Startuplara Hukuki Tavsiyeler Serisi-1: Şirket Kuruluşundan İlk Sözleşmeye

Abone Ol

GİRİŞ

Türkiye’de girişimcilik ekosistemi son yıllarda önemli bir ivme kazanmış durumda. Teknoloji odaklı girişimlerin sayısı artarken, yatırımcı ilgisi de her geçen gün büyüyor. Ancak bu büyümenin gölgesinde kalan önemli bir gerçek var: Startupların önemli bir kısmı, hukuki altyapı eksikliği nedeniyle henüz erken aşamada ciddi risklerle karşılaşıyor. Girişimciler genellikle ürün geliştirmeye, yatırım bulmaya veya pazarlama stratejilerine odaklanırken, hukuki süreçleri ikinci plana atıyor. Oysa bir startup için sağlam hukuki temel, yatırım almanın ve uzun vadeli büyümenin ön koşuludur.

Bu yazı dizisinin amacı, girişimcilere karmaşık hukuk dilinden uzak, ancak hukuki güvenliği elden bırakmayan bir rehber sunmaktır. Serinin ilk bölümünde, startup yolculuğunun başlangıcında atılması gereken en önemli adımlar olan şirket kuruluşu, ortaklık yapısı ve ilk sözleşmeler konularına odaklanacağız.

1. ŞİRKET KURULUŞU VE TÜR SEÇİMİ

Bir girişimin ilk hukuki kararı, hangi türde şirket kurulacağıdır. Türk Ticaret Kanunu’na göre ticari faaliyetler şahıs şirketleri veya sermaye şirketleri altında yürütülür. Startup ekosisteminde en yaygın tercih edilen türler Limited Şirket (Ltd. Şti.) ve Anonim Şirket (A.Ş.)’dir.

Limited şirket, düşük sermaye gereksinimi ve basit yapısı nedeniyle genellikle erken aşama girişimler için uygundur. Ancak yatırım süreçlerinde, pay devrinin sınırlı olabilmesi ve hisse yapısının esnek olmaması nedeniyle yatırımcılar tarafından tercih edilmez. Buna karşın anonim şirket yapısı, pay devrinin kolaylığı ve yatırımcı dostu yapısı nedeniyle ölçeklenebilir girişimler için daha elverişlidir.

TTK m.124 vd. uyarınca her iki tür de tüzel kişilik kazanır; ancak startup dünyasında anonim şirketin yatırım, halka arz ve hisse devri konularında daha avantajlı olduğu unutulmamalıdır.

2. ORTAKLIK SÖZLEŞMESİ

Startupların en sık düştüğü hatalardan biri, kurucu ortaklar arasında yazılı bir sözleşme yapmamaktır. Başlangıçta herkes aynı hedefe odaklanmış görünür; ancak zamanla iş yükü, emek, hissedarlık oranı veya şirketin yönü konusunda anlaşmazlıklar çıkabilir. Ortaklık sözleşmesi, bu riskleri önlemenin en etkili yoludur.

Bu sözleşmede şu hususlar mutlaka düzenlenmelidir:

- Ortakların sermaye katkıları

- Hisse oranları ve pay devri koşulları

- Görev dağılımı ve karar alma süreçleri

Yazılı anlaşma yapılmayan ortaklık ilişkilerinde ispat zorluğu doğar ve çoğu zaman girişimciler hak kaybına uğrar.

3. YATIRIM SÜRECİ ÖNCESİ HUKUKİ DENETİM (DUE DILIGENCE AŞAMASI)

Bir startup yatırımcıyla masaya oturduğunda, genellikle teknik veya finansal performansına güvenerek sürecin hızla ilerleyeceğini düşünür. Oysa yatırımcılar açısından en kritik aşama 'due diligence' yani hukuki incelemeyi de içinde barındıran hedef şirketin vergisel, hukuki, finansal, çevresel, insan kaynakları vs. gibi pek çok alan bakımından durumunun net olarak ortaya çıkarılması amacıyla yapılan çalışmadır. Bu aşamada şirketin sözleşmeleri, vergi kayıtları, fikri mülkiyet hakları ve çalışan ilişkileri detaylı biçimde incelenir.

Girişimcilerin bu sürece hazırlıklı olmaları gerekir. Özellikle gizlilik sözleşmeleri (NDA), çalışan sözleşmeleri ve pay devir belgeleri titizlikle hazırlanmalıdır. Yazılı olmayan ortaklık vaatleri veya eksik imzalı belgeler, çok fahiş hatalardır ve yatırımın iptaline dahi yol açabilir.

4. FİKRİ MÜLKİYETİN KORUNMASI

Bir startup’ın en değerli varlığı fikridir; ancak fikrin tek başına hukuken korunması mümkün değildir. Hukuk, fikri değil, somutlaştırılmış ürünü, markayı veya yazılımı korur. Bu nedenle girişimciler, ürün geliştirme aşamasından itibaren marka tescili, patent başvurusu ve işçilerle yapılacak sözleşmeler gibi adımları ihmal etmemelidir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) uyarınca yazılım, özgünlük taşıdığı ölçüde eser kabul edilir. İşverenle çalışan arasında yazılı bir sözleşme yoksa yazılım üzerindeki hakların kime ait olacağı tartışmalı hale gelebilir. Bu da yatırımcı açısından ciddi bir risk unsurudur. Türk Hukukuna göre eser sahibi eseri meydana getiren kişidir. Eser sahibi olmak ise tek başına eserin mali hakları üzerinde tasarruf sahibi olmayı doğrudan sağlamaz. Bu bilgiler ışığında işveren pozisyonunda olan startupların işçilerle yapacağı detaylı ve hukuka uygun sözleşmeler pek çok uyuşmazlığın daha başlamadan önüne geçilmesini sağlayacaktır.

5. SÖZLEŞME KÜLTÜRÜ VE UYUŞMAZLIK YÖNETİMİ

Startup ekosisteminde sıkça rastlanan bir ifade vardır: 'Biz zaten arkadaşız, aramızda güven var.' Bu yaklaşım, maalesef hukuken en riskli yaklaşımdır. Eskilerin dediği gibi itimat tedbire mani değildir. Güven, sözleşme yapmaya engel olmamalı, tam tersine sözleşmenin sağlam temellere oturtulmasını sağlamalıdır.

Yatırımcı-girişimci, ortaklar arası veya müşteri ilişkilerinde mutlaka yazılı sözleşme yapılmalıdır. Rekabet yasağı, gizlilik, fikri hak devri, tahkim klozları gibi maddeler, gelecekte doğabilecek uyuşmazlıkların önlenmesinde kritik rol oynar. HMK m.412 vd. uyarınca, startup sözleşmelerine tahkim şartı eklenmesi, daha hızlı ve gizli uyuşmazlık çözümü sağlar. Bir startup kurucusunun tahkim yargılaması hakkında bilgi sahibi olması elzemdir. Girişimin özellikle yatırım alması durumunda milyonlarca dolar hatta milyarlarca dolarlık, çözümü teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlıkların klasik yargı metodlarıyla çözülmeye çalışılması hem nakit hem vakit kaybına neden olup tek başına girişimin mahfına yol açabilecek niteliktedir.

Tüm dünyada tahkim yargılaması ticari uyuşmazlıklarda çok yaygın olup uluslararası nitelik taşıyan startuplarla alakalı uyuşmazlıklarda yerel mahkeme yargılamasına neredeyse hiç rastlanılmamaktadır. Sözleşme ve uyuşmazlık yönetimi hakkında ciltlerce eser meydana getirilebilecekken makalemizin boyutu ve genel bilgilendirme amacını aşmamak adına bu bahsi sonlandırmak mecburiyetindeyiz.

SONUÇ

Girişimcilik, cesaretin ve vizyonun yanı sıra, sağlam bir hukuki zemine ihtiyaç duyar. Bir fikri hayata geçirmek ne kadar önemliyse, o fikri koruyacak ve büyütecek hukuki yapıyı oluşturmak da o kadar elzemdir. Startuplar, hukuku bir engel değil stratejik bir araç olarak görmelidir.

Bu yazı dizisinin amacı, girişimcilere hukukla barışık bir büyüme modeli sunmaktır. Serinin ikinci bölümünde, yatırım sözleşmeleri ve pay devir süreçlerinde dikkat edilmesi gereken hukuki ayrıntıları ele alacağız. Unutulmamalıdır ki hem fikrinizin hem geleceğinizin teminatı hukuktur.