Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 96. Maddesi “Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.” şeklindedir.
TOPLANTI VE KARAR SAYISI
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, milletvekili sayısı 600 olduğuna göre; Meclis’de oturumun açılması için üye tam sayısının üçte birinin yani en az 200 milletvekilinin olması gerekir.
Karar alınabilmesi için, iki koşul gereklidir. Bunlardan birincisi toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğunun, yani 101 üyenin kabul oyu kullanması, ancak karar yeter sayısının, hiçbir şekilde üye tam sayısının dörtte birinin bir fazlasından, yani 151’den az olamayacağıdır.
Anayasa’da yer alan bu hükümlerin aksine yapılan düzenlemeler geçersizdir.
Bütün bunlardan çıkan sonuç, Meclis’de oturumun açılabilmesi için 200 vekilin hazır bulunmasının ve bir yasanın kabul edilebilmesi için, en az 151 milletvekilinin olumlu oy kullanmasının gerekli olduğudur. Buradaki sorun, bu sayısal katılımın sağlanıp sağlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
MÜŞAHADE ALTINA ALMAK
TBMM.de yapılan toplantılarda, toplantı yapılabilmesi için öngörülen üye sayısının bulunup bulunmadığı ve yasaların öngörülen oy sayısı ile kabul edilip edilmediğini nasıl belirlenecektir.
Bunun belirlenmesinin tek yolu; Meclis toplantısının açılabilmesi için, toplantıya katılan üyelerin sayılması ve görüşülen konuların, yasaların kabul edilebilmesi için de oy kullanan üyelerin, sürekli olarak takip edilmesi ve sayılmasıdır.
Ancak Meclis, yaklaşık olarak 3 yıldır “yoklama” yapılmaksızın “müşahade” denilen yasa dışı ve garip bir sistemle çalışmaktadır. Başkan tarafından salona bir göz atılarak “çoğunluk vardır” denilerek görüşmelere geçilmektedir. Yasalar kabul edilirken de hiçbir sayım yapılmaksızın, mevcut üyelerin el kaldırışına bir göz atılarak “oy çokluğu” ile kabul edilmiştir diyerek geçiştirilmektedir.
O kadar ki, toplantıya katılamayacağı için “mazeret” dilekçesi veren vekiller bile, Genel Kurul toplantısına katılmış gibi kabul edilmekte, daha sonra mazeret dilekçeleri okunduğu zaman olmadıkları görülerek garip bir durum hasıl olmaktadır.
Bu suretle; yapılan toplantılar dahil, kabul edilen yasaların ve düzenlemelerin pek çoğunun Anayasa uygun olmadığı açıktır. Geçerli olup olmadığı ve ne derece geçerli olduğu da tartışmalıdır.
NİÇİN YAPILMAKTADIR
Peki, Anayasa’da yer alan bu düzenlemelerin aksine uygulamalar niçin yapılmaktadır.
Çünkü, TBMM genel Kurulu’na, belli bir zaman içinde ve belli bir sayıda toplantıya katılmayan üyelerin, milletvekilliği düşecektir. Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin, “milletvekilliğinin düşmesine” karar verilecektir. İşte bu tehlikeyi önlemek için, sayım işlemine Anayasa dışı uygulamalar getirilmiştir.
Anayasa ve TBMM İç Tüzüğüne göre, Meclis çalışmalarına özürsüz ve izinsiz olarak belli bir sürede, belli sayıda oturuma katılmayan üyelerin tesbitinin yapılması için Genel Kurul açılışında, katılımında ve oy kullanımında sürekli olarak yoklama yapılması gerekir. Anayasa’ya aykırı olarak uygulan “müşahade-gözlem” adı verilen garip uygulama ile, hiçbir sayım yapılmadan toplantılar açılmakta ve kararlar alınmaktadır.
Nitekim geçmiş dönemde ve günümüzde; Genel Kurula katılmayan bazı üyelerin milletvekilliklerinin düşürülmesi için “yoklama” yönteminin uygulanması istenmiş ise de, bu uygulamanın istenmeyen sonuçlara yol açacağı, Bakanlar ve hatta parti üst yönetiminde bulunan pek çok üyenin vekilliğinin düşürülmesi gibi bir sonuçla karşılaşıldığı için bu uygulamadan vaz geçilmiştir.
Meclis toplantılarını veren TRT-TBMM kanalında bu durum açık bir şekilde görülmektedir. Ekrana yansıyan görüntülerde, salonun ilk sıralarında, yeterli sayıyı hiçbir şekilde karşılayamayacak sayıda, dağınık bir şekilde oturan birkaç milletvekili ile toplantı açılmakta, görüntü sağlamak için söz alan birkaç kişinin dışında, aynı yetersiz sayıdaki üye ile oylama yapıldığı söylenerek adeta nöbetçi vekiller eliyle kararlar alınmaktadır. Meclis toplantıları kayda alındığı için, her toplantıya kaç kişinin ve kimlerin katıldığı, alınan karar ve kabul edilen yasaların geçerli olup olmadığı ve vekilliğin devamı için toplantılara yeterli sayıda katılımın yapılıp yapılmadığı her zaman saptanabilecektir. Ancak işin asıl üzücü yönü, bu kadar önemli bir görevin bu şekilde yapılmakta oluşudur.
Avukat Ahmet Erdem AKYÜZ