Bu yazımda Türk Medeni Kanunu Madde 164 te yazılmış olan, Terk sebebi ile boşanma davasını ele alacağım, daha önceki yazılarımdan, hatırlayacağınız gibi Boşanma davasına konu, ilk üç sebebi incelemiştik. Terk de kanun maddesinde dördüncü sebep olarak gösterilmiştir. Terk sebebi ile boşanma davası açmanın koşullarının oluşmuş olması gerekmektedir.
Öncelikle, eşlerden birinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmiş olması veya haklı bir sebebi yok iken ortak konuta dönmemesi gerekir.
Bu koşuldan ne anlamamız gerekir diye sorar isek kendimize, farz edelim eşlerden biri diğerine fiziksel, maddi, psikolojik, cinsel şiddet uygulamaktadır. Bu şiddet türlerinden herhangi birine maruz kalan eşin, ortak konutta kalması beklenilemez, yani böylesi bir durum haklı sebep oluşturmaktadır. Eş ortak konutu terk ederse bu sebebe dayanarak Terk sebebi ile boşanma davası açamayız. Terk eden Eş’in haklı olmaması gerekir.
İkinci koşul olarak ta kanun koyucu bu terk durumunun en az 6 ay sürmüş olmasını şart koşmaktadır. Yani asgari bir süre öngörmektedir. Kısa süreli ayrılıkları terk kapsamında değerlendirmemektedir.
Davanın açılabilmesi için gereken üçüncü koşulumuz da terk edilen eşin hakim yada noter tarafından evi terk eden eşe, eve dönmesi konusunda ihtar çekilmiş olmasıdır. Ve bu ihtarın sonuçsuz kalmış olması gerekir.
Peki varsayalım eşlerden biri diğer eşe fiziksel yada psikolojik şiddet uyguladı bu sebeple bu şiddete maruz kalan eş evi terk etmek zorunda kaldı. Ve evdeki eş geri dönmesine izin vermedi. Bu durumda terk eden eş evde kalan eş midir yoksa terke zorlanan eş midir? Terk denince akla sadece evi bırakıp başka bir yere gitmek anlaşılmamalıdır. Evde kalan eş, diğer eşi terke zorladığı için esas olarak terk eden eş evde kalan eş olmaktadır.
İhtarnamenin içeriğinde hakim yada noter, Evi terk eden eşe 2 ay içerisinde eve dönmesini ihtar eder. Diyelim ki terk eden eşin nereye gittiği bilinmiyor bu durumda da ilan yoluyla bu ihtar yapılır. Terke dayalı boşanma davamızı terk eden eşe verdiğimiz iki aylık mühlet geçmeden açma olasılığımız yoktur.
Bir de Yargıtay içtihatlarında çokça karşımıza çıkan bir durum daha vardır. İhtar çeken eş ortak konuta davet etmektedir. Peki bu ortak konut bir ailenin yaşayabileceği oturmaya elverişli bir ortak konut mudur. Yargıtay yerel mahkemelerin bir çok kararını bu sebeple bozmaktadır. Çünkü her ne kadar kanunda belirtilen şartlar oluşmuşsa da, ortak konutun oturulabilir, yaşanılabilir bir konut olması gerekmektedir.
Evliliklerinizin güzel gitmesi dileği ile bir dahaki yazımda görüşmek üzere.