TASARLAMA UNSURUNUN ÖLDÜRME SUÇUNA ETKİSİ

Abone Ol

Tasarlayarak öldürme suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Nitelikli haller" başlıklı 82. Maddesinin birinci fıkrasının a) bendinde hüküm altına alınmıştır.

Bu düzenlemeye göre, Kasten öldürme suçunun, tasarlayarak işlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılacaktır.

Tasarlamadan bahsedebilmek için; “failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi gerekmektedir".[1]

Yasal düzenlemede ve gerekçesinde "tasarlama" kavramının tanımına yer verilmemiştir. Tasarlama kavramının açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır.

Öğretide tasarlama kavramı "soğukkanlılık" ve "planlama teorisi" olarak iki görüş çerçevesinde açıklanmaya çalışılmıştır.

Soğukkanlılık teorisine göre,[2] tasarlayarak öldüren şahısta eylemi gerçekleştirme sırasında soğukkanlı davranış gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir.

Planlama teorisine göre ise,[3] tasarlamayla işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hileyle öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilmektedir. Burada fail,[4] önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.[5]

765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’ nun yürürlükte olduğu dönemde, tasarlama kavramında şu şartlar aranmaktaydı:[6]

Karar verme şartı: Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi gerekir.

Soğukkanlılık şartı: Fail suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşünmelidir.

Sürenin geçmesi ve ruhsal sükunete aykırılık şartı: Failin soğukkanlı bir şekilde düşündükten ssonra ulaştığı ruhsal sükunete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması halinde tasarlamadan söz edilebilir.

Ani kararla eylemin gerçekleştirilmeme şartı: Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararıyla fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka sebeple ve ani bir karana fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez.

Yargıtay uygulamasına göre; suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükunete ulaşılıp ulaşılamayacağı da ayrıca araştırılmalıdır.[7]

Günümüzde, Yargıtay yerleşik içtihatlarında, tasarlamadan söz edilebilmesi için şu şartların gerçekleşmesini aramaktadır: [8]

1) Sebatla ve koşulsuz olarak karar verme şartı: Fail, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması gerekir.

2) Düşünme ve plan yapma şartı: Fail, eylemi belli bir süre düşünmeli ve plan yapmalı.

3) Makul bir süre geçme şartı: Fail, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesi gerekir.

4) Ruhi sükûnete rağmen eylem kararından vazgeçmeme şartı: Fail, ulaştığı ruhi sükûnete[9] rağmen eylem kararından vazgeçmemelidir.

5) Eylemi Gerçekleştirme ve Planı Uygulama Şartı: Fail, ulaştığı ruhi sükunete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dahilinde icra etmesi gerekir.

Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararıyla fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir.

Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka sebeple ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez.

Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığıyla eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi dinginliğe ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.

Uygulamada haksız tahrik ve tasarlamanın bir arada bulunabileceği kabul edilmektedir.[10]

Tasarlamanın ağırlatıcı sebep sayılmasının hukuki esası soğukkanlılık olmayıp, belirli bir süre içerisinde failin düşünüp taşınması, ana hatları ile bir plan kurması ve böylece tehlike halini daha büyük bir ölçüde açığa vurması olduğu için tahrikle bir arada bulunması engel psikolojik bir hal olmadığı gibi kanuni bir engelde yoktur.[11] Suçun tasarlanarak işlenmesi, olayda tahrikin kabulüne engel teşkil etmez.[12]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

DÖNMEZER Sulhi, Kişilere ve Mala Karsı Cürümler, Beta Basım Yayım, İstanbul, 2001.

DÖNMEZER ve ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Cilt 2, 7. Bası no: 949.

ERMAN, Sahir ve ÖZEK, Çetin, Kişilere Karsı İşlenen Suçlar (TCK. 448–490), İstanbul, 1994.

HAKERİ, Hakan, Kasten Öldürme Suçları 1. Bası, Ankara 2006;

MERAN, Necati, Türk Ceza Kanunu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2004.

POLAT, A. Zeki, Öğreti ve Uygulamada Adam Öldürme Suçları, İstanbul, 1999.

SOYASLAN, Doğan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Gözden Geçirilmiş 4.Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2002.

TOROSLU, Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kısım, 1. Bası, Ankara, 2005.

YCGK, E: 2013 / 1-453, K: 2015 / 63, T: 24.03.2015.

-----------------------------------------

[1] Emsal kararlar için bkz. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28.04.1998 gün ve 117-155, 13.11.2001 gün ve 239-247, 03.10.2006 gün ve 30-210, 15.12.2009 gün ve 200-290, 02.02.2010 gün ve 239-14, 16.02.2010 gün ve 251-25, 25.01.2011 gün ve 122-7, 12.06.2012 gün ve 560-227 ile 26.06.2012 gün ve 67-258 sayılı kararları.

[2] Soğukkanlılık Teorisi; tasarlamada iki unsuru gerekli görür: bunlardan ilki, failin kasten öldürmeye karar vermesidir. Fail kasten öldürmeye herhangi bir nedenle karar vermiş olabilir, önemli olan bu kararın yerine getirilmesidir. Ayrıca karar verme ile suçun islenmesi arasında bir sürenin geçmiş olması gerekir. İkinci unsur ise, failin soğukkanlılık ile hareket etmiş olmasıdır. Fail kararını verdikten sonra soğukkanlılıkla ve sükûnetle bu kararını düşünüp, bu kararında ısrarla sebat edip suçu islemesi gerekir. Hemen karar verip uygularsa bu teoriye göre tasarlama oluşmayacaktır. Soğukkanlılık teorisine göre tasarlamanın ağırlatıcı sebep olmasının nedeni, suç isleme kararının verilmesin-den sonra ruhsal sükunetle vazgeçme ve yorum yapabilme için makul sayılabilecek bir sürenin geçmiş olmasına rağmen, suçun işlenilmesinden vazgeçilmemesi ve fiilin ısrar, sebat ve soğuk-kanlılıkla gerçekleştirilmesidir. 2001 CK. Tasarısı ise, tasarlamaya, Yargıtay’ın kararlarında ortaya koyduğu görüş doğrultusunda “adam öldürmede ısrar ve sebat” biçiminde açıklık getirmeye çalışmıştır. Soyaslan’a göre tasarlamanın ağırlatıcı neden sayılmasındaki düşünce, karar anı ile suçun islenmesi anı arasındaki bir zaman geçmesi ve bu zaman içerisinde düşünme taşınma olanağına sahip bulunan failin bu düşüncesinden vazgeçmeyerek suçu işlemiş olmasıdır. Bkz.; SOYASLAN, Doğan, (2002), Ceza Hukuku Özel Hükümler, Gözden Geçirilmiş 4.Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara, s. 56.

[3] Plan Kurma Teorisine göre; suç işleme kararı ile harekete başlama arasında zamanda fail, suçu ne surette isleyeceğini ana hatları ile düşünmüş ve bu düşüncesini olgunlaştırmıştır. Fail bu sürede suçu nerede nasıl neyle işleyeceğinin planlarını yapmıştır. Aynı zamanda fail, hedefine nasıl ulaşacağının, en savunmasız olarak mağduru nasıl yakalayabileceğini, suçun saklanması için gerekli tedbirlerin nasıl alınacağını düşünüp plan yapmış kabul edilecektir. Bkz.; POLAT, A. Zeki: Öğreti ve Uygulamada Adam Öldürme Suçları, İstanbul, 1999, s. 47. Erman ve Özek’e göre, tasarlama, failin en kolay, en kesin biçimde suçu nasıl isleyeceğini, hangi aracı ne zaman ve nerede kullandığı takdirde hedefine ulaşabileceğini, en savunmasız biçimde mağduru nasıl yakalayabileceğini, suçun ortaya çıkmamasını ve kendisinin yakalanmamasını nasıl sağlayabileceğini düşünüp taşınması bu gibi konularda plan yapmasıdır. Bkz.; ERMAN, Sahir ve ÖZEK, Çetin, (1994), Kişilere Karsı İşlenen Suçlar (TCK. 448–490), İstanbul.56.

[4] Burada failin akli durumu da önem kazanmaktadır. Tasarlama suretiyle kasten öldürme suçunda adli tıptan failin akli durumu itibariyle tasarlayarak adam öldürmeye muktedir olup olmadığının da tespit edilmesi gerekir. Bkz.; MERAN, Necati, (2004), Türk Ceza Kanunu, Seçkin Yayınevi, Ankara, s. 87.

[5] YCGK, E: 2013 / 1-453, K: 2015 / 63, T: 24.03.2015. Dönmezer’e göre tasarlamanın ağırlatıcı neden sayılmasının altında yatan,belirli bir süre içinde failin düşünüp taşınması, ana hatları ile bir plan kurması ve böylece tehlike halini daha büyük ölçüde açığa vurmasıdır. Bkz.; DÖNMEZER Sulhi, (2001), Kişilere ve Mala Karsı Cürümler, Beta Basım Yayım, İstanbul, 2001, s. 134.

[6] YCGK’nun 9.7.2002 gün ve 138-301 ile Ceza Genel Kurulunun 3.12.2002 gün ve 247-414 Sayılı kararı.

[7] YCGK, E: 2013 / 1-453, K: 2015 / 63, T: 24.03.2015.

[8] Nitekim Ceza Genel Kurulunun 16.4.2013 gün ve 3-144, Ceza Genel Kurulunun 26.6.2012 gün ve 67-258, Ceza Genel Kurulunun 12.6.2012 gün ve 2012/1-560-227, Ceza Genel Kurulunun 25.1.2011 gün ve 122-7, Ceza Genel Kurulunun 16.2.2010 gün ve 2009/1-251-25, Ceza Genel Kurulunun 2.2.2010 gün ve 2009/1-239-14, Ceza Genel Kurulunun 15.12.2009 gün ve 200-290, Ceza Genel Kurulunun 3.10.2006 gün ve 2006/1-30-210, Ceza Genel Kurulunun 13.11.2001 gün ve 239-247 ile Ceza Genel Kurulunun 28.4.1998 gün ve 117-155 Sayılı kararları bu doğrultudadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28.04.1998 gün ve 117-155, 13.11.2001 gün ve 239- 247, 03.10.2006 gün ve 30-210, 15.12.2009 gün ve 200-290, 02.02.2010 gün ve 239-14, 16.02.2010 gün ve 251-25 ile 12.06.2012 gün ve 560-227 sayılı kararları ile yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, tasarlama; ani kast türünün dışında kalmakta, düşünce kastına girmektedir. Tasarlamanın hukuki niteliği öğretide tartışmalı olmakla birlikte, istikrar kazanmış Yargıtay uygulamalarına göre, tasarlamadan bahsedilebilmesi için; 1- Failin bir kimsenin hayat hakkı veya vücut bütünlüğüne karşı eylemde bulunmaya sebatla ve şartsız olarak karar vermesi,2- Failin düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması, 3- Failin gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş bir kurgu dahilinde icra etmesi gerekmektedir.Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar süre geçmektedir. Fail bu süre içerisinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve ancak suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle veya bir başka ani kararla eylemi gerçekleştirmesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi seviyedeki fiil için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle ispatlanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.

[9] Bu ruhi sükûnet ve soğukkanlılık failin suçu işlerken anormal şekilde heyecan duymaması, onun ruh kötülüğüne işaret edecektir.

[10] Bkz.; Meran, 2004; Hakeri, Hakan, Kasten Öldürme Suçları 1. Bası, Ankara 2006; Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku Özel Kısım, 1. Bası, Ankara, 2005. Tasarlama ile haksız tahrikin bir arada uygulanıp uygulanmayacağı konusu öğreti ve uygulamada tartışmalı olmakla birlikte, failin, haksız tahrikin doğurduğu hiddet veya şiddetli elem nedeniyle adam öldürmeye karar vermesi ve suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapması, bütün tasarlama süreci boyunca hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında bulunması, bir başka anlatımla maruz kaldığı tahrik ile işlediği suç arasında nedensellik ilişkisi bulunması halinde tasarlayarak öldürme suçlarında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Bkz.; YCGK, E: 2012 / 1-76, K: 2012 / 258, T: 03.07.2012. Ayrıca şu kararlarda bu bağlamda incelenebilir: Bkz.; YCGK. 09.07.2002 T. 2002/1-138 E. 2002/301 K.; YCGK. 03.12.2002 T. 2002/1-247 E. 2002/414 K.; YCGK. 13.11.2001 T. 2001/1-239 E. 2001/247 K.; YCGK. 15.12.2009 T. 2009/1-200 E. 2009/290 K.; YCGK. 02.02.2010 T. 2009/1-239 E. 2010/14 K.; YCGK. 16.02.2010 T. 2009/1-251 E. 2010/25 K.

[11] Dönmezer-Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Cilt 2, 7. Bası no: 949.

[12] YCGK, T.15.4.1968, S. 252-137.