TASARLAYARAK ÖLDÜRME SUÇLARINDA HATA HALİNİN SUÇUN NİTELENDİRİLMESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Abone Ol

Nitelikli öldürme suçlarında, kaçınılmaz hata halinin varlığının ileri sürülmesi halinde her somut olay için nitelikli hale ilişkin hatanın tüm şartları ile tartışılması gerekmektedir.

Bu bağlamda, tasarlayarak öldürme suçlarında failin şahısta hata yapması halinde suçun nitelikli hali mi yoksa temel şekli mi uygulanacağı konusu üzerinde durulmalıdır.

TCK’nin 30. maddesinin 2. fıkrasında; "Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır" hükmü yer almaktadır.

Suçun temel şekline göre cezayı artıran veya azaltan nedenler, nitelikli hallerdir.

Nitelikli hallerde hata durumunda fail, suçun temel şekliyle ilgili unsurlarda hataya düşmemiştir.

Suçun temel şekli tüm unsurları itibariyle gerçekleşmiş, ancak fail nitelikli hallerin gerçekleştiği konusunda hata ile hareket etmiştir.

Kanunda nitelikli hale ilişkin hatanın hukuki sonucu açıklanmamış, yalnızca failin bu hatasından yararlanacağı ifade edilmiştir.

Bu hatanın ne birinci fıkrada olduğu gibi kastı kaldıracağından, ne de üçüncü fıkrada olduğu gibi kaçınılmaz olması gerektiğinden bahsedilmemiştir.

Bununla birlikte ikinci fıkra uyarınca suçun nitelikli haline ilişkin kanuni unsurlarını bilmeden hareket eden failin nitelikli hal bakımından kasten hareket etmediği kabul edilmeli ve suçun temel şeklinden cezalandırılmalıdır.

Buna göre kardeşi olduğunu bilmediği bir kişiyi öldüren failin, kasten öldürme suçunun nitelikli hallerinden olan kardeşini öldürmekten değil, kasten öldürmenin temel şeklinden sorumlu olacağı, değersiz zannederek değerli bir kolyeyi çalan fail hakkında ise değer azlığı hükmünün uygulanacağı ilke olarak kabul edilmektedir.

Öğretide, suçun maddi unsurlarıyla bağlantılı olarak düşünüldüğünde, nitelikli hallere ilişkin hatanın da failin kastını ortadan kaldıracağını kabul edilmesi gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır.

Bu görüş sahiplerine göre, suçun nitelikli haline ilişkin hata durumunda, faile cezayı ağırlaştıran nitelikli hallerin yükletilmesi mümkün olmayacak ve suçun temel şeklinden dolayı cezalandırılması gerekecektir.[1]

Özet olarak, işlenen suçta bulunan nitelikli unsur, fail tarafından bilinmediği takdirde cezanın artırılması mümkün değildir.

Örneğin, bir afet veye genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanmış olduğunu bilmediği eşyayı çalan kimse nitelikli hırsızlıktan değil, hırsızlığın temel şeklinden cezalandırılır.

Örneğin, kardeşi veya çocuk olduğunu bilmediği bir kimseyi öldüren, kardeşini veya çocuğu öldürmekten değil, kasten öldürmenin temel şeklinden sorumlu tutulur.[2]

ŞAHISTA HATA VE FİİLDE HATA HALİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Cezayı artıran nitelikli halin kişiye değil de fiile ilişkin olduğu durumlarda, bu nitelikli hal sanığa uygulanmalı, sanık suçun nitelikli hali ile cezalandırılmalıdır.

Yani, kişiye bağlı nitelikli hallerde sanık hatasından yararlanabilmeli ve eylemin basit halinden cezalandırılmalı, fiile bağlı nitelikli hallerde ise hata halinde dahi sanık nitelikli halden cezalandırılmalıdır.

Örneğin, üçüncü bir kişiyi öldürmek isteyen sanığın hata ile üçüncü kişi yerine babasını öldürmesi durumunda, üstsoyu öldürme kişiye bağlı nitelikli hal olduğu için sanık hatasından yararlanacak ve öldürme suçunun basit haliyle cezalandırılması gerekecektir.

Fakat bir kişiyi yakarak öldürmeyi planlayan sanığın hata ile bir başkasını yakarak öldürmesi durumunda, yakarak öldürme fiile ilişkin bir nitelikli hal olduğu için, burada hata ile kastettiğinden bir başkasını da öldürse sanığın nitelikli halden cezalandırılması gerekecektir.

Tasarlama nitelikli hali fiile ilişkin bir nitelikli hal olarak kabul edilebilir. Burada öldürülmek istenen şahsın kişiliği tasarlama unsurunda ön plana çıkmaktadır.

Tasarlama unsurunda nitelikli halin kişiye ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Bu yüzden, öldürmeyi kastettiği kişiyle ilgili bir takım planlar yapıp, kastettiği kişide hata yaparak başka birini öldüren sanığın eyleminde tasarlamanın şartları oluşsa bile, suçun basit haliyle cezalandırılması gerekmektedir.[3]

ÖĞRETİDEKİ GÖRÜŞLER

Öğretide, bazı yazarlar tasarlamanın mağdurun şahsı ile değil, failin sübjektif durumu ile ilgili olması nedeniyle tasarlama ile hatanın bir arada uygulanabileceği yönünde görüş bildirmektedirler.

Bu yazarlara göre, tasarlayarak öldürmenin kastedilen kişiden bir başkasına işlenmesi halinde, öldürülen kişiye karşı tasarlama kastı bulunmamaktadır.

Burada tasarlamanın fiile ilişkin olduğu ve mağdurun şahsından bağımsız olduğundan söz edilemez. Zira faili tasarlayarak öldürme fiilini işlemeye iten sebep, öldürülmek istenen mağdurla ilgilidir.

Fail herhangi bir kişiyi değil, gerçekte öldürmek istediği kişiyi savunmasız yakalayarak suçu daha kolay işlemeyi planlamaktadır. Bu yüzden, fail açısından kimin tasarlanarak öldürüldüğü büyük bir öneme sahiptir.

Belirtmek gerekir ki, Hata veya sapma nedeniyle gerçekte öldürülmek istenen kişiden bir başkasının tasarlanarak öldürülmesi halinde, fail hakkında tasarlamadan dolayı cezanın artırılamaması gerekmektedir. Burada suçun temel şeklinden hüküm kurmak ceza hukuku ilkelerine uygun olacaktır.[4]

Öğretide bir kısım görüş sahipleri de, tasarlayarak öldürme fiilini işlerken hata sonucu kastedilen dışında birinin öldürülmesi halinde bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanmayacağını ileri sürmektedirler.[5]

Bu yazarlara göre, hata nedeniyle öldürülmek istenen kişiden başka birisinin tasarlanarak öldürülmesi halinde failin öldürme suçunun nitelikli halinden değil de, temel şeklinden sorumlu olması gerekir.

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay’da tasarlayarak öldürme suçlarında failin şahısta hata yapması halinde suçun nitelikli halinin değil, suçun temel şeklinin oluştuğunu, failin hatasından yararlanması gerektiğini, bu nedenle hata halinde suçun temel şekline göre failin cezalandırılması gerektiğini düşünmektedir.

Nitekim Yargıtay, Karısını kaçıran K.S.'ı tasarlayarak öldürmeye karar veren sanığın hata ile K. olduğunu zannederek kardeşi C.S.'ı öldürmesi ile ilgili olayda, sanığın öldürme suçunun nitelikli unsurunun gerçekleştiği konusunda hataya düştüğünden ve bu hatanın kaçınılmaz olması şartı aranmadığından sanığın hatasından yararlanması gerektiği yönünde görüş bildirmiştir.

Sonuç olarak Yargıtay, tasarlayarak öldürme suçlarında şahısta hata halinin kaçınılmaz olup olmadığının önemli bulunmadığını, tasarlayarak öldürme eyleminin şahısta hata nedeniyle kastedilen kişiden başka bir kişiye gerçekleştirilmesi durumunda, sanığın kasten öldürme suçunun basit haliyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğini ifade etmektedir.[6]

.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

.

KAYNAKÇA

KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2016, s. 58.

KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, 7.Baskı, Ankara, 2014.

ARTUK, Mehmet Emin / GÖKCEN, Ahmet/ YENİDÜNYA, Ahmet Caner: Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 7.Baskı, Ankara, 2014. s. 524)

YCGK, E: 2013/1-664, K: 2013/622, Teb:2013/5600, KT: 24.12.2013.

Hafızoğulları, Zeki/Özen, Muharrem: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Kişiler Karşı Suçlar, Ankara, U S-A, 2010.s. 48.

---------------------------------

[1] Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 6. Baskı, s. 250),

[2] M.Emin Artuk-Ahmet Gökcen-A.Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, s. 524)

[3] Yargıtay, 13.11.1936 gün ve 14-32 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.

[4] Mahmut Koca - İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s. 58.

[5] Zeki Hafızoğulları - Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Kişilere Karşı Suçlar, s. 48.

[6] YCGK, E: 2013/1-664, K: 2013/622, Teb:2013/5600, KT: 24.12.2013.