Ahıska Türkleri, Gürcistan’ın güneybatı ucunda, merkezi Ahıska (Ahaltsihe) olan Mesheti bölgesinde yaşayan Müslüman nüfusa 20’inci yüzyılın ikinci yarısında verilen addır. Bölgenin adından dolayı Meshet Türkleri ya da Mesket Türkleri olarak da adlandırılmaktadır. Ahıska Türkleri etnik olarak Kıpçak Türklerindendir.
Ahıska Türkleri, 14 Kasım 1944 tarihinde Sovyet hükûmetinin emriyle, NKVD şefi Lavrenti Beriya tarafından 4,000 NKVD personeli ile gerçekleştirilen bir operasyonla Mesheti bölgesinden Orta Asya’ya sürgün edilmiştir. Sürgün sırasında 212 köyde yaşayan 92.307 ila 94.955 Ahıska Türkü zorla Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne (günümüzde Gürcistan) bağlı Mesheti bölgesinden Orta Asya’ya sürgün edilmiştir. Sığır vagonlarına doldurulan Ahıska Türklerinin çoğu Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne gönderilmiştir. Sürgün ve sert koşullar, en az 12.589 ila 14.895 arasında insanın ölümüne sebep oldu. Sürgün edilenler zorla çalıştırılmak üzere görevlendirildikleri özel birimlere yerleştirildiler.
Sürgün, 1930 ve 1950’ler arasında birkaç milyon Sovyet etnik azınlığı etkileyen Sovyet zorunlu yerleşim programının ve nüfus göçünün parçasıydı. Başta Ermeniler olmak üzere 32.000’e yakın kişi, Sovyet hükûmeti tarafından Ahıska’daki boşaltılmış köylere yerleştirildi.
Sürgünlerin gizliliği ve Sovyetler Birliği’nin siyaseti nedeniyle, Ahıska Türklerinin sınır dışı edildiği nispeten bilinmiyordu ve 1989’da Özbekistan’da şiddetli ayaklanmalar başlayıncaya kadar konu hakkında çok az bilimsel araştırma yapıldı. 1991’de kurulan bağımsız Gürcistan devleti, Ahıska Türklerine Ahıska bölgesine dönme hakkı vermeyi reddetti. 2006 yılında Ahıska Türklerinin nüfusu 260.000 ve 335.000 arasındaydı. Günümüzde çoğunlukla vatansız olan Ahıska Türkleri, 7 eski Sovyet ülkesine dağılmış durumdadır.
Ahıska Türkleri, Türk kültürü, dili ve inancını koruyarak, zorlu şartlara rağmen varlıklarını sürdürmüş ve Türk kimliğine sahip çıkmış bir topluluktur. Sürgün, onların tarihinde bir yara olmakla birlikte, aynı zamanda bir direniş ve dayanışma örneği de olmuştur. Ahıska Türkleri, Türk dünyasının bir parçası olarak, Türk milletinin ortak değerlerini ve kültürel mirasını yaşatmaya devam etmektedirler.
Ahıska Türkleri, sürgün edildikleri ülkelerde, Türk dünyası ile ilişkileri geliştirmek için çaba göstermiş ve Türk dış politikasına katkıda bulunmuşlardır. Özellikle Türkiye, Ahıska Türklerinin haklarını savunmak ve sorunlarını çözmek için diplomatik girişimlerde bulunmuş ve onlara insani yardım sağlamıştır. Ahıska Türkleri, Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkasya’daki dostluk ve iş birliği politikasının bir unsuru olarak görülmektedir.
Ahıska Türkleri, sürgünün acılarını unutmadan, barışçıl ve demokratik bir şekilde, anavatanlarına dönme hakkını talep etmektedirler. Bu talep, Türk dünyasının da desteğini almaktadır. Ahıska Türklerinin anavatanlarına dönmesi, hem onların insan haklarına saygı gösterilmesi, hem de Türk dünyasının bütünlüğü ve kardeşliği açısından önemlidir.
Güncel açıdan, Ahıska Türkleri, Türk dünyasının birleşiminde, hem mağdur hem de öncü bir rol oynamaktadır. Mağdur bir rol oynamaktadır, çünkü sürgün, asimilasyon, ayrımcılık, şiddet ve vatansızlık gibi zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Ahıska Türkleri, Türk dünyasının en büyük sorunlarından biri olan anavatan hasreti çekmektedir. Öncü bir rol oynamaktadır, çünkü sürgün edildikleri ülkelerde, Türk dünyası ile ilişkileri geliştirmek için çaba göstermiş ve Türk dış politikasına katkıda bulunmuştur. Ahıska Türkleri, Türk dünyasının birleşimini sağlamak için, hem anavatanlarına dönme hakkını talep etmekte, hem de sürgünde yaşadıkları ülkelerde Türk kültürünü ve kimliğini korumaya çalışmaktadır.