ÖZET
Bu çalışmada, günümüzde hızla türeyen sosyal medyadaki sahte (fake) hesaplardan hareketle, öncelikli olarak bu alanın kavramsal tanımlaması yapılmıştır, ardından hayatımızdaki yeri çeşitli alıntılar, raporlar ve grafiklerle ifade edilmiştir. Son olarak da sahte hesaplar nedeniyle kişisel hak ihlaline uğrayan kişilerin/kullanıcıların izleyeceği hukuki yollar anlatılmıştır. Yapılan bu çalışma sonucunda 3 sonuç elde edilmiştir. Bunlardan ilki, Facebook, Instagram, Twitter gibi popüler sosyal medya platformlarının Amerikan Birleşik Devletleri menşei olmasıdır. İkincisi, ABD’nin “gizlilik ilkesi” ile “ifade özgürlüğü ilkelerini” ileri sürerek adeta diğer ülkeler nezdinde kuralları tek taraflı bir şekilde belirleyerek bir üstünlük kurmaya çalıştığı ve buna bağlı olarak diğer ülkelerin kullanıcılarının hukuksal ihlale uğramasının önünü açtığı, son olarak da, sosyal medyanın yeniliğinden ve dinamikliğinden kaynaklı olarak yerel hukuktaki boşluklar tespit edilmiştir.
FAKE ACCOUNTS FAILING IN SOCIAL MEDIA AND LEGAL WAYS TO APPLY
ABSTRACT
In this study, based on fake accounts on social media that are rapidly emerging today, a conceptual description of this area has been made, followed by various quotations, reports and graphics of its place in our lives. Finally, the legal ways to be followed by people/users who have suffered personal rights violations due to fake accounts are explained. As a result of this study, 3 results were obtained. The first is that popular social media platforms such as Facebook, Instagram, Twitter are of United States origin. Second, the United States the “Privacy Policy” and “the principles of freedom of expression” citing the rules literally is trying to establish unilaterally in other countries by determining the superiority of other countries and accordingly paves the way for legal users to be a violation, and finally, innovation and vigor of social media in local law as a result of gaps have been identified.
1. GİRİŞ
Teknolojinin hızla gelişmesi ile birlikte internetin kullanım alanının ve hızının da artması, sosyal medya kavramını yaşamımızın vazgeçilmezlerinden biri haline getirmiştir. Günümüzde, artık yediden yetmişe çoğu kişinin kullandığı, en azından fikir sahibi olduğu sosyal medya platformlarının her birinin kullanıcı sayıları da giderek artmaktadır. Sosyal medya kavramı insanlar için çok önemli bir mecra haline gelmekle beraber, gerek iş hayatına, gerek sosyal hayata etkileri yadsınamaz bir hal alan bu kavram, modern zamanın vazgeçilmezleri arasında yerini almıştır. Çocuklar, yetişkinler hatta anneanneler ve dedelere kadar ulaşan bu mecrada herkes içerik üretir ve tüketir duruma gelmiştir. Örneğin instagramda paylaşılan bir fotoğraf kimisi için sadece insanlarla anılarını paylaşmak, kimisi için arkadaş edinmek, kimisi için ilişkiye-evliliğe giden yol, kimisi için de adeta bir ticaret kapısı haline gelmiştir. Amaç ister anı paylaşmak olsun, ister para kazanmak olsun takipçi, beğeni sayıları için de kullanıcılar kıyasıya yarışır durumdadırlar. Hatta sırf takipçi veya beğeni sayısı fazla olması açısından kullanıcıların takipçi veya beğeni satın almaları da bu sosyal mecraların kullanıcılar için çok önemli bir yere sahip olduğunu da kanıtlar niteliktedir. Bu mecralarda sosyalleşildiği, kullanıcılara faydalı olduğu düşünüldüğü kadar insanların asosyalleştiğini, aslında yalnızlaştığını savunanlar da vardır. Hal böyle olmakla beraber, Instagram, Twitter, Youtube gibi sosyal mecraları iyiniyetli kullananların yanı sıra, kötü amaçları için kullananlar da mevcuttur. Bu durum çoğu kez sahte (fake) hesaplar aracılığı ile gerçekleşmektedir.
2. SOSYAL MEDYA VE HAYATIMIZDAKİ YERİ
Sosyal Medya, kullanıcılara enformasyon, düşünce, ilgi ve bilgi paylaşım imkânı tanıyarak karşılıklı etkileşim yaratan çevrimiçi araçlar ve web siteleri için ortak kullanılan bir terimdir (Sayımer, 2008:123).
Sosyal medya kavramı; hakkında tam bir görüş birliği bulunmasa da özetle, yeni nesil web teknolojilerinin eş zamanlı bilgi paylaşımının takip edildiği dijital bir platformdur. Sosyal medya, bilgilere hızlı erişim sağlamasının ve getirdiği yeniliklerin yanı sıra, kullanıcıların sosyal çevresiyle daha hızlı iletişime geçmelerini ve ürettiği içeriklerin paylaşılmasına katkı sağlama, kendisini baskıdan uzak rahat bir şekilde ifade etme ve hatta boş vakitleri değerlendirmeye yardımcı olan bir platformdur.
Günlük hayatımıza da etkileri tartışılamayacak kadar büyük olan sosyal medya, kimi zaman bazı eleştirilere ve tartışmalara da maruz kalmaktadır. Ancak, bu eleştiri ve tartışmalar sosyal medyanın bu hızlı yükselişini engellememektedir.
Örneğin, Facebook sitesinden alınan resmi değerlere göre, bir kullanıcının iletişimde olduğu ortalama sayfa, grup ve davet sayfa sayısı 80 iken, kullanıcının ana sayfasına her gün yüklenen ortalama fotoğraf sayısı 205’dir. Benzer şekilde Twitter’ın resmi verileri, Türkiye’de günde ortalama 8 milyon ve saniyede ortalama 100 tweet atıldığını göstermektedir (Öztürk ve Karahasanoğlu, 2015:799).
İnternet süreciyle başlayan küresel ölçekte enformasyon akışının son noktalarından biri olan sosyal medya, zaman ve mekân kavramlarını ortadan kaldırarak bireysel ve toplumsal hayatın yeniden yorumlanmasını sağlamışlardır. Bu nedenle küresel bir ağ döngüsü içerisinde gerçekleşen bu yeni sürecin tanımlanması ve anlaşılmasına denk düşen en anlamlı toplum tanımlaması “ağ toplumu”dur. Manuel Castells’in deyişi ile, “bireyler artık küresel ve yerel olarak örülmüş, birbiriyle bağ(ıntı)lı ağ toplumu içinde yaşamaktadır” (Toprak ve diğ., 2009: 25).
Sosyal medya ile ilgili birçok çalışması bulunan Michael Frunchter, sosyal medyayı 5C ile açıklamaktadır. Frunchter’e (2009) göre sosyal medyayı oluşturan bu 5C; conversation (sohbet), commenting (yorumlamak), contribution (katkı), community (topluluk) ve collaboration (işbirliğidir)’dir. Conversation, sosyal medyanın esasını karşılıklı iletişimin oluşturduğunu göstermektedir. Commenting, sosyal medya da paylaşılanların her türlü eleştiri ve yorumlara açık olduğunu ifade etmektedir. Contribution, yapılan yorumların yanında yeni fikirlerle katkı sağlamaktır. Community, normal yaşantımızda meydana getirdiğimiz topluluklara ihtiyaç duyduğumuz gibi sosyal medyadaki sosyal kısmı içinde topluluğa ihtiyaç vardır. Collaboration ise, sosyal medyanın varlığını devam ettirebilmesi için olması gereken iş birliğini ifade etmektedir. ( Askeroğlu, 2010:45)
Sosyal medya kullanımı ile ilgili istatistikler incelendiğinde sosyal medya kullanım oranının gün geçtikçe arttığı ve insan hayatının vazgeçilmez bir parçası olduğu göze çarpmaktadır. ComScore’un Avrupa’nın 18 ülkesinden verilere yer verdiği “2019 Europe Digital Future in Focus” isimli raporuna göre, Türkiye’ de 43 milyon kişi facebook, 38 milyon kişi instagram, 9 milyon kişi twitter kullanmaktadır (Slideshade, 2019).
Şekil 1.Türkiye’deki Sosyal Medya Kullanıcıları
3. SOSYAL MEDYANIN FAZLA KULLANIMI NEDENİYLE OLUŞAN RAHATSIZLIKLAR/SENDROMLAR
Sosyal medya hayatımıza o kadar yerleşmiştir ki, Facebook, Twitter, Instagram, Youtube, Snapchat vs. gibi sosyal mecraların fazla kullanımı sonucu kullanıcılarda bir takım rahatsızlıklar dahi görülmeye başlanmıştır. Örneğin;
FOMO: Gelişmeleri kaçırma korkusu.
NOMOFOBİ: Kişinin telefondan uzaklaştığında haber alamama korkusu ve akabinde paniklemesi.
STALKLAMA: Birisi hakkında, ona farkettirmeden bilgi toplamak.
ÖRDEK SENDROMU (Duck Syndrome): Sosyal medyada mutlu görünmek için harcanan büyük gayret.
Bunun gibi sendromları sıklıkla duymaktayız.
4. SAHTE SOSYAL MEDYA HESAPLARI VE İŞLENEN SUÇLAR
Sosyal medyanın karanlık tarafı diyebileceğimiz bir kavram da “Sahte Hesaplar” ile ilgilidir. Kullanıcılar, sosyal medya sanal bir ortam olması bakımından ve “kimseye görünmeyeceğim” rahatlığıyla hareket edebildiklerinden akıllarına gelen iyi-kötü davranışlarını sergilemek konusunda çoğu kez tereddüt yaşamamaktadırlar. Daha rahat kendilerini ifade edecek yazılar yazıp, görüntü- video paylaşımları yapabilmelerinin yanı sıra, isimlerini, fotoğraflarını, kısacası kişisel bilgilerini saklayıp diğer insanlara zarar verebilmektedirler. Hal böyle olunca da sosyal medya üzerinden işlenen suçların sayısı git gide artmaktadır. Bunlara örnek olarak;
- Haberleşmenin Engellenmesi (TCK Md. 124)
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal (TCK Md. 132)
- Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması(TCK Md. 133)
- Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK Md. 134)
- Kişisel Verilerin Kaydedilmesi (TCK Md. 135)
- Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme (TCK Md. 136, 137)
- Bilişim Sistemleri Aracılığıyla Dolandırıcılık (TCK Md. 158-1/f)
- Hayasızca Hareketler (TCK Md. 225)
- Müstehcenlik (TCK Md. 226)
- Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (TCK Md. 239)
- Bilişim Sistemine Girme (TCK Md. 243)
- Göreve İlişkin Sırrın Açıklanması (TCK Md. 258)
- İftira (TCK Md. 267)
- Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması (TCK Md. 268)
TCK’ da düzenlenen bu suçların yanı sıra kanun koyucu, Anayasa hukukundan, medeni hukuka, fikri hukuka kadar geniş bir alanda farklı hukuk disiplinlerinde de çeşitli hukuka aykırı eylemler yaptırımlara bağlanmıştır.
Her ne kadar sahte profil, sahte grup, sahte e-posta oluşturmak ceza kanunumuzda özel ve yaptırımları ağır bir suç tipi olarak yer almasa da, doğurabileceği muhtemel sonuçlar açısından Ceza hukukumuz tarafından yaptırıma bağlanmıştır. Özellikle web 2.0 dediğimiz ikinci nesil internet hizmetleri ile toplumsal iletişim sitelerinin ortaya çıkması internet kullanıcılarının da sorumluluk altına girmesine sebep olmaktadır. Yukarıda bahsetmeye çalıştığım birçok durumda, o gruba ya da profil hesabına yapılacak hukuka aykırı bir yazı, yorum veya eklenecek video ya da fotoğraf yüzünden, içeriği ekleyen kişi cezai sorumluluk altına girilebilecektir (Digi Sophia, 2020).
Ancak, belirtmek gerekir ki, “Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz” ilkesi sebebiyle ve bu konuda herhangi bir ceza öngörülmemiş olmamasıyla birlikte sahte profil hesabı açmak tek başına suç teşkil etmeyecektir. Sahte hesabın suç teşkil edebilmesi için, profilde kullanılacak fotoğraf, e-mail adresi veyahut kişisel bilgiler TCK 134 maddesi gereği “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunu” oluşacaktır.
TCK 134: Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.(Asliye Ceza)
2) (Değişik: 02.07.2012-6352/81. Md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur (Asliye Ceza).
Bazı Sahte Profil hesap kullanıcıları bazen, başkaları adına sahte hesap açmakla yetinmeyip, bahsi geçen bu sahte hesaplar aracılığıyla başka gerçek ve tüzel kişilere karşı hakaret, tehdit, şantaj, haberleşmenin gizliliğinin ihlali, dolandırıcılık gibi suçları da işleyebilmektedirler.
“We are social” (web1, 2020) ve “Hootsuite” (web2, 2020) tarafından her yıl hazırlanan İnternet ve sosyal medya istatistikleri “Digital 2019 in Turkey” verilerine göre 82,4 milyon nüfusa sahip ülkemizde;
- Nüfusun %72’sini oluşturan 59.36 milyon İnternet kullanıcısı
- Nüfusun %63’ünü oluşturan 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı
- Nüfusun %53’ünü oluşturan 44 milyon aktif mobil sosyal medya kullanıcısı vardır.
Sosyal medya kullanıcılığı ülkemizde git gide arttığı gibi tüm dünyada da hızla artmasından ve sosyal medyanın daha hızlı erişilebilir, daha engelsiz ve daha bağımsız olmasından dolayı suçların ve suç çeşitlerinin artması da haliyle kaçınılmaz olmaktadır.
Sosyal medya alanları, erişim ve kullanım açısından belirli bir mesleğe ya da karaktere sahip olma vb. gibi özellikleri aramamaktadır. Bu medya alanları herkesin erişimine açık olduğundan çeşitli toplumsal ya da psikolojik etkiler dolayısıyla bu alanlara hukuka aykırı olarak girme, çeşitli ihlallerde bulunma vb. gerçekleşebilmektedir. Ayrıca, bu ağlar suç işleme potansiyeline sahip farklı karakterdeki kişilerin hareket alanı haline de gelebilmektedir. ( dr.metin turan, 2019:298)
Bilişim suçu kapsamına giren sosyal medyada sahte hesap açmak suretiyle yukarıda belirttiğimiz bir ya da birkaç suçun işlenmesi halinde, failin yargılanmasının ve cezalandırılmasının yanında, muhakeme sonucunda mağdurun gördüğü zararlarının tazmin edilmesi de gündeme gelebilmektedir. Belirtmek gerekir ki, internet sanal bir mecra olması hasebiyle bu mecralar aracılığıyla bir kişinin vücut bütünlüğüne zarar verilemez. Ancak, kişinin manevi bütünlüğüne yönelik zararlar söz konusu olabilir. Bir sosyal mecra üzerinden kişiye iftira atmak, mesnetsiz ve küçük düşürücü, şeref ve haysiyetini zedeleyici iddialarda bulunmak ve benzeri davranışlar sergilemek kişiyi manevi olarak etkileyebilecek hareketler olup, kişilik hakkını ihlal etmektedir.
5. SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN SAHTE HESAP AÇAN KİŞİYE İLİŞKİN CEZAİ BAŞVURU YOLLARI
Eğer ki sosyal medya platformunda ya da platformlarında, adınıza, kişisel bilgilerinizi içeren bir sahte hesap açıldıysa veyahut sahte hesap sizin adınıza açılmış olmayıp, gerçek olmayan bir profil tarafından kişilik haklarınız ihlal edildiyse, örneğin hakarete, şantaja vs. maruz kaldıysanız başvuracağınız ilk yol savcılığa suç duyurusunda bulunmak veya kolluk kuvvetlerine başvurmak olacaktır. Buradaki amacınız, sahte hesabı açan, hakaret, tehdit, şantaj vs. suçları işleyenleri tespit ettirmek ve haklarında ceza davası açılarak yargılanmalarını sağlamak olacaktır.
Önemle belirtmek gerekir ki, Instagram, Twitter, Facebook vs. gibi ABD menşei sosyal mecralar, hakaret, şantaj, tehdit vs. barındıran içerikleri “gizlilik ilkesi” ile “ifade özgürlüğü ilkesi” kapsamında saymaktadır. Gizlilik ilkesi gereğince de bu gibi sebeplerden dolayı sahte hesapların IP adresleri paylaşılmamaktadır. Ancak, konusu terör, çocukların cinsel istismarı, müstehcenlik vs. barındıran suçlar söz konusu olduğu zaman, sahte hesapların IP adresleri bahsi geçen sosyal medya platformlarından resmi olarak istenildiği zaman uluslararası sözleşmeler gereği bilgiler paylaşılmaktadır.
Sonuç olarak; sahte hesapların kullanıcılarına “gizlilik ilkesi” ile “ ifade özgürlüğü ilkesi” gereği ulaşmak ve cezalandırılmalarını sağlamak imkansız olmasa da durumu zorlaştırmaktadır.
6. İNTERNET SİTELERİNDEKİ KİŞİLİK HAKKINI İHLAL EDEN İÇERİKLERİN SONLANDIRILMASI İÇİN İZLENECEK YOLLAR
5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da kişilik haklarının ihlali sebebiyle içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi gerekmektedir. Buna göre kişilik haklarının ihlale uğradığını düşünen kişinin iki seçeneği vardır. Bunlar:
1) Öncelikle içerik sağlayıcısına, ulaşamaması halinde ise yer sağlayıcısına başvurabilir ve uyarı yöntemi kapsamında ihlale konu içeriğin yayından kaldırılmasını isteyebilir. Bunun yanında, Facebook, Instagram, Twitter vs. gibi günümüzde aktif olarak kullanılan sosyal platformlarda, gerek kullanıcı hesapları ile ilgili gerekse de içerikle ilgili “şikayet et” butonu yer almaktadır. Adınıza açılan sahte hesabı siz ve sosyal medyadaki arkadaşlarınız “şikayet et” butonu aracılığı ile ilgili hesabı ilgili platformdan kaldırtabilirsiniz. Kişilik hakkı ihlal edilen kişinin talebi, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç 24 saat içerisinde cevaplandırılmaktadır.
2) İçerik ve yer sağlayıcılarına yapılan başvuruların sonuçsuz kalması halinde kişilik haklarınızın ihlal edildiği gerekçesiyle en yakın Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak, 5651 sayılı Kanun uyarınca dilekçenizde belirteceğiniz URL/AlanAdı/IP adresine/adreslerine erişimin engellenmesini talep etmeniz gerekmektedir. Sulh Ceza Hakimliği yapılan başvuruyu en geç 24 saat içinde duruşma yapılmaksızın karara bağlar. Hakimlik, kişilik hakkı ihlalini tespit etmesi halinde, ihlale konu içeriğin URL/Alan Adı/ IP adresine erişimin engellenmesi kararı verir.
6518 Sayılı Kanunun 9/A maddesinde ise “ özel hayatın gizliliği nedeniyle erişimin engellenmesi yolu” düzenlenmiştir. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatın gizliliği ihlal edilen kişiler, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na doğrudan başvurarak içeriğin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını talep edebilmektedirler. Bu talep üzerine BTK’nın tedbiren vereceği erişimin engellenmesi karar gereği için Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilmektedir. Talep edenin tedbiri kararını 24 saat içerisinde hakim onayına sunması gerekir. Aksi halde tedbiren verilmiş karar kendiliğinden kalkar ve erişime engellenmiş adres/ adresler tekrar erişime açılır.
SONUÇ
Sosyal medyanın hızla gelişip daha geniş kitlelere de ulaşmasıyla birlikte, kullanıcıların daha iyi ve verimli bir şekilde içerik üretip tüketmelerinde teknolojik aletlerin de önemli rolünün olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Gün geçtikçe de genç-yaşlı demeden birçok kullanıcı gündemden geri kalmamak için teknolojik aletlerin son çıkan sürümlerini almak için birkaç aylık maaşlarını bile gözden çıkarabilmektedirler. Hal böyle olunca da, operatör şirketlerinin internet ile sunduğu imkanlar, akıllı telefonlar, bilgisayarlar geniş kitlelere ulaştıkça sosyal medya kaynaklı hukuk ihlallerinin varlığı da kaçınılmaz hale gelmiştir. Tercih ettiğimiz sosyal medya platformlarının büyük bir bölümü ABD menşei olması ve sosyal medya hukukunun ülkemizde çok yeni ve dinamik olmasından kaynaklı olarak hukuki boşlukların varlığı görülmektedir. Amerika, sosyal medya konusunda diğer ülkelere nazaran daha üstün konumda olmasından kaynaklı olarak, ülkemiz kullanıcıları açısından herhangi bir problemle karşılaşıldığı zaman, problemlerin çoğu kez sonuçsuz kaldığı bilinmektedir. Ülkemiz kullanıcıları açısından mağduriyet yaşanmaması, en azından mağduriyet yaşandığı zaman meydana gelen zararın, gerek ilgili sosyal medya yöneticileri tarafından gerekse de kullanıcının kişilik haklarının ihlaline sebep olan kişi/kullanıcı tarafından tazmin edilmesini gerektiren uluslararası anlaşmaların yapılması gerekmektedir. Bunun yanında yerel hukukumuz ile de bu tarz mağduriyetler ile karşı karşıya kalındığı zaman hakları ihlal edilen kullanıcıların adaletli ve hukuka uygun bir şekilde hakkını arama imkanının sağlanması ve uluslararası anlaşmalar ile yerel kanunlara uygun bir sonuç elde edilebilmesi imkanlarının sağlanması gerekmektedir. Bu çalışmada, sosyal medya hukukunun dinamikliği, gün geçtikçe daha çok kullanıcıya ulaşmasına bağlı olarak suç çeşitlerinin artması, hukuki düzenlemelerin yapılmasını kaçınılmaz hale getirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Av. Elif YAZICI
ANKARA BAROSU
KAYNAKÇA
ÖZTÜRK, Aydın T. Ve Karahasanoğlu S. (2015). “ Sosyal Medya Döneminde Müzik Üreticisi ve Tüketicisinin Yeniden Konumlandırılması”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:8 Sayı:36
TURAN, Metin, (2019), Bilişim Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Mayıs 2019, 3.Baskı, sf:298, Ankara
ComScore, “2019 Europe Digital Future in Focus”, slideshare.net / January 2019 Alınma Tarihi: 25/12/2019
ASKEROĞLU, Oytun (2010). Pazarlama Odaklı Halkla İlişkiler Uygulamalarında Sosyal Medyanın Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul
SAYIMER, İdil (2008), Sanal Ortamda Halkla İlişkiler, sf:123, Beta Yayınları, İstanbul
TOPRAK, Ali (2009) Toplumsal Paylaşım Ağı Facebook: Görülüyorum Öyleyse Varım”, Kalkedon Yayınları, İstanbul
www.digisophia.com/article/details/71
www.internetyardim.org.tr/internet-ve-mahremiyet
www.wearesocial.com/global-digital-report-2019
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu madde 134
digisophia.com/Article/Details/71
Web1, https://wearesocial.com/, Alınma Tarihi: 25/12/2019
Web2, https://hootsuite.com, Alınma Tarihi: 25/12/2019
slideshare, (www.slideshare.net, January 2019). Alınma Tarihi: 25/12/2019
Anahtar Kelimeler: Sosyal Platform, Sosyal Mecra, Sahte (Fake) Hesap, Hukuki Yol, Bilişim Hukuku, Sosyal Medya Hukuku
Keywords: Social Platform, Fake Account, Fake Account, Legal Way, Information Law, Social Media Law.