TEREKENİN OLAĞAN USUL İLE RESMİ TASFİYESİ

Abone Ol

Bu yazımızda, uygulamada pek bilinmeyen, ancak vasiyetlerin tenfizi gibi birçok husus bakımından önemli kolaylıklar sağlayacak bir yol olan terekenin olağan usul ile resmi tasfiyesi incelenecektir.

1) Mirasın Resmi Tasfiye Usulleri Hakkında Genel Açıklamalar

Mirasın resmi tasfiyesi, geride kalan mirasçıların mirası ret, mirası kabul veya mirasın resmi defterinin tutulması seçenekleri içerisinde yer alan seçenekler gibi ayrı ve bağımsız bir seçenektir.

Mirasın resmi tasfiyesi hakkında, 4721 sayılı Medeni Kanunda birbirinden tamamen farklı iki ayrı usul öngörülmüştür.

Bunlar;

a) Olağan Usul ile Resmi Tasfiye (TMK m. 635):

Mirasın "Olağan Tasfiye Usulü ile Resmi Tasfiyesi" nin dayanağı TMK m.635'de bizzat ismen belirtilmektedir.

Medeni Kanunda "Olağan Usul ile Tasfiye" başlıklı m. 635/1 aynen şöyledir: "Resmî Tasfiye, miras bırakanın yürüyen işlerinin tamamlanmasını, borçlarının yerine getirilmesini, alacaklarının tahsilini, vasiyet borçlarının terekenin olanağı ölçüsünde yerine getirilmesini, zorunlu olduğu takdirde miras bırakanın haklarının ve borçlarının mahkemece tespitini ve mallarının paraya çevrilmesini kapsar."

b) İflas Usulü ile Resmi Tasfiye (TMK m. 636):

Mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre yapılır. Ayrıca, TMK m. 612'ye göre, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Oysa ki, "Olağan Usul ile Resmi Tasfiye" de böyle bir şart öngörülmemiştir.

Nitekim, Yargıtay içtihatları ile de, bu iki tasfiye usulünün farklı kurumlar olduğu ortaya konmuştur. "Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır."

(Bkz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin, E.2016/16000, K. 2019/6901 sayılı ve 22.10.2019tarihli; E.2016/15979, K.2019/6360 sayılı ve 08.10.2019 tarihli; E.2015/8616, K.2018/1935 sayılı ve 14.03.2018 tarihli; E.2017/3363, K.2018/790 sayılı ve 05.02.2018 tarihli; E.2017/2796, K.2017/8685 sayılı ve 21.11.2017 tarihli; E.2016/1394, K.2016/7764 sayılı 03.10.2016 tarihli; E.2015/2325, K.2015/11927sayılı ve23.12.2015 tarihli Kararları / Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin E.2013/23951, K.2014/20295 sayılı ve 06.11.2014 tarihli Kararı)

2) Terekenin Olağan Usul ile Resmi Tasfiyesi Talepli Davanın Açılma Süresi

a) Mirasçılar Bakımından Süre

Mirasçılardan birisinin resmi tasfiye talebinde bulunma süresi, Kanunda ve Tüzükte düzenlenmemiştir. Ancak mirasın reddi süresinin dolmasından sonra artık resmi tasfiye talebinde bulunulamayacağı doktrinde kabul edilmektedir (Bkz. Honsell/Vogt/Geisder, Art. 593, N. 7; Tuor/Picenoni, s. 746;Amstutz/Breitschmid/Furrer; Art. 593, N. 12).

Resmi tasfiye, miras bırakanın ölümünden sonra geride kalan mirasçılardan birinin, mirası kabul, mirası ret ve mirasın resmi defterinin tutulmasını talep yanında dördüncü bir seçenek olarak kabul edildiğine göre, resmi tasfiye talebinde bulunma süresi 3 aydır. (Bkz.Honsell/Vogt/Geisder, Art. 593, N. 7; Tuor/Picenoni, s. 746; Amstutz/Breitschmid/Furrer; Art. 593, N. 12; Oğuzman, s. 380; İmre/Erman, s. 378; Ayiter/Kılıçoğlu, s. 248; Serozan/Engin, s. 410; Özmen, s. 730; Dural/Öz, s. 420; İnan/Ertaş/Albaş, s. 531; Antalya, s.403).

Bu 3 aylık süre, yasal mirasçılar için miras bırakanın ölümünün öğrenildiği tarihten itibaren başlamaktadır. (Bkz. İmre/Erman, s. 343).

b) Alacaklılar Bakımından Süre

Mirasbırakanın alacaklıları için ise, 4721 sayılı Medeni Kanun m. 633 ile miras bırakanın ölümünden ya da vasiyetnamenin açılmasından başlayarak üç aylık süre öngörülmüştür.

3) Mirasın Olağan Usul İle Resmi Tasfiyesini Talep Etmek İçin Medeni Kanunda Belirtilen Kanuni Şartlar

a) Mirasçılar Bakımından Şartlar

Olağan Usul ile Resmi Tasfiye için en yakın mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddedilme şartı (iflas usulü ile tasfiyenin aksine) öngörülmemiştir.

TMK m. 612''ye göre en yakın mirasçıların tamamının mirası reddetmesi üzerine iflas usulü ile tasfiye yapılacak olup, "Olağan Usul ile Resmi Tasfiye" için böyle bir şart öngörülmemektedir.

Mirası kabul eden mirasçının bulunmaması gerekmektedir. Bu halde, TMK m. 632/2'de öngörülen kriter de sağlanmış olup, mirasçının "Olağan Usul ile Resmi Tasfiye" talebi geçerli olacaktır.

İsviçre Federal Mahkemesi, ZGB Art. 593 (MK. m.632)’te yer alan mirasın kabulünün resmi tasfiyeyi etkisiz bırakacağı düzenlemesinin, henüz resmi tasfiye talebinde bulunmadan ortaya çıkan kabulü düzenlediği ve bu sebeple daha sonra yapılacak kabulün resmi tasfiyeyi durdurmayacağı içtihadını kabul etmektedir. (Bkz. BGE 54 II 416-419; BGE 52 II 195; Honsell/Vogt/Geisder, Art. 593, N. 5)

b) Mirasbırakanın Alacaklıları Bakımından Şartlar

4721 sayılı Medeni Kanun m. 633’e göre, mirasbırakanın alacaklıları ile vasiyet alacaklılarının terekenin resmi tasfiyesini talep edebilmeleri için gerekli şartlar şöyledir:

- Alacaklıların alacaklarını elde edemeyeceklerinden inandırıcı sebeplerle kuşku duyması,

- istedikleri hâlde alacakları ödenmediği veya kendilerine güvence verilmemesi.

Vasiyet alacaklıları bakımından, aynı maddenin ikinci fıkrasında, aynı koşulların varlığı hâlinde vasiyet alacaklıları da, haklarının korunması için gerekli önlemlerin alınmasını isteyebilecekleri belirtilmiştir.

4) Terekenin Olağan Usul İle Resmi Tasfiyesinin Yapılması İçin Defter Tutulması ve Tasfiye Memuru Atanması

TMK m. 634/1'de, "Resmî tasfiye, sulh mahkemesince veya atayacağı bir ya da birkaç tasfiye memuru tarafından yapılır." denmektedir.

Yani, TMK m. 634/I gereği, resmi tasfiye, Sulh Hukuk Mahkemesinin atayacağı bir veya birkaç tasfiye memuru tarafından yapılabilecektir.

Terekenin resmi tasfiyesi, terekenin defterinin düzenlenmesini de kapsayan, başka bir ifade ile terekenin defterinin düzenlenmesi ile başlayan kanuni bir süreçtir. Gerçekten, TMK m. 634/II''de "Resmî tasfiyeye terekenin defterinin düzenlenmesiyle başlanır ve aynı zamanda yapılacak ilânla miras bırakanın alacaklılarından ve borçlularından, belirtilen süre içinde alacaklarını ve borçlarını bildirmeleri istenir." hükümlerine yer verilmiştir. Defter tutulması bakımından, Türk Medenî Kanununun Velâyet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük Kapsamında Tutulacak Defterler, Özel Kütük, Dosyalar, Tutanaklar Ve Diğer Evrakın Düzenlenmesine Dair Yönetmelik m. 14 hükümleri uygulanır.

"Olağan Usul ile Resmi Tasfiye" nin nasıl yapılacağı hususunda TMK m. 635 deki hükümler şöyledir:

"Olağan usul ile tasfiye

Madde 635- Resmî tasfiye, miras bırakanın yürüyen işlerinin tamamlanmasını, borçlarının yerine getirilmesini, alacaklarının tahsilini, vasiyet borçlarının terekenin olanağı ölçüsünde yerine getirilmesini, zorunlu olduğu takdirde miras bırakanın haklarının ve borçlarının mahkemece tespitini ve mallarının paraya çevrilmesini kapsar.

Tasfiye memuru, tereke ile ilgili dava, takip ve idarî işlemler hakkında mirasçılara bilgi vermekle yükümlüdür."

Aynı şekilde, Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m. 46/3 şöyledir: "Resmi tasfiyede defter tutma sonunda terekenin mevcudunun borçları karşılayacağı anlaşılırsa, miras bırakanın işyeri tasfiye, borçları ifa, alacakları tahsil edilir ve belirli mal bırakma konusundaki kazandırma, mevcuda göre yerine getirilir."

TMK m. 634/I gereği, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından terekenin resmi tasfiyesini gerçekleştirmek üzere atanan bir veya birkaç tasfiye memurunun, "Olağan Tasfiye Usulü ile Tasfiye" de, TMK m. 635'de ve Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m.46’da belirtilen konularda yetkileri olacaktır.