GÜNDEM

TBB'den Uluslararası Hukuk Kurumlarına 'Gazze' mektubu

Türkiye Barolar Birliği (TBB) İsrail ve Filistin arasında devam eden, sivillerin yaşamına mal olan ve Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistinlilerin abluka altına alınarak en temel ihtiyaçlarından dahi yoksun bırakıldığı çatışmalarla ilgili olarak Avrupa Baroları ve Hukuk Birlikleri Konseyi (CCBE), Uluslararası Avukatlar Birliği (UIA), Uluslararası Barolar Birliği (IBA) ve Avrupa Barolar Birliği'ne (FBE) resmi birer mektup iletti.

Abone Ol

20 Ekim 2023 tarihli resmi yazıda, yaşanan çatışma sürecinde uluslararası insani hukukun ihlal edildiğine dikkat çekildi. Çatışma sürecinin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan “bireylerin yaşam, hürriyet ve kişi emniyeti haklarını” tehdit ettiği kaydedilerek; askeri amaçlı olmayan hedeflere ve sivil nüfusa kasıtlı saldırının Cenevre Sözleşmesi ve Lahey Sözleşmesi’nin ihlali olduğu ifade edildi. Bu sürecin ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Statüsü’nün 8. Maddesinde savaş suçu sayıldığı belirtildi.

İletilen yazıda tüm taraflar uluslararası hukuka uygun şekilde itidalle hareket etmeye çağırılırken; bölgede tırmanan şiddetin engellenmesi, çatışma halinin sonlandırılması, savaş suçlarının tespiti ve sürecin hukukun egemenliğine uygun bir şekilde yürütülmesi için uluslararası kurum ve kuruluşlar, çözümün bir parçası olmaya davet edildi.

Uluslararası Hukuk Kurumlarına Gönderilen Mektup Örneği

Uluslararası Hukuk Kurumlarına Gönderilen Mektubun Türkçesi şöyle;

İsrail ile Filistin arasında, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan fiili çatışma süreci; İsrail’in gösterdiği orantısız güç kullanımı ile vahim boyutlara ulaşmıştır. Çatışma bölgelerinde 14 gün geride kalırken, Gazze Şeridinde yaşayan sivil Filistinliler evlerinden ayrılmaya zorlanmış, uygulanan abluka nedeniyle en temel ihtiyaçlardan dahi yoksun bırakılmışlardır. Çatışmalar sırasında, Filistin Barolar Birliği’nin Gazze’deki yerleşkesi ve El-Ehli Baptist Hastanesi dahil olmak üzere sivil yerleşim yerleri bombalanarak tahrip edilmiş, hastanede yüzlerce sivil çocuk, kadın, hasta hayatını kaybetmiştir.

Yaşanan çatışma sürecinde uluslararası insancıl hukuk ihlal edilmektedir.

- Sivillerin zorla yerlerinden edilmesi Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer alan “bireylerin yaşam, hürriyet ve kişi emniyeti haklarını” tehdit etmektedir.

- 12 Ağustos 1949 tarihli dördüncü Cenevre Sözleşmesi savaş zamanında sivillerin korunmasına ilişkin olup, 16- 22. maddeleri savaşta yaralanan sivillerin, hastane ve personelinin korunmasını düzenlemiştir. Benzer şekilde 1907 tarihli La Haye sözleşmesi 27. maddesinde askeri amaçla kullanılmayan hastanelerin korunması için gerekli bütün tedbirlerin alınması gerektiği belirtilmiştir.

- Askeri amaçla kullanılmayan hedeflere ve sivil nüfusa kasıtlı saldırı, insancıl hizmetlerde kullanılan personele, yerleşim yerlerine saldırı ve bombalı fiiller Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Statüsü’nün 8. maddesinde savaş suçu olarak sayılmıştır.

- Uluslararası Kızılhaç Komitesi Temel İlkeleri sivillerin ve çatışma dışı kişilerin korunması gerekliliğini ortaya koymuştur.

Kısacası, sivil kayıpların boyutu bu sürecin insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirilebileceğini gösterirken, uluslararası mevzuata göre de bölgede savaş suçu işlenmektedir.

Türkiye Barolar Birliği olarak, tüm tarafları hukukun egemenliği ve uluslararası hukuka uygun şekilde itidalle hareket etmeye çağırıyoruz. Bölgede tırmanan şiddetin engellenmesi, çatışma halinin sonlandırılması, savaş suçlarının tespiti ve sürecin hukukun egemenliğine uygun bir şekilde yürütülmesi için uluslararası kurum ve kuruluşları çözümün bir parçası olmaya davet ediyoruz.