Sosyal Medyaya İlişkin Getirilecek Düzenlemeler Neler ? Sansür Mü Geliyor ? (Basın Kanunu Değişiklik Teklifi Değerlendirmesi-3)

Abone Ol

Giriş

İlk olarak Basın Kanunu Değişiklik Teklifi ile TCK’ya eklenmesi planlanan ‘’halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma‘’ suçunu ve ikinci olarak da WhatsApp, Skype ve benzeri platformlara dair getirilmesi planlanan düzenlemeleri değerlendirmiş, bunlara yönelik makaleler yayınlamıştım. İlgili makalelere şu URL adreslerinden ulaşılabilir:

>> Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu Nedir (Basın Kanunu Değişiklik Teklifi Değerlendirmesi)

https://www.hukukihaber.net/halki-yaniltici-bilgiyi-alenen-yayma-sucu-nedir-basin-kanunu-degisiklik-teklifi-degerlendirmesi-makale,10014.html

>> WhatsApp, Skype ve Benzeri Platformlara Düzenleme Geliyor (Basın Kanunu Değişiklik Teklifi Değerlendirmesi-2)

https://www.hukukihaber.net/whatsapp-skype-ve-benzeri-platformlara-duzenleme-geliyor-basin-kanunu-degisiklik-teklifi-degerlendirmesi-2-makale,10023.html

Bu yazıda ise Basın Kanunu Değişiklik Teklifi olarak isimlendirilen torba kanun teklifindeki, 5651 s. Kanun’a dair yapılması planlanan ‘’sosyal medya özelindeki‘’ değişiklikleri şahsi kanaatlerim çerçevesinde açıkladım.

A) Teklif ile Algoritmalar ve Yazılımların İşleyişinin Açıklanması İsteniyor ve İşleyişe Müdahale Ediliyor

1) Algoritmalar ve Yazılımların İşleyişinin Ticari Sırlar ile Bağlantısı

İnternet site ve uygulamalarının işleyişini sağlayan sunucularda çalışan yazılımların hangi doğrultuda işlediği yani siber uzayda oluşan yapıya dair ‘’algoritma‘’, bugün için küresel olarak ticari sır niteliğinde algılanmaktadır. Hukuk doktrininde de bu durum vurgulanmakla birlikte, açıklanamayan ticari sırlar ile yazılımların işleyişinin haksız rekabet noktasındaki korumadan yararlanması arasında kesin bir ayrım yapılması da kolay değildir.[1] Yine doktrinde ‘’algoritmalar ve ticari sırlar‘’ bağlantısının ‘’olması gereken hukuk‘’ bağlamında eleştirildiği görüşler de mevcuttur.[2]

Algoritmaların, açıklanması istenemeyecek derecede bir ticari sır oluşturup oluşturmadığı noktasındaki hukuki ‘’gri alan‘’ haricinde, toplumu doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen yazılımların ardındaki algoritmaların şeffaflığı, etik ve sosyopolitik açıdan da tartışılmaktadır. Örneğin Financial Times’da Frederick Mostert ve Alex Urbelis tarafından, sosyal medya platformlarının algoritmalarının gizliliğine dair politikaları terk etmeleri gerektiğine yönelik yakın tarihte bir makale yayınlanmıştır. Bu yazıda liberal demokrasinin algoritmaların ticari sır niteliğinden dolayı açıklanamayışı ile uyumlu olmadığı, algoritmaların şeffaflığının gerekliliği vurgulanmıştır.[3] Yine Demokrasi ve Teknoloji Merkezi’nin Sosyal Adaletin Önündeki Engeller Olarak Ticari Sırlar ve Algoritmalar başlıklı raporunda da özellikle ABD hukukunda sanığın cezalandırılması noktasında devreye giren yapay zeka teknolojisi olan COMPAS bağlamında, insan hayatını doğrudan etkileyen algoritmaların şeffaflığı ve fikri mülkiyet hukuku ile ticari sırlar noktasındaki dengesizliklere vurgu yapılmıştır.[4] Benzer bir yorum MIT Teknoloji Dergisi’nde yayınlanan bir makalede de mevcuttur.[5] Washington Post’ta yer alan yakın tarihli bir makalede ise Twitter’ın kullanıcılarına gösterdiği içeriklere yönelik arka planda çalışan yazılımlara dair algoritmaların şeffaflığı, Elon Musk’ın bu konudaki eleştirileri ve bu algoritmaları toplumun bilgisine açacağı söylemi ile Kongre’de algoritmaların şeffaflığına dair verilen yasa tasarıları üzerinden tartışılmıştır.[6]

Öyleyse sosyal medya platformlarındaki yazılımların işleyişinin ardında yatan algoritmaların ‘’ticari sır‘’ olmaktan çıkartılmasına yönelik tartışmaların yalnızca ülkemizde yapılmadığı, bunun küresel bir sorun olarak algılandığı bilinmelidir. Yine de benim şahsi kanaatim, platformların yazılım tabanlı işleyişine dair algoritmaların yalnızca ‘’çok sınırlı ve kamu düzeni ile ilişkilendirilebilecek‘’ boyutuna dair işleyişin, düzenleyici ve denetleyici kurumlara açıklanması zorunluluğunun getirilebileceğidir. Bu kısmi şeffaflığın gerekçesi de sosyal medyanın toplumsal düzeni etkileyebilen çok güçlü bir araç olmasıdır. Ancak algoritmalar noktasında külli bir şeffaflığa karşıyım. Zira liberal bir düzende alabildiğine kamusal şeffaflığın aksine, hür biçimde hukuka uygun faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi, bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi sırasında bir hukuka aykırılık doğmuyor ise buna otoritelerin müdahale etmemesi gerekir.

2) Algoritmalara Yönelik Getirilen Düzenlemenin İçeriği ve BTK’nın Sosyal Medya Platformunun İşleyişine Müdahalesi

5651 s. Kanun ek md. 4’ün mevcut halinde, Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıların belirli raporları hazırlayarak internet sitelerinde yayınlamaları ve BTK’ya bildirmeleri öngörülmüştür. Planlanan DEĞİŞİKLİĞE GÖRE sosyal ağ sağlayıcıların BTK’ya sunacakları raporlar; başlık etiketleri, öne çıkarılan veya erişimi azaltılan içeriklere ilişkin algoritmalarına, reklam politikalarına ve şeffaflık politikalarına ilişkin bilgileri de içerecektir. Yine sosyal ağ sağlayıcı, kullanıcılara öneriler sunarken hangi parametreleri kullandığına internet sitesinde açık, anlaşılır ve kolaylıkla ulaşılabilir şekilde yer vermekle yükümlü tutulmuştur. Ayrıca sosyal medya platformları, kullanıcılara önerdiği içeriklere ilişkin tercihleri güncelleme ve kişisel verilerinin kullanılmasını sınırlandırma seçeneği sunma konusunda gerekli tedbirleri alacak ve bu tedbirlere de raporunda yer verecektir.

Buna ek olarak, sosyal ağ sağlayıcılara kullanıcılarına eşit davranma yükümlülüğü getirilmiş ve bunun da ne şekilde sağlandığının raporda belirtilmesi istenmiştir. Bu durum şüphesiz ki sosyal medya platformunun yazılım tabanlı işleyişine de bir müdahale olup, ‘’belirli içeriklerin öne çıkarılmaması veya sair şekillerde algoritmaların herkese eşit katkı sağlayacak biçimde işleyecek şekilde yapılması‘’ yönündeki bir zorlamayı doğurmaktadır. Kısmen işleyişe bir müdahale olarak ilgili düzenlemeler ile sosyal medya platformunu işleten İSS’ye çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de getirilmektedir.

2.1) Otosansür Zorunluluğu, İşleyişe Müdahale ve Bilgi Verme Zorunluluğu

Düzenleme ile sosyal ağ sağlayıcılar, 5651 s. Kanun’da düzenlenen katalog suçlara dair içerikler ve başlık etiketlerinin YAYINLANMAMASINA ilişkin sistem, mekanizma ve algoritmasında BTK ile işbirliği halinde gerekli tedbirleri alacak ve bu tedbirlere raporunda yer verecektir.

Yukarıdaki durumların haricinde ilgili düzenlemede ayrı bir 18. fıkra oluşturulmuş ve bu fıkrada BTK’nın sosyal medya platformuna dair kurumsal yapı, bilişim sistemleri, algoritmalar, veri işleme mekanizmaları ve ticari tutumlar dahil HER TÜRLÜ AÇIKLAMAYI talep edebileceği düzenlenmiştir. Sosyal ağ sağlayıcı ise en geç üç ay içinde talep edilen bilgi ve belgeleri teslim ile yükümlü tutulmuştur. Bunlara ek olarak BTK’nın sosyal ağ sağlayıcının ‘’kanuna uyumunu‘’ bütün tesislerinde yerinde inceleyebileceği belirtilmektedir. Sanıyoruz ki burada yurt dışı istisna tutulmadığına ve zaten tesisler halihazırda yurt dışında bulunduğu üzere, başka bir ülkedeki tesisler üzerinde bir inceleme yetkisi getirilmiştir denilebilir.

3) BTK’nın İçerikleri Denetleyen ve İnternet İçeriklerinin Nasıl Üretileceğine Müdahale Eden, RTÜK Benzeri Bir Kuruma Dönüştürülmesi Gibi Bir Durum Yaratılıyor

Her isteyenin hukuka aykırı bir yayını yargı mercilerine sirayet ettirme ve yargının da bu alanlara gerekçeli kararlar ile müdahale ve gerekiyorsa acele tedbir kararlarıyla bu müdahaleyi yerine getirtme imkanı varken, ‘’henüz bir hukuka aykırılık doğmadan‘’ gerek otosansür gerekse doğrudan yayın politikasına müdahale olanağı doğuran oluşumların liberal bir yönetim anlayışında yeri olmadığını düşünüyorum.

Yukarıda bahsedilen müdahale yetkisi; internet, televizyon ve radyo yayıncılığı açısından RTÜK’e aittir. Eğer 5651 s. Kanun’da yapılması planlanan değişiklikler yürürlüğe girer ise BTK’ya tıpkı RTÜK gibi sosyal medya platformlarının işleyişine ve bu noktalardaki İSS’nin ürettiği veya yayınına aracılık ettiği internet içeriklerinin sunumuna müdahalesine yönelik görev ve yetki verilecektir.

B) Sosyal Medya Platformunun Temsilcisinin Sorumluluğu ve Ulaşılabilirliği Artırılıyor

Getirilecek düzenlemelere göre sosyal medya platformunun gerçek kişi Türk vatandaşı temsilcinin Türkiye’de mukim/yerleşik/oturur halde olması zorunlu hale gelecektir. Belirtmek gerekir ki bu olumlu bir düzenlemedir. Zira hem yaptırımların fiilen tatbiki ve hem de tek bir ihtarnamenin dahi ulaştırılabilmesi açısından ‘’Türkiye’de‘’ fiilen ulaşılabilir bir muhatabın bulunması mantığın bir gereğidir.

Ayrıca eğer sosyal medya platformunun Türkiye’den günlük erişimi on milyondan fazla ise yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı tarafından belirlenen gerçek veya tüzel kişi temsilci, sosyal ağ sağlayıcının sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla teknik, idari, hukuki ve mali yönden tam yetkili ve sorumlu olacak, bu temsilcinin tüzel kişi olması halinde doğrudan sosyal ağ sağlayıcı tarafından sermaye şirketi şeklinde kurulan bir şube olması zorunlu olacaktır.

Sosyal medya platformunu işleten esas hakim şirketin sorumluluğunun saklı tutulması bir müteselsil sorumluluk doğurmaktadır. Bu tür bir durumun pratikte oluşturacağı fayda, cebri icra noktasındadır. Ancak gerçek kişi bir temsilcinin ‘’on milyondan fazla günlük erişimi olan‘’ bir platformun hukuki-mali yönden tüm sorumluluğunu ilk etapta üstlenebilecek olması doğru ve mantıklı değildir. Böyle bir zorunluluğun ancak tüzel kişi temsilciler/şubeler yönünden getirilebilir olduğu kanaatindeyim.

C) Reklam Politikasına Şeffaflık Geliyor

Düzenlemeye göre sosyal medya platformları, reklamlara ilişkin içerik, reklam veren, reklam süresi, hedef kitlesi, ulaşılan kişi veya grup sayısı gibi bilgilerin yer aldığı bir reklam kütüphanesi oluşturarak bunu internet sitesi üzerinden yayınlayacak ve bu hususa raporunda yer verecektir.

D) Katalog Suçlara Dair Soruşturma ve Kovuşturmalarda Logları Paylaşma Zorunluluğu Getiriliyor ve Aksi Durum Müeyyidelendiriliyor

Düzenlemeye göre TCK’da yer alan; Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (madde 217/A),
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (madde 302), Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315,316), Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328. 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336.
337), suçlarına konu internet içeriklerini oluşturan veya yayan faillere ulaşmak için gerekli olan bilgiler soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkeme tarafından talep edilmesi üzerine ilgili sosyal ağ sağlayıcının Türkiye’deki temsilcisi tarafından adli mercilere verilecektir.

***Aslında ülkemizdeki yerleşik gerçek-tüzel kişilere karşı delil olabilen logların genel hükümlere göre istenmesi mümkündür. ABD’deki platformlardan ise ABD ile aradaki ikili anlaşma vasıtasıyla bu delillerin talebi her halde mümkündür ve halihazırda işleyiş de bu şekildedir. Aşağıda zikredildiği üzere bu ayrık normun pratikte yaratacağı katkı, talebin karşılanmamasının müeyyidelendiriliyor olması dolayısıyla adli bilişim faaliyetlerinin sekteye uğramasının zorlaşacak olmasıdır. Şüphesiz ki bu durum, yargılamalar ‘’toplum‘’ adına yapıldığı için esas olarak toplum yararına bir durumdur. Zira çoğu yargılamada loglara ulaşılamadığı için maddi gerçeğin açığa çıkartılmasını bırakın, temel muhakeme işlemleri dahi yerine getirilemeden dosyalar kapatılmak zorunda kalmaktadır.

***Burada esas önemli olan, İSS’nin logların içeriğindeki trafik-konum-haberleşme/iletişim kayıtlarını hukuka uygun biçimde tutmuş olmasıdır. Aksi durumda bu kayıtların hukuka aykırı delil olacağı açıktır.***

Getirilecek düzenlemeye göre katalog suçlara dair logların talep eden Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemeye verilmemesi durumunda, ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, (yurt dışı kaynaklı) sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranında daraltılması talebiyle Ankara Sulh Ceza Hakimliğine başvurulabilecektir. İnternet trafiği bant genişliğinin daraltılması kararı verilmesi halinde, bu karar erişim sağlayıcılara bildirilmek üzere BTK’ya gönderecek, kararın gereği bildirimden itibaren derhal ve en geç dört saat içinde erişim sağlayıcılar tarafından yerine getirilecektir. Sosyal ağ sağlayıcının, bu fıkra kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde yaptırımlar kaldırılacak ve bu durum BTK’ya bildirilecektir.

E) Sosyal Medya Platformları Özelinde, İçeriğin Kaldırılması/Erişime Engellenmesi Kararlarının Gereğinin Yerine Getirilmemesine Yönelik Ek Yaptırımlar Getiriliyor

*** Halihazırda içeriğin kaldırılmasına/erişime engellenmesine (internet site/uygulamalarını işletenler özelinde bu durum bloklama-filtreleme olabilmektedir) dair kararların yerine getirilmemesine yönelik idari yaptırımlar mevcut olduğu gibi hukuka aykırılıkta iştirakçi konumuna gelecek İSS’lere genel hükümlere göre her türlü yaptırımın tatbiki de mümkündür. ***

Getirilmesi planlanan düzenlemeye göre tüm bu yaptırımlara ek olarak (zaten düzenlemede ‘’md. 8 ve 8/A kapsamındaki idari tedbirler saklı kalmak kaydıyla denilmiştir‘’), yalnızca BTK başkanı tarafından verilen (kişilik hakları harici durumlar genel olarak bu noktada değerlendirilebilir) içeriğin kaldırılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereğinin yerine getirilmemesi halinde, Türkiye’de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin, ilgili yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya altı aya kadar reklam vermesinin yasaklanmasına BTK başkanı tarafından karar verilebilecektir. Bu kapsamda yeni sözleşme kurulamayacak ve buna ilişkin para transferi yapılamayacaktır. Reklam yasağı kararı, Resmi Gazete'de yayımlanacaktır.

Başkan, reklam yasağı kararının yanı sıra içeriğin kaldırılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmesine kadar sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde elli oranında daraltılması için sulh ceza hakimliğine başvurabilecektir. Hakim tarafından verilen internet trafiği bant genişliğinin yüzde elli oranında daraltılmasına ilişkin kararın ilgili sosyal ağ sağlayıcıya bildirilmesinden itibaren otuz gün içinde içeriğin kaldırılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının sosyal ağ sağlayıcı tarafından yerine getirilmemesi halinde, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranına kadar daraltılması için Başkan tarafından sulh ceza hâkimliğine başvurulabilecektir. Hakim tarafından verilen kararlar, erişim sağlayıcılara bildirilmek üzere BTK’ya gönderilecek, kararların gereği, bildirimden itibaren derhal ve en geç dört saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilecektir. Sosyal ağ sağlayıcının, içeriğin kaldırılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereğini yerine getirmesi ve BTK’ya bildirmesi halinde yalnızca internet trafiği bant genişliğinin daraltılması tedbiri kaldırılacaktır. (Yani reklam yasağı sürecektir)

F) İdari Para Cezalarının Tekerrür Edecek Şekilde Ödenmemesi Halinde Ek Reklam Yasağı Getiriliyor

BTK başkanı tarafından verilen idari para cezalarının yasal süresinde ödenmemesi durumunun bir yıl içinde birden fazla gerçekleşmesi halinde, Başkan tarafından ‘’yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya‘’, Türkiye’de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin ilgili sosyal ağ sağlayıcısına altı aya kadar yeni reklam vermesinin yasaklanmasına karar verilebilecek, bu kapsamda yeni sözleşme kurulamayacak ve buna ilişkin para transferi yapılamayacaktır. Reklam yasağı kararı, Resmi Gazete'de yayımlanacaktır.

Yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının, idari para cezalarının tamamını ödemesi ve BTK’ya bildirmesi halinde reklam yasağı kararı kaldırılacaktır.
Bu madde uyarınca verilen reklam yasağına aykırı davranan Türkiye’de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilere, on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası uygulanmasına Başkan tarafından karar verilebilecektir.

 

G) Sosyal Medya Platformunu İşleten İSS’nin Cezai Sorumluluğunu ‘’Görünüşte‘’ Daraltıcı Bir Düzenleme Getiriliyor (DÜZENLEME RİSKLİDİR ve CEZAİ SORUMLULUK KARİNESİNE SEBEP OLABİLİR)

1) Genel Olarak Oluşacak Durum ve Karine Yaratma Tehlikesi

5651 s. Kanun’da erişim ve yer sağlayıcıların yayınına aracılık ettikleri içerikler yönünden sorumluluklarını sınırlandıran düzenlemeler mevcuttur. Kanunda yer sağlayıcı olmayan sosyal medya platformları ve sair internet sitesi/uygulaması işletmecileri yönünden hukuki bir boşluk mevcuttu. Yapılması planlanan düzenlemeler ile 5651 s. Kanun’a sosyal medya platformlarına yönelik salt cezai açıdan ve aynı kategoride bulunduğu sair İSS’ler yerine ‘’içerik sağlayıcılar‘’ ile özdeşleşmiş bir sorumluluk hali getirilmesi planlanmıştır. Halbuki aynı kanunda erişim ve yer sağlayıcı İSS’lerin platformdaki içeriklerin hukukiliğini kontrol etmekten muaf oldukları ve bu sebeple hukuka aykırılığından haberdar olmadıkları içeriklerden sorumlu olmayacakları düzenlenmiştir. Benzer düzenleme Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da yer alan site/uygulama işletmecisi İSS’ler için de mevcuttur.

Yapılması planlanan düzenlemede ‘’Sosyal ağ sağlayıcı, başlık etiketleri veya öne çıkarılan içerikler aracılığıyla ortam sağladığı başkasına ait yayın yoluyla işlenen suçtan, yayını sunuş biçiminden kullanıcının söz konusu yayına ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise sorumludur.‘’ denilmiştir. (Okuyucunun bilgilenmesi için şunu da belirteyim): Normal şartlarda sübjektif sorumluluğun geçerli olduğu hukuk sistemimizde, iştirak halinde işlenen suçtan sorumluluk için kast aranmaktadır. İlgili düzenlemede ‘’yayını sunuş biçiminden kullanıcının söz konusu yayma ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise sorumludur‘’ denildiği için burada saik/özel kasta dair bir zorunluluk oluşturularak, ceza sorumluluğu ‘’görünürde‘’ daraltılmıştır.

Buradaki sorun şudur: Sosyal medya platformlarının algoritmalarından kaynaklı olarak belirli içerikler öne çıkarılmaktadır. Hatta sosyal medya platformunun amacı zaten kullanıcıların içeriklere ulaşmasını sağlamaktır denilebilir. Bu sebeple suç teşkil eden herhangi bir içerikten sosyal ağ sağlayıcının(ilgililerin) cezai sorumluluğuna gidilebilmesinin önü açıldığı gibi düzenlemede ‘’sorumludur‘’ denildiği için bu düzenleme adeta bir cezai sorumluluk karinesine dönüştürülmüştür. Kanımca bu düzenleme TCK’nın genel hükümleri ile de çelişmektedir.

2) Bu Durum Otosansür Doğurabilir ve/veya İSS’ler Hizmet Vermekten Çekinebilirler

Her gün milyarlarca içeriğin paylaşıldığı bir platformda ‘’amacı zaten yayınları kullanıcılara ulaştırmak‘’ olan bir platformun kullanıcılarına ulaştırmayı amaçladığı açıkça belli olan (örn. keşfet kısmında veya öne çıkan başlıklarda görülen) içeriklerden CEZAİ sorumluluğunun doğması(bu sorumluluk gerçek kişileri etkileyecektir veya tüzel kişi açısından güvenlik tedbirleri devreye girecektir), sosyal medya platformunu her içeriği ‘’suç oluşturup oluşturmadığı‘’ açısından sübjektif bir denetime tabi tutma noktasında geniş bir otosansür uygulamaya itebilecektir diye düşünüyorum. Buna yönelik teknik altyapıyı kurmak zor olduğundan, bir kısım sosyal medya platformunun Türkiye’de hizmet vermekten korkması veya hizmetleri sonlandırması ihtimali de kanaatimce az da olsa doğabilir.

H) İhbar Zorunluluğu ve Kriz Planı Oluşturma Yükümlülüğü Getiriliyor

Düzenlemeye göre sosyal medya platformu işletmecisi, kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan içerikleri (bu oldukça soyut bir tanımlamadır ve platformun neyi ihbar edeceği net şekilde belirli değildir) öğrenmesi ve gecikmesinde sakınca bulunması halinde(buna İSS nasıl kanaat getirecektir ?), bu içeriği ve içeriği oluşturana ilişkin bilgileri yetkili kolluk birimleriyle paylaşması zorunluluğu getirilmektedir.

Yine sosyal medya platformu işletmecisinin, kamu güvenliğini ve kamu sağlığını etkileyen olağanüstü durumlara ilişkin kriz planı oluşturma ve bunu BTK’ya bildirme yükümlülüğü de getirilmiştir.


I) Müeyyideler ‘’Verilebilir-Başvurulabilir‘’ Denildiği İçin Öngörülebilirlikten ve Standartlaşmadan Uzak, Objektif Olarak da Ağırdır

Evvela belirtmek isterim ki 5651 s. Kanun’un mevcut halinde de idari yaptırımlar yahut tedbirler noktasında ‘’verilebilir-alınabilir-yapılabilir‘’ şeklinde bitirilmiş cümlelerden oluşan normlar mevcuttur. Getirilmesi planlanan değişikliklerde de bant genişliğinin daraltılması ve reklam yasağı gibi yaptırımlara dair unsurları oluşan bir hukuka aykırılığa yönelik standart bir yaptırım uygulamasının ötesinde, tercihe dayalı bir cezalandırma yetkisi mevcuttur.

İkinci olarak, getirilmesi planlanan kanun değişikliklerine dair idari yaptırımlar kanaatimce oldukça da ağırdır. Örneğin reklam yasağı kararına uymayan ‘’reklam verenlerin‘’ de cezalandırılacak olması doğru değildir. Her ne kadar yasak kararı Resmi Gazete’de yayımlanıyor olsa da olması gereken, reklam yasağına rağmen reklam alan sosyal medya platformuna ceza verilmesidir. Yine bant genişliğinin ekstrem derecede daraltılması, cezai sorumluluk düzenlemeleri ve çok yüksek ciro elde eden küresel İSS’lere yönelik ‘’önceki takvim yılındaki küresel cirosunun yüzde üçüne kadar idari para cezası‘’ düzenlemesi kanaatimce ağırdır.

-----------------

[1] Çağatay Yılmaz, Ticaret Hukukunda Ticari Sır ve Korunması, İstanbul Bilgi Üniversitesi SBE Yüksek Lisans Tezi, s. 22 / Armağan Ebru Bozkurt Yüksel, Ticari Sırların Dijital Ortamda Korunması, TAAD, C. 9, S. 33, ss. 143-192, s. 150 / Onur Sarı, Yapay Zekanın Türk Fikri Mülkiyet Hukukuna Göre Korunması, İzmir Barosu Dergisi, 2020, ss. 53-116.

[2] Niovi Plemmenou, Protecting algorithms as trade secrets. Time for change?, Legal Compass.

[3] https://www.ft.com/content/39d69f80-5266-4e22-965f-efbc19d2e776

[4]https://cdt.org/wp-content/uploads/2017/08/2017-07-31-Trade-Secret-Algorithms-as-Barriers-to-Social-Justice.pdf

[5] https://www.technologyreview.com/2017/06/01/151447/secret-algorithms-threaten-the-rule-of-law/

[6] https://www.washingtonpost.com/technology/2022/04/16/elon-musk-twitter-algorithm/