Sosyal Medya Hukuku Çerçevesinde 5651 sayılı Kanun Haricinde Erişimin Engellenmesi Sebepleri

Abone Ol



Evet, iletişim ağları, örneğin sosyal medya. Medya içeriğini oluşturmak yayınlamak ve yorumlamak şeklinde bireysel katılıma imkan veren, şeffaf ve karşılıklı iletişim kurulan bir platform. Günümüzde sosyal medya platformları, dünyadaki tüm kullanıcıların bir arada iletişime geçebildiği yorum, mesaj, bilgi, eleştiri, satış ve tanıtımların yapıldığı etkili bir alan haline gelmiştir.

En önemli özelliği, içeriğin bizzat kullanıcı tarafından oluşturulabilmesi olan sosyal medya,  sağladığı zeminle kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma, yayma ve haberleşmeleri için vazgeçilmez nitelik oluşturmuştur.

Bugüne kadar sosyal medya içeriklerinin yarattığı etkiyi düzenlemek ve bu alana özel bazı hususlarda hukuksal boşlukları doldurmak amaçlarıyla yasal düzenlemeler yapıldığı bir gerçektir. Fakat henüz sosyal medya hukuku adı altında kapsamı ve çerçevesi tam olarak belirlenebilmiş bir hukuk dalı olmasa da buna büyük bir ihtiyacımız olduğu muhakkaktır.

Bu yüzden bu yazımda 5651 sayılı Kanun ile düzenlenen ‘erişimin engellenmesi’ hukuk yolu haricinde fazla tartışılmayan ve uygulama örneği henüz çok bulunmayan bazı yasal düzenlemelerden bahsetmek istiyorum.

5651 sayılı Kanun`un 8. maddesi ile, internet ortamında yapılan ve içeriği madde metninde sayılan suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilebilmektedir.

Aynı Kanun`un 9. maddesinde ise; internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebileceği düzenlenmiştir.

Bu çerçevede aşagıda belirteceğim yasal düzenlemeleri hatırlatmakta fayda buluyor ve bu düzenlemeler vasıtasıyla da erişimin engellenmesi tedbirinin işletilebileceğini düşündüğümü belirtmek istiyorum.

5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” Ek-4. maddesi

Buna göre; “eser ve eser sahibi ile eser üzerindeki haklardan herhangi birinin sahibi veya eserin kullanımına ilişkin süreler ve şartlar ile ilgili olarak eser nüshaları üzerinde bulunan veya eserin topluma sunulması sırasında görülen bilgiler ve bu bilgileri temsil eden sayılar veya kodlar yetkisiz olarak değiştirilen veya ortadan kaldırılan eserlerin asılları veya kopyaları dağıtılamaz, dağıtılmak üzere ithal edilemez, yayınlanamaz veya topluma iletilemez.” düzenlemesi hilafına hareket halinde 5651 sayılı Kanun`un 9. maddesi işletilebilecektir.

556 sayılı “Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 9., 76. ve 77. maddeleri

9. madde ile marka tescilinden doğan hakların münhasıran marka sahibine ait olduğu belirtilerek marka sahibinin, bu maddede belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebileceği açıklanmıştır.

Yine bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 76. ve 77. maddeleri çerçevesinde, bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen türde dava açan veya açacak olan kişilerin, dava konusu markanın kendi marka haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde Türkiye'de kullanılmakta olduğunu veya kullanılması için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, davanın etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilecekleri belirtilmiştir.

Böylece, anılan prosedürler sayesinde kişiler 5651 sayılı Kanun`un 9. maddesi işletilebilecektir.

4733 sayılı “Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun”un 8. maddesinin 5. fıkrasının k bendi
Anılan yasal düzenleme ile; tütün mamulleri veya alkollü içkilerin tüketicilere satışını, internet, televizyon, faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları ya da posta ile sipariş yöntemi kullanarak yapmak üzere satış sistemi kuran veya faaliyette bulunanlara idarî para cezası verileceği belirtilmiştir. Asıl önem arzeden nokta ise, satışın internet ortamında yapılması halinde, 5651 sayılı Kanunda öngörülen usullere göre erişimin engellenmesine karar verileceği özel olarak zikredilmiştir.

6102 sayılı “Türk Ticaret Kanunu”un 56 ve 58. maddeleri

Bu çerçevede, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin sahip olduğu hukuki imkanlar tek tek sayılmıştır. 58. maddenin son fıkrası ile ise; mahkeme tarafından haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısı da dinlenerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesine veya önlenmesine ilişkin tedbir kararının hizmet sağlayıcı aleyhine de verebileceği veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirlerin de alınabileceği ifade edilmiştir.

3713 sayılı “Terörle Mücadele Kanunu”nun 6. maddesi

İsim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklamak bu madde ile suç sayılmıştır.

Benzer şekilde terör örgütlerinin; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını basanlar veya yayınlayanlar için cezai hüküm getirilmiştir.

Anılan eylemler sebebiyle mevcut bulunan içeriklerin ‘erişiminin engellenmesi’ mümkün görünmektedir.

4721 sayılı “Türk Medeni Kanunu”nun 24 ve 25. maddeleri

Yasanın 24. ve  25. maddeleri çerçevesinde 5651 sayılı Kanun`un 9. maddesi maddesi ile paralel bir şekilde; hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimsenin ‘erişiminin engellenmesi’ talebinde bulunabileceği muhakkaktır.

7258 sayılı “Futbol ve diğer spor müsabakalarında bahis ve şans oyunları düzenlemesi hakkında kanun”un 5. maddesi

Anılan madde kapsamında, Kanunun verdiği yetkiye dayalı olmaksızın gerçekleştirilen bazı eylemler sıralanarak cezai müeyyide gerektirdiği belirtilmiş ve bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun erişimin engellenmesine ilişkin hükümleri uygulanacağı ifade edilmiştir.
633 sayılı “Diyanet Işleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun”un 6. maddesi

Anılan Kanun`un 5. maddesinin 5. fıkrasında; hatalı ve noksan olarak basıldığı veya yayımlandığı Kurul tarafından tespit edilen mushaf ve cüzler ile sesli ve görüntülü Kur’an-ı Kerim yayınlarının, Başkanlığın müracaatı üzerine, yayımın yapıldığı yer sulh hukuk mahkemesi kararı ile toplatılıp ve imha edileceği ifade edilmiştir.

Kanun`un 6. maddesinde ise; beşinci fıkra kapsamına giren yayının internet ortamında yapılması halinde, Başkanlığın müracaatı üzerine, sulh hukuk mahkemesinin bu yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı vereceği düzenlenmiştir.

6362 sayılı “Sermaye Piyasası Kanunu”nun 99. maddesi

Bu düzenlemede; izinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin, internet aracılığı ile yürütüldüğü tespit edildiğinde; içerik ve yer sağlayıcılarının yurt içinde olması hâlinde, erişimin engellenmesine ilgili mevzuat uyarınca Kurul tarafından yapılan başvuru üzerine mahkemelerce karar verileceği, içerik ve yer sağlayıcılarının yurt dışında bulunması hâlinde ise, Kurulun başvurusu üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu`nun erişimi engelleyeceği belirtilmiştir.

Sonuç
İnternete yönelik düzenlemeler birçok hak ve özgürlük üzerinde etki doğurabilmektedir. İfade özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı, düzeltme ve cevap hakkı, ailenin korunması ve çocuk hakları ve gençliğin korunması internet düzenlemesinden en çok etkilenen hak ve özgürlüklerdir.

Bu hak ve özgürlüklerin, yukarıda anılan ve değişik kanuni düzenlemelere konu olan erişimin engellenmesi kararı ile olumsuz olarak etkilenebileceği kabul edilse bile, yine de hak ve özgürlüklerin kötüye kullanıldığı, diğerlerinin hak kaybına sebep olduğu hallerde sınırlandırılabileceğini düşünmekteyim.

Bu açıklamalar çerçevesinde, son olarak belirtilmelidir ki, Anayasada ya da Uluslar arası belgelerde kendilerine tanınan hakları bireyler, diğer kişilere tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesi veya bunların öngörülmüş olandan daha geniş ölçüde sınırlandırılmalarını amaçlayan bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını kendilerinde görmemelidirler.


(Bu köşe yazısı, sayın  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)