeliğine aykırı hareketin sonucu olarak; idari para cezası, trafikten men, ehliyete el konulması, sürücü belgesi puanın düşürülmesi şeklinde müeyyideler uygulanır. Bu müeyyideler suç teşkil edip etmemesine bakılmaksızın uygulanırken trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma veya ölüm olayları ise TCK’nın cezaya tabi tuttuğu alana girerek Türk Ceza Kanunu’nda bahsi geçen ilgili hükümler ile kazada kusuru bulunan sanıklar, kamu davası ile yargılanır.

Belirtmek gerekir ki maddi hasarlı dahi olsa olay yerinden kaçma söz konusu ise yine kolluğun müdahil olduğu durumlar vardır.

Mağdurun şikâyet yokluğu ile mağdurun zararının tamamının karşılanması her ne kadar kamu davasının açılmasını engellemeyecek ise de hâkimin takdirini etkileyecek ve verilecek hapis cezasının başka bir yaptırıma çevrilip çevrilmemesinde önemli rol oynamaktadır.

TRAFİK KAZASININ MEYDANA GELMESİ SONRASINDAKİ SÜREÇ

Bir trafik kazasının meydana gelmesi sonrasındaki en önemli süreçlerden birisi olay yerinde Kaza tespit Tutanağının tutulmasıdır. Kaza gerçekleştikten sonra tutulan Kaza Tespit Tutanakları da bazı hallerde şarta tabidir. Ve kolluk birimleri tarafından tutulması zorunlu haller vardır. Bunlar ise;

- Sürücü belgesiz motorlu araç kullanılıyorsa veya yetersiz sürücü belgesi ile motorlu araç kullanılıyorsa,

- Sürücüde yaş küçüklüğü varsa,

- Sürücüde alkol veya akıl sağlığı şüphesi varsa,

- Kazaya karışan araçlardan biri veya daha fazlası kamu kurumlarına ait ise,

- Kamu kurumlarına ait eşyada zarar meydana gelirse,

- Trafik Kazasında sadece 3. kişilere ait eşyalara zarar gelirse,

- Kazaya karışan araçlardan birinin veya birkaçının trafik sigortası yok ise,

- Trafik kazası ölüm ve/veya yaralanma ile sonuçlanmışsa,

Bu durumlar yaşandığında ilk resmi işlem polis tarafından yapılırken polisin olmadığı durumlarda Jandarma Trafik Timleri tarafından kaza tespit tutanağı tutulur. Bu tutanağa ilgili Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne 1 hafta içinde itiraz edilebilir. Aksi halde olay yerinin keşfi ise ancak ve ancak ilgili kazanın kolluk kuvveti tarafından hazırlanan fezleke ve tahkikat evraklarının ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi ile başlayacaktır.

Ardından Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma ile olay yerinde kazaya ilişkin keşif ve trafik kazalarında ehil bilirkişiler tarafından kusur tespiti yapılır. Bu tespit ile birlikte soruşturma safhası biter ve Cumhuriyet Başsavcılığı kusurlu gördüğü şahıslar hakkında iddianame düzenleyerek süreci ceza mahkemesine tevdii eder ve sanık-sanıklar hakkında kamu davası açılmış olur. Bu süreçte ise yaralama ve ölüm meydana gelen trafik kazalarında Ceza Mahkemesi, kusur durumlarını alınacak bilirkişi raporu ve Adli Tıp Kurumu İhtisas Raporu çerçevesinde belirleyecektir. Hâkim elinde bulunan deliller çerçevesinde kusuru oranında tarafalaraın cezalandırılmasına karar verecektir.

TRAFİK KAZASINDA TCK’YA GÖRE VUKU BULAN SUÇ TÜRLERİ

Taksirle yaralama ve taksirle ölüme sebebiyet verme suçları 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. Ve 89. Maddelerinde düzenlenmiştir. Trafik kazaları taksirli suçlar kapsamında değerlendirilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olan taksirle yaralama suçu; failin, öngörülebilir bir neticeyi öngörmeyerek dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle yaralama teşkil eden bir fiil işlemesidir. Taksirle yapılan davranış neticesinde ölüm gerçekleşirse taksirle ölüme sebebiyet verme suçu işlenmiş olur.

 

TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAKSİRLE ÖLÜME NEDEN OLMA SUÇU

 

-TCK İLGİLİ MADDELERİ;

TCK 85.m.

-ŞİKAYETE TABİ OLMAYAN (RE’SEN) SUÇ TÜRÜ

-CEZA MÜEYYİDESİ;

2-15 YIL ARASI CEZA UYGULANMAKTADIR.

Kendi kusuru ile trafik kazasına sebebiyet veren sanık; karşı tarafın ölümü ile sonuçlanan kazada, Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenen taksirle öldürme suçundan cezalandırılacaktır. TCK m.85’e göre; taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde ise kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TRAFİK KAZASI NEDENİ İLE TAKSİRLE YARALAMA SUÇU

 

TCK İLGİLİ MADDELERİ; TCK 89.m.

ŞİKÂYETE TABİ SUÇ TÜRÜ ŞİKÂYET SÜRESİ: OLAY ANINDAN İTİBAREN 6 AY (BİLİNÇLİ TAKSİR HALLERİDNE ŞİKÂYET ARANMAZ.

CEZA MÜEYYİDESİ;

3 AYDAN 1 YILA KADAR HAPİS VEYA ADLİ PARA CEZASI. SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİNDE İSE CEZA YARIM KATINDAN BİR KATINA KADAR ARTTIRILIR.

Kusuru ile trafik kazasına sebep olan ve karşı taraftan bir veya birkaç kişinin yaralanmasına sebep olan taraf; yaralanan tarafın şikâyeti bulunduğu durumlarda yargılanır. TCK m.89/1’e göre; taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılır. TCK’nın 89. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında ise taksirle yaralama fiilinin, duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, vücudunda kemik kırılmasına, yüzünde sabit ize neden olması gibi ağır neticeler ortaya çıkarmasına ilişkin nitelikli halleri düzenlenmiş olup bu hallerde cezanın belirli oranlarda artırılması öngörülmüştür.

Trafik kazası nedeniyle taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olduğundan altı ay içerisinde şikâyette bulunulmazsa bu suç hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması, dolayısıyla trafik kazasına sebep olan sanığın trafik kazası nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırılabilmesi mümkün değildir. Ancak taksirle yaralama suçunun TCK m.89/2-3’de düzenlenen nitelikli hallerinin mevcut olması ve suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

TRAFİK KAZALARINDA TAKSİRLE ÖLÜME NEDEN OLMA SUÇUNDAN BERAAT 

TCK m.22/6’da bu suça ilişkin şahsi cezasızlık sebebi düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre; “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.” Şeklinde hüküm koyarak bahse konu kazaların sebep olabileceği sanık mağduriyetlerinin önüne geçilmek istenen bir denge mekanizması kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir.

TRAFİK KAZALARINDA MAHKEMELER TARAFINDAN EMSAL ALINAN YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, T. 27/03/2014, 2013/15520 E., 2014/7660 K. Sayılı İlamında; ‘’ H.. Ç..'nin 25.02.2010 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrası parietal çökme fraktürü nedeniyle kraniektomi ve lobektomi yapıldığı, 05.05.2010 tarihinde hastaneden taburcu edildiği, 08.06.2010 tarihinde evinde öldüğü, Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından yapılan otopsi üzerine düzenlenen raporda, kişinin ölüm sebebi ve geçirmiş olduğu trafik kazası arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunda tüm adli tahkikat dosyası ve tedavi evraklarının gönderilerek (İstanbul) Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ilgili İhtisas Kurulu’ndan görüş alınmasının uygun olduğunun belirtilmesine karşın, sanığın eylemi ile ölüm arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurulu ilgili İhtisas Dairesinden rapor alınmadan, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321.maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA.’’ Şeklinde hüküm kurulmuştur.

Yukarıda verilen Yargıtay kararında kaza ile ölüm arasında kurulamayan illiyet bağı sebebi ile sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmü bozulmuştur.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, T. 13/10/2021, 2021/4178 E., 2021/6867 K. Sayılı İlamında; ‘’ Dosya içeriğine göre; 24/10/2016 tarihinde saat 21.40 sıralarında katılanın sevk ve idaresindeki motosiklet ile meskun mahal içi, aydınlatmanın mevcut olduğu, bölünmüş, düz ve eğimli yolda seyir halindeyken, kaza mahali olan kontrolsüz kavşağa geldiğinde seyrine göre sağından kavşağa giriş yapan sanığın idaresindeki araç ile çarpışması şeklinde meydana gelen ve sanığın asli kusurlu olarak katılanın basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, sanığın kazadan 18 dakika sonra alkolmetre ile yapılan ölçümde 0.78 promil alkollü tespit edildiği olayda, trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından ayrı ayrı açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonunda her iki suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de, TCK'nın "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179/3. maddesinde alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise bir kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu ölçütünün esas alınması suretiyle, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, ancak kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK'nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiği,

1.Adli Tıp Kurumunun bilimsel verilere dayanarak oluşturduğu görüşlere ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, 100 promilden fazla alkol miktarı güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağından, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin kabul edildiği, Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14/11/2017 tarihli 2016/510 esas 2017/606 Sayılı kararında kaza anında 1,00 promil altında alkollü olduğu anlaşılan sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulama koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın cezasında TCK'nın 22/3. maddesi gereğince artırım yapılması,

2.Sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırıldığı gözetildiğinde, Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 05/10/2016 tarihli 2016/495 esas 2017/534 Sayılı karar ile sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ''hüküm verilmesine yer olmadığına'' kararı verilmesi yerine bu suçtan da mahkumiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14/11/2017 tarihli 2016/510 esas 2017/606 Sayılı karar ile Kilis 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 05/10/2016 tarihli 2016/495 esas 2017/534 Sayılı karar CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA.’’ Şeklinde hüküm kurulmuştur.

Yukarıdaki Yargıtay kararında ise; sanığın basit taksir yerine bilinçli taksir hükümlerine göre mahkumiyet kararı verilmesini bozma sebebi sayarak ‘’şüpheden sanık yararlanır.’’ İlkesi çerçevesinde kişisel hak ve özgürlükler korunmuştur.