SOYBAĞININ TANIMA YOLU İLE KURULMASI

Abone Ol

Soybağı, kişinin ana ve babası ile arasındaki bağı ifade eder. Ana ile çocuk arasındaki soybağı doğum ve evlat edinme yolu ile kurulurken baba ile çocuk arasındaki soybağı, babanın ana ile evli olması veya sonradan evlenmesiyle, mahkeme kararıyla, evlat edinmeyle ve son olarakta tanıma yoluyla kurulabilir.

- Evlilik yoluyla soybağının kurulması babalık karinesine dayanmaktadır. Babalık karinesine göre evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.

- Evlilik dışında doğmuş olan çocuğun ana ve babası doğumdan sonra evlenirlerse baba ile çocuk arasındaki soybağı yine evlilik ile kurulmuş olur.

- Mahkeme kararı ile soybağında mahkemenin verdiği babalık hükmüyle birlikte çocuk ile baba arasında soybağı kurulur.

- Evlat edinme yoluyla soybağının kurulmasında mahkeme kararından itibaren evlat edinen ile küçük arasında soybağı kurulmaktadır.

- Son seçenek tanıma ile soybağının kurulması ise evlilik dışında doğan çocuğun kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun olarak babanın tek taraflı irade beyanıyla kurulmasıdır. Soybağının tanıma yoluyla kurulması konusu incelenirken öncelikle tanımanın şartları, tanımanın şekli ve tanımanın iptali davasına ilişkin bilgiler verilecektir.

Tanımanın Şartları

Tanıma için babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı tanıma beyanı gereklidir. Baba tarafından çocuğun tanınabilmesi için öncelikle çocuğun anası ile soybağının tespit edilmiş olması gerekir. Ana ile soybağı tespit edilmemiş çocuk hakkında tanıma yoluyla soybağının kurulması mümkün değildir.

Tanıma işlemi babanın tek taraflı irade beyanı sonucunda gerçekleşir. Bu nedenle ana ya da çocuğun rızasına bağlı değildir. Tanımaya ilişkin bir süre söz konusu olmadığı gibi şarta bağlı şekilde de gerçekleşterilemez.

Tanıma işleminde kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması söz konusu olduğu için tanıyan kişi tarafından bizzat yapılması gerekir. Özel yetki verilse bile temsilci yoluyla yapılması mümkün değildir. Tanıyan kişi ayırt etme gücüne haiz olmalıdır. Tanıyan, küçük veya kısıtlı ise veli veya vasisinin rızası aranır. Buna ilişkin istisna tanımanın vasiyetname yoluyla yapılmasında söz konusu olur. Ayırt etme gücüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş kişi yasal temsilcisinin rızası aranmadan vasiyetname yoluyla tanıma beyanında bulunabilir.

Çocuğun başka bir erkek ile soybağının mevcut olması halinde tanıma işlemi yapılamaz. Tanıma işleminin yapılabilmesi için mevcut baba ile olan soybağının kaldırılması gerekir.

Tanımanın Şekli

Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkeme yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıyan kişi küçük veya kısıtlı ise veli veya vasisinin de rızası aranır.

Tanıma beyanı çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğuna yapılması gerekir. Çocuğun nüfus kaydı ananın yerleşim yerindeki nüfus memurluğudur. Tanıma beyanı bizzat baba tarafından yapılmalıdır.

Noterler tarafından yapılacak tanıma işleminde noter tarafından tanıma senedi düzenlenmektedir. Noterlik Kanunun 89’uncu maddesinde tanıma işleminin düzenleme şeklinde yapılması zorunlu işlemler arasında sayılmaktadır. Noterce tanıma senedi düzenlendiğinde çocuğun ve babanın nüfus kaydının bulunduğu nüfus müdürlüklerine birer örneği gönderilir.

Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hakimi, noter veya vasiyetnameyi açan hakim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı olduğu nüfus memurluklarına bildirir. Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı, çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir. Tanımanın hukuki sonuçlarını doğurması bildirimin yapılmasına bağlı değildir.

Nüfus memurluğu tanıma beyanın ulaşmasıyla birlikte çocuğun soyadını babanın soyadı olarak değiştirir. Velayet hakkı, ana ve baba evli olmadığı için doğumla birlikte anada kalmaya devam eder. Bu durum uygulamada birtakım problemlerin doğmasına neden olmaktadır. Özellikle ana ile yaşamaya devam eden çocuklar bakımından farklı soyadı sebebiyle günlük hayatta ana sıkıntı yaşamakta; tanıma yoluyla baba olan kişi ise çocukla kişisel ilişki, bazı hukuki işlemleri yapma gibi konularda velayet kendisinde olmadığı için problemlerle karşılaşmaktadır. Meseleye şu şekilde pratik bir çözüm getirilebilir; çocuğun menfaati için bir sakınca oluşturmuyorsa anasının yanında yaşayan çocuğun anasının soyadını alması gerekir. Çocuk şayet babasının yanında yaşıyorsa babasının soyadını alması ve babaya da velayet hakkının tanınması isabetli olacaktır.

Tanımanın İptali Davası

Tanımanın geçerlilik şartlarında bir eksiklik bulunuyorsa tanıma işlemi kesin hükümsüzdür. Örneğin tanıma beyanı kanunda öngörülen şekle aykırıysa, tanıyan kişinin ayırt etme gücü bulunmuyorsa, küçük veya kısıtlının yasal temsilcisini rızası eksik olması ve çocuğun başka bir erkekle soybağının bulunduğu hallerde tanıma kesin hükümsüzdür. Tanıma işleminin mahkeme kararı ile kesin hükümsüz olduğu hüküm altına alınırsa tanıma işlemi iptal olacaktır.

Tanıyan kişi, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanıma işleminin iptalini dava edebilir. Bu sebeplerin dışında tanıyanın tanımanın iptalini dava etme hakkı bulunmamaktadır (YARGITAY 18.HD E. 2015/21693 K. 2016/1159 T. 26.1.2016). Söz konusu dava ana ve çocuğa karşı açılmalıdır. İptal davasında ana ve çocuk arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. İrade sakatlığına bağlı olarak açılan tanımanın iptali davası kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması şeklindedir. Bu sebeple vekil vasıtasıyla bu davanın açılması halinde vekaletnamede bu konuda özel yetkinin verilmiş olması gerekir (YARGITAY 8. HD E. 2017/964 K. 2017/763 T. 26.1.2017).

Tanımanın iptali davası tanıyan kişi tarafından açılabileceği gibi aynı zamanda ana, çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tarafından da açılabilir. Tanıyan kişinin vefat etmiş olması halinde mirasçılarına karşı tanımanın iptali davası açılması mümkündür. İptal davasını açabilecek tarafların bu kadar geniş şekilde sayılmasının temelinde çocuğun soybağının belirlenmesinin kamu düzenine ilişkin olması yatmaktadır. Tanımanın iptali davasının kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın soybağının doğru olarak tespit edilmesi için resmi bir kuruluştan DNA incelemesi yaptırılması dahi gereklidir (YARGITAY 8. HD E. 2017/964 K. 2017/763 T. 26.1.2017).

Dava açabilecek kişiler arasında diğer ilgililer şeklinde genel bir kavramın kullanılması dava açmada menfaati olan herkesin dava açabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Örneğin, miras hakkının engellenmesi sebebiyle tanıyanın altsoyu veya üstsoyu açabileceği gibi ananın akrabaları hatta tanıma beyanında bulunmamış gerçek baba da tanımanın iptalini dava edebilir. Tanımanın iptali davasında dava açma konusunda çok geniş bir kesime dava hakkının tanınmış olması çocuğun menfaati açısından uygulamada sorunlar çıkmasına neden olabilir. Taraflar arasındaki miras tartışması veya şahsi çatışmalar sebebiyle tanımanın iptali davasını bir tehdit unsuru olarak kullanılması söz konusu olabilecektir.

Tanımanın İptali Davasında Hak Düşürücü Süreler, Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tanıyan kişi, iptal sebebini öğrendiği veya tanımasına neden olan korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl içinde ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl  geçmesiyle birlikte dava hakkını kaybeder.

İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanınan çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmesiyle düşer.  Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Hak düşürücü sürelerin geçmesine rağmen gecikmeyi haklı kılan sebebin varlığı halinde sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.

İptal davasını açan kişi tanıyanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır. Ana veya çocuk  tarafından tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğacaktır.

Tanımanın iptali davası sonucunda babayla çocuk arasındaki soybağı ilişkisi ortadan kalkarsa, çocuk tekrardan ananın soyadını alacaktır.

Soybağına ilişkin davalarda görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesidir.

Av. Halil İbrahim ÇİÇEK

Stj. Av. Ali TUNCER